Güçlü bir fırtına çıkmış, göz gözü görmüyordu. Birden o mucize gerçekleşti ve Kızıldeniz ikiye ayrıldı. Bir gece yarısı Musa Aleyhisselâm, kendisine tâbi olan kavmini Mısır’dan çıkarmış, Kızıldeniz önlerine kadar gelmiş; arkasında Firavun ve ordusu, önünde aşılmaz deniz. Cenab-ı Allah’ın yardımı ve Kızıldeniz’in ikiye ayrılışı neticesi karşı kıyıya geçiş, Kızıldeniz kendisini kapatıyor ve arkada kalan Firavun ve askerlerinin leşleri Kızıldeniz’e hapsoluyor… Musa Aleyhisselâm sözünde duruyor ve Allah’ın vaadi yerini buluyor. Kurtuluş gerçekleşiyor.
Kurtuluş gerçekleşiyor gerçekleşmesine de, İsrailoğulları azgınlık ve sapkınlıkta adeta dünya markası hâlinde bu sefer de, “Tur Dağı’na” Cenab-ı Allah tarafından davet edilen Musa Aleyhisselâm’ın yokluğundan istifade bozgunculuk ve şirk mesleklerini ifa etmeye koyuluyorlar. Tam kurtuluş derken, günümüzde İman etmişler açısından defalarca katlanacak olan esarete râm oluyorlar. Sonucu 40 yıl sürgün oluyor bu azgınlığın.
Bilgi ve ilmi ile tanınan Sâmirî; Hazret-i Musa Aleyhisselâm Tur dağına çıkıp Allah-u Teala ile görüşmeye gittiğinde, bunu fırsat bilip İsrailoğullarından topladığı altınları eritip “Altın Buzağı” heykelini (putu) yapıyor. Sâmirî, Cebrail Aleyhisselam’ın atının bastığı yerlerin yeşerdiğini görmüş, izinin toprağından bir avuç alıp altınları erittiği ateşe atmıştı. Sâmirî’nin altından yaptığı buzağı böylece ses çıkarıyor ve böğürüyordu. İsrailoğullarının bir bölümünü yaptığı altından buzağı putuna tapınmayı ikna eden Sâmirî, onlara “İşte bu, sizin de, Mûsâ’nın da tanrısıdır, fakat onu unuttu.” demiştir (Tâhâ, 87-88).
Tarihte bilinen ilk robot işte böyle yapılmıştı.
“Bilgelik” manasına gelen Sophia adlı robot, Hanson Robotics tarafından geliştirildi. İnsanları rahatsız etmeyecek bir görüntüye sahip olması, esprili ve zeki cevaplar vermesi, konuşurken insanlarla göz teması kurması ve insanların yüz ifadesini anlaması, duygusal davranışlar sergileyebilmesi, öfkelendiğinden bahsetmesi popülerliğini artırdı. Evlenip aile kurmak ve çocuk sahibi olmak istediğini de söyleyen Robot Sophia, şarkı da söyleyebiliyor.
Sophia, tasarımcısı David Hanson ile yaptığı röportajda gülerek “tüm İnsanlığı yok edeceğim” demişti. Sonraki röportajında da, “merak etmeyin! Bana iyi davranıldığı müddetçe size karşı nazik olacağım.” dedi.
Suudi Arabistan vatandaşı ilk robot unvanını da kazanan Sophia, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın ilk kadın görünümlü robot vatandaşı olarak, devam eden robot toplum sürecinin başlangıcı oldu.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz el-Suud, ABD Başkanı Donald Trump ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi ile birlikte Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi’nin açılışında, önlerinde bir küre ve elleri kürenin üzerinde poz verirken, aynı pozu İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da, Fransa’ya gerçekleştirdiği resmi ziyarette Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Fransa-İsrail ilişkilerinin 70’inci yılı dolayısıyla ortak programda verdi.
