Mitolojiye Göndermeler (Gelinim Sen Anla!)

Tam felsefî fizik’ten bahsediyorduk ki, YNÖ’ün «Cevab Veriyorum» isimli kitabı piyasaya çıktı. Arada bir YNÖ’yle dolaysız ama kısa dalaşlara girerken «gelin»lere de hitâb etmek istiyorum ve bunu da genelde Mitoloji’den yararlanarak yapmaya çalışacağım. Belki arada «Gerçek»e de değinebilirim. Belki, konuyla ilişki kurmakta zorluk çekilebilir ama olsun, değer!..

Yunan mitolojisinin en önemli karakterlerinin başında «Zeus» (Dias) gelir. Yunanca’da «Kiriarhos ton Theon» (İlâhlar’ın efendisi, İlâhlar’ın ilâhı) olarak tanımlanan bir konumda olup Olimpik hiyerarşinin tepesinde bulunur. (Yeryüzü: Gia, Gi, Gaya) ana ilâhe’nin de desteğiyle Titanlar’a karşı savaşır ve her türlü politik ayak oyunuyla onları altedip kendini ıspatlar ve «Ekümenik» (Evrensel) bir makam elde eder. Bu konumu itibârıyla sadece Olimpos’un mâliki değil aynı ânda «Kiriarhos tu Simbandos» (Kâinat’ın en üst düzeydeki mesulü) olur. Zeus, Kronos’un (Hronos) oğludur ve ayakta kalmayı başarabilmiştir zira Kronos çocuklarını yiyordu, sonunda ona taş yediriliyor ve Zeus, Girit adasına kaçırılarak Kronos kaderiyle başbaşa bırakılıyor. Zeus da, kendisinden önce süregelen acımasız-vahşî iktidar mücadelesini sürdürmekten başka bir şey yapmıyor, değişen sadece metodlardır. Örneğin, eril bir ilâh’ın, karşı cinsten bir ilâha ihtiyaç duymadan, kendi başına bir çocuk üretmesi mümkün kılınırken, dişil bir ilâhın, eril bir ilâha ihtiyaç duymadan çocuk üretmesi yasaklanıyor. Bunda direten olursa, doğan çocuk ya bir dev ya da bir ucube-hilkat garibesi oluyor (Teras). İşte bu imtiyazdan ilk kez yararlanan Zeus, «Athina»yı, kafasından neşet ettirmek suretiyle, dünyaya getiriyor. Ancak bunu nasıl becerdiği önemli zira Zeus’un bile bunu tek başına becermesi sistem gereği mümkün değil, bu yetenek başkasının tekelinde ki, o da «İlk zekâ»yı elinde tutan Metis (Mîtis). Zeus, Mîtis’in bu yeteneğini çalıyor ve böylelikle Athina’yı üretiyor. O nedenle Athina’ya «Eril Kadın» veya «Erkek-Kadın» derler. Burada beş temel karakterden sözettik: Zeus, Mîtis, Athina, Kronos ve Gaya.

Gelinime mesaj: Zeus çalıyor ve kitabına uyduruyor ama burada yalnız değil, Yeryüzü (Gaya) onu destekliyor gerekçe olarak da Kronos’un «tekleşmeye» başladığını eşdeyişle diyalektik dengeyi bozduğunu, azdığını ve durdurulması gerektiğini örtülü ya da açık bir biçimde öne sürüyor ve tasfiyesini öngörüyor. Mîtis mağdurdur ama aynı zamanda da gücünü yitirmiştir zira önceki jenerasyonu temsil ediyor, ayak oyunlarına yabancı ya da en azından direnemiyor. Athina ise üçüncü kuşak, genç ve dinamik, olayların tam olarak farkında değil ama babasının kanatları altında ilerliyor, önü açık, torpilli. Bir keresinde şu saptamayı yapmıştık: Yahudi Bilimi’yle Yahudi ideolojisi birbirinden bağımsız değildir ve bu bağlamda bilim içinde Siyonizm’le enfekte ve hattâ enfeste (birden fazla mikroorganizmanın birarada sarması) olmuştur. Bunun bir yansıması olarak YNÖ ve daha birçok zayıf halka da bu bilimin! tesiri altında kalmış, enfeste olmuşlar dahası çalmaya başlamışlardır. İşin ehli olmak bir yana, konuyla hiçbir alâkası olmadığı hâlde, Kumandan’ın deyimiyle «keleş»lik mertebesinde Fen mevzularında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya kalkışmış daha da trajiği, sapla samanı karıştırmıştır. Bunun altında, «İslâmî!» içtihadlarına, bilimsel baz arayışı kompleksi vardır. İmânı, pozitif akılla evlendirip ortaya «Teras»lar (Ucubeler) çıkarmak gibi bir misyonu vardır ve bu konuda hiyerarşinin talimatıyla hareket etmektedir. YNÖ kendini «Erkek-Kadın» zannetmekte ve Zeus’un kanatlarının altında kendini güvencede hissetmektedir. Ne de olsa babasının başından ve «çalıntı» olarak neşet etmiştir. Bir keresinde Zeus, «Yeşil gözlü kızı» Athina’yı «Foudre» (Yıldırım) darbesiyle ağır bir biçimde yaralar ve efsâneye göre Athina’nın başında açılan yara 10 yılda kapanabilmiştir. Yediği darbenin sebebi, Athina’nın, Truvalılar konusunda babası Zeus’la ters düşmesidir ve «Sevgili Baba» gözdesine hiç acımaz ve darbeyi indirir. YNÖ’nün başında da böyle bir yara izi var mı yok mu bilinmez ama yoksa da her ân bu tür bir darbe alması muhtemeldir zira her ikbâlin bir düşüşü ve bedeli vardır Yahudi Pantheon Sistemi’nde.

Eter Yunanca bir kelime olup «Ethîr»den gelir. Ethîr, Nihta’nın (Gece) oğludur. Bu kavrama, Hesiodos’un (Theogoni: İlâholuş) eserinde de, Aristofanes’te de, Aristotelis’te de ve başka yazarlarda da rastlanır ve Evren’i kaplayan seyyal madde olarak kabul edilir. Modern Fizik bilimi de bu kavramı «Eter» veya «Esir» biçiminde kullanmış ve Kâinat’ı kaplayan Elektromanyetik dalga etkinliği olarak tanımlamıştır. Gaya’nın kocası Uranos’un (Gökyüzü) soyudur Ethîr.

Uranos, yine Gaya’nın örgütlemesi sonucu oğlu Kronos (Zaman) tarafından «Ak Çelik»le tasfiye edilmiştir. Kronos aynı zamanda, «Kirîarhôs tu Kôsmu» (Evren’in efendisi) olarak da kabul edilmiştir. Aynı, Zeus’un Kronos’u tasfiye etmesi gibi, Kronos da babası Uranos’u ortadan kaldırmış fakat Uranos’un kanından, «İrini» (Erinîes) adı verilen «İntikam Varlıkları» ortaya çıkmış ve bu tasfiyenin intikâmını almaya söz vermişlerdir. İlginçtir, «İrini» kelimesi Yunanca «Barış» anlamına gelir. İntikam almakla yükümlü «Barış» varlıkları. Gaya’nın Kronos’a sunduğu tasfiye gerekçesi ise, «Uranos’un yeterli ışığı göndermeyerek Yeryüzü düzenin bozmaya çalışması ve üretimi durdurarak dünya hayatına kastetmesi»dir. Kronos eylemi gerçekleştirir. Eylemin gerçekleşme ânı ise enteresandır: Tam Uranos cinsî temâyülle Gaya’ya yaklaşmak istediği sırada yani en zayıf ânında! Ethîr’e yüklenen bir rol de, Kâinat’taki ışığı temizlemektir. Bunu iki türlü anlamak mümkündür, birincisi Kâinat’taki ışık etkinliğini azaltmak, ikincisi ise kâinat ışığını arıtmak, saflaştırmak.

Astrofizikî olarak Işık, hem parçacık hem de dalgacıktır. Dalgacıktan kasıt da, EM (Elektromanyetik) dalgalardır. Yani Işık, bir anlamda Ethîr’den oluşur. Mitoloji penceresinden baktığımızda ise, Işık Gece’den oluşur, Gece’den neşet eder. O hâlde Işık, göreli bir karanlığın (Zulmet) ürünüdür. Uranos’un (Gök’ün) emrinde çalışır. Fakat, Stephen Hawking’in tanımladığı «Black Holes» (Karadelikler) Işık da dahil tüm varlıkları yutma gücüne sahib çekim bölgeleri eşdeyişle «zulmet kuyuları»dır. Karanlıktan neşet eden Işık böylelikle karanlığa geri döner. Tasavvufî mânâda Karadelik bir «CEHL»dir, yani İlm’in fevkinde olan Mutlak İlmsizlik! Göğün soyu Ethîr, Ethîr’den (Gece’nin oğlu) köken alan Işık ve Karadelikte sonlanan bir hayat. Karanlık-Aydınlık ve yine Karanlık. «Eter» kelimesi ise yine Yunanca kökenli olup, anesthetik (hissizleştirici) bir kimyevî madde. Kavramın «Ethîr»le uzak akrabalığı var, yani birbirlerini tanıyorlar. Teşbihte hata olmaz, Batın’ın bilmemkaçıncı dereceden Zahir’i olan pozitif yahudi biliminin durumu, «Ethîr»le «Eter»in akrabalığına benzer. Birisi Kâinat’ın içini dolduran EM dalga ve Işık’ın babası, diğeri oldukça toksik (zehirli) bir kimyevî madde. Gelinim sen değerlendir…

«Aftôlikos», Yunan mitolojisinde Ermis’in (Hermes) oğlu. Hırsız ve yalancı aynı zamanda da Odiseas’ın (Odise) dedesi. Ermis kim? Zeus’un oğlu. Babasının oğlu. Annesi ise bir «nimfa» (peri kızı) olan «Maîa» (Maya veya Mea). Bu yasadışı ve Zeus’un tecavüzüyle gerçekleşen bir ürün. Ermîs’in bir anlamı da «Cıva»dır. Cıva’nın oğlu, Cıvaoğlu hırsız-yalancı Aftôlikos. Cıvaoğlu’nun çok yakın arkadaşı YNÖ.

«Evrôpi», Tiros (Sidônas) kralı Agînora’nın kızı. Avrupa’ya ismini veriyor. Zeus beyaz bir boğa kılığına girerek onu kandırıp sırtına alıyor ve Girit’e götürüyor orada gerçek meydana çıkıyor ve Zeus Evrôpi’yle birlikte oluyor. Zeus’un sayısız yasadışı ilişkisinden biri. Sidon, Ortadoğu’da eski bir Yahudi yerleşimi. Yahudi Agînora’nın kızı Avrupa ve dostu Zeus.

Geçen Cumartesi, Filistin Özerk Yönetimi’nin Atina temsilcisi İsmet Sabri’yle görüştüm ve büyük bir sükût-u hayale uğradım. Sebebi şu: İsmet Sabri bir yandan domuz pirzolasını yerken diğer taraftan şu saptamayı yapıyordu: Filistin’deki Müslüman örgütler riyâkarlık yapıyorlar, kendilerini demokratikmiş gibi gösteriyorlar ama aslında onlar demokrasi düşmanı. O nedenle onlarla birlikte hareket etmemiz sözkonusu değil. İsmet Sabri’nin yanında da, uzatmalı sevgilisi olan Mikis Theodorakis’in kızı bulunuyordu. Bunun sebebinin ise politik olduğunu daha sonra öğrendim. Ama Theodorakis’in ve kızının üst düzey Mason olduğunu az kişi bilir. İlgi çekici bir durum; Müslüman Filistin’in temsilcisi ve uzatmalı sevgilisi Mason Lady Theodorakis! Aynı iddialar yıllardır Yaser Arafat için de dile gelirdi: Mason! Korkunç gibi! Hakikaten de, gerek El-Fetih’in gerekse diğer Filistin örgütlerinin onlarca liderinin öldürülmesi, yüzlercesinin ise yaralanması veya saldırıya uğramasına karşın Arafat’a yönelik 1956’dan bu yana (yani 45 yıldır) hiçbir fizikî saldırı olmadı. Bazı Araplar’a da sordum, benzeri şübheleri dile getirdiler hattâ ana tarafından yahudi olduğunu iddia edenler bile oldu. Yine Sabri, Filistin Özerk Yönetimi’nin Avrupa’daki «Ilımlı Yahudiler»le iyi ilişkiler kurduğunu / kuracağını söyledi. Evrôpi-Yahudi Agînora-Filistin Özerk Yönetimi-Ilımlı Yahudiler-İsmet Sabri-Theodorakis! İnsan ister istemez Zülfü Livaneli’yi de hatırlıyor ve tabiî ki, yahudi Abdi İpekçi’yi de. Biliyorsunuz Abdi İpekçi ödülü, Mikis Theodorakis ve Zülfü Livaneli’ye birlikte verilmişti. Yahudi Abdi, Mason Theodorakis, ….. Livaneli? Livaneli’ye UNESCO’da büyük görevler verildi, önemli bir gazete yazarı oldu, belediye başkanı oldu, ikbâlin büyüğü penceresine kondu. Bu arada, Livaneli ile Tanenbaum arasındaki sıkı fıkılık iyi biliniyor. İşin diğer bir kanadı meşhur MOON tarikatı. ABD’deki Farmasonlar’ın (Freemasons) örgütlerinden biri olan MOON’un onur üyesi YNÖ. Başka? Zülfü ve Mikis de oradalar. Deniz Baykal da. Yaser’in de bir keresinde bu toplantıda görüldüğü biliniyor. Vitali Hakko da oralardaydı, Üzeyir Garih de. Evrôpi-Yahudi Agînora-Filistin Özerk Yönetimi-Ilımlı Yahudiler-YNÖ. Üzeyir’le (Hezekiel) YNÖ’nün yediği içtiği ayrı gitmiyordu. Mitoloji mi desek, tesâdüf mü, yoksa!..

Stephan Hawking… Britanyalı Matematikçi, fizikçi, dehâ, ALS (Amyotrophic Lateral Sclerosis) adı verilen ve kasların ileri derecede erimesiyle karakterize bir hastalığa düçar, evli üç kızı var, karadeliklerin bulucusu. Özel yapım bir bilgisayarlı sandalyede hayatını sürdürüyor. «Gorgônes»: Yunan mitolojisinde üç (ucube) kız kardeş, çok hızlı yaşlanıyorlar ve ağızlarında tek bir dişleri var. Bunlardan biri, Medusa yalnız yaşıyor ve diğerleri kadar hızlı yaşlanmıyor. Yılan saçlı. Daha sonraları Athina’nın başında duruyor, ona bakanların gözleri kör oluyor, çarpılıyorlar. Türkçe’de «Deniz Anası» olarak bilinen kelimenin Batı dillerindeki karşılığı «Medusa».

Gorgona: Denizkızı. Sirina: Denizkızı. Siren: Alarm işâreti, denizkızı. «Nirêas»: Gaya ve Pondos’un (Deniz) oğlu. «Deniz’in ihtiyarı» olarak da adlandırılıyor. Upuzun saçlı «Deniz İlâhı». YNÖ, Trabzonlu (Pondoslu), İlâhiyatçı, yazar-yorumcu, çıplak uyarıcı. İlginç kavramlar: Deniz, yılan, hızlı ihtiyarlama, 3 kız, çürüme, çarpılma, Gaya (Yeryüzü), tek dişli… Deniz Anası, Deniz Kızı, Deniz İlâhı, Deniz İhtiyarı. Bunları mânâlandıran problemi çözer.

 

Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!