Çalışmamızın bu bölümünde, yorumlarımızı mümkün mertebe azaltıp, Büyük Doğu külliyatının sayfalarında daha serbest bir gezintiye çıkmak istiyoruz. Başlayalım:
-“Tıpkı “Sefiller” romanındaki “Javer” tipi gibi, vazifeden başka hiçbir şey anlamayan ve ruhundan, başka hiçbir şey sızmayan, bulanık suratlı bir adam…”
(Necib Fazıl, Cinnet Mustatili, 4. Basım, Büyük Doğu Yay., İstanbul 1983, s. 57)
– “Bu elli beş altmışlık, kart züppe tipi, (Monte Kristo) romanı boyunca maceralara sahipti.”
(A.g.e., s. 60)
– “Yalnızlık Kâbusu”nu o kadar sudan yazan Bay (Stefan Zvayg) ile bu mustatil içinde biraz dolaşmak ve ona bazı şeyler göstermek isterdim.”
(A.g.e., s. 199)
(Üstad Necib Fazıl’ın şu tarihe kadar kitablaşmış yazı ve konuşmalarında, ünlü biyografi ve roman yazarı Stefan Zweig’in adına rastladığımız tek yer, “Cinnet Mustatili”nden aldığımız yukarıdaki satırlardır.)
Necib Fazıl, çeşitli yazı ve konuşmalarında, Dostoyevski’nin “Karamazov Kardeşler” ve “Kumarbaz” gibi romanlarını okuduğunun da işaretini veriyor. 1948 yılında, “Nam-ı Diğer Parmaksız Salih” piyesine dair kendisiyle gerçekleştirilmiş bir röportajda söyledikleri:
– “Dünyada (Dostoyevski)den itibaren, bu mevzuda yazılmış NİCE PİYES VE ROMAN OKUDUM. Fakat hiç birinin, kumar ejderhasını tam yakalayıp sımsıkı çerçeveleyebilmiş olduğuna inanamadım.”
(Necib Fazıl, Konuşmalar, Büyük Doğu Yay., İstanbul 1990, s. 46, büyük harfle vurgu bize âid)
– “(Dostoyevski), “Karamazof Kardeşler” romanında, (Rasputin)in kökünü gösteren bir tipi anlatır. Bu, o zamanki Rusyada örnekleri pek seyrek olmayan (Starez)dir.”
(Necib Fazıl, Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar, 6. Basım, İstanbul 1999, s. 571-572)
Yine bir konuşmasından:
– “Meselâ bir (Dostoyevski)yi alın ele… Bir (Tolstoy)u alın… Hattâ (Turgunyef)i… Ki, Rus edebiyatında kuvvetli romancılardan biridir. Fakat Rustan kaydığı için pek tutulmaz. O tarihte usta bir Avrupa taklitçisidir… Bizimkilerden daha usta… (Turgunyef) budur.”
(Konuşmalar, s. 167)
Üstad’ın şu tarihe kadar kitablaşan yazı ve konuşmalarında, meşhur “Babalar ve Oğullar” romanının yazarı Turgenyev’den bahsettiği tek yer yukarıdaki sözleridir. Uzun yıllar Avrupa’da yaşayan Turgenyev’in Batıcı fikirlerinden dolayı Tolstoy tarafından ağır eleştirilere maruz kaldığı, hattâ bir defasında Tolstoy’un kendisini silâhlı düelloya davet ettiği bilinmektedir.
Yine Rus romanı ve yine Necib Fazıl konuşuyor:
– “Meselâ roman… Romanın kökü var bizde. Halk masallarında vesairede. Ama, roman millî bir kisve giyemiyor. RUS ROMANI GİBİ MESELÂ. RUS ROMANI GARP ROMANINI EZMİŞTİR.”
(Konuşmalar, s. 216, büyük harfle vurgu bize âid)
Görülüyor ki, Üstad, Rus romanının özellikle üç büyük ismi Dostoyevski, Tolstoy ve Turgenyev’i KENDİSİNE LÂZIM OLDUĞU KADARIYLA okumuştur.
Sıra geldi “başlangıçta roman dağlarının zirvelerini abideleştiren” Fransız romanına… Konuşan Necib Fazıl’dır:
– “Evet; benim Fransız edebiyatında takdir ettiğim bir romancı var: (Prust)… (Marsel Prust)…”
(Konuşmalar, s. 167)
– “Kaybedilmiş Zamanı Ararken” isimli cilt cilt eseriyle ancak Rus romanında ve (Dostoyevski)nin kaleminde rastlanan şekilde işi ruhî harekete döken (Marsel Prust)…”
(Necib Fazıl, Kafa Kâğıdı, s. 18)
Son dönem Büyük Doğu’larda birkaç hikâyesi de yayınlanan Prof. Dr. Durali Yılmaz, “Çölde Bir Çığlık” başlığını taşıyan yazısında, Necib Fazıl’ın (Prust) başta olmak üzere iyi bir Batı romanı okuyucusu olduğuna şâhidlik eder:
– “Sohbetlerimizden biliyorum ki, O, Batı romanını derinliğine biliyordu. Hele Proust’u âdeta ezberlemişti. Benim hikâye ve romana olan merakımı bildiğinden, başbaşa kaldığımızda hep bu konulardan söz açardı.”
(Durali Yılmaz’ın yazısı için bakınız: Ahmed Kabaklı, Sultanüşşüarâ Necib Fazıl, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul 1995, s. 232)
Aşağıda, Necib Fazıl’ın “Edebiyat-ı Cedide” romanını tenkid vesilesiyle yazdıkları, aynı zamanda takdir hissiyle baktığı Batılı romancıları topluca ifâde bakımından da önemlidir:
– “Düşünün ki, bu roman, Garp edebiyat ve felsefesinin en olgun demlerini kadrolaştıran ve kördüğüm halinde giriftleştiren 19uncu Asır sonları ve 20inci Asır başlarında, fransız romanı bir taraftan cihana hâkimiyetini sürdürür, bir taraftan da rus romanı fransız romanını ezmeye başlarken, Batının her türlü ukdesinden gafil, seri malı roman temsilcisi (Gonkur Biraderler)i model diye ele almış, ne (Zola)yı, ne (Mopasan)ı, ne (Prust)u, ne (Dostoyevski)yi, ne (Tolstoy)u, ne (Gorki)yi, ne (Göte)yi, ne (Oskar Vayld)ı, ne de son Batı fikir cereyanlarını görebilmiştir.”
(Necib Fazıl, Bâbıâli, 4. Basım, s. 197)
Bu satırların devamında da Yakup Kadri, Ömer Seyfettin, Refik Halit, Halide Edip ve Peyami Safa gibi meşhur Türk hikâye ve romancılarına dair bütün müsbet ve menfilikleriyle kısa ve özlü değerlendirmeler vardır.
Üstad, “Bâbıâli”nin bir başka sayfasında, büyük romancılar arasında Balzac’ı da sayar; ama –meselâ- Stendhal’ın adını andığına hiç rastlamadık. Hikâyecileri Oscar Wilde, Edgar Allan Poe ve Maupassant’dır; ama Çehov’la hiç ilgilenmemiştir. (Bunun sırrı, hangi mevzuda olursa olsun, Üstad’ın, mesâisini “bir numaralara” ayıran mizacı olsa gerek. Habersiz olması mümkün değil. Öyle ki, her bir yazının, elinden geçip adeta O’nun üslûbuyla yeni baştan yazıldığı 1945-46 Büyük Doğu’larında Vecdî Bürün’ün “Hangi Romanı Okusam” köşesinde tanıtılan romanlardan birisi de Stendhal’ın “Kırmızı ve Siyah”ıdır.)
Üstad “İhtilâl”de Balzac’ın bir romanına da gönderme yapar:
– “Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmalıdır!
Diyeceği yerde “burjualar gibi çalışmalı” tabirini kullanan (Balzak) nizamı ifadeye çok yaklaşmıştır.”
(Necib Fazıl, İhtilâl, 3. Basım, İstanbul 1984, s. 332)
Yine Fransız romanı:
– “Evet; sonra yapı ustaları var… (Zola)’lar, şunlar, bunlar…”
(Necib Fazıl, Konuşmalar, s. 167)
Kaynak: H.Y. “Kitaplar ve Necip Fazıl” başlıklı henüz yayınlanmamış bir eser çalışmasının bölümler hâlinde naklidir. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv yazılarımızda yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında yazılarını yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)