“Telegram: Zihin kontrolü… Bir bakıma Türkiye’de pratiği –teorisi de!– benimle meşhur olan bu iş, “ilim sınır tanımaz” tesellisiyle Lût kavmine parmak ısırtır melânete ve yardımcı unsurlarla insanı robotlaştırmaya davranmışken, diğer yönüyle “dünyada” da kıstırılmış fertler üzerindeki tecrübelerin sınırını aşamamıştır. Bu ikazdan sonra bildirmeliyim ki, gerek yaşamış kobay ve gerekse mevzuu alâkadar eder buudları işaretlemek bakımından, galiba dünyada da ilk örneğim!” (Salih Mirzabeyoğlu)
TAKDİM
“Hakiki edebiyat dehâsı, ortaya çıktığı her yerde, kendi içinde bir bütündür. İsterse dilin yetersizliği, dış tekniğin veya ne olursa olsun bir şeyin yetersizliği, karşısına çıkmış olsun. Onun içinde yüksek bir iç şekil vardır ki, sonunda herşey bunun hizmetine girer; karanlık ve bulanık alanda bile, sonradan berraklıkta olduğundan daha mükemmel çalışır!”
Telegram-telemetri; uzaktan zihin kontrolü, zihni yönlendirme, haberleşme, telepati, işkence… Telegram, kelime anlamıyla, bildik dile çevrilmek üzere kendi “mors alfabesi” dedikleri işaretlerle uzaktan haber iletmeye yarayan “telegraf” demek; elektrikle çalışır bir model… Aynı neticenin çeşitli usullerle sağlanır olması bakımından, bizim anlatacağımız “telegram”, sadece âletle ilgili birşey değil… Böyle bir iş üzerinde, Goethe’den işaretlediğimiz “iç şekil” davasının yeri ne?
Bilindiği üzere “edebiyat”, sadece “güzel sanatlar” anlamında söz sahasının değil, “ilm-i edeb”in bütünü anlamında bütün sözlü ilimleri de kapsar. Elinizdeki esere gelince, bir yönüyle eskilerin “istişhad” dedikleri “delil getirme ve şahid kılma” usulüyle felsefeden müsbet ilme ve şamanizmden İslâm tasavvufuna kadar geniş bir sahaya kanat açarken, diğer yönüyle bunları “hatırât” nevine dair olarak işlemektedir… Neticede her iki şekliyle de edebiyat; ve “iç şekil” mevzuunu çok önemsiyorum, çünkü bu benim “yaşadıklarımı” davam adına semerelendirdiğimin resmidir!
“İç şekil”, kelimeler ve cümleler üzerinde herhangi bir kalıb ifâdesi değil de, kelimeler ve cümleler vasıtasıyla kalıbda bir fikir hususiyetini gösteren “üslûb” ile aynı çizgide… Herşeyi hizmetine alan “birşey”, ruh, mânâ… “Zevken idrak”e mevzu imân gibi, akıl ve “unsurlar”ın titreştirdiği ruhta doğan; ruhun titreştirdiği “akıl” ve “unsurlar” ki, ruha hitab eden… Ebu Hanîfe Hazretlerinin, “söz kalbden gelince kalbe hitab eder” hikmetinden bir çizgi… Sonunda herşeyi hizmetine alan; alabiliyorsa, işte “iç şekil”… Karşınızdayım!
“Bu bir din mi, ilim mi çekişmesidir!” diyen Telegramcılar’ın, meseleyi yanlış ortaya koymaları ve sahtekârlıkları bir yana, sadece “iç şekil” bahsinde vurgulananlar bile, ruhun, “beynin irtisamları” olmadığını göstermeye yeter. Tıpkı gözün, görme sıfatının organı-âleti olması gibi, beyin de düşüncenin organı. Beyni ne kadar teshir edersen et, –edebildiniz mi?–, sizi “yücelerinizle” beraber “sin kaf” eden yanım ve “acı” duygum bile, benim uğrunda idam cezası aldığım dava tezimi delillendiriyor: Önce ruhçuluk, ardından “ruhçuluğun hakikati ne?” davası!
Şair Bodler’in, simyadan mülhem, sevgilisine “sen bana çamur verdin, ben ondan altun yaptım!” demesi gibi, bize zehir yedirdiler, biz onu panzehir ve bağışıklık aşısı yolunda kullandık. Bir bakıma Türkiye’de pratiği –teorisi de!– benimle meşhur olan bu iş, “ilim sınır tanımaz” tesellisiyle Lût kavmine parmak ısırtır melânete ve yardımcı unsurlarla insanı robotlaştırmaya davranmışken, diğer yönüyle “dünyada” da kıstırılmış fertler üzerindeki tecrübelerin sınırını aşamamıştır. Bu ikazdan sonra bildirmeliyim ki, gerek yaşamış kobay ve gerekse mevzuu alâkadar eder buudları işaretlemek bakımından, galiba dünyada da ilk örneğim!
