Nobel, İngilizce’de “asil-soylu” mânâsına gelmekte. Fakat mevzumuzun bu “nobel” (nobıl) ile alâkası yok. Biz Alfred Nobel’in hatırasına binâen organize edilen bir bilim müessesesinden bahsediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Mustafa Saka, Amerikan halkının zekâ bakımından “hafif” bir halk olduğunu muhteşem bir makale ile ortaya koydu. Bunun üzerine kendime şu suâli sordum: “Mâdem bu halkın ortalama zekâ seviyesi normalin altında, neden Nobel bilim ödüllerini en çok ABD’liler alıyor?” Bu konuya geçmeden önce hemen belirtelim ki, Nobel müessesesinin ideolojik-siyâsî kimliği ve idraki olmadığına inanan biri varsa, o herhâlde “Amerikalı”dır! Geçelim…
Küçük bir araştırma haklılığımı ortaya koymaya kâfî geldi. Sıkıcı da olsa bu bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
1907 yılı Nobel Fizik ödülünün sahibi bir ABD vatantaşı; meşhur astro-fizikçi Albert Abraham Michelson! Michelson ABD vatandaşı (Saka’nın deyişiyle ABD’ye kabul edilme hakkı kazananalardan) ama aslında bir “Alman Yahudisi”!
1937 yılı Nobel Fizik ödülü de bir “ABD vatandaşı”na gidiyor; Clinton Joseph Dawisson. O da bir “Yahudi”!
1943 Nobel Fizik ödülü yine bir “ABD vatandaşı”nda; Otto Stern! O safkan bir Alman.
1944 Nobel Fizik de bir “ABD vatandaşı”na verilmiş; Isidor Isaac Rabbi! Bir Avusturya yahudisi!
1952 Nobel Fizik yine bir “ABD vatandaşı”nda; Felix Bloch. O bir İsviçreli!
1955 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” olan Poykarp Kusch’a gidiyor. O bir Alman! Ve Willis Eugéne Lamb; o bir Yahudi!
1956 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı”Walter Hauser Brattain’in. O da Alman!
1959 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Emili Gino Serge’e veriliyor. O İtalyan!
1961 Nobel Fizik; “ABD vatandaşı” Robert Hoft Stadter bir Alman!
1963 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Eugéne Paul Wigner’e gidiyor; bir Macar Yahudisi’ne! Wigner’le ödülü paylaşan biri daha var, o da “ABD vatandaşı”, ismi Maria Goeppert-Mayer. O bir Alman!
1965 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” olan Julian Seymour Schwinger bir Avusturyalı!
1967 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Hans Albrecht Bethe’nin. O bir Alman!
1968 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Louis Walter Alvarez’in. O bir Alman-Meksika kırması; baba Alman, ana Yahudi; oluşu Meksika.
1969 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Murray Gellmann’a gidiyor. O bir Yahudi! Daha sonraları müslüman olduğu iddia edildi.
1971 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Leon Abraham Cooper’ın. O bir Yahudi.
1972 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” John Robert Schrieffer’e gidiyor. O bir Alman!
1973 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” olan Ivar Giaever’in. O bir Norveçli!
1976 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Samuel Chao Ching Ting’in. O bir Çinli! Sonradan politik nedenlerle Yahudiliğe geçti.
1977 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” John Hasbrouck Van Vleck’in. O bir Hollandalı!
1981 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Nicolaas Bloembergen tarafından alınıyor. Anadan Alman, babadan Leton! Ve yine “ABD vatandaşı” Arthur Shawlow da ödülü paylaşıyor. O bir Polonyalı!
1983 Nobel Fizik, “ABD vatandaşı” Subrahmanyan Shandrasekhar’a gidiyor. O bir Hintli.
Sonrası da böyle gidiyor. Ağırlıklı olarak da Yahudi. Görüldüğü gibi Nobel Fizik ödülüne abone olan “Amerikalı”ların hiçbiri “Amerikalı” değil. Saka haklı çıkıyor.
Biz bir de Nobel Kimya’ya bakalım; Nobel Kimya ödülü alan 37 “ABD vatandaşı”ndan hiçbiri Amerikalı değil.
Yine Nobel Tıp ödülü alan 66 “ABD vatandaşı”ndan hiçbiri “Amerikalı” değil. Ne diyelim, Mustafa Saka’nın tezi, tez olmaktan çıkıp teori olma yoluna girmiş bulunuyor.
Evet, yazımızın bu birinci bölümünde “Amerikalı”ların en azından “Nobel” alma bağlamında “geri zekâlı” olduğunu ortaya koymuş olduk. Peki Amerikalıların zekâ ortalamasını yükseltenler kimler? Aslında bu soruyu “Batı”ya yani “Avrupa”ya da teşmil etmek daha doğru olur; kimler? Onları tanıyalım…
NOBEL FİZİK:
1906- Sir Joseph John Thompson
1921- Albert Einstein.
1922- Niels Henrig David Bohr
1928- Sir Owen Williams Richardson
1937- Clinton Joseph Dawisson
1944- Isidor Isaac Rabbi
1962- Lev Davidovich Landan
1963- Johannes Hans Daniel Jensen
1965- Richard Philips Feynman
1969- Murray Gellmann
1970- Louis Eugéne Neel
1972- Leon Abraham Cooper
1973- Leo Esaki
1975- Benyamin Ray Mottelson
1978- Peter Leonidovich Kapitsa
NOBEL KİMYA & TIP:
Aaron Klug
Joseph Erlanger
Hermann Joseph Mueller
Selman Abraham Waxman
Fritz Albert Lipmann
Joshua Lederberg
Marshall Nirenberg
Earl Wilbur Edelman
David Baltimore
Baruch Samuel Blumberg
Daniel Nathans
Hamilton Smith
David Hamad Hubel
Werner Forsmann
Julius Axelrod
David Baltimore
Baruj Benacerraf
Bengt Samuelsson
Joseph Goldstein
Bu isimlerin dışında, yazamadığım-hatırlayamadığım bir o kadar daha var. Evet “Onlar”, ABD, Fransa, Kanada, İngiltere, Almanya, Avusturya, Belçika, İsviçre vd. vatandaşı. Ortak yanları ise “Yahudi” olmaları. Nobel Edebiyat ve Nobel Barış’ta da durum farklı değil. Onlar Batı’nın “zekâ seviyesi”ni dengeliyorlar (yükseltiyorlar)! Tabiî ki “Onlar”ın yanısıra Türkler, Yunanlar, Hintliler, Pakistanlılar, Macarlar, Ruslar vs. de “Amerikan zekâsı”nın kaymak tabakasını oluşturuyorlar. ABD bunları koparıp alıyor, “olmayan” beynini onlarla ikâme ediyor, besliyor.
Meselâ Bill Gates yani Microsoft’un sahibi, “ABD vatandaşı” ama Yahudi. Bill, her Cumartesi sinagoga gidiyor, kalbi Yahudi. ABD, Gates’ten korkuyor; öyle ya, “oğlan Bush”un “eşek kafası”nı “insan kafası”na benzeten bir güç O! Ve Yahudi; eli mahkûm, İsrail’siz olmaz!
Meselâ Hollywood! Steven Spilberg, Lev David, Sharon Stone, Demi Moore, Deryl Hannah, Elizabeth Taylor, Deborah Kerr, Tony Curtis, Jame Lee Curtis, Kirk Douglas, Michael Dougles, Barbara Streisand, Daniel Day Lewis ve daha binlercesi… Onlar da sıkı birer Yahudi!
Medya, tarım, teknoloji, endüstri, sanat… hepsi onların elinde. ABD Torah’a, Kabbalah’a, Zohar’a mahkûm. ABD İsrail’e mahkûm. Yahudi ABD’ye mahkûm değil zira ABD’nin beyni-aklı Yahudi. Hiçbir varlık kendi beyninden vazgeçmez, aksi hâlde intihar etmiş olur.
Şimdi konuyu biraz değiştirip bazı hesaplara göz atalım, ABD’nin Körfez müdahalesi ya da Çöl Fırtınası diye adlandırdığı emperyalist askerî saldırının mâliyetini merak edenlere sağlam cevaplar verelim:
ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi eski başkanı Samuel Nunnah’a göre (kendisi bir Yahudidir), ABD’nin “Çöl Fırtınası” harekâtının mâliyeti 80 milyar dolar.
Bu paranın 6 milyar dolarını İngiltere, 4 milyar dolarını Japonya, 2 milyar dolarını Fransa, 2 milyar dolarını İspanya, 2 milyar dolarını Kanada, 1,5 milyar dolarını Avustralya, 1 milyar dolarını da Yeni Zelanda finanse etti. Yani geri kalan 60 küsur milyar dolar ABD hazinesinden çıktı.
ABD’nin “ASIA SECURITY PROGRAM” (Asya Güvenlik Programı) dahilinde kasasından çıkan yıllık miktar 100 milyar dolar.
Daha onlarca misâl verilebilir, fakat ben sadece bu ikisinin bile yeteri kadar fikir verici ve bir o kadar da çarpıcı olduğunu düşünüyorum.
Ne Almanya, ne Fransa, ne Japonya, ne Çin, ne de bir başka devlet bu harcamaların 10’da birini bile yapmıyor.
Peki bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Bu değirmene su taşıyan bütün kanalları tek tek yazamayız fakat bir buket sunalım ve oradan genelleme yapılabilsin:
Microsft’tan, Ford Motors’tan, Whirlpool Washing Machines’ten, Catarpillar’dan, General Motors’tan, Mac Donnell-Douglas’tan, Boeing’den, IBM’den, Northrop’tan, Texaco’dan, Exon’dan, Chevroil’den, LG’den, Coca-Cola’dan, Pepsi-Cola’dan, Mc Donalds’dan, Rayton’dan, CNN’den…
Mezkûr müesseselerin ve zikredilmeyen yüzlercesinin kahhar ekseriyeti Yahudilere ait.
Ha, bu arada aklıma “OSCAR” geldi…
1927-28’in en iyi yönetmen Oscar’ı “Two Arabian Nights / İki Arap Gecesi” isimli filmle Lewis Milestone’a gidiyor. O bir Yahudi!
29-30’un en iyi yönetmeni yine Lewis Milestone; “All Quiet on the Western Front / Garb cephesinde değişen bir şey yok” isimli filmiyle…
1935 en iyi kadın oyuncu Oscar’ı “Dangerous / Tehlikeli” isimli filmiyle Bette Davis’e gidiyor. O bir Yahudi.
37 yılı, en iyi yönetmen Oscar’ı “The Awful Truth / Acı Hakikat” isimli filmle Leo (Lew) Mc Carey’e gitti. O bir Yahudi.
38 yılı, en iyi kadın oyuncu Oscar’ı, “Jezebel” isimli filmdeki rolüyle Bette Davis’e gitti. O bir Yahudi.
44 yılı, en iyi kadın oyuncu Oscar’ı “Işıklar Sönerken” isimli filmle “Ingrid Bergman”a gitti. O da Yahudi. Aynı yılın en iyi yönetmeni “Going My Way / Yoluma Gidiyorum” isimli filmle Leo (Lew) Mc Carey.
47 yılı, en iyi erkek oyuncu Oscar’ı “A double life / Çifte Hayat” isimli filmle Ronald Colman’a gidiyor. O bir Yahudi.
49 yılı en iyi yönetmeni “A lefter to three wives / Üç kadına bir mektup” isimli filmle Joseph Lewis Mankievicz. O bir Yahudi.
50’nin en iyi yönetmeni, “All about Eve / Havva hakkında her şey” isimli filmle yine Joseph Lewis Mankievicz!
52 yılının en iyi kadın Oscar’ı, “Come Back Little Shebal / Geri dön küçük Şeba” isimli filmle Shirley Booth’a gidiyor. O bir Yahudi.
53 yılının en iyi yönetmen ödülü, “From here to Eternity / Şimdiden sonsuza kadar” filmiyle F. Zinnemann’a gitti. O bir Yahudi.
56 yılının en iyi kadın Oscar’ı “Anastasia” isimli filmle İngrid Bergman’a gitti.
58 yılının en iyi erkek oyuncu “Oscar”ı, “Separate Tables / Ayrı Masalar” filmiyle David Niven’e gitti. O bir Yahudi.
60 yılının en iyi kadın “Oscar”ı, “Butterfield 8” isimli filmiyle Elizabeth (Lisabeth) Taylor’a gidiyor. O bir Yahudi.
57 yılı en iyi yönetmen ödülü, “The Bridge on the River Kwai / Kwai Köprüsü” filmiyle David Lean’e gitti. O bir Yahudi.
62 yılının en iyi yönetmen ödülü “Lawrence of Arabia / Arabistanlı Lawrance” filmiyle yine David Lean’e gidiyor.
63 yılının en iy yönetmen ödülü “Tom Jones” filmiyle Tony Richardson’a gidiyor. O bir Yahudi.
65 yılının en iyi erkek “Oscar”ı “Cat Ballou” isimli filmle Lee Marwin’e gidiyor. O bir Yahudi.
66 yılının en iyi kadın “Oscar”ı “Kim korkar hain kurttan” isimli filmle Lisabeth Taylor’a, en iyi yönetmen “Oscar”ı da “A Man for all sesons / Her devrin adamı” isimli filmle Fred Zinnemann’a gidiyor.69 yılının en iyi kadın “Oscar”ı “Genç Kızlar” isimli filmle Maggie Smith’e gidiyor.
71 yılı en iyi erkek “Oscar”ı “Kanun Kuvveti” isimli filmle Gene Hackman’a gitti.
75 yılınınen iyi erkek “Oscar”ı “Guguk Kuşu” filmiyle Jack Nicholson’a, en iyi kadın”Oscar”ı aynı filmdeki rolüyle Louise Fletchr’a ve en iyi yönetmen “Oscar”ı da aynı filmle Milows Forman’a gitti. Hepsi Yahudi.
76 yılı en iyi yönetmeni “Rocky” filmiyle John Avildsen’in. Yahudi!
77 yılı en iyi yönetmeni “Annie Hall” filmiyle Woody Allen.
82 yılı en iyi erken oyuncu “Gandhi” filmindeki rolüyle Ben Kingsley.
84 yılı en iyi erkek oyuncu “Amadeus” filmindeki rolüyle Murray Abraham; ve en iyi yönetmen, aynı filmle Milows Forman.
Kolum yoruldu.
Bakalit; Leo Baekeland, Elektrikli traş makinesi; Jacob Schick, renkli fotoğraf filmi; Leopold Godowsky, sesli film; Lee de Forest, tape-recorder; Louis Blattner, long-play (uzunçalar/plâk); Peter Goldmark, kordit (bir tür patlayıcı); Leo Abel, atom bombası; Oppenheimer, jiroskopik monoray; Louis Brennan imzasını taşıyor.
Hepsi Yahudi.
NOBEL – EDEBİYAT:
1930- Sinclair Lewis
1936- Eugéne Gladstone O’neill
1958- Boris Leonidovich Pasternak
1966- Samuel Yosef Agnon
1969- Samuel Beckett
1974- Harry Martinson
1976- Saoul Bellow
1978- Isaac Bashevis Singer
1983- William Geral Golding
NOBEL – BARIŞ:
1902- Ellie Ducommun
1012- Elihu Root
1926- Gustav Stressmann
1930- Lars Nathan Söderblom
1951- Leon Johaux
1952- Albert Schweitzer
1973- Henry Alfred Kissinger
1978- Menahem Begin
1993- Yitzahak Rabin
NOBEL – EKONOMİ:
1070- Paul Samuelson
1971- Simon Kuznets
1972- Kenneth Joseph Arrow
1973- Wassily Leondief
1976- Milton Friedman
1979- Sir Arthur Lewis
1982- George Joseph Stigler
Şimdi, eğer bu kadar imkânınız olsa (bir topluluk olarak), siz bunların üzerine dünya çapında bir ideoloji ve siyaset inşâ etmez miydiniz? Evet ederdiniz. Onlar da öyle yaptılar, Judaizm-Siyonizm ideolojisiyle dünyayı ele geçirdiler. Kendine karşı gelen, tavır alan, mücadeleye kalkan, savaşan bütün güçleri tasfiye yoluna gittiler ve gidiyorlar; en son gidecekleri yer ise “gayyâ”dır!
Hâl böyleyken;
Bush ne demiş, Powell ne yapmış, Cheney (bu arada hemen belirteyim ki Çeni, Arnavut dilinde “köpek” demekmiş; yeni öğrendim) ne buyurmuş vs. vs. ne önemi var, ne mânâsı var?
Hepimizi “Zohar”ın, “Talmud”un, “Kabbalah”ın esiri veya hizmetkârı yapmanın teorisi çoktan yazılmış olup, şu anda uygulamanın ileri aşamasına gelinmiştir.
Kıyâmet Savaşı’na bir adım kaldığı besbelliyken Anadolu müslüman halkının doğru safı İBDA cepheleridir. Nobelleri, Oscarları, Grammyleri bu nedenle doğru okumak gerekiyor. Siyonizm-Judaizm, zannettiğimizden/zannettiğinizden çok daha yakınımızda. “Terör” kelimesi Lâtince “Terrare” kelimesinden mülhem, “alıp yere çalmak” demek. Bu mânâsıyla herkesi “terörist” olmaya, Siyonizmi yere çalmaya çağırıyorum. Tabiî ki yerli işbirlikçilerini de. Nice 11 Eylül’lere…
Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)