David Bohm (Kuantum Teorisi) – I

David Bohm büyük bir fizikçi, Einstein’ın yakın arkadaşlarından Oppenheimer’ın talebesi. 20. asrın ikinci yarısındaki en mühim düşünürlerden birisi. Fizik, Felsefe, Psikoloji, Dil ve Eğitim mevzularında zirve isimlerden biri. Araştırmalarını, ‘Mâlûmat’ gibi çok ağır bir mevzua teksif etmiş…

‘Sonsuz Potansiyel’de (Infinite Potential), David Peat David Bohm’un, kesinsizlik bariyerlerine sahib olan, tamamlanmamış Quantum Mekaniği’nin geleneksel izâhına nasıl inandığını tasvir ediyor. Cesur bir adımla, ‘zımnî nizâm’ı [saklı düzen] teklif etti, ‘Hakikat Âlemi’nin nazariyesine gelişiminde çok derin bir yol açtı.

Bohm, Pennsylvania’da küçük bir kasabada dünyaya geldi. McCarthy rejimi yüzünden ABD’den ayrıldı. Teorileri Britanya’daki Birkbeck College’de alâka gördü.

Seneler sonra, meşhur Hindli mistik Jiddu Krishnamurti’yle ortak çalışmalar yürüttü. İkili, Şuur’un ve İnsan değişiminin ve Hakikat’in tabiatı ve aşkınlık (transcendence) üzerinde yoğunlaştılar; Bohm için Fizik, varlığımızın tabiatını tasvir etmek için tek başına asla yeterli değildi.

Aktif Bilgi, Mânâ ve Form

Açık spekülasyon esprisi dahilinde, bilimin şimdi yerini, enerji ve maddeyle yanyana olarak alacak aktif bir bilgi şeklinde yeni bir prensip yerleştirmeye hazır olduğu teklif edilmiştir. Bilgi; anlayışlara, biolojiden sinir ilmlerine, şuur araştırmalarından diyalog’un tabiatına kadar birçok sahada hâlâ tartışılmakta olan bir form ve mânâ gibi bağlanmaktadır. Zihin ile madde arasında pekâla entegre edici bir faktör olabilir.

Bilgi prensibi mühim bir potansiyele sahib olmanın yanısıra, aydınlatılması ve çözümlenip karara bağlanması hâlinde diğer alanlarda anlamayı arttırabilecek muhtelif sualler de ortaya çıkarıyor.

80’lerin sonuna doğru, Bohm Quantum Nazariyyesi’nin Ontolojik (Varlıkbilimsel) İzâhatı’nın içine ‘Aktif Mâlûmat’ mefhumunu koydu. Fikri, mâlûmat aktivitesini, Quantum süreçlerinin mevcud tabiatını izâh etmenin ve hususiyetle de, içinden tek fizikî âkıbetin ortaya çıktığı ihtimâller kesretinin yolu olarak kullanmaktı. Başlangıç olarak bu fakir, Fizikî aktivite olarak Mâlûmat, Bohm’un teorisine mânî oluyordu fakat, daha ileri gitmek ve ‘Mâlûmatı’ı yeni bir fizikî konsept seviyesine yükseltmek mümkündür. Öyle ki, ‘Mâlûmat’, Madde ve Enerjinin seviye olarak yanında yer alsın.

Mâlûmat, fizikte, biolojide, şuur araştırmalarında ve sinir ilmlerinde (neurosciences) müzâkere ve münâkaşa edilmiş olan mümbit fikirleri demetler (salkımlar) hâlinde bağlıyor. Bunlar, Mâlûmat, form ve mânâ mefhumları etrafında gruplanıyorlar.

Mevcud durumda, bu fikirlerin neticede nasıl birlikte entegre oldukları çok açık değil fakat bunlar arasındaki rezonans (zihinde ve gönüldeki yankılanmalar) çarpıyor ve, ileri araştırma ve spekülasyon için yararlanılabilir bir çekirdek temin edebiliyor. Bir yandan, Mâlûmat kavramı sımsıkı bir biçimde Fizikî ilmlerin temeline oturuyor ki, hemen Şuur incelemelerinde tatbiki mümkün oluyor. Bu tür fikirler aynı zamanda hususiyetle, Sağlık, tedâvi, diyalog toplumun birleşmesi mevzularında yeni yaklaşımları birbirine bağlama yolunda zengin (bir zemin) teşkil ediyorlar.

