Deja-vu

Déjà: Fransızca bir zarf. 1265 senesinde kullanıma girmiş. ‘Des’ ve ‘Ja’ kelimelerinin biraraya gelmesinden müteşekkil. ‘Des’ bilâhare ‘De’ye dönüşüyor ve ‘…den, dan’ veya ‘…nın, nin’ mân’âlarını veriyor. ‘Ja’ ise Latince ‘Jam’dan geliyor ve ‘hemen’ anlamında. Meselâ, Fransızca’daki ‘Jamais’ (Jame: Asla, hiçbir zaman) kelimesi de aynı kökenden geliyor. Des-Jam, Des-Ja ve Déjà…

Déjà kelimesi, ‘Mevcud ândan itibâren’, ‘henüz’, ‘evvel’, ‘daha evvel’ gibi anlamlara geliyor (İngilizce’deki Yet ve Yunanca’daki ηδη (idi) gibi).

‘İl a déjà fini son travail’ cümlesini ‘çalışmasını (işini) henüz bitirdi’ şeklinde çeviriyoruz.

‘İl est déjà quatre heures’ deyince ‘Saat daha yeni (henüz) dört (oldu)’yu anlıyoruz.

‘Tu me l’as déjà dit’ cümlesi ‘Bunu bana daha evvel söyledin’ mânâsına geliyor.

Bir diğer mânâsı ise;

‘Ce n’est déjà pas si mal’ cümlesinde olduğu gibi ‘Bu o kadar da kötü değil’ veya ‘Hiç de o kadarkötü değil’.

Bir de cümle sonunda, cevabı unutulan bir suali tekrarlamak için kullanılıyor;

‘Comment vous-appelez-vous, déjà?’ cümlesi, ‘(Sahi) adınız nedir?’ veya ‘Adınız nedir (diye sormuştum)?’ şeklinde mânâlandırılıyor.

Déjà’nın Fransız dilindeki zıdları ise, ‘Après’ (Apre: Sonra) ve ‘Ensuite’ (Ansüit: Daha sonra, bilâhare) kelimeleri.

Vu (Vü) kelimesi ‘Voir’ (Vuar: Görmek) fiilinin geçmiş hâlidir.

‘J’ai vu’ cümlesinin mânâsı ‘Gördüm’dür.

‘J’ai déjà vu’ cümlesinin mânâsı ‘daha evvel gördüm’dür.

‘C’est déjà vu’ cümlesi ise ‘Bu daha evvel görüldü’ veya ‘Yeni bir şey değil, bilinen bir şey’ mânâsına gelir.

‘Ni vu, ni connu’ dersek ‘Ne görüldü, ne bilindi’ anlamına gelir.

Une impression déjà vu’ deyince ise ‘birşeyi daha evvel yaşamış/görmüş olma, bu izlenimi edinme’yi anlıyoruz. Bu duruma Tabâbet lisanında ‘Paramnezi’ diyoruz.

Paramnezi Yunanca bir kelime;

Παρα-Para’: Yanında, cıvarında, etrafında; merkezde olmayan mânâsına.

Μνήμη-Mnîmi’: Hatıra, hafıza mânâsına. Yunan mitolojisindeki Titanlar’dan biri olan ‘Μνεμοσηνη-Mnemosini’nin isminden mülhem.

Paramnisia (Paramnezi): Kelimelerin ve onların işâretlerinin hatırlanamaması hâli. Ayrıca, ‘Déjà-Vu illüzyonu’ veyâ ‘Déjà-Vu yanılsaması’ denen hâlin adı.