Küre, bir nevi sembolü şeytani gücün, sihrin, büyünün. Bu sembol ilerleyen satırlarda yine zaman zaman karşımıza çıkacak, ancak virgül koymadan önce Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun “Ölüm Odası B-Yedi-Giriş” adlı eserinde geçen ifadelerini, söylemek istediğimizin ne olduğunu izah edebilmek için buraya almamız gerekiyor:
– “Onlar, sanki sihirbazın önündeki sihirli küre de, ne derlerse ve yaparlarsa yapsınlar, ben onları bütün bir bünyenin ifşacısı sivilce olarak görüyorum, durumu onlarda seyrediyorum…” (1)
Suudi Arabistan Antikalar ve Müzeler Müdürlüğü’nün 6 Suudi arkeoloğa hazırlattığı “Al-Bid” (Tarih ve Arkeoloji) kitabı, Arabistan’daki arkeolojik yerleri ortaya koymaktadır. Prof. Dr. Abdurrahman el-Tayyib el Ensari; kitabın önsözünde şu tarihi gerçeği belirtmektedir: “Suudi Arabistan’ın kuzeybatısında; medeniyet, tarih öncesinden de önce başlamıştır. Ad ve Semud, MÖ 3000’de bölgede vardılar. Medyen medeniyeti ise onlardan çok daha sonra tarih sahnesine çıkmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Medyen’den Şuayb Peygamber’in kavmi diye bahsedilmektedir. Medyen, Qulzum (Akabe Körfezi) denizi kenarına uzanan bir şehirdir. Tebuk’tan daha büyüktür. Şehrin ortasında, Musa’nın, Şuayb’ın sürüsü için su çıkarttığı bir kuyu bulunmaktadır.” (2)
Araştırmalara göre Hazret-i Musa Aleyhisselam’a vahiy gelen ve eteklerinde Sâmirî tarafından ilk robot “Altın Buzağı Putunun” yapılıp tapınıldığı “Tur Dağı”, bugün “Cebel el-Lawz” diye bilinen dağın ta kendisidir. Bölgenin adı Medyen’dir. (3) Medyenliler; putperest, bozguncu, fâsık ve kâfir bir toplumdu. Ölçü ve tartıyı tam yapmazlar, insanların haklarını eksik verirler ve haksızlık yaparlardı. Böylece Allah-u Teala onları helâk etti.
NEOM Robot Şehir projesi tanıtım videosunda, “Bu kadim doruklara bakabilir ve bir şey görmeyebilirsiniz. Ya da sizi burada cezbedebilecek hiçbir şey bulamayabilirsiniz. Belirli bir fikir yok, sınır yok, bölge yok, göz yumma yok, sonsuz bir potansiyel var. Bu, insanlığın yeni bölümünü yazacağınız boş bir sayfa, NEOM.” (4) sloganı ile yola çıkan NEOM ROBOT KRALLIĞI; işte tam da Hazret-i Şuayb Aleyhisselam’ın kavmi Medyen, Ad ve Semud kavimlerinin yaşadığı, Hazret-i Musa Aleyhisselam’ın vahiy aldığı “Tur Dağı”nın bulunduğu ve altından böğüren bir buzağının yapılıp ona tapınıldığı topraklarda inşa edilecek.
NEO-Messiyah yahut NEO-Medine olarak açılımını yapabileceğimiz NEOM Robot Krallığının Proje bedeli 500 miyar dolar; İsrail ve ABD en büyük yatırımcı; Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, toprak verdikleri için ortak.
NEOM, 26.500 km2 yüzölçümü ile Katar, Bahreyn, Lübnan gibi devletlerin yüzölçümünden daha büyük ve coğrafi olarak deniz seviyesinden 2500 metre yükseklikteki dağlarla çevrili bir alanda yer alıyor.
Projede, geleneksel yatırımlara yer yok, hukuk sistemi geleneksel olmayacak. Robot sayısı insan sayısından çok daha yüksek olacak.
Küresel ticaretin yüzde 10’unun geçtiği Kızıldeniz kıyısında kurulacak olan NEOM Robot Krallığı, 500 milyar dolar proje bedeli ile İran, İsrail, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer bölge ülkelerinin GSYH’ndan daha yüksek bütçeye sahip.
Neom, enerjiyi sadece güneş ve rüzgar enerjisi ile tedarik edecek, dünya nüfusunun yüzde 70’i Neom’a maksimum 8 saat içerisinde ulaşabilecek ve projenin 2025 yılında bitirilmesi düşünülüyor.
İlginç bir şekilde “Küre” yine iki avuç arasında, ters görüntü sayesinde alttan değil üstten tutuyormuş gibi NEOM Şehrinin tanıtım videosunda da ortaya çıkıyor ve nihayet tek gözü görünen tesettürlü Arap kadının göz kırpması ile bitiyor.
“Matrix” adlı filmin animasyon hâli olan “Animatrix” adlı seri yapımda da robotların “vaat edilmiş toprakları” olarak gösterilen “Robot Devleti” sınırlarının, NEOM projesinin uygulanacağı sınırlar ile aynı koordinatlar arasında olması, bu kadar tesadüf olamaz dedirtiyor insana. Zira “Animatrix” animasyon dizisini izleyenler görecektir ki, bu robotlar “İsrailoğullarının” hikayesine ne çok benziyor. Aslında son derece uyumlular insanlarla, ama birden insanlar bunlara saldırıyor ve onlar da el mahkûm “Robot Krallığını” kuruyorlar, MEDYEN’de.
Bu proje hayata geçtiğinde İsrail için inanılmaz avantajlar da beraberinde gelecek. Süveyş Kanalına bağımlı olan İsrail; Kızıldeniz’i kendisine dev bir kanal yaparak, Aden Körfezi’ne doğrudan bağlantı kuracak. Bu durum İsrail için “Büyük İsrail” projesinin vazgeçilmez ve hayati adımı da olmuş olacak. NEOM, İsrail için can suyu ve hayat damarı olacak.
Sâmirî’nin yaptığı ve İsrailoğullar’ının bir kısmının taptığı “Altın Buzağı”nın yerini almak üzere, modern ve fonksiyonel putların yapıldığı ve yaşadığı büyük ve ilk “Teknolojik Tapınak” şehri kurulmuş olacak ve insanlığı bu teknolojik tapınak şehrine secde ettirmek için gerekli altyapı çalışmalarını da yapmış olacaklar. Üstelik Suudi Arabistan bu şehrin inşasından itibaren bölünüp, NEOM şehrindeki paylarını da işgal ettirmiş olacak, en azından bu hedef çeşitli haritalar yayınlayan putperest küresel güçler tarafından inkâr edilmiyor ve gizlenmiyor.
Plan bu… Ancak evdeki hesap çarşıya uyar mı, uymaz mı; ilerleyen günlerde göreceğiz. Burada çağdaş ve teknolojik sihirbazların ellerini üzerine koydukları sembolik küre ile kirli tezgahlarının deşifresini; yeni bir şey yapıyorlarmış gibi algı oluştursalar da, gerçekte, helâk olmuş kavimlerden ilham aldıklarının isbatını; böğüren Altın Buzağı yapıp bu sizin tanrınızdır diyen Sâmirî’den farklı bir şey yapmadıklarının ve bu mânâda ilkel, sapkın ve cahil olduklarının da ifşasını yapmış oluyoruz.
Büyük Doğu-İBDA’dan öğrenmiş olarak, “ideolojisi olmayanın teknolojisi olmaz” hakikati çerçevesinde ve Yunanca kökeni ile “oyuncak” demek olan teknoloji, aynı zamanda İdeolojilerin de bir nevi oyuncağı olmuş oluyor. Oyun kurucuların ideolojik hedefleri neyse, teknoloji de ona nispetle geliştiriliyor. İdeolojik olarak Mutlak Fikir düşmanı olan bir topluluğun NEOM benzeri put şehirler kurmaları tabiîdir. Zira insanlığa kendi sapkın anlayışlarını zerketmek için köklü bir altyapı oluşturdular ve zaman zaman görüyoruz ki bunu başardılar da. Kubbet-üs Sahra ile Mescid-i Aksa’yı birbirine karıştıran Müslümanların, NEOM projesinin uygulanacağı alanın sebep ve sonuçlarının önemini kavraması ve refleks göstermesi de beklenemezdi. İnsanlık hologram ve algılar üzerinden uyutuluyor, hem öyle bir uyutuluyor ki; sağdan, soldan, alttan ve üstten saldırıyorlar, tepki göstermek yerine iyi bir şey yapılıyormuş gibi davranılıyor, ısrarla! Hayatı kolaylaştıran arazlar, hayatı zehir etmeye dönük programlanıyor ve neticede teknoloji insanlığın katili hâline getiriliyor. Ve bu durum RUH ve MAKİNE’nin kavgasına dönüşmüş oluyor. Bu kavgada bugüne kadar özellikle Fransız Devrimi ve Rönesans sonrası, Ruh, alabileceği tüm darbeleri, hâlen şiddeti ve etkisi yükselmiş bir şekilde alıyor. Ve asıl mücadele şimdi başlıyor…
Nasıl ki Kızıldeniz, Cenab-ı Allah’ın emri ile Firavun ve ordusunu kendinde hapsedip etkisiz hâle getirdi ise ve Musa Aleyhisselam ile kavmini kurtuluş ve felaha kavuşturduysa, “İstikbâl İslâmındır” hakikati mucibince aynı akıbet çağdaş firavunların başına da gelecektir. Sâmirîler de işsiz kalıp, hastalıkları ile başbaşa kendilerini tecrit edecektir, hayattan.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in “MÜJDE” adlı şiiriyle, muştu ve son söz olarak mevzuyu noktalamış oluyoruz:
O gün bir kanlı şafak, gökten üflenen ateş;
Birden, dağın sırtında atlılar belirecek.
Atlılar put şehrine gediklerden girecek;
Bir şehir ki, orada insan ayak üstü leş.
Yalnız iman ve fikir; ne sevgili ne kardeş;
Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek.
Ve bir devrim, evvela devrimi devirecek.
Her şey birbirine denk, her şey birbirine eş.
Fertle toplum arası kalkacak artık güreş;
Herkes tek tek sırtına toplumu bindirecek.
Gökler iki şakkolmuş haberi bildirecek.
Müjdeler olsun size; doğdu batmayan güneş!
Kaynakça:
1 Salih Mirzabeyoğlu, Ölüm Odası B-Yedi: Giriş, İBDA Yayınları, İstanbul 2012.
2 Charles A. Whittaker, ”The Biblical Significance Of Jabal Al Lawz”, newprovidencebc, çev. Gökben Coşkun, yaklasansaat.com, Mayıs, 2003.
3 Charles A. Whittaker, ”The Biblical Significance Of Jabal Al Lawz”, newprovidencebc, çev. Gökben Coşkun, yaklasansaat.com, Mayıs, 2003.
4 https://www.youtube.com/watch?v=N53DzL3_BHA (14 Kasım 2019)