Fikirler, bu yolla, birlikte gelmeye başladıklarında, ardlarındaki esas yarılmanın uzak olmadığı akla geliyor. Birisi, bu asrın ilk senelerinde tartışılmış olan yaklaşımlar ve mefhumlar ağı üzerine ve, bunların en sonunda Quantum ve İzâfiyet teorileri dahilinde nasıl kaynaştığını düşünüyor . Benzer, çözüme ulaşılamamış münâkaşa ve münâzaralar bugün mebzul miktarda mevcud; zihnin tabiatı, beyin fonksiyonu ve şuur, Ön-Uzay ve Quantum nazariyyesinin altında yatan cebir ve Sıhhat’in ve iyileşmenin tabiatı. Mâlûmat, fizikî âlemin tabiatını ve anlamada belirleyici bir rol oynayabilecek olan ve bir şeydir ve aynı zamanda şuur ameliyesinde anahtar bir rolü vadır. Mânâ, form ve Mâlûmat konseptleri (idrâk ve efkârı) bütün spekülasyon (nazariyye ve tahmin yürütme) sahalarını vahdete taşıyıcı entegre edici bir rol oynayabilirlerdi.

Mâlûmat’ın ferdî mevzu ve mes’eleleri olan Form ve Mânâ aralarındaki ortak bağlarıyla berâber aşağıda tartışılıyor.

Mâlûmat (Bilgi-Information)

Herşeyden evvel, ‘Mâlûmat’ Fizik dünyasında hiçbir rol oynamaz. Fiiller (Hâdisat), veriler (data) ve Mâlûmat, kitablarda mevcuddur veya ilim adamları tarafından onların metnî karşılaştırmaları yapılmıştır ancak, fizikî âlemde beşerî mevzular tarafından izâhlarından başka müstaqil, objektif bir mevcudiyeti sözkonusu değildir. Meselâ, Shannon and Weaver’ın ‘Mâlûmat Nazariyyesi’ (Information Theory), Mâlûmat’ın ‘oltaya vuran veri yolu’yla (tarafıyla) alâkadar olur; bir telefon hattı veya diğer aktarım sistemleri boyunca katedişler. Parçacıksal mesajın ‘mânâsı’ (konuyla) alâkalı değildir, belirleyici olan sâdece onun kodlanma ve kodunun çözülme mekanizması ve buna ek olarak da, gürültünün ve lüzûmsuzlukların göreli rolleridir.

Yeni yeni, daha derin bir araştırma, eşyânın daha ince (rafine) ve daha az âşikâr olduğunu ileri sürüyor. Entropi mefhumu [Havari Kayser’in Entropi notu: Entropi kelimesi Yunanca ‘Εντροπία’ (Entropîa) kelimesinden mülhemdir.  (İç, içinde)+Tρέπω (Trêpo): Çevirmek, dönüştürmek fiilinin biraraya gelmesinden oluşur ve Termodinamik’te; bir sistemin, bir başka büyüyen (ilerleyen) nizâmsızlık hâline doğru evrildiği sırada, içinde bulunduğu nizâmsızlık hâlini tanımlayan, yükselen bir fonksiyondur. Meselâ, entropi, geri dönüşsüz (irreversible) bir dönüşüm esnâsında artar. Buna, Neguentropie (negatif entropi) denir. İsentropie (İzo-entropi) ise sâbit entropidir. Termodinamik, statik (durağan) bir şeyin bir ucunun ısıtılmasıyla, bu ısı akımının soğuk tarafa koşması (yönlenmesi) neticesinde meydan gelen hareket (dinamizm) akışıdır. Hareket bir nizâmsızlığı da berâberinde getirir. İşte bu nizâmsızlığın ölçümüne ‘Entropi’ ismi verilmektedir. Bu Termodinamiğin ikinci kanunudur. Böylelikle, hararet dengesinden hareket hasıl olur; bu hareketten de canlılık-hayat neşet eder. Teorik olarak, Kozmik (Mükevvenat) mânâda ‘en sıcak uç’, Kâinatın yaradılışını örgütleyen patlama noktasıdır. Bu cehennemî bir sıcaklıktır. Kosmos’un en soğuk ucu ise, -273,16 santigrat derece olub, buna ‘0’ Kelvin derece veya ‘Mutlak (En) Soğuk Derece’ (Zemherir) ismi verilir. Kâinat’ın genişlediği düşünüldüğünde, ısınmasının da zorlaştığı öngörülebilir. Bu bağlamda, Kâinat’ta bir ‘ısı ölümü ve düzensizliği’ olduğunu ve Mutlak Soğuk noktasına doğru ilerlediğini söyleyebiliriz. Termodinamik kanunlar seviyesinde, ısı düzensizliği ‘Entropi’ ile ölçülür. Enerjinin her türü zarurî olarak sıcaktan soğuğa doğru akar. Bir türü istisnâ: Gravitasyon (Cazibe-Çekim)! Gravitasyon entropisinde ısı hareketleri düzenlidir. Gravitasyon, ‘sıcak uçtan soğuk uca doğru değil, tek yönlü, bağımsız bir doğrultuda akar. Karadelikler’in keşfine kadar Gravitasyon Entropisi (Gravitation Entropy) kesinkes olarak kabul ediliyordu fakat, Karadelikler bu ilkeyi boşa düşürdü. Karadeliklerde entropi ‘muntazam’dır! Kâinat’takinin aksine hiçbir ısı nizâmsızlığına rastlanamamıştır. Halbuki, Karadelikler’in yuttuğu cisimlerin entropisi düzensizdir ve Karadelikler bu düzensizliği ortadan kaldırır ve böylece ‘Anti-Entropi’ (Entropi yitimi) meydana gelmiş olur. Karadelik Entropisi’ne esir cisim (varlık) entropisi ilâve edildiğinde Termodinamik yasalarına uygun düşmeyen bir garaib meydana çıkar. Normal bir cismi yutan bir Karadelik, onu Kâinat’ın haricine (bir yerlere) gönderdiği için, bir ‘BİLGİ-MÂLÛMAT KAYBI’ ortaya çıkar. Bu kayıb, entropik nizâmsızlığın sebebidir. Bu bilgi kaybını, Karadelik’in gravitasyon enerjisinden devşirerek başka bir enerji türüne dönüştürmek üzere hiçbir zaman kullanılamaz. Bu sebeble, ‘Termodinamiğin ikinci kanunu’nu muhafaza etmek için Karadelik Entropisi kabul edilir] meselâ, hem Mâlûmat’ teorisinde hem de termodinamikte mevcuddur. Kesin olmayan bir ontoloji’yle (varlıkbilim) ile başlayan başka bir konsepttir. Bir taraftan, termodinamik entropisinde, sıcaklık ve ısı kapasitesi gibi iyi tanımlanmış değişkenlerle alâkalıdır. Diğer taraftan, bir sistemdeki ‘düzensizliğin derecesi’ veya nizâmın ve Mâlûmat’ın çökmesi yahut mesajın muhtevâsının Mâlûmat’ının zilleti gibi –sübjektif olarak– birşeyden bahsedilmektedir.

Bir sistemi tanımlamak için icâb eden (taleb edilen) Mâlûmat miktarı (nedir?) suali ortadadır. Görünüşe göre, onu tanımlamak için az bir Mâlûmat gerekiyor. Yüksek seviyede karmaşık (kompleks) veya gelişigüzel sistemler, öte yandan, potansiyel sonsuz miktarda Mâlûmat tarafından tanımlanmışlardır. Fakat, bunlar saf objektif ölçüler midir? Veya, anlamlılık atfetedebilmek için, her zaman bazı beşerî süjelere (öznelere) bağlı mıdırlar? Prigogine entropi konseptini, daha sahih bir objektif temele yerleştirmeye çalışma girişiminde bulunuyor.

Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR