Sâmîlik-Semitizm-Semitlik ve Anti-Semitizm

Geçtiğimiz günlerde Türkiye dahil dünyanın birçok yerinde Malezya devlet başkanı Muhattir Muhammed’in ’22 senelik bir gecikmeyle’ giderayak yaptığı bir konuşmada, Yahudiler’le ilgili olarak yaptığı çok genel değerlendirmeler konuşuldu ve Muhattir tenkide uğradı. Aynı, Muhattir 22 yıl bu kendini tenkid edenlere yaranmak için Mücahidler’i ‘terörist’ ilân edip ABD’nin kucağından hiç inmemek için her kılığa girmiş bir isim. Son konuşması doğrudur ama bir tür ‘günah çıkarma’dır. Keşke 10 sene yahut 20 sene sene evvel, bir Müslüman’a yakışır bir biçimde bunları söyleseydi. O zaman daha değerli olurdu. Her neyse…

Her zaman olduğu gibi malûm geyik başladı ve aralarında Türk yazarların da bulunduğu koro, İzrael devletine karşı olunabilir, İzrael’in yaptıkları tenkid edilebilir amma yahudîliğe karşı bir tavır ‘Anti-Semitizm’e girer, vs. Ve böylece, haklıyken haksız duruma düşülür… Hâlâ bu şarkı söyleniyor; aman anti-semit olma!

Herşeyden evvel, şunu söylemek gerekiyor; birincisi, yahudî=Semit (Sâmî) değil. Yahudî bunu bizzat böyle söyleyerek ‘Sâmîliğe’ (Semitizm ve Semitlik) topyekûn sahib çıkıyor. Oysa, Sâmîlik çok geniş bir kol, bir tarih, bir kültür. Ana dal. İçinde, Aram Süryânî, Keldânî, Asurî, Arab ve İbranî olmak üzere, bir sürü halkı barındırıyor. Yani bir insan anti-semit olmakla sâdece ‘İbranî’nin yahut ‘yahudî’nin karşıtı olmuyor, diğerlerinin de karşıtı oluyor. Yani, ben şimdi anti-semit’im desem, bu benim ‘yahudî karşıtı’ olduğumu göstermiyor, bütün Sâmîler’e karşı olduğumu gösteriyor. Ben, o nedenle ‘anti-semit’ kavramını, yahudî’nin ‘PUŞTÇA ve NAMUSSUZCA ve HERŞEYİ ifsâd ettiği gibi’ siyâset ve ideoloji literatürüne soktuğunu biliyorum. Yahudî’nin imza attığı her türlü ahlâksızlığı söylemek de benim işim. Ayrıca, bilinçaltında, Yahudî kendisinin üstün ırk olduğuna inandığı için diğer Semitler’i saymaz, kendinden başka Semit kabul etmez. Bu onun karakterini göstermesi açısından mühimdir.

İkincisi; dünyada bir sürü katliam oldu, soykırım oldu, olmaya devam ediyor: Ermeni katliamı oldu ama siyâset terminolojisinde Anti-Armenism diye ilmî bir kavram yok, Asurî-Süryanî katliamı oldu fakat ‘Anti-Asyrianism’ diye bir ilmî kavram yok, Yunan katliamı oldu amma ‘Anti-Elinism’ kavramı yok, Müslümanlar’ın kanı her gün dökülüyor hem de en çok yahudî tarafından amma kimse ‘Anti-İslamism’ veya Müslüman jenosidinden bahsetmiyor, Rwanda’da bir gecede 200.000 adam doğrandı, kimse ‘Anti-Rwandacılık’dan söz etmiyor. Listeyi uzatmak mümkün… Varsa yoksa ‘Anti-Semitism’!!! Kimsin sen ey yahudî, ne özelliğin var ki, bu dünyada senin adına-ve yanlış olarak-bir siyâsî-ideolojik terim ihdas ediliyor ve Müslüman’ından Hristiyan’ına Sosyalist’inden Budist’ine kadar herkes bunu kabul ediyor, diye soran, sormaya cesâret eden yok. Edenler’in başına da iş geliyor ve ‘Terörist’ sayılıyorlar. Bizim tuzukuru ve ‘demokrat’ aydınlarımız da anti-semitizm’den çok ürkerler. Demek ki, siz ‘Filo-yahudî’siniz deyip geçmek gerekiyor, biz de öyle diyoruz.

Defâlarca yazdık, dünyada nerelere uzandığını, sermâye gücünü, ilimde, san’atta, sinemada nasıl egemenlikler tesis ettiğini gösterdik. Gösterdiklerimiz, gösteremediklerimizin yanında devede kulak. Bazı gönüldaşlarımız da, bunları bu kadar büyütme, reklam oluyor nev’înden serzenişlerde bulundular. Sorun, yahudî’yi gözümüzde büyütmek değildir. Biz, Müslüman olarak, yahudî’den en azından ‘fıtraten’ üstün olduğumuza zâten imân etmiş adamlarız. O mânâda abdestimizden şübhemiz yok. Çelişkimiz de yok, ölçülerimiz de bellidir. Hâl böyleyken, yahudî’yi ‘TEŞHİR ETMEK’le yahudî’nin propagandasını yapmak arasında büyük bir fark vardır. Biz, yahudî çok güçlüdür, bileği bükülmezdir, yıkılmaz armadadır falan demiyoruz. Dediğimiz şu: Haksızlıkların hep büyüğünü, insanlığa ihânetin en büyüğünü, İslâm’a düşmanlığın ve saldırganlığın en ilerisini, hırsızlığın-soygunculuğun-vurgunculuğun, sahtekârlığın-üç kâğıtçılığın, pisliğin en babasını, terörizmin en megasını yahudî yapıyor, enternasyonal ifsâd mekanizmasının başında oturuyor, ürettiği ideolojilerle dünyayı tahakküm altına alıyor, İSLÂM’la başedemediği için kâbuslar görüyor, diyoruz. Bunlar yahudî’nin reklamı değil, tarafımızca mahkûm edildiği mânâsına gelir.

Türkiye özelinde de hep bunu vurguluyoruz; Türkiye sosyalist hareketi, ne judaizmi, ne sabbataizmi ve ne de bunlarla iritbatlı olarak Kemalizm’i doğru temelde çözümleyemediği, sosyalist-ideolojik terminolojiyi aşamadığı ve süreçleri bu nedenle hiç anlamlandıramadığı için büyük sıkıntı çekmiştir ve çekmektedir. Saf Maoist çizgi bir nebze farklı sayılabilir ki, devrimci lider Kaypakkaya, Kemalizm’i doğru çözümleyebilmiş ve bunu hayatıyla ödemiştir. En ağır işkencelerin Kaypakkaya’ya uygulandığı söylenir. Kürt Hareketi ise, Kemalizm’i, Türkiye Sosyalist Hareketi’ne nazaran daha iyi çözümlemiş fakat yahudîlik, sabbataizm mes’elelerini bütün buudlarıyla tahlil etmediği/edemediği için yine sıkıntı çekmiştir-çekmektedir. Bunun nedeni, cehâlet değil, reddiyeci tarzdır. Bizim (ve dünyanın) sosyalistleri, Kürtler ve hattâ Filistin Kurtuluş Hareket(ler)i; 1-Buna bir türlü inanmamakta ve idealist hattâ aşırı mistik bulmaktadırlar. Onlara göre, bu tez bilimsel değildir. Peki, Bolşevizm’in en önemli 556 isminden (şefinden) 460’nın yahudî olması bilimsel midir’ diye sual eylediğimizde ise, sıhhî cevablar alınamamaktadır. Yani, ‘onlar da insandır, eşit haklara sahibdir, her vazifeyi üstlenebilirler’ mantığı. İyi de, öbürlerinden biraz daha fazla ‘insan’ olduklarını ortaya koyuyoruz, buna ne dersiniz, dediğimizde ise, sosyalist ideolojinin buna izin vermeyeceğini söylüyorlar. Ama pratik uygulamalar, teoriyi çeliyor. Ayrıca sosyalist ideolojiyi yazanların da kahir ekseriyetinin yahudî olduğunu söylüyoruz, sessizlik devam ediyor. Sâdece sosyalizm de değil, İSLÂM haric diğer ideolojilerin hepsinin harcında yahudî çimentosu, yahudî kumu, yahudî suyu ve yahudî ‘MALA’sı! Var. Hepsi ‘DUVARCI’! (Mason kelimesi fransızca Maçon (Mason) kelimesinden mülhem olup, ‘Duvarcı’ mânâsına gelir. Süleyman Mâbedi’nin duvar ustası Hiram Abif’e göndermedir. Peki neden İSLÂM tefekküründe yoklar (veya sapkın kolları İslâm’a karşı örgütlemede de onlar en önde) zira, BAKARA SÛRESİ’nin tek bir âyetinin bir harfi, yahudîliğin nefesini kesecek kudrette. O nedenle, İSLÂM, Yahudî için ‘ÖLÜM’ anlamına gelmekte. Ayrıca, KUR’ÂN, Benî İsrail’in ne olduğunu bütün açıklığıyla ortaya koyuyor, teşhir ediyor, mahkûm ediyor. O sebeble, bizim Müslümanlar’a hitâben yazı yazmamıza dahi gerek yok, KUR’ÂN yeter!

Sosyalist ve Kürt işin altından kalkamayınca, vazife Müslüman’a düşüyor. Esas trajedi de orada, tavır besbelli ve ‘TEK’ iken, Referans ‘TEK’ iken, Hüküm ‘TEK’ iken, Türkiye’de (ve dünyada) Müslüman’ın yahudî’ye karşı tavrı hep ikircikli: Hoşgörü, dinlerarası diyalog, Monoteist dindir, iyileri de vardır nev’înden bir ton safsatayla İslâm Âlemi ‘Derin Sedasyon’da! Derin Sedasyon bir Tıbb terimidir ve bazı ameliyatlar (meselâ Burun deviasyonlarını düzeltilmesi) genel anesteziye gerek olmadan ‘derin sedasyon’la yani ‘ileri sükûnet-uyuşukluk hâli’ sağlanarak gerçekleştirilir. İşte, Müslümanlar’ı ‘Derin sedasyon’da bekleten ve ilelebed böyle kalmaları için kendini vazifeli sayan ‘Uzman’ yahudîdir. Bu anlamda, Müslüman bir operasyon sürecine sokulmuştur ve onun ‘post-Op. Uyandırma-Anestezi’den çıkarma’ sürecine girmesine izin verilmemektedir. Aman Müslüman uyanmasın, Sedasyon’da kalsın! Mes’ele’nin özü bu: Uyuyan Müslüman…

Bu uykuyu reddedip de, dimdik ayakta kalmaktan gayrı bir çözüm yoktur diyenler ise ‘TERÖRİST’! Müslümanlar’dır. Onun sloganı da zâten hazırdır: İslâm’da Terör Yoktur! Peki, sayın Hıyânet işleri başkanı, benim hâneme girene, tecâvüz edene, öldürene, soyana, gasb edene, vatanımı parselleyip satana (yahudîye) ne yapmamı tavsiye edersiniz? Diye sual edince, ‘Polise git’, ‘Mahkemeye git’ diyor. Ulan alçak namussuz, Mahkeme’nin tepesinde de, adâlet dediğin yalanlar düzeninin başında da, Emniyet’in tepesinde de, Asker’in zirvesinde de zâten Yahudî oturuyor, yahudî’yi yahudî’ye mi şikâyet edeyim, diyorsun. ‘O da insandır’! deyip işin içinden çıkıyor. Şimdi, Müslüman’a ‘TERÖRİST’! olmaktan gayrı bir yol bırakıyor musunuz ki, onu deneyelim? Yok… Malûmu ilân ediyoruz tabiî ki, Müslüman halk bunları biliyor, bilmese de hissediyor. Eğer bütün bu dediklerim ‘ırkçılığa’, ‘dinî ayrımcılığa’, ‘bölücülük’e giriyorsa hepsine eyvallah, kabul ediyorum. Devlet bilerek beni böyle yargılarken, sosyalist de bilmeyerek (belki de bilerektir) yargılıyor, yahudî de ellerini oğuşturup orgazm oluyor.

Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR