Bugünlerde İzrael isimli katil varlık, her gün kan içmeye devâm ettiği yetmiyormuş gibi, tehditlerini arttırıyor, HAMAS’ı tüketeceğini iddia edip Müslümanlar’a gözdağı veriyor, üzerinde mücâhidlerin resimlerinin bulunduğu iskambil kâğıtları basıyor. Filistin’de neler oluyor, kimdir HAMAS, ve HANGİ BEDELLER ÖDENİYOR.
HAMAS
HARAKAT AL-MUQAWAMAH AL-İSLAMİYYA
1987’de Müslüman Arab halkı işgâlci-katil-Deccâl İsrail devletinin, mazlum ve mâsum insanlar üzerinde uyguladığı akılamaz şiddet ve zulüme dur deme temelinde Mukaddes İntifada (İntifadeh) hareketine başladı. Bu İntifada haeketi Filistin Kurtuluş Örgütü liderliğinden bağımsız gelişen bir hareketti. Bu hareketin başlamsından kısa bir sure sonra, Müslüman Ahâli ve onun öncü güçleri HAMAS’ı (Harakat Al-Muqawamah Al-İslamiyya-İslâmî Muqawemet Hareketi) kurdular. HAMAS aynı zamanda ‘gayret, himmet ve hamiyyet’ mânâlarına da gelmektedir. (Şunu hemen belirtelim ki, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün önünü kesmek için İsrail tarafından desteklendiği ve beyn-el milel planda Filistin halkının aslında mürtecî bir topluluk olduğunu empoze etmek istediği iddiası yalandır. Bunun ileri sürülmesindeki gâye Müslümanlar’ın muwaffaqiyyetlerini örtmek ve karalamaktır). Filistin’deki İslâmî hareket çok kısa bir zamanda kitlelere ulaşmış, bazı bölgelerde ise halk İslâmî hareketle tamâmen bütünleşmiştir. Şamir hükümetini maymuna çeviren bu İslâmî direniş gücü olmuştur.
HAMAS’ın mânevî lideri olarak takdim edilen Şeyh Ahmed Yâsin aynı zamanda maddî mânâdaki kuruculardan biridir. 1967den sonra, İhwan’ın temel cebhe örgütü Ahmed Yâsin’in ‘Mucama’ isimli örgütüydü. Bu örgüt bir refah projesi örgütüydü ve klinikler, kreşler, bakımevleri, âcizler yurtları, öksüzler evi, okullar vs. gibi kurumlara sahibdi. İyi bir zekât akarı vardı. Mucama’nın ana üssü Gaza İslâm Üniversitesi’ydi. 80’lerin ortasında üniversitenin 4500 talebesi vardı ve bunların 4000’e yakını Mucama’da örgütlüydü. Aynı senelerde, Tabibler ve Mühendisler Odaları da Mucama’nın kontrolündeydi. Öğretmenlerin bir kısmı da Mucama’ya destek veriyorlardı. Han Yunis ‘Abd al-Aziz Rantisî’nin komutasındaydı ve müdhiş bir aksiyon sürecine girildi 80’lerin ortalarından itibâren. Ahmed Yâsin 84’de 13 Mucama mensubuyla berâber İzrael tarafından, terör eylemlerine destek verme iddiasıyla (bahânesiyle) tutuklandı ve Mucama’nın komutanlığı Rantisî ve Dr. İbrahim Yazurî (farmakoloji doktoru)ye geçti.
HAMAS’ın kurucu kadrosu olarak bilinebilen isimler şunlardır: Şeyh Ahmad Yâsin, ‘Abd al-Fattah Dukhan, Muhammed Şama’, İbrahim al-Yazurî, İssa al-Naccar, Salah Şehadeh, ‘Abd al-Aziz Rantisi, Şeyh Halil Qawqa, Isa al-Aşar, Mahmud Zahhar, Musa Abu Marzuq, İbrahim Ğuşa, Halid Miş’al.
HAMAS’ın 3 kanadı vardır. Siyâsî kanatın kurmay başkanı Şeyh Ahmad Yâsin’dir. Onun altında Şanab, Yazurî, Rantisî ve Zahhar vardır (Abd Al-Aziz Rantisî geçtiğimiz günlerde katil varlık İzrael tarafından şehid edildi, ALLAH rahmet eylesin). HAMAS’ın istihbarat örgütü Al-Macd (Şân) ismiyle anılmaktadır ve âmiri Yahya Sanwar ve Ruhî Muştaha’dır, 93’de Hartum/Sudan’da HAMAS ve Fatah saldırmazlık anlaşması yapmışlardır.
Mossad’ın iddialarına göre, HAMAS’ın askerî bölümü 3 kanattan oluşuyor: İstihbarat ve İstihbarata karşı koyma birimi-Al-Macd, Al-Macd’a bağlı olan ve Filistin sahasında Şer’î kanunu ihlâl edenlerin tâkibi ve cezâlandırılmasından mes’ûl olan Amn’ül Amme teşkilâtı ve İzzeddin Al-Qassam tugayı ki bu, daha ziyâde hâricî aksiyonları yürütüyor. Yine Mossad’ın iddialarına göre, bu tugayın 1500 dolayında fedâî kuvveti bulunuyor. İzrael’in içinde fedâ aksiyonlarını gerçekleştirenler bu mücâhidler. Hücreler biçiminde örgütleniyorlar ve bu hücreler birbirlerinden bağımsız.
HAMAS ve İslâmî Cihad, Oslo Uyumu’nu gülünç ve kabul edilemez olarak kabul ettiler. Filistin Yönetimi’nin bütün baskılarına rağmen Oslo Uyumu Müslüman Filistin halkı üzerinde ciddî bir tesir oluşturamadı. 1994’te Gaza’da toplu eylemleri tâkiben Filistin polisi câmilere ateş açtı ve yaygın tutuklamalara girişti fakat sonuç alamadı. Bu arada, HAMAS’ın Ürdün’deki temsilcisi Abu Marzuq, İzrael’in bilâ kayd-u şart 1948’deki hududlarına çekilmesi gerektiğini açıkladı. Bu durumda HAMAS’ın da ateşkes ilân edebileceğini belirtti. Aynı teklifi Şeyh Yassin 94 baharında yeniledi. İzrael’e, işgâl ettiği topraklardan çekilmesi ve zindanlarında tuttuğu Filistinli mücâhidleri serbest bırakması hâlinde ateşkes (hudna) teklif etti. 1996’da HAMAS merkezinden Yahya Ayaş İzrael tarafından Malta’da katledildi.
Şeyh Yâsin, Abd Al-Aziz Rantisî ve Abu Marzuq’un tutuklu olmaları hiçbir şeyi değiştirmedi ve HAMAS’ın eylemleri devâm etti. HAMAS bir yandan Filistin’deki 95 seçimlerine katılırken diğer yandan İzrael’de otobüs eylemlerine devâm etti. 96’da mühendis Yahya Ayaş’ın şehid edilmesinden sonra, İzzeddîn Al-Qassım tugayının yanısıra, ‘Yahya Ayaş Hücreleri’ kuruldu ve bu grubun eylemleri çok sert oldu.
Fedâ eylemleri Nisan 94’de başladı. İlk eylem Afula’da bir otobüste gerçekleştieildi ve 8 yahudî öldü 51 tanesi de yaralandı. Bundan sonra gerçekleştirilen 12 fedâ aksiyonunda 134 yahudî tasfiye edildi. Şu ânda, Filistin’deki birçok câminin, okulun, kliniğin, gençlik grubunun, spor klübünün ve sosyal örgütün idâresi HAMAS’ın elindedir. FKÖ, bu anlamda HAMAS’ın örgütlülüğünün gerisinde kalmış durumdadır. O nedenle Filistin’de gerçek mânâda sosyal yapıya dayalı güç Filistin Özerk İdâresi’nin değil HAMAS’ın elindedir. HAMAS’ın Batı Şeria’daki kitle desteği %42, Gaza’daki desteği ise %74 olarak kabul ediliyor. Objektif Batı kaynaklarına göre HAMAS’ın bütçesi 125 milyon ABD dolları olarak tahmin ediliyor. Bu bütçe LTTE’nin (Tamil Eelam Kaplanları) tahminî 2.5 milyon dollarlık bütçesinin 40 misli dolayında. Bu bütçe Müslüman halk adına muhafaza ediliyor.
HAMAS’ın prensipleri Ahidnâme’sinde tesbit edilmiştir. Aşağıda bu Ahidnâme’den misâller veriyoruz:
“İzrael, İslâm, ondan evvelkileri yok ettiği gibi onu da yok edinceye kadar varolacak ve varolmaya devâm edecektir“. (Şehid İmam Hasan Al-Banna).
“HAMAS, Filistin topraklarının, Yevm-el Qıyam’a kadar müstaqkbel Müslüman nesillere verilmiş (waqfedilmiş) İslâmî bir Waqf olduğuna inanmaktadır. Onun tamamı veya herhangi bir parçası hebâ edilemez: Onun tamamından veya herhangi bir parçasından vazgeçilemez”.
“Filistin Sorunu için Cihad haricinde çözüm yoktur. İnisiyatifler, teklifât, ve uluslararası konferansların hepsi lüzumsuzdur, vakit kaybidir ve boş gayretlerdir”.
“Filsitin’den sonra, Nil’den Fırat’a kadar yayılmayı Zionistler telaffuz ediyorlar. Bölgeyi hazmettikten sonra, daha ileri yayılımları da telaffuz edecekler ve bu böyle sürüp gidecek. Planları, ‘Zion Kardeşleri Protokolleri’nde tecessüm etmektedir”.
HAMAS AHİDNÂMESİ
18 Ağustos 1988
Bismillahirrahmanirrahıym
(Yaklaşık olarak)
“Semâvat’ta ve Arz’da olanların hepsi Allah’ındır. Bütün işler Allah’a rücû ettirilecektir. Siz, insanlar insanlar içun ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenâlıktan alıkoyan, Allah’a inanan hayırlı bir ümmetsiniz. Eğer ehl-i Kitâb inanmış olsalardı, kendileri içun daha hayırlı olurdu; içlerinde mü’minler olmakla berâber, ekseriyeti fâsıqtır. Onlar size ezâ etmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşsalar bile geri dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez” (Âl-i İmrân Sûresi, 109-111. Âyât).
“İslâm dünyâsı ateşler içerisinde. Herbirimiz bir mıqdar su dökmeliyiz bu ateşin üzerine. Ateşi söndürmek içun ne kadar su taşıdığınız mühim değil. Yeter ki, biriniz diğerini beklemesin“. (Şeyh Amcad al-Zahawi).
En Rahıym Olan ALLAH’ın ismiyle
Hamd, Yardım içun ricâda bulunduğumuz, Afv, Hidâyet ve Destek taleb ettiğimiz Allah’adır. Allah’ın selâmı Râsûl’ün, ashabının, destekçilerinin ve mesajını tebliğ edip kanunlarını tatbik edenlerin üzerine olsun.
Ey Ümmet:
Belâların ve elem deryâsının ortasında, Mü’min kalblerin çarpmalarından ve tertemiz âzâlardan; vazife hissinden ve Allah’ın emrine cevabdan uzaktayız.
“De ki, ‘Benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar, bilerek insanları Allah’a çağırırız. Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim” (Yusuf Sûresi, 108. Âyet).
HAMAS’ın Tanımı
İdeolojik Çıkış Noktaları
Madde 1:
İslâmî Muqawemet Hareketi: Hareket’in programı İslâm’dır. Bu cümleden olarak, fikirlerini, düşünce tarzını ve kâinat anlayışını, hayâtını ve insane bakışını İslâm belirler. Her mevzuda hüqmünü vermek içun İslâm’a başvurur ve adımlarını O’nun rehberliğinde atar.
Madde 2:
HAMAS, İhvân-I Müslîmin’in Filistin’deki kanatlarından biridir. İhvân-ı Müslîmin Hareketi, modern zamanların en geniş İslâmî hareketini oluşturan âlemşumûl bir örgüttür. İhvân-ı Müslîmin, derin anlayışı, sahih kavrayışı ve, topyekûn hayât anlayışları, kültürleri, imânları, siyâsetleri, iktisatlarıyla berâber, tüm İslâmî konseptleri bütüncül kucaklayışıyla ile karakterizedir.
Yapı ve Şekillenme
Madde 3:
HAMAS’ın temel yapısı, bütün varlıklarıyla kendilerini Allah’a vermiş ve kendilerine, ailelerine ve vatanlarına karşı vazifelerini bilen Müslümanlar’dan meydana gelir. “Ben cinleri ve insanları sâdece b ana ibâdet etmeleri içun yarattım’. Bu nedenlerden ötürü Allah’tan korkarlar ve zâlimlerin karşısında cihad sancağını yükseltirler. Böylece, topraklarını ve ümmetlerini pisliklerden, düşkünlüklerden ve şeytanlardan kurtarmış olurlar.
Madde 4:
HAMAS, imânına ve ideolojisine sahib çıkan, programını tâkib eden, sırlarını saklyan ve vazifesini yapan bütün Müslümanlar’a kucağını açar. Allah böyle birini kat’îyetle mükâfatlandırır.
Karakteristik ve Bağımsızlık
Madde 6:
HAMAS, ALLAH’a sadâkati ve İslâmî hayât tarzıyla farklı bir Filistinî harekettir. ALLAH’ın sancağını, İslâm’ın kanatları altında bütün dinlere mensub olanların güvenlik içinde birarada yaşayabilmeleri içun Filistin’in her karışına dikmek için gayret sarfeder. İslâm’ın yokluğunda zulüm yaygınlaşır, kavgalar istilâlara yol açar, şeytan kopmaları, yarılmaları ve savaşları örgütler.
HAMAS’ın en mühim tarihî köklerinden biri Zionist işgâlcilere karşı mücâdeleyi işâret eder. 1939’da şehid İzzeddin Al- Kâsım ve İhvân-ı Müslîmin’in âzâsı olan mücâhidler kendilerini gösterirler. Filistin halkı ve İhvân 1948 savaşıyla berâber mücâdeleyi birlikte yürütürler. 198’den sonra ise İhvân cihad eylemlerini yükseltmeye başlar.
Rasûlullah şöyle diyor:
“Müslümanlar yahudîleri yenene kadar, qıyâmet kopmaz. Yahudîler taşların ve ağaçların ardına saklandıklarında, taşlar ve ağaçlar, ‘Ey Müslümanlar, Ey Abdullah, benim arkamda yahudî var, gel ve onu tasfiye et’ derler. Sâdece Harkad ağacı bunu yapmayacaktır zira o yahudîlerin ağaçlarından biridir” (Al-Bukhari ve Müslîm).
Madde 8:
Allah hedefimizdir, Rasûl modelimizdir, Kur’an-ı Kerim anayasamızdır: Cihad Jihad ise ALLAH aşkına ölmektir, ölüm yolunu seçebilmektir.
Strateji ve Metod
Madde 11:
HAMAS Filistin toprağının Yevm-el Qıyâm’a kadar müstaqbel İslâm nesli içun waqfedimiş bir İslâm toprağı olduğuna imân eder. Onun tamamı veya herhangi bir parçası hebâ edilemez: Onun tamamından veya herhangi bir parçasından vazgeçilemez. Ne tek bir Arab devleti ne bütün Arab devletleri, ne bir kral veya başkan, ne bütün krallar ve başkanlar, ne de Filistinî veya Arab olsun bir örgüt veya örgütlerin hepsi, bunu yapma hakkını kendinde görebilir. Yevm-el Qıyâm’a kadar Müslüman nesilleri kim temsil hakkına sahibdir?
Filistin topraklarında mer’î olan kanun İslâm Şeriatı’dır. Aynı şey güçle fethedilmiş bütün İslâm toprakları için geçerlidir. Çünkü, İslâmî fütühât dönemlerinde Müslümanlar bu toprakları Yevm-el Qıyâm’a kadar Müslüman nesillere waqfetmişlerdir.
Olan şudur: İslâm ordularının komutanları Suriye ve Iraq’ı fethettiklerinde Müslümanlar’ın halifesi Umar bin-el-Hatab’a, fethedilen topraklarla alâkalı tavsiyesini sorarlar; o topraklar askerler arasında mı bölüştürülsün, sahiblerine (mukîmlerine) mi bırakılsın, başka bir şey mi yapılsın? Münâkaşalar ve münâzaralar neticesinde Umar bin-el-Hatab ve sahabîler, o toprakların meyvesinden semerelenen sahiblerine (mukîmlerine) bırakılmasına hüqmetmişlerdir. Böylece, sâdece topraklar üzerinde yaşayanlar, onun meyvelerinden istifâde etmeye hakkı olanlardır. Bu Waqf, dünyâ ve cennet bâkî kaldığı müddetçe kaim olacaktır. İçinde Filistin’i barındıran ve İslâm Şeriatı’na muhalif olan her prosedür boştur ve hiç (yok) hüqmündedir.
Vatan ve Milliyetçilik
Madde 12:
HAMAS açısından milliyetçilik, İslâmî imânın bir parçasıdır. Milliyetçilik bağlamında hiçbirşey, düşmanın İslâm toprağına ayak basması vak’asındakinden daha belirleyici ve derin değildir. Düşmana direnmek ve onunla savaşmak, erkek veya kadın her Müslüman’ın vazifesi hâline gelmektedir.
Başka hiçbir rejimle hiçbir çıkış bulunamaz. Bu tartışılmaz bir durumdur. Eğer diğer milliyetçi hareketler materialist, insanî veya bölgesel sebeblere dayanıyorlarsa, HAMAS milliyetçiliği bütün bu unsurları ve yanısıra ruh ve hayat veren daha mühim unsurları da bünyesinde bulundurmaktadır.
Barışçı Çözümler, İnisiyatifler ve Beyn’el Milel Konferanslar
Madde 13:
İnisiyatifler ve barışçıl çözümler ve beyn’el milel konferanslar adı verilen şeyler HAMAS’ın prinsipleriyle çelişki teşkil etmektedir. Filistin’in herhangi bir parçasını su’istimâl etmek direkt olarak İslâm’ın bir parçasını su’istimâl etmek anlamına gelir.
HAMAS’ın milliyetçiliği İslâm’ın bir parçasıdır. Üyeleri bundan beslenirler. ALLAH’ın sancağını ülkelerinin üzerinde yükseltmek için savaşmaktadırlar. ALLAH Yüce’dir ve Şân sahibidir fakat insanların çoğu bunun farkında değiller.
(Meâlen)
“Sen, onların dinlerine uymadıkça, yahudîler de Hristiyanlar da senden asla hoşnud olmazlar. ‘Allah’ın hidâyeti asıl hidâyetin tâ kendisidir’, de. Sana gelen ilmden sonra, onların keyflerine (vehimlerine) uyacak olursan, andolsun ki, senin için Allah tarafından ne bir yâr (velî) ne de bir yardımcı (nassıyr) bulunur” (Sûre-i Bakara, Âyet 120).
Filistin mes’elesinde Cihad hâricinde bir çözüm yoktur. İnisiyatifler, teklifât ve beyn’el milel konferansların hepsi boş gayretler ve vakit kayıblarıdır.
“Suriye halkı, ALLAH’ın topraklarında O’nun kamçısıdır. O, istediği kulundan intiqamını alır. Riyâkâr olanların, onların (kulların) arasında, imânlılık mevzuunda verimli olmaları düşünülemez. Kat’îyetle umutsuzluk ve keder öleceklerdir”. (Hadis-i Şerif).
Üç Daire
Madde 14:
Filistin’in kurtuluşu 3 dairede gerçekleşir: Filistinî daire, Arab dairesi, İslâmî daire. Bu dairelerden herbiri Zionizm’e karşı mücâdelede kendi rolüne sahibdir. Herbirinin kendi vazifesi vardır. Bu dairelerden herhangi birinin farkında olmamak, korkunç bir hata ve derin bir cehâletin işâretidir. Filistin, ilk iki kıbleden birine sahib, İslâmî mukaddes mekânlardan 3.sünün bulunduğu ve Rasûl’ün Mirac’a çıktığı bir İslâm toprağıdır.
(Meâlen)
“Kulunu gecenin az bir kısmında, Mescid-i Harâm’dan, cıvarını mübârek kıldığımız Mescid-i Aqsa’ya götüren ALLAH, subhândır. İşiten ve gören O’dur“. (Sûre-i İsrâ, Âyet 1).
Bugün için problem, iş yapma temeline oturmaktadır. 3 daire kâbiliyetlerini harekete geçirdiklerinde, işlerin mevcud hâli değişecek ve kurtuluş günü yakınlaşacaktır.
(Meâlen)
“İşte biz O’nu mücrimlerin kalblerine böyle sokarız. Kendilerinden evvelkilerin başlarına gelenler bilindiği hâlde yine de O’na inanmazlar” (Sûre-i Hıcr, Âyât 12-13).