Mevzu, bilinmeli; tedbirin yarısı bundan geçer… Ve abartılmamalı; bu yoldan kendisine lüzum kalmadan tesirin kat ve kat arttırılmasına fırsat verilmemeli!
Son dakika haberi verir gibi, Adlî Tıb’dan olduğunu söyleyen kuyruk bir tipin 13 Ağustos 2003 tarihli “milliyetsiz” bir gazetede çıkan sözlerini aktarmalıyım:
— “Salih Mirzabeyoğlu, beni zihin kontrolüyle terörist yaptılar diye Adlî Tıb’dan yardım istedi. Kendisine yardım edeceğiz. Bu işleri CIA yapıyor. Aftan istifade etmek için de böyle bir iddiada bulunmuş olabilir!” Bu, mayın tarlasına sürülen tombulca ve eşek tipli şöhret heveskârı adamcıklar bir yana, kimlerin yüreğine kâbus gibi çöktüğümüz belli. Sözleri üzerine yorum yapmama gerek yok: Herkesin malûmu ki, ismimin yanına piçlik yakışmaz. Bu soydan haberlerin resmî kanallardan teşvik ve tasvib gördüğünü bildiğim için de, hep söylediğim şeyi tekrar hatırlatayım: Hukukunuzu nideyim!
İÇİNDEKİLER
1. LEVHA: PERDE ARKASI
Şah Mat
Atatürk
Ali-M……d
Abdest
1980 Sonrası
2. LEVHA: GENEL BAKIŞ
Robot Kimlik
Klâsik Bir Zihin Kontrol Operasyonu
Bizi Uydudan Yönetiyorlar
Siborg: Yarı İnsan, Yarı Robot
Meğer “Dijital Manyaklık” Kurbanıymış
Erdiş’i Çip Yönetiyormuş
Basın Faslı-Müdafaam’dan
ABD’nin “Siyah Elbiseli” Paniği
3. LEVHA: ŞAMANİZM
Şamanizm
Şamanizm ve Toplum
Misâl: Yakut Şamanları
Misâl: Sibiryalı Şamanlar
Taoizm
Balık Sembolü
Organik Olmayan Varlıklar
“Suzi Müzü”
Üçüncü Cins
4. LEVHA: PRENSİPLER
Pranga
“Ben”de Kurulan Dünya
Şuur Süzgeci
Uyarma-Aşılama
İradenin Kırılması ve Yönlendirilmesi
“Olayı Körüklemek”
Hipnoz
Karın Bölgesi
Şamanizmin Mahiyeti
5. LEVHA: RENK TERAPİSİ
Aura-Hâle
Uzaktan Tesir
Elektromanyetik Alan
“Düşünce ve Enerji”
6. LEVHA: İLÂÇ VESAİRE
İlâçlar
Çeşitli Uygulamalar
Ses ve Enerjinin Düzenlenmesi
“Acaib Hayvan”
7. LEVHA EDEBİYAT
Castaneda
Parça Parça
Freud
Tao Hakkında
“Sabitcan”
“Mankurt Adam”
“Bilinmeyen Hitler”den
“Doğuşlar”
Nadir Bey’in Sırrı
8. LEVHA: FİZİK-KİMYA VE TEKNOLOJİ
“Kirlian Etkisi-Kirlian Dedektörü”
Kirlian Fotoğrafçılığı
Bilgisayarla Beyne Bilgi Yükleme
Bir Mülâkat
9. LEVHA CİN VE BÜYÜ
Rejisör
Görüntü Meselesi
Hologram
Perisperi-Cinn
Şamanizm ve Cinlenme
Büyü-Büyücü
Şamanizm ve Büyücülük
Siyasî Buud
Büyücüler-Deliler
10. LEVHA: İSLÂM TASAVVUFU
Divane ve Deli
Mektup Sureti
Keramet-İstidrac
Bir Misâl
Beyin ve Şuur
11. LEVHA: İNTİHAR
Ölçü
Maristan
İntihar
12. LEVHA: EK
Hafıza
Mezon
Psikometri
Ruhî Muharrikiyet
Ve Lâzer Işınıyla
Castaneda’dan
“Işık Hüzmesi”
“Cızırtı ve Kaynama Sesi”
“Uçtu Uçtu!”
“Vücut Isısı”
Zihin Okuma ve Denetleme