Hepimizin başına gelir; bir hâdiseyle, bir kişiyle, bir görüntüyle karşılaştığımızda, ‘Ben bu olayı daha evvel yaşamıştım, bu yerleri, bu kişileri görmüştüm’ deriz. Psikiyatri bilimi bu hâle ‘déjà-vu illüzyonu’ veya ‘déjà-vu yanılsaması’ ya da ‘paramnisis’ adını veriyor. Burada Paramnisis’den kasdedilen şey, birşeyleri hatırlamama değil, ‘Çarpık veya yanlış yahut yanılsamalı hatırlama’dır ki, bu şekilde adlandırılmasının altında, bu durumu, bir ‘İlâhî gerçeklik’ olmaktan çıkarıp ‘görsel veya hissî bir arıza’ya indirgeme, fasilite etme ihtiyacı vardır. Pozitif bilim (ALLAH düşmanı bilim-Yahudî bilimi) için déjà-vu hâdisesi bir ‘illüzyon’dan (yanılsama-göz/zihin aldanması) ibârettir. Zihninde ucuz ‘dir, dır’lara yer ayırmamış olan cins kafalar için durum bu kadar ve hiç de basit değil.

Meselâ bazı fizikçiler için olay bir ‘Reverse Causality’ (Ters Nedensellik) hâdisesidir. Yani, Nedensellik’in, zaman içinde tersine işleyişi eşdeyişle, ‘Gelecek’te olacak olan bir şeyin şu ânda görülmesi’ (back to the future)dir. Bunun bir başka izâhı ise ‘Zamansızlık’ veyâ ‘Süper Uzay’dır. Zaman yoksa ‘Nedensellik’ (Causality) de yoktur (Non-Causality-Μη Αιτιοτητα/Mi Etiotita). Kimileri ise, ‘Zaman’da geriye yolculuk’ kısaca ‘Zaman’da Yolculuk’ olarak ele alıyor ki, meselâ Nikolai Kozyrev gibi dev bir isim için durum böyledir ve mümkündür.

İslâm’da bu duruma ‘Hiss-i Kabl’el Vuk’û’ adıyla anılıyor yani ‘Vuk’û bulacak olan birşeyi daha evvelden hissetmek’! Bu hissi kuvvetli olan bazı insanlar, ‘çok mühim hâdiseleri’ uzun süreli veya devamlı ‘déjà-vu’lerle yakaladıklarını belirtiyorlar. Meselâ, bir hafta veya 10 gün hattâ bâzan 1 ay boyunca aynı ‘déjà-vu’yle karşılaşanlar, kısa bir süre içinde olayın vuk’û bulduğunu söylüyorlar. Aynı kişiler, kısa süreli ‘déjà-vu’lerde ise, 1 veya 2 gün, daha düşük yoğunluklu olayların gerçekleştiğini tesbit ediyorlar. Olaylar aynıyla vâkî! Hiçbir değişiklik olmadan gerçekleşiyor. Bu kişiler genelde sıradan kişiler ve kurgulama yetenekleri tartışmalı, olduğu gibi aktarıyorlar yaşadıklarını.

Déjà-vu, Ruh’un bir şubesidir (fonksiyonudur) ve gerektiği zamanlarda rolünü oynayıp kişiye bilgi ve haber kaynağı olmaktadır. Tabiî ki, kişinin bunu nasıl değerlendireceği, ne tür bir çıkarım yapacağı, nasıl yoğunlaşıp gelişeceği şahsın özelliklerine bağlıdır. Nefsini ileri derecede (Mutmain seviyesinde) terbiye edebilmiş insanlarda ise (Evliya) déjà-vu’ye gerek yoktur ve çok daha ileri ve kalifiye bir fonksiyon olan ‘Tâyy-i Mekân’ (Birkaç/Birçok mekânda aynı ânda varlık sergilemek, ruhen bulunabilmek) ortaya çıkmaktadır. Tâyy-i Mekân, bir yönüyle Zamanda Yolculuk’tur (Zaman buudunda ileri veya geri gitme).

Gerek Tâyy-i Mekân gerekse de Hiss-i Kabl’el Vuk’û birer İlâhî realitedir ve ‘İllüzyon’la en ufak bir alâkası olamaz. Bunu illüzyonlaştıranların aslında kendileri birer illüzyonisttirler ve pozitif bilim maskesiyle göz boyamaktadırlar. Demek ki, ‘Déjà-Vu İllüzyonu’ veya ‘Paramnisis’ değil ‘Hiss-i Kabl’el Vukû veya daha ileri buuduyla Tâyy-i Mekân’…

Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!