“Kemmiyet ve dış kalıp plânında her şey ve her zaman değiştirilebilir ve icaplara uydurulabilir. Değişemez olan ruh ve keyfiyettir. Dâva, sadece, bu ruh ve keyfiyete denk, dış kalıp ve teşkilâtı, usta mimarlar eliyle petekleştirebilmekte…” (NFK)
- İslâmın sayısız dallara ayrılan siyaseti tek gövdede birleşir: Bütün insanlığın İslâma teslim olmasını sağlayıcı usûl… Teslim olmakta selâmete çıkmak, selâmete çıkmakta İslâma ermek, İslâma ermekte sonsuz kurtuluşu bulmak vardır; ve İslâm siyasetinin baş hedefi, İslâm ülkelerinin içinde ve dışında, insanlığı bu saadete erdirmektir.
- Siyasetinin bu esasî hedefi yolunda İslâm, iki esasî vasıta kullanır: Kılıç ve kalem… Kılıç maddeyi, kalem de ruhu fethetmenin bütün vasıta ve âletlerine şâmil iki remzdir.
- İslâm, topyekûn madde ve topyekûn ruh kadrosunda hakikî fâtihliği emreder ve hakikî fâtihlerin ulvî iş çerçevesini belirtir. Bu yüzdendir ki, İslâm siyasetinin ana gövdesi, madde ve ruh fâtihliklerinin sayısız iş ve fikir dalını nefsinde düğümleyen yekûn hattıdır.
- İslâmın madde fâtihliğindeki âleti kılıca, orak, sapan, kazma, balyoz, makine, motor, bütün inşa ve imal âletleri; İslâmın ruh fâtihliğindeki âleti kaleme de, kitap, kürsü, ses, çizgi, edâ, ifade, bütün telkin vasıtaları girerken, bunlarla ve bu soydan her şeyle mukaddes gayeyi devşirmek için ne kadar yol, çare, şart ve usûl varsa hepsine birden enfes ve mükemmel nazariyle bakılacak ve bunlardan hepsine birden el atılacaktır. Tek, Allahın ve Peygamberinin emirleri muzaffer olsun…
- Ferdinden cemiyetine ve dünyasına kadar İslâm siyasetinin ruhu, babaya, anneye, evlâda, kardeşe, dosta, muhite, cemiyete, yabancı fertlere ve milletlere gerçek kurtuluş yolunu maddî ve manevî her vasıtayla göstermek, belirtmek, benimsetmek ve sevdirmektir. İslâmın muhabbet telkini dehâsı, kendisini sevdirmek isteyen bir kadının tavır ve hareket dehâsını geçmelidir. Bu çetin işde de fertlerin ve cemiyetlerin imkân ve istidatlarını son derece dikkatle hesap etmek ve nâzik âletleri tamir ve ihya ederken gösterilen inceliğe sahip kılmak başlıca usûldür.
- İslâm siyasetinde usûl, kılıç yolunda hudutsuz bir doğruluk ve adalet, kalem yolunda da sonsuz bir güzellik ve zarâfettir. Her iki yolun da gayesi “kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, soğutmayın!” meâlindeki Hadîs emrine tam uygundur. Neticede her yoldan ne yapılırsa yapılacak, fakat inandırılacak ve sevdirilecektir.
- İslâm, günlük, istismarcı, miskin, hasis, sadece hile için hilekâr politikadan nefret eder ve kendi vecd ve aşk hamurunun kıvamında buna yer veremez.
- İslâm siyasetinde, 24 saatlik hayata hâkim olmak dâvasını güden cüce açıkgözlülüklerden hiç birine yer yok; ebedî hayata nâiliyet yolunun dünya ve cemiyet tedbirlerini arayan büyük ve muhteşem zekâya ise baş üstünde yer vardır. Bu zekânın rakip ve düşman millet ve dünyalara karşı, politikası da, İslâmın iç ve dış oluşunu köstekleyici her hale mâni tedbiri almaktır. Sırasında kuvvet, sırasında hud’a, sırasında idare… “Harp hud’a demektir!” emri…
- Bütün bu bakımlardan, en muğdil, en girift, en açık, en sade, en mürekkep, en basit, en sâf, en kurnaz, en kahraman, en hud’acı, en sert, en yumuşak; ve eşya ve hâdiselere her ân baş eğdirme mefkûresi altında eşya ve hâdiselerin her ân icabına baş eğen, incelerin incesi ve derinlerin derini siyaset, İslâmdadır.
Kaynak: Necib Fazıl, İDEOLOCYA ÖRGÜSÜ, Büyük Doğu Yayınları, 30. Basım, İstanbul 2021, s. 123-125.