Filistin’in Kurtuluşu için Cihad ferdî bir vazifedir
Madde 15:
Düşmanların, Müslüman topraklarını gasbettikleri gün, Cihad her Müslüman’ın ferdî vazifesi hâline gelir. Filistin’in Yahudîler tarafından gasbı karşısında mecburen Cihad bayrağı yükseltilmelidir. Cihad ruhunu ümmetin zihnine yerleştirmek şarttır ve böylelikle düşmanla çatışabilir ve mücâhidlerin saflarına katılabilirler.
İlim adamlarının, eğitimcilerin, öğretmenlerin, basının ve tahsilli kitlelerin özellikle İslâmî hareketlerin şeyhlerinin, kitlelerin uyandırılması operasyonunda yer alması gerekir. Temel değişimler okulda olur. Okulda verilen (kazandırılan), Salah el-Din’in (Eyyubî), Haçlılar’ı bölgeden çıkarmasından sonra bölgeye sızan orientalistlerin ve misyonerlerin etkisiyle gerçekleşen, zihinlerin ideolojik işgâlinin oluşturduğu izleri temizlemek içun bu operasyon gereklidir. Haçlılar, Müslümanlar’ın, ideolojik işgâl haricinde yenilmeyeceğini gördüler. Bu, emperyalist işgâli geliştirdi. Allenby, Quds’e girişinde şunu ilân diyordu: “Haçlı seferleri ancak şimdi tamamlandı“. General Guru, Salah el-Dîn’in mezarına gitti ve: “Geri döndük Ey Salah el-Dîn“.
Evet geri döndüler, Müslümanlar’ın büyük bir kısmını da zihnen teslim almayı başardılar. Ama, İslâm’ın gücünü bilmedikleri içun sâdece Müslümanlar’ın zihnini ifsâd ederek İslâm’ı da teslim alabileceklerini zannettiler. Batı’nın rasyonel aklı ancak bu kadarına yetebiliyor Allah’dan! Kendi inancı gibi görüyor İslâm imânını da. İşte HAMAS net bir şekilde ifâde ediyor: Filistin İslâm toprağıdır ve Qıyâm Günü’ne kadar da öyle kalacaktır! Kimse hayâl kurmasın…
Şimdi kısaca Filistin’de mücâdele yürüten diğer örgütlerin de profiline bir bakalım:
Munazzimat al-Tahrir al-Filastiniyya
(PLO-Palestine Liberation Organization-Filisitin Kurtuluş Örgütü)
FKÖ, Filistin Direnişi’nin şemsiyye örgütü olarak kabul edilmektedir. 1964 senesinde Ahmed Şuhairî’nin liderliğinde kuruldu. 67’deki 6 gün savaşından sonra yerine Yasser Arafat geçti. FKÖ 93’de Oslo Uyumu’nu tâkiben PNA (the Palestine National Authority-Filistin Millî Otoritesi) hâline geldi.
FKÖ’nün 3 parçası mevcud:
PNC (Palestine National Congress-Filistin Millî Kongresi) Meclis olarak görev yapıyor ve lideri seçiyor ve siyâsî kararları alıyor. 64’de teşkil edildi ve şu ânda 680 âzâsı var. Başkanlarının isimleri şöyle: ‘Abd al-Muhsin Qattan Temmuz 68-Eylül 69, Yahya Hammuda Eylül 69- Haziran 71, Halid al-Fahum Temmuz 71-84, Şeyh ‘Abd al-Hamid al-Sa’ih Kasım 84-1993, 93’den itibâren Sâlim Za’nun. Kuruluş kararına göre 2 yılda bir toplanıyor.
PCC (Palestine Central Council-Filistin Merkez Konseyi) Bu örgüt, PNC faaliyetleri ve toplantıları dışındaki zamanlarda siyâsî kararlar alıyor. PNC ile PLO-EC arasında bağlantıyı yürütüyor. 70’de teşkil edildi. 100 üyesi var.
PLO-EC (Palestinian Liberation Organization-Executive Committee: FKÖ-İcrâ Komitesi). Hüqümet olarak çalışıyor. 18 üyeli. PNC tarafından seçiliyor ve başkanını kendi seçiyor.
PLA (Palestine Liberation Army: FKO-Filistin Kurtuluş Ordusu). Başlangıçta 3 taburla işe başladı. Mısır’da ‘Ayn Jalut’da bir tabur, Qadisiyya/Iraq ve Ürdün’de bir tabur ve 1967 savaşından sonra, Hattin/ Suriye’de bir tabur. Ordu komutanı 70-72 arasında ‘Abd al-Razzaq al-Yahya, 72-84 arasında ise Tarıq Al-Κiadra.
Tâlî Örgütler: FKÖ’nün birçok kurumu var. Filistin Millî Waqfı, Filistin Silahlı Mücâdele Komutanlığı (Askerî Polis), Filistin Kızılayı (65’de Ürdün’de kuruldu, 69’dan beri FKÖ’nün parçasıdır), SAMED (Filistin Şehid Emekleri Örgütü-70’de, şehid ailelerine yardım içun kuruldu), Enformasyon ve Kültür Dairesi ve Araştırma Merkezi, Kitle Örgütleri Dairesi, Filistin Kadınları Genel Birliği, Filistin İşçileri Genel Birliği, Filistin Talebeleri Genel Birliği, Filastin al-Thawra gazetesi (FKÖ-Eğitim Dairesi yayınlıyor), iki haftalık İngilizce ve Fransızca yayınlanan Palestine gazetesi ve Haber Ajnsı-WAFA (şimdi PNA nEws Agency oldu).
FATAH
(Harakat al-Tahrir al-Watani al-Filastinî)
(PNLM-Palestinian National Liberation Movement-Filistin Millî Kurtuluş Hareketi, El-Fetih)
FATAH köklerini 1957’de İhwan Al-Muslimîn’de bulur ve ilk ismi Ikhwan-Fedaîin’dir. İhwan’ın askerî örgütünün Genç İntiqam Güçleri (Halaf grubu) ve Haq Taburu (Wazir-Vezir grubu) 54 senesinden itibâren İzrael’e karşı silahlı eylemlere başladı. Bilâhare bu güçler İhwan-Mısır merkeziyle tenâkuza düştü. Bu münâkaşalar Wazir’in Mısır’dan çıkmasıyla neticelendi. Wazir, Suudî Arabistan’a oradan da Kuweyt’e geçti. Bu dönemde Yasser Arafat, Kahire’deki Filistin Talebeler Birliği’nde faaliyet yürütüyordu; Arafat’ın gençlik liderleriyle, hususiyetle de Halaf’la ve Suriye’deki Filistinli eylemcilerle iyi ilişkileri vardı. (Özellikle de, ‘Adil ‘Abd al-Karim ve ‘Abdullah al-Dannan ile). 1957’de, aktivistler Kuweyt’te gizli bir örgüt teşkil ettiler. Bu örgüt 58 senesinde FATAH adını aldı. Örgütsel yapı Kuweyt’te, 10 Ekim 59’da tesis edildi.
FATAH 3 parçalı bir örgüttür:
Genel Konferans. Kaideleri belirleyen yapı budur. Her 5 yılda bir toplanır. 8 Ağustos 89’daki 5. konferanstan sonra bir daha toplanmadı. Son toplantıda 1200 üye vardı.
FATAH-Devrimci Konsey. GK, faaliyet hâricî olduğu zamanlarda siyâsî kararları alır.
Merkez Komite (Al-Lacna Al-Markaziyya). Kollektif liderlik esâsına göre faaliyet yürütür. Üyeleri, GK ve DK tarafından seçilir.
FATAH’ın bilinebilen kurucuları şunlardır: Yasser Arafat, Salah Halaf, Halil Al-Wazir, Muhammed Yusif al-Naccar, Kamal ‘Udwan. 59’da Halid Al-Hasan ve Nida’ al-Hayat-Filastinuna dergisinin sahibi Tawfiq Al-Huri de bu gruba katılmıştır. Gazetede ağırlıklı olarak Halil Al-Wazir ve onun ardından da Arafat ideolojik-politik makâleler yazıyorlardı. Esâs merkezler, Kuweyt (Arafat, Wazir, daha sonraları Qaddumi) ve Qatar’dı (Naccar, ‘Udwan ve ‘Abd al-Fattah Hammud). FATAH, Filistin’in ancak silahlı mücâdeleyle kurtulabileceğini öngörüyordu. Arab hüqümetlerini güvenilir bulmuyordu. Bu temelde, Nasırizm dahil bütün Arab devletlerinden bağımsız bir siyâset yürütülmesine karar verildi. İdeolojik olarak kendisini bir hareketten ziyâde bir örgüt olarak kabul etti. Böylece bütün sosyal sektörlerden ciddî bir destek aldı.
Filastinuna dergisi 59-64 Kasım’ı arasında büyük bir sükse yaptı ve İhwan’dan mühim katılımlar sağladı (Ahmad Quray Muhammad Ğnaym gibi). Bu zirve isimler İhwan’ı, Haşimî hânedanına destek vermekle mahkûm ettiler. Ayrıca Ba’th partisi ve talebe grupları da (özellikle Mahmud ‘Abbas (Abu Mazen-müstafî Filistin başbakanı) FATAH’a destek verdiler. Mahmud Abbas Qatar alanında çok çalıştı. Yine, Batı Almanya’da tahsil gören Hani al-Hasan Avrupa’yı çok iyi örgütledi. 63’den itibâren Arab devletlerinin, özellikle Suriye’nin desteğini almaya başladı.
Şam, Arafat’ın üssü oldu. Cezayir ise, Arafat’ın ağabeyi Cemal Abd Al-Ra’uf’un gayretiyle FATAH’a destek vermeye başladı. Cezayir’de FATAH’ın bürosu açıldı. Bu yol üzerinden, Vietnamlı, Çinli ve Portekiz Afriskası’ndan devrimci liderlerle ve Che Guevara ile temâs sağlandı. Eylül 64’de Filistin Kurtuluş Ordusu kuruldu ve halk mücâdelesi gelişmeye başladı; Al Tawrit al-Wa’i (Şuurlu Boğma Hareketi).
FATAH içinde yarılmalar 65-66’da baş gösterdi: Kuweyt’teki Yüksek Merkez Komite (‘Abd al-Karim ve Dannan) ona muhalif bir konumda olan Şam’daki Saha Komutanlığı (Wazir ve ‘Arafat) arasında. Saha Kom.’lığı, Yusuf Al-Ûrabî liderliğindeki Ba’thistler’le ve Ahmed Cibril liderliğindeki Filistin Halk Cebhesi’yle birlikte hareket etmeyi empoze ediyordu. FATAH’ın sol kanadı ise Suriye güçleriyle özellikle de Hafız Al-Asad’la birlikte hareket ediyordu. Neticede, ‘Abd al-Karim ve Dannan Yüksek Merkez Komite’den alındılar ve egemenlik Saha Komutanlığı’na (Şam) geçti. 67 savaşından sonra, ‘Arafat ve Wazir, Haild Al-Hasan ve Halaf’ın muhâlefetine rağmen âcil mücâdeleye başlanmasını kararlaştırdılar; ‘Arafat saha komutanı oldu ve 67 Ağustos’undan itibâren Nablus’ta gizli Ana Karargâh’ı oluşturdu. FATAH, 67 sonu itibârıyla 97 IDF (İzrael Deniz Komandoları) mensubunu tasfiye etmeyi başardı fakat Batı Şeria’da kitlesel tututklanmalar gerçekleşti. Bu nedenle FATAH 68 Şubat’ında Ana Karargâh’ı Ürdün’e nakletti. Ürdün ordusunda birçok subayın desteğini alan FATAH, hüqümetle, özellikle de istihbarat şefi Muhammed Rasûl Al-Kaylanî ile çelişkiler yaşamaya başladı. Kahire’de de Ocak 68’de Gerilla Aksiyon Bürosu açıldı.
FATAH, İzrael’e karşı geliştirilen Karama savaşında büyük popülarite kazandı. Katılımlarda müdhiş bir artış oldu. ‘Arafat 68 Nisan’ında FATAH’ın lideri ve sözcüsü oldu. Bu gelişmede Halaf’ın şahsî inisiyatifi rol oynadı. Suud kralı Faisal, Mısır lideri Cemal Abd Al-Nasser ve Moskowa maddî desteğe başladılar. Bu destekleri, silah, askerî eğitim ve istihbarat destekleri izledi. Bu destekçilere, Çin ve Cezayir de katıldı.
68 sonunda İzrael, FATAH’ı Ürdün vadisinden çıkmaya zorladı. Karama’da meydana gelen çatışmalarda FATAH, İzrael’I bozguna uğrattı ve FKÖ içinde gücünü maksimuma çıkardı; PNC’de 69 yılı itibârıyla 105 sandalyeden 33’üne sahib olarak en geniş tek blok gücünü oluşturdu. ‘Arafat, İcrâ Komitesi’nde 11 sandalyeden 4’ünü alarak FKÖ başkanı seçildi. Ürdün Ba’th ve Komünist partileri FATAH’a destek verdiler. FATAH’ın istihbaratı çok gelişti. ‘RASD’ adı verilen örgüt Qaddumî ve 68’den sonra da Halaf’la çok güçlü hâle geldi.
Babası gibi yahudî ajanı olan Ürdün kralı alçak Hüssein bu gelişmelerden çok rahatsız oldu. FKÖ’yle çatışmaları başlattı. Eylül 70’de bir Alay’la Filistinliler’e karşı iğrenç operasyona başladı. Bu Alay’a ‘Kara Eylül’ adı verildi. FATAH mensubları direndiler ve hayatta kalanlar Lübnan’a geçtiler. İzrael’in emriyle gerçekleştirilen bu hain saldırıdan sonra İzrael’in işi kolaylaştı ve Gaza’ya tamamen egemen oldu. Merkez, Lübnan’a kaydı. FKÖ, FATAH’ı konsolide etti ve onu ‘Isam Sartawi’nin, Filistin kurtuluşu içun Aktif Örgüt’le ve Ahmad Za’rur’un ‘Arab Filistin’ örgütüyle ikâme etti (71). RASD, Ürdün’deki faaliyetinde yaşadığı zaaflardan dolayı eleştirildi ve içinde kırılmalar yaşandı. Halaf, ‘KARA EYLÜL’ örgütünü kurdu. KARA EYLÜL, FATAH ve PFLP-Kızıl Ordu fraksiyonu içinde büyük sempati topladı. KARA EYLÜL’e büyük katılımlar oldu ve 72 Münih Olimpiyatları’nda müdhiş bir eylem geliştirdiler. Bu eylem, Arafat’ın bilgisi hâricinde gerçekleşti.
İzrael 73’de Naccar’ı ve ‘Udwan’ı katletti. KARA EYLÜL, buna cevab olarak, uçak eylemleri gerçekleştirdi. Bu eylemleri yönetenler, Sabri al-Banna ve Haddad’ın PFLP fraksiyonuydu. ‘Arafat Al-Banna’yı destekleyen ve finanse eden Muhammed ‘Abd al-Ghafur’un ölüm emrini verdi (12 Eylül 74). 73 savaşından sonra FATAH-Sol Kanad FKÖ içinde gücünü arttırmaya başladı. ‘Soviet Grubu’ öne çıkmaya başladı (Nimr Salih, Fatah-MK üyesi; Macid Abu-Şarar, Haber dairesi başkanı; Ahmad ‘Abd Al-Rahman, Filastin al-Thawra gazetesini şef editörü bu kanadın önden gelen isimleriydi). Yine, Hanna Miha’il liderliğindeki ‘Vietnam Çizgisi’ adı verilen grup ve Munir Şefiq’in liderliğindeki ‘Maoist Temâyül’ de güçlenmeye başladı. Bu gelişmelerin neticesinde enternasyonal fraksiyonculuk eğilimi arttı ve Abu Nidal grubu ortaya çıktı. Bunun sonucunda, Nisan 77’de Güney Lübnan’da Abu Davud’un (Muhammed Daud Awda) liderliğindeki solcu grupla FATAH güçleri arasında çatışmalar başladı. ‘Arafat bu çatışmalara müdâhale ederek durdurdu.
1993’de, aralarında genel sekreter Faruk Qaddumî’nin de bulunduğu FATAH-Devrimci Konsey’in yarısı Oslo Görüşmeleri’ni protesto etti.
Hizb Al-Şa’b
(Filistin Halk Partisi-Palestinian People’s Party-PPP)
PPP, Oslo sürecini desteklemektedir fakat FKÖ’nün yeniden inşâını ve anti-Oslo örgüt ve çevrelerle de diyalog geliştirilmesini taleb etmektedir. PPP’nin tarihi 1919’a kadar gidiyor. O zaman kurulan Marxist Parti’ye ve içinde Zionist sızmalar var. Bilâhare Filistin Komünist Partisi (PCP) hâline geldi (1921). 1924’den itibâren de Filistin’de Comintern’in resmî üyesi oldu. 1943’de, Millî Kurtuluş Ligi’ne katıldı (Usbat al-Taharrur al-Watani). Samî Taha’nın liderliğindeki Filistin İşçi Hareketi’ne yakın durdu; fakat meydana gelen iç çatışmalar neticesinde Samî Taha 1946’da öldürüldü. PPP’nin içinde bir de milliyetçi olmayan (non-nationalist) ve orthodox Marxist bir blok oluştu. Bu blok, 1945’de Arab İşçi Kongresi’ni teşkil etti.
Millî Kurtuluş Ligi ilk kongresini 1944’de Haifa’da gerçekleştirdi ve Merkez Komite 4 kişiden meydana geldi. Aralarında öne çıkan kişi Fu’âd Nassar’dı. Nassar anti-Zionist bir retorik kullandı ve çözümün, yahudîlerie Arablar’ın müşterek menfaatlerini cem eden seküler demokratik bir Filistin devleti olduğunu ileri sürdü; fakat, BM’nin paylaştırma kararından sonra (GAR181), Emile Touma’nın etrafında yer alan birçok üyenin şiddetli muhâlefetine rağmen, Millî Kurtuluş Ligi, Ocak 48’de yaptığı konferansında BM kararını resmen kabuul etti ve Fu’ad Nassar genel sekreter seçildi.
1948 savaşında, Gaza’da bulunan üyeler (aralarında Fahri Makî ve Fayez al-Wahidi de bulunuyordu) Filistin Komünist Örgütü’nü kurdular (Filistin Komünist Örgütü, 67’den sonra birçok milliyetçi grupla birlikte Gaza’da Birleşik Millî Cebhe’yi oluşturdular. Bu cebhe silahlı mücâdeleyi benimsedi ve birçok eyleme imzâ attı). Emile Touma, Emile Habib ve Tawfiq Toubi 48’den sonra İzrael Komünist Partisi’ni kurdular. Millî Kurtuluş Ligi Batı Şeria’da 1951’e kadar devam etti ve BM planındaki bağımsız Filistin devletini savundu. Arab devletlerinin istilâsına ve Filistin’in Ürdün’e bağlanmasına karşı çıktı. 49-51 döneminde eylem hücreleri oluşturdu ve Batı Şeria’da bazı eylemler yaptı, Ürdün seçimlerini boykot etti. 50-51’de Ramallah İşçiler Birliği’ni ihdas etti. Bu örgüt entellektüellerden destek aldı. Filistin’in Ürdün’e bağlanmasıyla, Temmuz 51’de Ürdün Komünist Partisi’ne katıldı. 51 Ağustos’unda Ürdün Meclis seçimlerine iştirâk etti ve Şerialılar Birliği’ne destek verdi. Bu yapının liderleri Fu’ad Nassar, Fahmi al-Salfiti ve Fa’iq Warrad’dı. Ürdün Komünist Partisi Batı Şeria’da iyi örgütlüydü. Nablus ve Quds’deki entellektüeller arasında büyük desteği vardı. Özellikle Nablus yakınlarındaki Salfit kasabasını tamamen kontrol ediyordu ve burada bazı lider aktivistler yaşıyorlardı: Fahmi al-Salfiti, Hamza al-Zirr, Arabî Awwad gibi; ÜKP, Ramallah, Bethlehem ve özellikle Jericho cıvarındaki mültecî kamplarında da çok aktifti. Buna rağmen ÜKP’nin yayınları birinci derecede enternasyonalist doktrine ağırlık veriyor ve işçi enternasyonalini öne çıkarıyordu. Arasıra da, küçük burjuvazinin ve mültecîlerin sorunlarına değiniyordu. Diğer cebhe örgütleriyle de işbirliği yapıyordu: özellikle ‘Barış Partizanları’ (Sovyet yanlısıydı), Demokratik Gençlik Birliği ve Millî Cebhe bunların arasında sayılabilir. Fu’ad Nasser 29 Aralık 51’de tutuklandı ve 10 yıl hapis cezâsına çarptırıldı. ÜKP’nin diğer üyeleri de değişik hapis cezâlarına çarptırıldı. ÜKP illegale indi ve 56-57 döneminde tekrar güçlü bir konuma geldi. Suez savaşında iyi bir mücâdele örneği sergiledi. İngiliz-Ürdün (Anglo-Jordanian) Anlaşması’nı ve Eisenhower doktrinini mahkûm etti. Millî Cebhe 56 seçimlerinde 3 sandalye kazandı: Fa’iq Warrad (Ramallah), Yaqub Ziyadin (Quds) ve Salih (Nablus). Salih, Ziraat bakanı oldu. Fu’ad Nasser ve birçok partili zindandan çıktılar. ÜKP’nin gazetesi yeniden yayınlanmaya başladı.
Zionist kral Hüseyin ÜKP’ne karşı muhâlefetini 57 Ocak’ında yükseltti. ÜKP’yi, Barış’ı sabote etmekle suçladı. Hüseyin’in bu siyâsetini İzrael belirliyordu. Milletvekili olan Warrad ve Ziyadin’in dokunulmazlığı kaldırıldı ve birincisi 16 diğeri de 19 yıla mahkûm oldu. Üyelere yönelik tutuklamalar yeniden başladı. Aylık gazete Al-Muqawama Al-Şaabiya (Halk Mücâdelesi) tekrar yeraltına indi. Al-Salfitî grubu ise Hüseyin’le işbirliğine gitti.
67’de Al-Salfitî Amman’a gitti. Batı Şeria sorumluluğunu ise Na’im al-Aşhab yürütmeye başladı. Batı Şeria’daki diğer mühim isimler, Sulayman al-Naccab, ‘Arabi ‘Awwad ve Başir Barghuthi’ydi. Al-Salfitî İzrael ajanıydı ve gerilla gruplarının cesâretini kırarak onları Kral Hüseyin’in yanında yer almaya çağırdı. Nasser ve taraftarları buna karşı çıktı. Aşhab ise, gerillanın bir hazırlık evresi geçirmesi gerektiğini belirtti ve pasif direnişi önerdi. Gazete yeniden ve Al-Watan olarak çıktı. Batı Şeria komünistleri Ürdün yanlısı tutumlarını 73’e kadar sürdürdüler. Fakat, Ürdün’ün gerilla karşıtı tutumu ve Karama savaşından sonra, Batı Şeria komünistleri ve Sovyetler Birliği çöktü ve ÜKP milliyetçi bir çizgiye geldi. 1973’den itibâren Batı Şeria ve Gaza’da bağımsız bir Filistin kurulmasına verilen destek çok yükseldi. Ek olarak, diğer Arab komünist partileri kendi gerilla güçlerini örgütlediler (Quwwat al-Ansar). ÜKP’nin pasifleştirici etkisi tamâmen kalktı. FATAH, ÜKP’yi tasfiye noktasına kadar getirdi.
ÜKP bir manevra geliştirdi ve 1973’de Filistin Millî Cebhesi’ni oluğturdu. Fu’ad Nassar 74’den itibâren FMC’nin askerî kanadını örgütlemeye başladı. Fakat İzrael bu girişime şiddetli bir tutuklama operasyonuyla cevab verdi ve ÜKP geri adım attı. FMC’nin askerî faaliyetleri 75’de durduruldu ve ılımlı Başir Al-Barghuthi kontrolü ele aldı. Yine 1975’de, ÜKP’nin Batı Şeria örgütü tamâmen bitti ve Al-Salfitî taraftarları Filisitin Komünist Örgütü’nü kurdular. İşçi birliklerinden destek aldı. Komünist gençliğin de desteği gecikmedi. Başir al-Barghuthi 75-77 arasında al-Fajr’in şef editörlüğünü yaptı. 84 Aden Anlaşması’nda FKÖ’ye katılım tâlebinde bulundu fakat bu taleb FKÖ tarafından uygun bulunmadı. Bu katılım 87 Nisan’ında gerçekleşti. Sulayman al-Naccab, in FKÖ-İcrâ Komitesi’nde yer aldı. İlk İntifada’da aktif bir rol oynadı. Fakat Arafat’a muhâlefet etti. Doğu Avrupa’daki altüstoluşlar PPP’yi de etkiledi. Başir al-Barghuthi sekreter oldu ve Oslo görüşmelerinde anahtar rolü oynadı ve karma ekonomiyi destekledi. Ekim 98’den beri, Hana Amira ve Abd Al-Macid Hamdan’la birlike 3. Konvansiyon’a liderlik ediyor.
Al-Cabha Al-Şa’biyya li-Tahrir Filastin
(PFLP-Popular Front for the Liberation of Palestine-Filistin Halk Kurtuluş Cebhesi)
PFLP 1967’de doğdu. Arab Milliyetçileri’nin Arab Qawmi Hareketi (Harakat Al-QawmiyyaAal-Arab) temelinde şekillendi.
Arab Millîyetçileri Hareketi – George Habaş ve Hanî Al-Hindî Beyrut’taki Amerikan Üniversitesi’nde talebeydiler. Arab Fedâ Kıt’aları’na (al-Kata’ib al-Fida’ al-Arabi) destek veriyorlardı. Bu kıt’aların lideri Tawfiq al-Hâkim’di ve İtalyan yurtsever Garibaldi’den etkilendiğini söylüyordu. Habaş ve Al-Hindî İzrael’e karşı çok güçlü bir kampanya geliştirmeye karar verdiler. Bunu, bir talebe örgütü olan Al-Urwa al-wuthqa (En Sağlam Sened) üzerinden gerçekleştireceklerdi. Bu örgüt 49’da Amerikan Üniversitesi’nde ortaya çıktı. Yunan-Orthodox olan Wadi‘ Haddad (Abu Hanî), Kuweytli tıbbiye talebesi Ahmad Al-Hatib ve Lübnanlı Şiî öğretmen Muhsin İbrahim de bu ikiliye katıldı ve ANM’yi (Arab Nationists Movement-Arab Milliyetçileri’nin Hareketi). Birinci gâye Filistin’in kurtuluşuydu.
ANM’nin sekülarist çizgisi Hristiyanlar’ı harekete çekti. 56-57’de, Batı Şerialı, Suriyeli ve Lübnanlı öğretmenlerden geniş bir katılım sağladı. Aden’deki kolu olan Millî Kurtuluş Cebhesi çok güçlüydü. Yayın organı Al-Hurriyya idi ve editörü Muhsin İbrahim’di. 22 ANM’li talebe Amerikan Üniversitesi’nden atıldılar ve Nasser’ın emriyle Kahire Üniversitesi’ne yerleştirildiler. Bu nedenle ANM Nasserist bir siyâset izlemeye başladı. Mısır ordusu tarafından yetiştirlen ANM komandoları İzrael’e karşı aksiyonklara başladılar. Lübnan’da 58’deki İç Savaş’ta büyük bir mücâdele yürttüler. 63’de Suriye’de yaşanan darbeden sonra ANM üssünü Beyrut’a taşıdı. ANM, Filistin’in kurtuluşu için Arab dünyasında bir sosyal devrim öngörüyordu. Bu yaklaşımın öncü müdâfîleri ise Muhsin İbrahim, Hawatmah ve Muhammed Kişli idi. Bu görüşün muhalifleri ideolojik bir çatışmaya girdiler ve 64 Mayıs’ında Filistin Aksiyon Komutanlığı’nı teşkil etmek üzere Millî Konferans gerçekleştirdiler. FKO ve FATAH’ın kuruluşu ve eylemleri bu fikirlerin gelişmesinde etkili olmuşlardı.
Nasser’ın da desteğiyle, FKÖ/FKO ile, ‘Dönüş Kahramanları (Abtal al-‘Awda) adıyla ittifak kurdular. Bu örgütün liderliğin FKO komutanı Wacih Al-Madanî yapıyordu. Ekim 66’da saldırılara başladılar. FATAH’ın retoriğini kullanıyorlardı. 67 savaşıyla berâber Ahmed Cibril’in PLF’si ve Ahmad Za’rur’un liderliğindeki Ürdün Nasseristleri’yle birleştiler. ANM ise Ba’thistler’le çatışmaya başladı. Habaş ve iki arkadaşı 19 Mart 68’de tutuklandılar. Habaş, Kasım ayında kaçmayı başardı. Habaş’ın hapiste olduğu dönemde, örgüt liderliği Hawatmah’a geçti ve bu dönemde (Ağustos 68) Temel Siyâset Tesbiti temelinde bir konferans düzenlendi ve Nasser eleştirildi.
PFLP’nin Karama savaşından çekilme kararı büyük iç tartışmalara neden oldu. Jibril, Za’ruru’la berâber PF-GK’dan çekildi. Bunun anlamı PF-GK’ın ¼’ünün çekilmesiydi. Hawatmah ve Yasir ‘Abd-Rabbu PDFLP-Maoist / Troçkist’I kurdular ve argüman olarak da ANM’nin Arab yönetimleriyle işbirliği içinde olmasını gösterdiler. PFLP haftalık Al-Hadaf (Hedef) dergisini çıkarmaya başladı. Editör Ğassan Kanafanî idi. Kanafanî katledilmesinden sonra derginin başına Bassam Abu Şarif geçti. Fakat ANM katılım problemi yaşamaya başladı. ANM, rehin alma eylemlerini mahkûm etti ve MK’sini lağvetti. Habaş ve Al-Hindî’nin 72’de liderlikten çekilmelerinden sonra, PFLP’nin başına Batı Şeria’da Mustafa al-Zabri, Lübnan’da Ahmad al-Yamanî, Gaza’da ise Muhammad al-Musallamî geçti. MK, Şubat 73’de ve politbüro Haziran 73’de yeniden tesis edildi. Merkezî liderlik yine de Habaş’a bağlı güçlerin elindeydi. Suriye ile olan ilişkiler yeniden bozuuldu. Bu dönemde ANM’nin önemli eylemleri vardır: Özellikle, Singapur’da petrol tesislerine karşı 31 Ocak 75’de geliştirilen sabotaj eylemi, Tel Aviv sinemasına karşı 11 Aralık 74’de gerçekleştirilen intihar eylemi ve kral Hüseyin’e karşı geliştirilen fakat başarısız olan tasfiye eylemi (75) kaydadeğer eylemlerdir. Buna karşılık ANM’nin gerilla aktivitesi giderek düşmüştür. Bu nedenle Ekim 74’de, Red Cebhesi kurulmuş ve Iraq hüqümetinden destek almıştır. Bunun liderliğini Taysir Quba‘a yapmıştır. Bu yapı, Sovyetler’in Filistin politikasını eleştirmekteydi. FATAH, Filistin’i, tâbir-i âmiyâne ile ‘kesip almıştı’. Sedat’ın Aralık 77’deki ‘Barış İnisiyatifi’ şiddetle reddedildi.
Wadi’ Haddad’ın 28 Mart 78’de ölümünden sonra örgüt ihânete giden (Sedat’la işbirliğine yanaşan) Şeyh Huzundar’ı 1979’da, Zafir al-Masrî’yi de 1986’da tasfiye etti. Daha sonra, Al-Facr’in editörü Hanna Sinioria İzrael’le olan yakınlaşması nedeniyle Temmuz 87’de tasfiye edildi. 79 Ocak’ında Abu Nidal’le kooperasyona gidildi. 79 sonu itibârıyla Suriye, SSCB, Libya, Çin ve Iraq’tan destek almaya başladı. Nisan-Mayıs 81’de gerçekleştirilen millî kongrede, BM kararının Filistin’in kurtuluşunda ilk adım olabileceği kabul edildi. Madrid sürecine ise destek vermedi. 2000 senesinin Temmuz’unda gerçekleştirilen 6. Millî Kongre’yle birlikte Mustafa al-Zabri’nin (Abu Ali Mustafa) liderliğe gelmesiyle Habaş merkezden uzaklaştı. Abu Ali Mustafa, Ağustos 2001’de İzrael tarafından katledildi. PFLP, bu cinâyetten sorumlu tuttuğu İzrael turizm bakanı Rehavam Ze’evi’yi Ekim 2001’de tasfiye etti.
Abu Âlî Mustafa’nın yerine Ahmad Sa’adat seçildi (Ekim 2001). ‘Abd al-Rahim Malluh genel sekreter, Taysir Quba‘a ve Camil al-Majdalawî Gaza sorumlusu, Mahayr al-Tahir Şam sözcüsü oldu. Arafat’la PLPF temsilcileri arasındaki barışma temelindeki ilk toplantı 1 Ağustos 99’da Kahire’de gerçekleşmişti. 30 Ekim 2000’deki toplantıda ise 67’deki topraklarda devlet fikrinde anlaşma sağlanması biçiminde oldu.
Al-Cabha Al-Dimuqratiyya li-Tahrir Filastin
(DFLP-Democratic Front for the Liberation of Palestine-Filistin Kurtuluşu için Demokratik Cebhe)
DFLP (Al-Jabha Al-Dimuqratiyya li-Tahrir Filastin) 69 Şubat’ında PFLP’de meydana gelen ayrışmadan doğdu. İlk ismi Filistin Halk Kurtuluşu Demokratik Cebhesi’ydi ve ismini 74 Ağustos’unda DFLP olarak değiştirdi. Habaş’a karşı gelişen bu akım, Maoist ve non-Nasserist’di. Habaş’ın tezlerine karşı sosyalist bir politikanın hayata geçirilmesini ve Arab âleminin bu siyâset etrafında birleştirilmesini istiyordu. Model olarak da Çin, Vietnam ve Küba devrimlerini ortaya koyuyordu. Bu görüşün liderliğini Nayif Hawatmah, Yasir ‘Abd Rabbu, ‘Abd al-Karim Hammad (Abu Adnan veya Abu Qays) ve Qays Samarra’î yapıyordu. Bu grup, Muhsin İbrahim’in Lübnan’daki Komünist Aksiyon Örgütü’yle paralel hareket ediyordu. Al-Hurriya ve Al-Şarara (Kıvılcım) dergisini çıkarıyorlardı. Bu ‘Kıvılcım’ ismı ‘Lenin’in Iskra’sından mülhemdi. Kitle aksiyonu güdüktü.
Arafat’ı eleştirmesine karşın DFLP, FKÖ’yü destekliyordu. DFLP, yahudîler’in de devlet kurma hakları olduğunu fakat bu devletin demokratik bir devlet olması gerektiğini söylüyorlardı. Ürdün’le Filistin arasındaki kopuşmanın da doğal olmadığı ve bunun bir Britanya planı olduğu iddia ediliyordu. Ortadoğu dışında devrimci şiddete başvurmayı reddediyordu. DFLP’nin Hristiyan tabanı güçlüydü. Bu Hristiyanlar, İzrael’e pek sıcak bakmıyorlardı ve 20 Aralık 74’de 12 İzraelli’nin tasfiyesiyle sonuçlanan Quds bombalı eyleminde bu Hristiyan stoğun baskısı ve inisiyatifi vardı. FKÖ’nün Lübnan politikalarını ise eleştiriyordu. Aralarında DF-MK üyeleri Camil Hilal (Enformasyon sorumlusu), Sa‘id ‘Abd al-Hadî (uluslararası ilişkiler sekreteri), Azmi Shu‘aybi, Taysir Hâlid, Charles Sawwan, Salah Zaydan (politbüro üyesi, Gaza sorumlusu), Farid Sarru‘ gibi isimlerin de bulunduğu bir grup 90 senesinde DFLP’den ayrıldı. Bu grup FATAH’la yakınlaştı. Şam’dan ayrıldılar.
Al-Qiyada Al-‘Amma
(PFLP-Popular Front for the Liberation of Palestine-General Command-Filistin Halk Kurtuluş Cebhesi-Genel Kumandanlık)
PFLP-GC (Al-Qiyada Al-‘Amma) Ahmad Jibril ve Ahmad Za’rur tarafından Ekim 1968’de kuruldu. Asıl orijini PFLP’dir. FKÖ-MK toplantılarına katılmakla berâber sâdece PNC’ye ve FKÖ-İcrâ Komitesi’ne entegre oldu (1974). Suriye yanlısıydı. 69’dan itibâren Libya’dan da destek aldı. Fakat, 70 Eylül’ünde iç sıkıntılar yaşadı ve katılımlar düştü; Nisan 74’de gerçekleştirilen Qiryat Şmona baskınıyla yeniden yükselişe geçti. Libya ve Iraq desteklerini arttırdılar. 83’de FKÖ’den ayrılarak FATAH-Kalkışma’ya katıldı. 84 Kasım’ında PNC’den ihrâc edildi; Millî İttifak’a katıldı. Çok popüler olan radyo programı Al-Quds ile büyük sükse yaptı. Bu radyo, İntifada sırasında Güney Suriye’den yayın yapıyordu. 1989’dan itibâren İran’la ilişkiler geliştirmeye başladı ve Aralık 90’da Tahran’da gerçekleşen İslâm Konferansı’na katıldı. Kasım 87’de İzrael Ordu Üssü’ne karşı bombalı bir saldırı düzenledi ve 6 İzrael askeri öldü. 78’de esir aldığı askerleri 83’de Filistinli tutsaklar ile değiştirdi ve bu örgütün popilaritesini iyice arttırdı. Lübnan’da da iyi örgütlüydü. Fakat Filistin’indeki örgütlülüğü zayıftı. Genel sekreter vekilliğini şu ânda Talal Naci yürütüyor ve örgütün en etkin ismi durumunda. Diğer önemli isimler şunlar: Abu-l-Abbas (sözcü-FKC’nin kurucularından), ‘Abd al-Fattah Ğanim (FKC’nin kurucularından), Abu Husam (Libya temsilcisi) ve Fadl Şrur.
Al-Sa‘iqa
(Yıldırım)
Al-Sa‘iqa, Eylül 1966’da Suriye Ba’thistleri’nin kurduğu bir komando grubudur. 68 Aralık’ından itibâren operasyonal hale geldi ve FATAH’a rakîb oldu. Asad’la iktidar mücâdelesine giren Cadid’e destek verdi. Kasım 70 itibârıyla Yusuf Zu’ayyin ve Mahmud al-Ma‘ayta liderliği oluşturuyorlardı. Fakat Kasım 70 darbesiyle birlikte bunların yerine Asad sâdıkları geçti. Cadid kanadı 71 Temmuz’una kadar Ürdün’de direndi. Bu tsrihlerde liderleri tutuklandı ve Zuhayr Muhsin genel sekreterliğe getirildi. 74’deki ‘Millî Otorite’ teklifini kabul etti ve 74’de gerçekleşen Filistin Millî Konsey Karar-Çözüm’ünün sponsorluğunu yaptı. Tamâmen Pan-Arabist bir örgüttü ve Filistin’i bir manevra aracı ve bire taktik olarak görüyordu. Zuhayr Muhsin 79 Temmuz’unda Cannes’da öldürüldü. Yerine ‘İsam Al-Qadi (79’dan itibâren genel sekreter), Muhammed Halifah (FKÖ-İcrâ Komitesi üyesi), Samî Al-‘Atarî ve Macid Muhsin (Zuhayr’ın kardeşi, Lübnan’daki operasyonların şefi) geçtiler. FKÖ içinde FATAH karşıtı lobi geliştirdi. Özellikle, Suriye’nin baskısıyla, FATAH’ın Mısır bağlantısını mahkûm etti. Madrid Konferansı’na ve Oslo Uyumu’na karşı çıktı. 2000’den itibâren NİF’e (National İslamic Forces-Millî İslâmî Kuvvetler) katıldı.
Cabhat Al-Tahrir Al-‘Arabiyya
(ALF-Arab Liberation Front-Arab Kurtuluş Cebhesi)
Jabhat Al-Tahrir Al-‘Arabiyya) 69 Nisan’ında Iraq Ba’athistleri tarafından kurulan bir gerilla grubudur ve FATAH’la işbirliği içinde harekrt etmiştir. Daha sonraları Mısır ve Suriye’de gelişmiş ve bilâhare Al-Sa’iqa ortaya çıkmıştır. Pan-Arabist’tir. 69 Temmuz’unda FKÖ’ye katıldı. Liderliğini sırasıyla, Zayd Haydar (70’de genel sekreter), Munif al-Razzaz, ‘Abd al-Wahhab al-Kayyali (72-74 arasında), ‘Abd al-Rahim Ahmad (75-91 arasında), Mahmud İsma’il (93) yapmıştır. Mevcud genel sekreter Rakad Salem’dir. Husayn Rahhal ise lider kudretinde bir şahıstır ve örgütte çok etkilidir. Örgüt, Oslo Uyumu’nu mahkûm etmiştir. Fakat FKÖ üyeliğini NİF (Millî İslâmî Kuvvetler) içinde sürdürmektedir. Iraq’da, Lübnan’da ve Ramallah’da örgütlüdür.
FATAH-Maclis al Inqılab
(Fatah-Revolutionary Council-Devrim Konseyi)
FATAH-Devrim Konseyi Sabri Al-Banna tarafından Iraq otoritelerinin iştirâkı ve desteğiyle kuruldu. Filastin al-Thawra dergisini çıkarmaktadır. Önceleri, Samih Abu Kuwayk ve Nacî Alluş üzerinden FKÖ İstihbarat örgütüne angaje oldu. Abu İyad’la da örtülü ilişki geliştirdi. Alluş Ağustos 74’de tutuklandı. Muhammed ‘Abd al-Ghafur ise 12 Eylül 74’de öldürüldü. Eylem’in arkasında Arafat’ın şahsî inisiyatifi olduğu söylendi. F-DK Abu Mazin’e (Mahmud Abbas) karşı bir su’ikast girişiminde bulundu fakat eylemciler yakalandı ve Abu Nidal FKÖ-MK tarafından ölüm cezâsına çarptırıldı. FATAH-DK’nin en önemli eylemi 82’de Londra’da Şlomo Argov’a karşı geliştirdiği eylemdir. İzrael’in gerçekleştirdiği cinâyetlerde, Said Hamamî ve ‘Izz al-Din Qalaq (1978), Naim Hudr (1981), ‘Isam Sartawî (1983), Abu Iyad (1991) katledildi. 70’lerin sonundan itibâren Libya’yla yakınlaştı. FATAH-DK, Al-Ahram’ın editörü Yusuf al-Siba‘î’yi tasfiye etti (Kıbrıs, 1978), bir Mısır uçağının Malta’ya kaçrılması eylemini (1985) gerçekleştirdi. 1989’da aralarında, 150 arkadaşıyla berâber Sudan’a giden Atıf Abu Bakr’ın da bulunduğu birçok üye Libya’ya tavur koydular. 1992’den itibâren Libya FATAH-DK’nin pasifleşmeye (eylemsizleşmeye) zorladı. 94’de Ürdün’ün Lübnan büyükelçiliği birinci sekreterini tasfiye etti. Lübnan ordusu buna çok sert cevab Verdi ve büyük tutuklamalar gerçekleşti. Ürdün, Abu Nidal 4 arkadaşını gıyablarında ölüme mahkûm etti (3 Aralık 2001). Mevcud liderlerden bir ‘Ali al-Farra (“Dr Kamal”)dır. Dr. Kamal, Mısır’ın talimatıyla, Şeyh Salah Abd Al-Muttalib’i (Yemenli bir imam ve Cihad-Mısır’ın lideri) öldürenler arasında sayılıyor.
Al-Cihad al-İslamî
(Islamic Jihad- İslâmî Cihad)
İslâmî Cihad, 70-80 döneminde İhwan’dan, milliyetçiliği öne çıkaran bir kopuşun ifâdesidir. İslâmî Cihad’a göre tek düşman İzrael’dir ve tamamen tasfiye edilmedikçe işgâl altındaki toprakların rahata kavuşamayacağını savunuyor. İran devrimine destek verdi. Liderliğini, 88’e kadar Şeyh ‘Abd al-‘Aziz ‘Awda, 88’den Ekim 95’de İzrael tarafından Malta’da katledilmesine kadar Fathi Şiqaqî yaptı. FATAH’la işbirliği geliştirdi. 87’de İzrael adâlet bakanlığına karşı intihar eylemiyle dikkatleri çekti.
Ekim 87’de Gaza’daki Şucai’a alanında 3 Filistinli’nin İzrael tarafından katledilmesinden sonra İntifada’yı örgütlemeye başladı. Şeyh As’ad Bayyud Tamimî’nin liderliğin yaptığı Quds Tugayı Hebron’da çok etkili oldu. Temmuz 83’de Hebron’da Yeshiva talebesi ve Mossad ajanı Aharon Glosa’nın tasfiyesine imzâ attı. Cihad Taburu 1985’de Bassam Sultan tarafından FATAH’la işbirliği çerçevesinde kuruldu. Cihad-Filistin’in liderliğini Camal Amar yaptı ve merkezi Sudan’daydı. Kasım 94’de Netzarim yerleşimine karşı geliştirilen eylemde 3 İzrael askeri tasfiye edildi. Ocak 95’de Netanya’da düzenlenen eylemde 18 İzraelaskeri ve bir sivil yahudî tasfiye edildi. Nisan 95’de İzrael’de bir otobüs eylemi gerçekleşti ve 12 İzrael askeri tasfiye oldu. Ekim 2000’de Batı Quds’de gerçekleşen eylemde 4 yahudî tasfiye oldu. HAMAS’ın aksine İC, FKÖ-MK’de yer aldı. Mahmud Asad al-Tamimî ve İbrahim Kamil al-Itr FKÖ-MK üyesiydiler. Şam’daki merkezde mes’ûl olarak, Ramadan Şallah, (genel sekreter) Ziyad Nahala (genel sekreter vekili ve Lübnan sorumlusu), İbrahim Şihada ve Ahmad Muhana vazife aldılar. 2000’den beri NIF Millî İslâmî Cebhe) üyesidir.
Filistin İslâmî Cihadı
FİC 1981’de Gaza’da iki mücâhid, Dr. Fathi `Abd al-`Aziz Şiqaqî (Tıbb doktoru), ve Şeyh `Abd al-`Aziz `Awda tarafından kuruldu. İkisi de Mısır’daki Ziqaziq Üniversitesi mezunuydular. Bütün manevî hastalıkların, İzrael’in tasfiyesiyle birlikte tedâvî olacağını ilân ettiler ve kitleleri İslâm bayrağı altında birleşmeye çağırdılar. Şiqakî’ye göre, İzrael, varlığıyla hem hastalığın hem de şifânın sebebiydi.
Kur’an’dan başka referans Kabul etmiyorlar. Kısaca, Müslümanlar Haq’kı ve yahudîler de Batıl’ı temsil ediyorlar ve savaş da, Haq’la Batıl arasında oluyor/olacak. İslâm Birliği’ni sembolize eden Osmanlı’nın 1918’de dezentegre olmasıyla birlikte ‘Belâ’ ortaya çıkmış daha doğrusu netleşmiştir. Filistin’de bunun merkezi olmuştur.
Olay Arab milliyetçiliğiyle aşılamaz. Bu, tamâmen İslâmî bir davadır. İslâm Ümmeti bu davada ciddî bir strateji belirlemeli ve birleşmelidir. Bu temelde, Filistin’in bağımsızlığı ve Âlemşumûl İslâm iktidarı içiçedir ve ayrıksı ele alınamaz. Filistin’i özgürleştirmenin tek yolu Cihad’dır. Bu ALLAH’ın (Kur’an’ın) emridir.
FİC, eylemlerine 1984’de başladı. Şiqaqî Mart 86’da tutuklandı ve Lübnan’a ihrac edildi. `Awda da Nisan 88’de aynı şeyle karşı karşıya geldi. 95’de Malta-La Valetta’da Mossad tarafından şehid edilmesine kadar örgütün liderliğini yaptı. Dr. Ramadan `Abdallah Shallah onun yerine geçti ve anakarargâhı Şam’a taşıdı.
FİC, avangard bir örgüt olma özelliğini korudu ve kitle faaliyetlerinde zayıf kaldı. 87-93 arasında İntifada döneminde HAMAS’la işbirliği içine girdi.
Şiqaqî Lübnan Hizbullah’ıyla yakınlaştı. Hizbullah, FİC’a silah ve lojistik desteği sağladı. Lübnan’daki mültecî kamplarında iyi örgütlendi.
Oslo Uyumu’nu ‘komik’ olarak değerlendirdi. 2000 senesinde 76 İzrael’li asker ve ajan cezalandırıldı. Filistin Yönetimi’ni yasal otorite olarak tanımayacağını ilân etti ve 96 seçimlerine katılmadı. Buna karşılık Filistin Yönetimi, FİC’ın Gaza’daki yayın organı Al-İstiqlâl’i kapattı ve bazı eylemcilerini tutukladı.
2000’de HAMAS ve FATAH’la yeniden eylembirliği geliştirildi. İzrael’e karşı başarılı bir süreç gelişti. FİC’ın Filistin’deki desteği objektif kaynaklara göre %10-13 arasında gösteriliyor. FİC’ın, Filistin dışında Mısır, Suriye, Ürdün, İran, Iraq, Lübnan, Sudan, Afganistan, Filipinler, Endonezya ve Yemen’de faaliyette olduğu biliniyor. Şu ânda mânevî lider konumunda Abed El-Aziz Ouda bulunuyor ve Şiqaqî-Ouda fraksiyonu örgütün en aktif grubunu olyşturuyor. Gaza’daki liderliği ise Şeyh Abdullah Al-Samî yürütüyor. Al-İstiqlâl’in editörlüğünü ise Âlâ Siftawî yapıyor.
FATAH-İsyân
FATAH-İsyân 1982/83’de Arafat’ın politikalarını mahkûm etme temelinde kuruldu. FATAH’lı albay Sa’id Musa Muragha liderliğe geldi. Mevcud lideri Abu Halid al-‘Umla’dır ve örgüt ağırlıklı olarak Lübnan’da faaldir.
Cabhat Al-Tahrir Al-Filastiniyya
(Palestine Liberation Front-Filistin Kurtuluş Cebhesi)
FKC Muhammed Abu ‘Abbas Zaydan (Abu-l-‘Abbas) ve Tal‘at Ya‘qub tarafından Nisan 77’de kuruldu. 78’de Güney Lübnan’da 51 tâne BM askerinin esir alınması eylemini gerçekliştirdi. 80’in başlarında üç gruba ayrıldı: Tal’at Ya’qub’un liderliğindeki Şam taraftarı fraksiyon, Abu-l-‘Abbas’ın liderliğin yaptığı Bağdad yanlısı fraksiyon ve ‘Ali İshaq’ın liderliğin yaptığı FKÖ taraftarı fraksiyon. ‘Abd al-Fattah Ğanim’in liderliğini yaptığı küçük bir fraksiyon ise aşırı Suriyeci’ydi. FKC NİF (Millî İslâmî Cebhe) üyesidir. Önemli isimleri, Wasil Abu Yusuf, Omar Şiblî, Abu Nidal al-Aşqar’dır.
Active Organization for the Liberation of Palestine (AOLP)-Filistin Kurtuluşu için Aktif Örgüt
FKAÖ, (Hekim) Dr. ‘İsam Sartawî tarafından 1967’de kuruldu. Kuruluşunda tıbbî fedâîler olarak işlev gördüler. Iraq’dan destek aldı. Sniperları’yla ün kazandı. İdeolojik olarak Nasserist’ti ve Nasser’ın Rogers Planı’nı destekleyen tek gruptu. Temmuz 71’de FATAH’la birleşti. Sartawî, Portekiz’de Mossad tarafından 12 Nisan 83’de öldürüldü.
Cabhat Al-Nidal Al-Şa’biyya Al-Filastiniyya
(PPSF-Palestinian Popular Struggle Front-Filistin Halk Mücâdelesi Cebhesi)
PPSF, FKÖ içinde muhalif bir gruptu. PPS olarak Subhî Ğuşa tarafından 67’de örgütlendi. Ğuşa 8 aylığına İzrael tarafından tutuklandığında yerine Bahzat Abu Ğarbiyya, Samir Ğawşa ve Fayiz Hamdan geçtiler. 71’de FATAH’a katıldı, 73’de ayrıldı. 27 Ağustos 69’da Athina’daki El Al bürosuna karşı gerçekleştirilen saldırı, Olympic Airlines’a aid bir uçağın Beyrut-Athina seferi sırasında 22 Temmuz 70’de kaçırılması gibi eylemlere imzâ attı. 82’de Samir Ğawşa’nın liderliğinde FKÖ-İcrâ Komitesi’nde yer aldı. 88’de gerçekleşen İskoçya/Lockerbie eylemine katıldılar. NIF üyesidirler. Önemli isimleri Ahmad Macdalanî (Filistin Yönetimi’nin uluslararası ilişkiler bölümünde bürokrattır) ve Nabil Muhammed Al-Qiblanî’dir.
Al-Hizb al-Şuyu‘i Al-Thawri al-Filastini
(PRCP-The Palestinian Revolutionary Communist Party-Filisitin Devrimci Komünist Partisi)
PRCP Lübnan’da kuruldu. Lideri ‘Arabî ‘Awwad’dı. Suriye taraftarı bir örgüttür. NİF’i boykot etti.
Al-Ittihad Al-Dimuqrati Al-Filastini, Fida
(PDU-Filistin Demokratik Birliği-The Palestinian Democratic Union)
PDU (FİDA), FKÖ içinde reformist bir harekettir. 90-91’de DFLP içindeki ayrışmadan doğmuştur ve Yasir ‘Abd Rabbu tarafından kurulmuştur. Ürdün yanlısıdır fakat, Madrid ve Oslo süreçlerini reddetmektedir. Batı Şeria’da iyi örgütlüdür. FKÖ-İcrâ Komitesi’nde bir sandalyesi vardır ve 96 seçimlerinde Ramallah’dan bir koltuk kazanmıştır. NIF (Millî İslâmî Cebhe) üyesidir. Önemli isimleri, Salih Ra’fat (genel sekreter), Salih Salih, Ali ‘Amr, Mahmud Nawfal, ‘İsam ‘Abd al-Latif, Zahira Kamal, Azmî Şu‘aybî’dir.
Şimdi, yukarıda Filistin mücâdelesinin özetin özeti bir profilini verdik, ödenen bedellerin, yaşanan şahâdetlerin, akan kanların birkaç karesini sunmaya çalıştık. Ümmet’in başındaki belânın sâdece Filistin boyutunu, bir iki pozla verdik. Bu yazı kaleme alındığı sırada HAMAS, 2 eylem daha gerçekleştirdi ve 16 yahudî tasfiye edildi. HAMAS, çözümün nerede ve ne olduğunu, çözüme nasıl ulaşılacağını ve bedellerini, hiçbir karagözlüğe başvurmadan gösteriyor. Arafat ise, 40 senedir ‘siyâset’! yapıyor ve yaptığı ‘mükemmel’! siyâsetten devşirebildiği semereler de! orta yerde duruyor. 88’den 2003’e kadar HAMAS pratiğine bir bakın (nesnel kaynaklara göre, 420 İzrael askeri, 63 Mossad ajanı ve 1000’in üzerinde yahudî cehenneme havâle edilmiş, İzrael milyarlarca dollar zarara uğramış ve yahudî milleti sokağa çıkamaz olmuş). Bir de, 64’den 2003’e (39 sene) kadar 40 parçaya bölünmüş FKÖ ve Arafat’ın ‘siyâset’ine bakın. HAMAS’ın ve İC’ın pratik eylemliliğinin yarısı kadar bile değil. Kaybettikleri ise (maddî-mânevî) kazandıklarının 10 misli. Geldikleri nihâî nokta ise İzrael’le uzlaşma! Fakat İzrael ona da yanaşmıyor, ne Quds’ü veriyor, ne yerleşim birimlerinden vazgeçiyor, bilakis yeni yerleşimler oluşturuyor, Filistin’in etrafını dikenli tellerle çevirip tecrid ediyor. Filistin Yönetimi’ne hiç dokunmazken her gün HAMAS önderlerine saldırıyor ve şehîd ediyor.
Kahpeler ittifakı da (Hüseyin-Abdullah çizgisi, Husnî Mubaraq, Zeynel Abidin Ben Ali, Huarî Bumedyen, Al-Sabah ve son olarak Muammar Al-Qaddafî) hergün yeni ihânetlere imzâ atıp İslâm’a ve Filistin’e darbe üzerine darbe vuruyorlar. Tabiî ki, ihânetlerinin bedelini er ya da geç ödeyecekler. Haydi bunlar emperyalizmin işbirlikçileri ve başka türlü davranmalarını beklemiyoruz, peki ya İslâm ve Ümmet adına kalem oynatıp, kelâm edenlere ne diyelim? Kime yaranmaya çalışıyorlar? Cevabı bizce malûm bu suallerin tabiî ve halkımız da artık öğreniyor.
Hayatın pratiğiyle masa başı teoriler birbirinden çok uzak. Herkes ‘siyâset’ yapıyor, çünkü ‘siyâset’! kurumu ayağa düşmüş, kârhânecilikle siyâsetçilik aynı seviyedeler. Bir de şöyle bir geyik var, ‘iyi siyâset / diplomasi yapılırsa barışçı çözümler bulunur’! Fakat şu soruyu kimse sormuyor: İyi de bugün için siyâset ve diplomasi kimin elindedir, kimin kurumudur?’
Cevab şu: Modern dünya adı verilen dünyada siyâset ve diplomasi, emperyalizmin ikiz kurumlarıdır. Ölçülerini, stratejilerini, ekonomi-politiğini, ideolojisini emperyalizmin belirlediği enternasyonal siyâset ve diplomaside, Müslüman’a biçilen, mâsuma ve mazluma biçilen rol ne ola ki? Cevab: Kölelik! ve Paryalık! O hâlde, Müslümanlar’ın önünde tek bir onurlu çözüm kalıyor ve o da Kurtuluş’a kadar savaş! Savaş siyâsetin en somut biçimidir ve kendini düşmana, onun kurallarına ve ölçülerine karşı dayatabileceğin tek ve alternatifsiz kurumdur. Eğer, benim bir siyâsetim var ve o da şudur demek istiyorsan, düşmanın hâkim kurumları üzerinden değil, çâresiz kaldığı ve direnmesinin en son tahlilde mümkün olamayacağı kurum üzerinden yürü. Sen, istediğin kadar benim de özgün bir siyâsetim var, taktiklerim var de, senin sırtında emperyalizmin anahtarı her daim dönmektedir ve senin bundan haberin yoktur. İstediği ânda o anahtarı çevirir, hızlandırır, istediği ânda yavaşlatır, rolünü bitirmek isteyince de çeker anahtarı ve bitersin! O nedenle emperyalizme karşı mücâdelenin yolu onun kurumlarını kullanarak ekmeğine yağ sürmek olamaz. Ancak ve ancak, siyâset biçimi olarak, savaş çözümdür. Eski Yunan’da denildiği gibi: Polemos Pater Panton yani ‘Savaş Herşeyin Babası’dır. Barış kurumu ise pasif bir kurumdur, tembel ve dişildir. Heyecanları doyuramaz, tatmin veremez, çekinik ve uzlaşmacıdır. Emperyalizm’in süslü ama içi boş bir kurumudur. Kiminle barış yapalım? İzrael ile mi, ABD ile mi, Britanya ile mi, Fransa ile mi, İtalya ile mi, İspanya ile mi? Hepsi de emperyalist, hepsi de kan içici, hepsi de alçak! Bunlarla barış içinde birarada durmayı öneren de daha alçak. Alçak’ın kim(ler) olduğunu tesbit etmiş oluyoruz. Alçak’ın adı Müslüman olmuş kaç yazar. Şimdi soralım, bunlar mı Müslüman yoksa Afganistan dağlarında aslanlar gibi savaşan Usame mi, Tel Aviv’de, Quds’de gencecik bedenlerini bizim geleceğimiz için gözlerini kırpmadan fedâ eden kahraman şehîd ve şehîdeler mi, Endonezya’da idama mahkûm edilen ve kararı gülerek ve Allahuekber nidâlarıyla karşılayan muzaffer Bali fatihi mi, Guantanamo cehenneminde sonuna kadar direnen yiğitler mi, Salmanlar mı, Şamiller mi, Mütefekkir mi? Hangileri? Silvio’yla bir düzüşmedikleri kalan, Şimon’la, Lustiger’le, Aznar’la, Wolfowitz’le, Perle’le dünya mâlı ve menfaatleri için vatan ve ümmeti ve dahi dîni yahudiye peşkeş çeken deyyus kere deyyuslar mı Müslüman, İBDA yiğitleri mi, HAMAS mı, Cihad mı, Sayyaf mı, Qaida mı Müslüman?
Ama unutuyor(lar), hesap döner sap döner… Unutmayanlar da var; zindanlar, dağlar, uykusuz şehirler ve hakikî Müslümanlar. O zaman neler olacak, neler…
Son tecridde; Siyâsetin adı mücâdele ve savaş. Usame’nin dediği gibi, ‘Yüreği yetenler dağlara gelsinler, yetmeyenler ise mahzenlerde fareler gibi saklansınlar, gün ışığı görmesinler’. Ya da yahudînin yatağına gidip kendilerini ve avânelerini becertsinler… Ya o, ya bu. Başka yol yok, taraf olmayan bertaraf olur…
Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)