Külliyatta Başyücelik Devleti: GENÇLİK

“Kemmiyet ve dış kalıp plânında her şey ve her zaman değiştirilebilir ve icaplara uydurulabilir. Değişemez olan ruh ve keyfiyettir. Dâva, sadece, bu ruh ve keyfiyete denk, dış kalıp ve teşkilâtı, usta mimarlar eliyle petekleştirebilmekte…”

 

(NFK)

· İslâm inkılâbının, ruhunu dökeceği kalıp gençliktir.

· İslâm inkılâbının ruh ve fikir muhtevâsı, kâinatı kavuracak bir hareket şiddetiyle, erimiş bir maden gibi bu kalıba dökülecek ve şahsî temsil kadrosu olarak, o kalıpta her şekline kavuşacaktır.

· Gençlik kalıbını, en ince girintileri ve çıkıntılariyle oymak ve dâvayı yüzde yüz gençlik işi haline getirmek, İslâm inkılâbının, ameliye sahasında başlıca çilesidir.

· Ne bugünkü murakabesiz, rehbersiz, gayesiz ve şahsen mesuliyetsiz gençlik; ne dünkü çürümüş ve kokmuş, şaşırmış ve ihtilâca düşmüş nesiller; ne de evvelki günkü, aşksız ve vecdsiz, ruhsuz ve heyecansız, sadece kitapların ve mevzuların başlıklarına takılı ve kakılı softacıklar nesli… İslâm inkılâbını kadrolaştırmaya memur gençlik, Sahabîler ve onların gerçek bağlılarından başka kendisine hiçbir ruhî örnek kabul etmiyecek; ve bu ruhu, baştan başa yepyeni, fakat aslına uygun olarak, nefsinde ve dünyada maddeye nakşedecektir.

· Allahın, güzel isimleri arasında «Ganî» adiyle tecellisinden harikûlâde bir hikmet ifadesi olarak, 4 asırdan beri yeryüzünde ve devletler, hükûmetler, cemiyetler, topluluklar plânında, İslâmî temsil kadrosu bütün nurunu kaybetmiş bulunuyor. O gün bugün, sadece bazı şahıslar ve dar zümreler çerçevesinde ışık salan bu nurun, hem mânâsını ve hem maddesini topluluk çapında bina etmek ehliyetine malik ortada hiçbir içtimaî örnek mevcut değildir. Bu örneği, müstakil olarak, işte İslâm inkılâbının erimiş bir maden gibi ruhunu dökeceği yeni gençlik kalıbı billûrlaştıracaktır.

· Bu gençlik, annesine, babasına, dedesine, ninesine ye geride bıraktığı mü’min nesillere, sadece ve kısaca ancak Müslüman (hakikatte Müslümanlığın ateş ve hamlesinden mahrum, klişe ve kelime Müslümanları) oldukları için saygı besleyecek; ve İslâmî temsil kadrosunun bugünkü duruma düşmesinden tarih boyunca bu ölü nesillerden hiçbirisini hiçbir hususta, hiçbir tavır ve edasiyle, hiçbir renk ve çizgisiyle taklit etmiyecektir. Onlar, gerçek ve derin müslüman olamamışlardır.

· Başlıca dövizlerimizden biridir ki, umumiyet ifadesiyle (hususiyet ifadesiyle değil) bugünün bütün İslâm diyarlarındaki, hem mânâları ve hem maddeleri geçkin pörsük örnekler, bize, aks-i dâvamızı temsil edenlerden belki daha uzaktır; ve onlarda kendilerine benzemek bakımından tasavvur edilebilecek hiçbir hayır kalmamıştır.

· Ancak İlâhî bir nefha halinde ve tepeden inme bir intikalle, yeni gençlik kalıbının içine, Kâinat Mefahirinin ve O’na eksiksiz ve fazlasız bağlanmış olanların ruhaniyet âleminden düşecek bir yıldırımdır ki, İslâm inkılâbının özlediği gençliği birdenbire alevler içinde belirtecek; ve artık her şeyi bu gençlik örnekleştirecek ve temelleştirecektir.

· 40 yıllık yırtınış ve didinişlerimizle, böyle bir gençliğe maya tutturabildiğimizi sanıyoruz.

· Bu gençlik, her ferdiyle, mutlaka sağındakini, solundakini, önündekini ve arkasındakini yakan «otomobil: zatiyle hareket halinde» bir teaddî, hamle ve hareket ateşi olacak; ve değdiği her şeyi, kendisine, ateşe döndürecektir.

· Bu gençlik, ruhta en ileri ve maddede en güzel vücuda sahip ve bu gayenin en girift hesabına malik olacaktır.

· Safha safha bütün dünyanın tarih ve oluş çilesini çekmek, cihanı bütün kıtalarına şamil tarihî roller ve encamlar içinde murakabe etmek, nefsine ve millî tarihine edilen ihanetleri, gizli parmak izlerine kadar belirtmek, bütün putları devirip bütün gerçek âlemleri yerli yerine ve tam hakikatiyle oturtmak, bu gençliğin en asîl nefs muhasebesine bağlı ana fârikasıdır.

· Bu gençlik, basit ve ahmak bir evvellik – sonralık hesabiyle sadece keleş kemmiyet imtiyazını ve bu imtiyazın mankafa korkuluğunu değil, ezele doğru bitmez ve ebede doğru tükenmez «yeni» ve «doğru»nun keyfiyet muhafızlığını temsil edecektir.

· Bu gençlik, bütün muaşeret şekillerinden, maddî ve manevî bütün tavır ve edalarda, ahlâkta, edepte, hayâda, hicapta, saffette, ölçülü heyecanda, hakikî vecd ve aşkta ve bütün bunlara rağmen en yırtıcı hamle ve hareketlerde semavî bir zuhur denecek kadar muhteşem ve muazzam bir tecelliye, en harikûlâde renkler ve çizgilerle dekorluk edecektir.

· Pantolonun ütüsünden, serpuşunun biçimine kadar yepyeni, malûm örnekler içinde benzersiz ve tamamen aslî bir dünya görüşü, bir şahsiyet ve hakikat murakabesi getirecek olan öyle bir gençlik ki, onu, ne bütün merhaleleri ve sınıflariyle küfür ve dalâlet kutuplarının eski ve yeni vereseleri ne de Âlemlerin Nuru’ndan, Sahabîlerinden ve gerçek bağlılarından başka hiçbir ata soyu tanımayacak; eski ve yeni Müslümanlar ona hayranlıkla bakıp sadece «ha, işte Müslümanlık buymuş!» diyeceklerdir.

· Evet; birdenbire açılan göklerin kapaklarından paraşütle atlamış, ayrı ve esîrî bir dünyanın insanları halinde topraklarımıza inecek bir gençlik!.. İşte hayal ve rüya ufkunda, İslâm inkılâbının muhtaç olduğu gençliğe ana vasıflariyle kısa bir bakış!..

Kaynak: Necib Fazıl, İDEOLOCYA ÖRGÜSÜ, Büyük Doğu Yayınları, 30. Basım, İstanbul 2021, s. 231-234.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR