Yunanca’da, “MA” birçok kelimenin kökünü oluşturuyor ve “Ana” anlamına geliyor. “Mήτις” (Mîtis) kelimesinden kökü “MA”-“ητις” (Ma-İtis)dir ve “dallanma, kollara ayrılma” anlamına gelir. Onun da kökünde, “MA”-τήρ (Ma-tîr)i buluyoruz. Matîr, Yunanca “anne” anlamına gelen “Mήτηρ” (Mîtir)in Dor lehçesindeki söylenişi. MA-θησι (Ma-Thisi), “Theos’tab (İlah’tan) dallanan, kollara ayrılan, Theos’un çocuğu” mânâsına. MA, aynı zamanda Güzel Sanatların dokuz perisi olarak bilinen “Mούσα”nın (Mûsa) da prijini. Mητρικη Гλώσσα (Mitriki Glôssa) ise “Ana dil” anlamında.
İlias Çaçomiros, “Mήτıς” (Mîtis: Ana) kelimesini oluşturan karakterleri şöyle izah ediyor: “M”; “Mητρa” (Mitra: Ana rahmi), “H” (İ); Işık, “T”; Tεχνών (Sanatlar), “I”; Ίθύνω (İthîno): İdare etmek, “Σ” (S); Şekil ve hareket. Bu bağlamda, “Mήτις” (Mîtis) kelimesi aynı zamanda “Σοφία” (Sofia: Hikmet) mânâsını da yükleniyor.
“Mάθημα” (Mâthima) kelimesi, “ders, öğüt, öğretme, tedris, ibret” gibi anlamlara geliyor. “Mά” (Mâ): Ana, “Θημα” (Thima) ise “adım, kürsü, minber, mihrab” mânâlarını yükleniyor. Yani, Ana kürsü, ana minber… Matematik kelimesinin orijini de “Mâthima”, yani öğrenme.
“Mάλαμα” (Mâlama) kelimesi, “eski ve modern yunanca”da, Altın anlamında. “Mά” (Ma): Ana ve “Λάμα” (Lâma): Maden safhası, maden levhası veya maden tabakası mânâsına geliyor. Yani, “ana maden levhası”.
Mανάς (Menâs): Dionisos şenlikleri sırasında danseden ve kendinden geçen topluluk, aynı zamanda transa geçtikten sonra insan kurban ederlerdi.
Mαντική (Mandikî): Bakıcı, görücü, öngörücü, büyücü.
Mανία (Manîa): Psikiyatri terimi olarak da kullanılan ve “çılgınlık”, “delilik”, “azgınlık” gibi mânâlar yüklenen “Manîa” teriminin kökeni de “Menâs” kelimesi.
Mαινομαι (Menome): Delirmek, çıldırmak, azmak. Bu kelime de “Menâs”tan geliyor. Ve hepsinin “MA” ile yani “Ana” ile kök birliği var.
“MA”nın diğer bir mânâsı da, “Mukaddes And”. “Mα τον Δια!” (Mâ tôn Dia) dendiğinde, “Mukaddes Dias (Zeus İçin)” mânâsı ifâde edilmektedir.
Mάννα (Mâna: Anne), Mαννάρι (Manâri: Besili koyun), Maμμη (Mami: Ebe), Maμμος (Mamos: Ebe-hekim), Mάτι (Mâti: Göz), Maτιά (Matiâ: Nazar, Bakış), Mάστος (Mâstos: Meme), Maμαλικα (Mamalika: Mama, yem), Mητρα (Mitra: Ana rahmi, rahim, döl yatağı, uterus), Mηχανή (Mihanî: Makine) kelimeleri de “MA” kökenli.
Diğer batılı dillerin çoğunda da “MA”nın “Ana” rolü vardır. Latince, “Mamma” (Mamma: Meme), Mάla (Mâla: Yanak), “Mater” (Mater: Anne), Fransızcadaki “Maman” (Mama: Anne), “Maternel” (Ana’ya değgin), “Mamelle” (Mamel: Meme), İngilizcedeki “Mother” (Madır: Anne), Almanca “Mutter” (Anne), “Mutterlich” (Muterlih: Anne’ye değgin), Romence “Mamά” (Mamâ: Anne), “Matern” (Anne’ye değgin) gibi…
Arapça, “MA”; Su, ve “MA’” ise “ile, birlikte” mânâsına; örneğin, Ma’aile: Aile ile. “Mâni”, mânâlar, anlamlar, “İlm-i mâni” (Sentaks ve lûgat meseleleriyle ilgilenen ilim). “Mâder” Farsça “Ana”.
Şimdi bazı yumuşak geçişler yapalım:
Türkçe, “Elma” veya “Alma”, Romence “Mere”, Latince “Malum-Pommum”, Yunanca “Mήλο” (Mîlo) kelimelerinin de “MA” ile ilgisi var. “Mére” (Mer: Fr; Anne), Maτήρ (Matîr: Yun. Anne), “Mater”: Lat. Anne, “Mâder”: Farsça; Anne, “Mother” (Madır: İng. Anne). Bu bağlamda “Elma” ile “Annelik” arasında bir ilişki kurmak durumundayız.
İş burada biraz daha ilginçleşiyor:
Fransızca “Poıre” (Puar), Romence “Pere”, İngilizce “Pear” (piır), Latince (Pırum) kelimeleri “Armut” anlamına geliyor. Ve Fr; “Pére” (Per), İngilizce “Father” (Fadır), Farsça (Peder), Latince “Pater”, Yunanca “Πατέρας” (Patéras) kelimeleri de “Baba” anlamına geliyor. Bu durumda da, “Armut” ile “Babalık” arasında bir ilişki zarurî hale geliyor.
Mάννα (Mâna: Yun. Anne)- Mânâ: Ar. Anlam.
Malum: Lat. Elma- Malûm: Ar. Bilinen, belli.
Maμα (Mama: Yun. Mama, yiyecek, yem)-Mamma: Lat. Meme.
Maσω (Maso: Yun. Çiğnemek)-Mass: Ar. Emme, soğurma-Masseter: Lat. Çiğneme kası- Maστχη (Mastîhi: Yun. Sakız, mastika)-Mastikator: Lat. Çiğneyici-Madg (Mazg): Ar. Ağızda çiğneme.
Mavia: (Manîa: Yun. Çılgınlık, azgınlık)-Mânia: Ar. Engel, özür, zorluk.
Mαντική (Mandikî): Yun. Bakıcı, görücü, öngörücü, kahin. – Mantık: Ar. Gerçeği ararken yapılan zihin işlemlerinden hangilerinin doğru, hangilerinin yanlış yola çıktığını gösteren bilim veya gereklilik, amaç, ya da hüküm ile iş, araç ya da delil arasındaki tutarlılık.
Mαδέρι (Madîzo: Yun. Yolmak)-Madrub: Darb edilen, dövülen, çarpan, çarpılan, basılmış para- Matiz: Türkçe Argo: Sarhoş, esrik.
Man: İng. İnsan, adam, erkek-Mensch: Alm. İnsan, adam, erkek.- Ma: Yun. Ana- Mânen: Ar. İçten, mânevi, mânâya değgin- Manus: Lat. El, Mâr: Kürtçe, Farsça: Yılan- Mer’: Farsça, Kürtçe: Erkek, adam, kişi. –Merd: Yiğit adam, er – Mer’e: Ar. Kadın. Mer’i: Ar. Saygın, yürürlükte olan, geçerli olan. – Mars: Roma mitolojisinde savaş ilahı – Men: Ar. O kimse, kim ki veya yasak. – Menab: Ar. Birinin yerini tutma, vekalet. –Menî: Farsça: Benlik. –Meni’: Ar. Sarp – Men’i: Ar. Dölsuyu, sperm, atmık. – Merdüm: Farsça, insan – Mani: Eski Pers ve Kürt inancında bir bilge –Manie: Fr. Çılgınlık, azgınlık –Maniac: İng. Azgın, çılgın –Meryem: Hz. İsa’nın annesi, arı, temiz, el sürülmemiş kadın. –Maral: Türkçe, dişi geyik…
M-N-R etrafında; İnsan, erkek, kadın, adam, kişi, dölsuyu, efsane, mitoloji, yılan, dişi, ana, yiğit, sagın, vekalet, dayanıklılık, bilgelik, arılık, temizlik, el sürülmemişlik, çılgınlık, azgınlık, içtenlik, maneviyat, mânâ, geçerlilik, el, yasak, ego.
“Homme” (Om: Fr. İnsan, adam, erkek) –Humaine (Fr. İnsana ait olan, insana değgin.), Human: İng. İnsana ait olan-Humanity: İng. İnsanlık, beşeriyet –Om: Romence: İnsan, adam, erkek. –Uomo: İtalyanca: İnsan, adam, erkek. –Homo: Lat. İnsan, adam, erkek. –Omnis: Lat. Bütün, hepsi (Omnipotence: Bütün kuvveler, Omniscience: Bütün ilimler, Omnipresence: Bütün mevcudat) –Oμοιος (Ômios): Yun. Eş, benzer, emsal. –Oμοιοπαθεια (Omiopathia-Omeopati): Eş dertlilik, aynı dertten muzdarip olma hali. –Ômen: Lat. İyi ya da kötü şans için işaret, emare – Omnigenus: Her türden –Omnino: Hep beraber, genel olarak –Oμιλώ (Ômilô): Yun. Söz söyleme, konuşma, Oμιλος (Ômilos): Cemiyet, topluluk.
H-O-M-N etrafında; İnsan, erkek, adam, kişi, ferd, insanlık, Bütünlük, benzerlik, misâl, eş, işaret, emare, birliktelik, genellik, hitabet, cemiyet, topluluk.
Ortak karakterler “M” ve “N“. “Mim” ve “Nun“-“Mi” ve “Ni“. Mânâ, Mânia, Manîa, Manyak, Manik, Manevî, Maneviyyat, Mâni, Mantık, Men, Mendater, Minkâle…
Sert Geçişler:
MA-hşer- MA-hir, MA-şer, MA-bud, MA-der, MA-beyn, Ma-fevk…
Ana-Oluş, Ana-Şehir, Ana-Savaş, Ana-Hüküm, Ana-İktidar, Ana-Aslan, Ana-Kılıç, Ana-Mekân, Ana-Mâbed, Ana-Kapı, Ana-Beyin…
Masalih: Ar. İşler. Erbab-ı Masalih: Hükümette işi olanlar…
MA-Salih: Ana-Salih.
Masl: Ar. Kan ve sütün içinde bulunan su. MA-S-L
Maslahat: Ar. Rahatlık, iyilik yolu, önemli iş. MA-S-L-H-T
Maslub: Ar. Asılmış, asılan. MA-S-L-B
Nâs: Ar. İnsanlar, halk, herkes.
Nasârâ: Nasıralılar, Hristiyanlar, Nasranîler.
Mεσήλις (Mesîliks: Yun. Orta yaşlı). M-S-L-X
Mισοκλείω (Misoklîo: Yun. Yarı kapamak, aralık bırakmak). M-S-K-L
Mισοτελειωμένος (Misoteliomenôs: Yarı yarıya bitmiş, yarısı tamamlanmış). M-S-T-L-M
Mισότρελλος (Misôtrelos: Yun. Yarı deli). M-S-T-R-L-S
Maσχάλη (Mashâli:Yun. Koltuk). M-S-H-L
Mεγάλος (Megâlos: Yun. Büyük, ulu, yüce). M-G-L-S
M-S-L-H etrafında: Ana, kanda ve sütte bulunan arı sıvı, saf su, saf ana, rahatlık, iyilik yolu, asılmış, asılan, insan, halk, herkes, hristiyanlar, Hz. İsa, Orta yaşlı, aralık bırakılmış, deli-divane, koltuk, taht, Ulu, yüce, büyük…
Elma dedik, armut dedik, “Açılan kapıdan dışarı çıkın” dememizi beklememek gerek herhalde…
*
Son tecritte:
Ana-Salih etrafında…
Hz. İsa-Nâs-Salih etrafında…
Orta yaşlı “X” etrafında, Orta yaşlı “Aks/Eksen” etrafında…
Kapıyı aralık bırakan’ın etrafında…
Deli-divane’nin etrafında…
Ulu’nun etrafında…
Yani;
SALİH MİRZABEYOĞLU’nun etrafında!..
Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)