Emek ve Örgüt

Emek: Karl Marks emeği şöyle tanımlar: “Sıradan her insanın, hususî bir gelişme bahis mevzuu olmaksızın, beden organizmasında sahib bulunduğu yalın bir kuvvet harcamasıdır. Komplex (kaliteli) emek, belli bir kemmiyette bir komplex (kaliteli) emeğin daha büyük bir kemmiyette (quantity) bir yalın emeğe karşılık gelecek şekilde, çoğaltılmış yalın emekten başka bir şey değildir.”

Evet, ‘Organizmanın sahib bulunduğu yalın bir kuvvet harcaması.’

Bunun dışında emek; muhtelif bilgilerin ve kâbiliyetlerin kullanımını da ihtiva eder.

İster kafa emeği ister kol emeği olsun, ister bileşik olsun ister basit ‘Emek’in çok mühim bir kıymet olduğunu herhâlde hiç kimse inkar edemez.

Bu kıymetin gerekli veya kâfî inikâsı bulunmadığı hâllerde ‘Emeğin çarçur edilmesi’ deyimi kullanılır.

Düşünün bir;

60 yıllık bir ideoloji, bir fikir… BD-İBDA. Devâsâ bir külliyat, onbinlerce sayfa makâle, bir sürü konferans, toplantı, dergi, gazete, şehidler, gaziler, zindan mazlumları, hüzün, umut, coşku, heyecan, tebessüm, gözyaşı… Kısacası müthiş bir emek vetiresi. Hayatlarımızı adadığımız, aşkımız, ekmeğimiz, ideolojimizi koyduğumuz olağanüstü bir gâye yani en küçüğünden (en yalınından) en büyüğüne (en kalitelisine, Üstad’a, Kumandan’a) kadar gözkamaştırıcı bir ‘EMEK’!

Peki, biri HAKK’a yürümüş diğeri zindanlarda çürütülüp tasfiye edilmeye çalışılan iki göznurumuza, iki “EMEK’ zirvemize, onların bize emânetine doğru temelde sahib çıkabiliyor muyuz, onlara, şehidlerimize, zindan mazlumlarımıza, insanımıza/Müslüman halkımıza ne kadar cevab olabiliyoruz? Şübhesiz (kendi zâviyemden) hiçbir katkıda bulunamıyoruz veya bize yakışanı ifâ edemiyoruz. Bu bende bir iç parçalanmaya, mânâ planında ‘lime lime’ olmaya yol açıyor. Eğer varsa ürettiğim bir emek, bunun tadına varamıyorum, yoksa bu defâ bir auto-critigue (öz eleştiri) yapmam gerekiyor, onu da yapmıyorum. O hâlde yazık bana, vah bana ki, ‘Mevcud EMEK’i çarçur ediyor ve ona ihânet ediyorum. Ama tek bir çıkış yolunu terennüm ediyorum: Ferdî çaba ne kadar mühim olursa olsun ‘ÖRGÜTLÜ ÇABA’ ile birlikte değilse ‘mâalesef’ boşa düşmeye mahkûmdur.

Hayatlarımızı ferdçi-pragmacı liberal ideolojiye uydurmuş olduğumuz için kendi ideolojimizi, bilerek/bilmeyerek, öldürmeyi başarıyoruz (içimi parçalayan, derdest eden şey bu). O hâlde ‘ÖRGÜTLÜ VARLIK’a ulaşarak bu problematiğin üstesinden gelebiliriz. Bunun için ‘ÂCİL PROGRAM’a ihtiyaç vardır. Evet; ideolojik-politik eğitim için, kültürel-ilmî ufkumuzu genişletmek için, kuvve’den fill’e çıkmak için, müthiş disiplinli bir mücâdele vetiresi için, emeğimize, halkımıza, hakkımıza, Üstadımıza ve Kumandan’ımıza sahib çıkmak için yani ‘BİZ VARIZ VE HEM DE ARSLANLAR GİBİ’ diyebilmemiz için –bana göre- mükemmel bir ‘ÖRGÜTLENME’nin zamanı gelmiştir artık diyorum.

Acısız, çilesiz, kahırsız inkılâb olmuyor. Tarih bize bunu gösteriyor. ‘ÖLÜM GELDİYSE HOŞ GELDİ SEFÂ GETİRDİ’ şiarını şuura ve oradan da aksiyon planına taşıyanlar yolumuzu aydınlatıyorlar. ‘Korkuyorum’, ‘iyi ama…’, ‘bana dokunmasınlar da…’, ‘evlâd-u ıyal var’, ‘ev geçindiriyorum’, ‘mâlum ekonomik sıkıntılar’, ‘anamdan-babamdan, zevcemden-eşimden dostumdan ayrılamam’, ‘Siz gidin, arkanızdan su dökerim’, ‘esas cihad nefsle yapılır’, ‘İslâm’da örgüt yoktur’ nev’inden kıvırmalarla pislenmiş teyze-adamlarla OLMAZ!

Herkes karısının-kocasının sıcak koynunda, bir eli yağda bir eli balda, riba ile, rant ile, iftar-sahur eğlenceleriyle, sahte musafahalarla OLMUYOR! Gökten zembille inmez. Bahâneler, randevular, gerekçeler hiçbirimizi kurtarmaz. İNKILÂB’a yürüyüşün tek aksiyon adresi ÖRGÜT’tür. Bundan kaçtıkça nefsânîyetimiz, şehvetimiz ve emmâreleşmemiz artar. Enerjimiz midemizde ve uçkurumuzda yoğunlaşır. Yataktan kalkamayız. Unutulmamalı ki, mücâdele yataktan yürütülemez.

Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)

Önceki yazı
Sonraki yazı

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR