Hazırlayan: Mehmet BULUT
2004, İstanbul doğumlu. Hâlen Kocaeli’de bulunan bir Anadolu Lisesi’nde eğitimini sürdürüyor.
Yazar: Sezai Karakoç
Eserin Adı: İnsanlığın Dirilişi
Kaçıncı Basım: 26. Basım
Yayınevi: Diriliş Yayınları
Yayın Yeri: İstanbul
Yayın Yılı: 2018
Sayfa Sayısı: 159
SEZAİ KARAKOÇ KİMDİR
Sezai Karakoç’un Ailesi ve Eğitim Hayatı
Sezai Karakoç’un nüfus kaydında doğum günü 22 Ocak olarak görülmekle beraber, kendisi gerçek doğum gününün mayıs ayı içerisinde olduğunu belirtmektedir [1] [2] [3] [4] Babasının koyduğu isim Muhammed Sezai olmasına rağmen, resmî kayıtlara ismi Ahmet Sezai olarak geçmiştir. Hatıralarında yazdığına göre, nüfus kayıtları sırasında oluşan bir karışıklık sonucu, abisinin ismi yanlışlıkla Sezai Karakoç’un isminin başına eklenmiştir. Nüfus kayıtlarında, doğum yeri olarak Osmaniye yazılıdır. Osmaniye, o zamanlar Ergani’nin merkezine verilen isimdir. Yani ilçenin genel adı Ergani, kentin merkezi için geçerli olan isim de Osmaniye’dir. Adana’nın Osmaniye ilçesi ile karışmaması için resmî olarak kullanılmamasından dolayı bu isim zaman içinde unutulmuş; ilçe, Ergani olarak resmî kayıtlarda yerini almıştır. [5] Karakoç’un babasının ismi Yasin’dir. Ticaretle uğraşan ve orta hâlli bir tüccar olan Yasin Efendi, 1963 yılında 74 yaşında iken Ergani’de vefat etmiştir. Babasının mesleği sayesinde birçok farklı kültürden insanı yakından gözleme fırsatı bulan Karakoç, bu özelliğini ilerleyen yıllarda eserlerine de yansıtacaktır. Ailenin lakabı Leventoğlularıdır. Annesi Emine Hanım, nüfus memurluğu görevini yürüten Ahmet Bey’in kızıdır. Karakoç’un dedeleri bölgenin tanınmış simalarındandır. Babasının babası olan Hüseyin Efendi, Plevne savaşına katılmış ve gazi olmuştur. Hüseyin Efendi, Karakoç doğmadan önce vefat etmiştir. Karakoç’un diğer dedesi Ahmet Efendi de Karakoç doğmadan önce vefat etmiştir. [6]
Sezai Karakoç’un çocukluğu Ergani, Maden ve Piran’da geçti. İlkokula Ergani’de başladı (1938) ve burada bitirdi (1944). Maraş Ortaokulu’na parasız yatılı olarak (1944) kaydoldu. 1947 yılında Gaziantep’te, yine parasız yatılı olarak, lise öğrenimine başladı. 1950 yılında Gaziantep Lisesi’nden mezun oldu. [7] Aynı yıl, bünyesinde parasız yatılı kısmı bulunan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne sınavla (1950) girdi. Bu okulun Maliye Bölümü’nden 1955 yılında, bir yıl gecikmeyle mezun oldu. Ortaokuldayken, Namık Kemal, Ziya Paşa ve Tevfik Fikret, Ziya Gökalp’ın okuduğu yazarlar arasındadır. Lisede okuma listesine Batı klâsiklerini de ekledi. Üniversite öğrenimine başladığında Doğu ve Batı klâsiklerinin çoğunu okumuştu. Üniversite öğrenimi sırasında, daha birinci sınıftayken asistanlık teklifi aldıysa da bu teklifin üzerinde durmadı. Liseyi bitirince felsefe öğrenimi görmek istemişti, sonra ilâhiyat okumak istedi. Ancak bu iki okulda öğrenim görmesi mümkün olmadı. [8]
Sezai Karakoç’a Göre Din
Karakoç, dini bir nesne gibi değil, hayatını yönlendiren bir özne gibi ele almıştır. Dolayısıyla dine olan yaklaşımında sübjektif tavrı ön plandadır. Onun bu tavrı, onu dini bir nesne gibi ele alan diğer sosyal bilimcilerin çoğundan ayırmaktadır. Karakoç, din konusunda dışarıdan bakan ve sadece bir analiz ortaya koyan değil, aynı zamanda inandığı dinin bir savunucusu konumundadır. Zaten yapmış olduğu din tanımının bağlamının tamamen Kuran-ı Kerim’e dayanması ve diğer İslam âlimleri ile benzer olması, onun dine olan yaklaşımını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Peki Karakoç’un din tanımı ve bu konuya olan bakış açısı nedir? Karakoç’a göre din: “Ebedî ve ezelî olan Allah’a inanmak, insanüstü varlıklar olan meleklere inanmak, peygamberlere ve kutsal kitaplara, ahirete ve kadere yani her şeyin Allah’ın kudreti dahilinde olduğuna inanmak ve bu doğrultuda en yüce ahlâka sahip olmayı, yeryüzünde Allah’ın halifesi olmayı insana nasip eden eskimez bir hakikat cevheridir.” [9]
Karakoç daha çok İslam’a odaklansa da, zaman zaman detaya girmeden diğer dinler hakkında da yorumlarda bulunmuştur. Ona göre, Yahudilik ve Hristiyanlık ilk geldikleri şekilde kalmayarak dinliklerini kaybetmişlerdir. Yahudilik bir millet dini hâline gelmiş, Hristiyanlık ise insanları ilk günah hadisesinden kurtarma çabası etrafında şekillenen bir psikolojik tatmin mekanizması hâline gelmiştir. Hristiyanlıkta insanı mahkûm etme ve kurtarma arasında sıkışmış ikili bir hâl mevcuttur. Eski Yunan inanışlarına gelince, onlara zaten din değil mitoloji demek lazımdır. Yunan mitolojisi tabiatın sembolik değerler ile sürrealist yorumlarından ibarettir. Çin ve Hint dinlerinde ise, yine dinin aşkın boyutu bulunmamakta, tabiat ile sınırlı kalmaktadır. Çin ve Hint dinlerinde tanrılar iyiliğe odaklı değildir. Bu yüzden bu dinlere inanan insanlar, daha çok tanrının şerrinden korunmaya odaklı olarak eylemlerde ve ibadetlerde bulunurlar.[10]
Sezai Karakoç ve Edebiyat
Sezai Karakoç, ilk şiirini lise yıllarında, Necip Fazıl’a ait olan Büyük Doğu dergisinde yayınlanmıştır. Karakoç’un üniversite yıllarında tam bir şair olarak temayüz etmeye başladığı görülür. İlk dergicilik tecrübesini, bu yıllarda, sadece iki sayı yayınlanan Şiir Sanatı isimli dergi ile gerçekleştiren Karakoç, 1955’te memuriyetinin İstanbul’a naklinin akabinde bir süre Büyük Doğu dergisinin edebiyat ve sanat sayfasını yönetir. 1957-58 yıllarında Pazar Postası’nda “Balkon” şiiri ve diğer 18 (şiir ve yazı) çalışmasının yayınlanması, her ne kadar Karakoç “var oluşu idrâk farkı” bakımından kendisini onlardan ayrı tutsa da, ilerleyen zamanlarda isminin “II. Yeni” şiir akımının kurucu şairleri arasında anılmasına vesile olur. İlk şiir kitabı Körfez 1959’da yayınlanan Karakoç, 1960 baharında bir “siyaset, düşünce ve edebiyat dergisi” olarak nitelediği Diriliş’i çıkarmaya başlar. 27 Mayıs ihtilalinin arefesinde çıkan dergi, Nisan ve Mayıs aylarında iki sayı çıkmış ve ihtilal yüzünden yayına devam edememiştir. 16 Aralık 1963’ten itibaren Yeni İstanbul gazetesinde “Farklar” sütununda bir süre günlük yazılar yazan Karakoç, Mart 1966’da Diriliş’i yeniden çıkarmaya başlamışsa da Mart 1967’de kapatmak durumunda kalır. Bu arada İslâmın Dirilişi ve İslâm Toplumunun Ekonomik Strüktürü adlı kitapları ile İslâm, Farklar, Diriliş Çevresinde isimli üç eseri, ilk olarak Yazılar adı altında tek kitap hâlinde basılır. Temmuz 1967’de yeniden yayın hayatına dönen Büyük Doğu’da yazmaya başlar, bu dönemdeki yazılarının kitaplaşmasıyla da Kıyamet Aşısı adlı kitabı ortaya çıkmış olur. 4 Aralık 1967’den itibaren Babıali’de Sabah gazetesinde on ay süreyle “Sütun” başlığı altında yazılar yazar; Mağara ve Işık, Gül Muştusu kitapları da aynı dönemde basılır.
1969’un Ekim ayında başlayan süreçte 126 sayı yayınlanan Diriliş‘in 1971’de yayın hayatına bir kez daha ara vermesiyle Karakoç, Milli Gazete’de “Sûr” başlıklı köşesinde yazılar yazar. 1974-76 arasında düzenli olarak 18 sayı çıkan Diriliş, ardından 1978’e kadar gazete, Ekim 1979-Eylül 1980 arasında aylık olarak 12 sayı yayınlanır. 7 Ocak 1983 ile 17 Haziran 1983 tarihleri arasında günlük gazete, 25 Temmuz 1988’de haftalık olarak yayınlanmaya başlayan Diriliş‘in, bazı inkıtalarla ve toplam yedi dönem 396 sayı devam eden yayın hayatı, 5 Şubat 1992’deki sayısıyla sona erer. [11] [12] [13] [14]
Sezai Karakoç ve Siyaset
Sezai Karakoç, 26 Mart 1990 tarihinde kurduğu ve amblemi “güller açan gül ağacı” olan Diriliş Partisi veya DİRİ-P ile siyasi araneya girer. Karakoç yedi yıl boyunca partinin genel başkanlığını yürütür. 18 Şubat 1997’de, üst üste iki genel seçime mazeretsiz olarak girmediği için parti kapatılır. [15] [16] Yüce Diriliş Partisi ise, Sezai Karakoç tarafından, 1997 yılında ardarda iki genel seçime katılamadığı için kapatılan Diriliş Partisi’nin (DİRİ-P) yerine, 17 Nisan 2007 tarihinde kurulan siyasi partidir. Partinin kısa adı “YÜCEDİRİ-P”dir ve amblemi de “dolunay, gül ağacı ve yol”dur. Amblemin manası ise, ‘Diri’ olan ‘Gül’dür; ‘Yüce’ olan ‘Ay’dır ve ‘Yol’ da ‘Parti’dir. [17] [18] Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç, “Tek toprak, tek İslâm ülkesi, tek İslâm devleti ve tek İslâm medeniyetini yeniden gerçekleştirmeliyiz. Memleket için asıl gerekli olan hareket inşallah yerini bulur ve etkinliğini gösterir. Milletimizin, ülkemizin ve bütün Müslümanların geleceği böylece sağlanmış olur” der. [19] Yüce Diriliş Partisi’nin Diriliş Çağrısı ve Diriliş Işığı diye iki yayın organı vardır. [20] [21] Bu arada, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ne ait Senato’da 25 Aralık 2019 tarih ve 14/1 sayılı karar doğrultusunda Sezai Karakoç’a Fahrî Bilim Doktoru unvanı, Diriliş Yayınları’nın ofisinde, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız tarafından takdim edilir. [22] [23] [24] [25] [26]
Yüce Diriliş Partisi’nin kurucuları şunlardır: Muhittin Ağırman, Mehmet Ali Anderoğlu, Osman Arı, Hasan Aslan, Ahmet Şenol Aybek, Kâmil Aydın, Süleyman Mustafa Başköylü, Mehmet Bölükbaşı, Hamit Can, Vahit Döğenci, Recai Dönmez, Mehmet Akif Ersoy, Ahmet Mesut Güleçyüz, Ali Ulvi Hafızoğlu, Mustafa Necati Hanönü, Abdullah Suphi Işıklar, Yılmaz Karabul, Ahmet Sezai Karakoç, Halil İbrahim Kaymak, Recep Kırıkçı, Fahri Safa Küpçü, Cemal Özalp, Mehmet Besim Özsüer, İhsan Öztekin, Mehmet Peker, Osman Sarı, Mehmet Yener Sonuşen, Yahya Terlemez, Mustafa Tuğ, Ahmet Yavuz, Mustafa Yavuz, Murat Yıldız, Lütfü Yılmaz, Ali Yüksel. [27]
ESERLERİ
Şiir
Şiirler I (Monna Rosa)
Şiirler II (Şahdamar-Körfez-Sesler)
Şiirler III (Hızırla Kırk Saat)
Şiirler IV (Taha’nın Kitabı, Gül Muştusu)
Şiirler V (Zamana Adanmış Sözler)
Şiirler VI (Ayinler/Çeşmeler)
Şiirler VII (Leylâ ile Mecnun)
Şiirler VIII (Ateş Dansı)
Şiirler IX (Alınyazısı Saati)
Gün Doğmadan (Toplu Şiirler)
Çeviri Şiir
İslâmın Şiir Anıtlarından
Batı Şiirlerinden
Söyleşiler
Tarihin Yol Ağzında
Çıkış Yolu – 1
Çıkış Yolu – 2
Çıkış Yolu – 3
Tiyatro
Armağan
Piyesler – I
İnceleme
Mehmet Âkif
Yunus Emre
Mevlânâ
Hikâye
Hikayeler – 1 (Meydan Ortaya Çıktığında)
Hikayeler – 2 (Portreler)
Günlük Yazılar
Günlük Yazılar – 1 (Farklar)
Günlük Yazılar – 2 (Sütun)
Günlük Yazılar – 3 (Sur)
Günlük Yazılar – 4 (Gün Saati)
Düşünce
Ruhun Dirilişi
Kıyamet Aşısı
Çağ ve İlham I-II-III-IV
İnsanlığın Dirilişi
Yitik Cennet
Makamda
İslâmın Dirilişi
Gündönümü
Diriliş Muştusu
İslâm
Diriliş Neslinin Âmentüsü
İslâm Toplumunun Ekonomik Strüktürü
Düşünceler I-II
Dirilişin Çevresinde
Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi I-II-III
Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı I-II
Unutuş ve Hatırlayış
Varolma Savaşı
Çağdaş Batı Düşüncesinden
Samanyolunda Ziyafet
Deneme
Edebiyat Yazıları – 1
Edebiyat Yazıları – 2
Edebiyat Yazıları – 3 [28]
ESERİN KONUSU
Rönesans öncesi ve sonrasını, özellikle de Rönesans’tan sonra Batının insanlığı nasıl bir boşluğa, buhrana, anlamsızlığa sürüklediğini anlatan bir eser. Batının düştüğü buhranın yanısıra, Batının peşinden sürüklediği devlet ve milletlerin yaşadığı buhran ve Müslümanların buhrana karşı dirençsizliği ele alınmıştır. Yeri geldiğinde, Eski Yunan’a, Hint mitolojisine, Asya’ya, Afrika’ya temas edilmiş; çok çeşitli sanat, edebiyat, felsefe, bilim bahisleri işlenmiş; kişi bazında ise Doğudan Batıdan çeşitli şahsiyetler zikredilmiş; bazılarının yaşanan buhrandaki rolleri yorumlanmıştır.
ESERDEN FRAGMANLAR
Eski medeniyetler, bir kenara bırakılamaz. İnsan ruhunun tarihi gibidirler. İnsan başarısının sergileridir onlar. İnsan çilesinin vazgeçilmez anıtlarıdırlar. [29]
İnsanlık, tekrar bu medeniyet muhasebesini yapmak ve peygamberlerin yolu olan hakikat medeniyetine dönerek yenilenmek, tazelenmek, yeni bir ruh ve hayat kazanmak, dirilmek zorundadır; insanlığın ruhu bu yeniden doğuşa gebedir. [30]
Batının ve dolayısıyla dünyanın bugünkü bunalımı, geçici bir bunalım değildir. Hatta bir bakıma belki bunalım bile değil. Çünkü: Bunalım, temel değişmeksizin oluşan sarsıntılardan doğar. Sarsıntılar temele yaklaştıkça bunalım büyür. [31]
Kökten değişimin veya çöküşün başladığı yerde bu oluşum en önce düşünürleri, şairleri etkisi altına alır. Medeniyetin uzağı görme, duyma ve yakalama gücü olan şairler ve düşünürler toplumun veya insanlığın mutluluğunu kitleden daha önce sezdikleri gibi, gelmekte olan yıkıntı ve düşüşlerin titreşimlerini de vaktinden önce kaydederler. Bu yüzdendir ki, en çok bunalan kesim, toplam bunalım için sağlıklı bir açıklama ve hele çözüm getiremez. Nitekim Avrupa düşünürleri bunalımın veya daha doğrusu duraklayışın, çöküşün temel sebebine eremediler. [32]
Rönesans, temelinde iki eksiği taşıyordu. Bunlardan birincisi, her yeni oluşta bulunması gereken yeterli orijinal özün bulanmayışıydı. Yani yeni bir insan oluşmasındaki büyük yenilik sükûneti veya tazeliği Rönesans akımında bulunmuyordu. İkincisi, Rönesans’ın İslâmı gereği gibi değerlendirmeyişiydi. İslâma olan ilgisinin zayıflığı, Rönesans akımının metafizik temelini zayıf bıraktığı gibi insana ve dünyaya sağlıklı bir bakıştan da onu mahrum etti. [33]
Ortaçağa karşı çıkar gibi görünüp İslamın yolunu kesmek ve onun yerini almak isteyen Rönesans artık çağımızda tükenmeye yüz tutmuştur. [34]
İnsanlık uyanmaya başlıyor ve Batıdan hesap sorma gücüne ermeğe çalışıyor. Görünüşte Batılılaşıyor, gerçekteyse Batıyla hesaplaşabileceği bir eşit güç düzeyine ulaşmak istiyor.[35]
Bugün bütün insanlık, kölelerin Roma’ya isyanı gibi bir isyan içindedir Batıya karşı. Batıya özeniş ve Batılılaşış gibi görünen şey, aslında Batının silâhıyla donanmak, Batı gücüne kavuşmak, sonra da Batının etkisinden kurtulmak arzusunun görünüşlerinden başka bir şey değildir. [36]
Bir başka deyişle, yeni çağın ruhu olan İslâma karşı kendini savunmuk için ortaçağ ruhu olan hıristiyanlık eski çağı, antikiteyi yardıma çağırmıştır. Bir nevi, gelecek zamana karşı geçmiş zamana siğınmak… Tarih ve insanlık açısından bu davranış olumsuz. [37]
Rönesans’ın açılışıyla hıristiyanlık belki yok olmaktan kurtuldu. Çünkü, bu girişim olmasaydı, İslâm içinde eriyecekti. Yok olmaktan kurtuldu ama bir daha kendi başına varolmamak şartıyla. Halbuki gönül rızasıyla İslâma teslim olsaydı, insanlığın yararına olacaktı bu ferâgat. İnsanlık yeni bir döneme girecekti. Antikiteye geri dönüş gibi bir ters olguyla kararmayacaktı tarihin alnı. [38]
Hiristiyanlığın doğuşunu konu alan ilk Rönesans ressamları bile farkında olarak, olmayarak kayıtsız şartsız hıristiyanlıktan çok, antikiteye bitişik, antikite ışığında olan hıristiyanlıkla ilgileniyorlardı. [39]
Rönesans’tan bu yana tek ilerleyiş, ya da doğru bir deyişle önemli tek ilerleyiş, teknik alandadır. O da, gizli bir şekilde İslâmdan alınmış bir araştırma ve ilim metod ve temellerine dayalı olarak başlamıştı. Rönesans, görünüşte antikiteye dönüş gibi idiyse de gerçekte İslâma karşı savunma girişimiydi. [40]
Peygamber izi, insan tarihini jeolojiden, tabiat tarihinden, fizikten ayırıyor, onu ayrı bir kişilik kazanmaya çağırıyor. Peygamber izi, insan alınyazısına alabildiğine ve olabildiğine genişlik ve özgürlük bağışlıyor; buna karşılık, tabiatı sınırını aşmamaya, çizgisinin dışına taşmamaya ayarlıyor. [41]
Tapınak, geleceğin tapınağı, diriliş ocağı olacaktır İnsanları toplayan, dirilten ruh kuruluşu ve ocağı. [42]
Gelen diriliş erleri, çağın alnına “Devrim yok, Diriliş var” sloganını yazacaktır. Ya da “Gerçek Devrim Diriliştir” sloganını. Ya da, devrimi bu günkü anlamında kullanan bir deyiş içinde: “Devrimin ötesi var: Diriliş” sloganı. Batı, hep devrim “ihraç etti”. Şimdi de Diriliş “ithal” etsin. [43]
FAYDALANILAN KAYNAKLAR
1 https://web.archive.org/web/20160311160532/http://fayrap.com/sezai-karakoc-79-yasinda/ (25.8.2021)
2 https://www.biyografi.info/kisi/sezai-karakoc (25.8.2021)
3 https://www.bolgegundem.com/sezai-karakoc-kimdir-nereli-1351572h.htm (25.8.2021)
4 Sezai Karakoç, ‘‘Hatıralar’’, Diriliş Dergisi, 29. yıl, 7. cilt, 3. sayı, 1988, s. 11
5 Turan Karataş, Doğunun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, İz Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul, 2019, s. 21
6 Turan Karataş, Doğunun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, İz Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul, 2019, s. 21-22
7 Karataş, a.g.e., s. 23
8 Hasan Ali Servi, Sezai Karakoç’un Diriliş Fikri ve Medeniyet Anlayışı, Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2021
9 Sezai Karakoç, Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi II, Diriliş Yayınları 5. Baskı, İstanbul 2015, s. 4
10 Sezai Karakoç, s. 9-10-11
11 https://www.biyografya.com/biyografi/17233 (25.8.2021)
12 http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/karakoc-sezai (26.8.2021)
13 https://www.kacyasinda.com/sezai-karakoc-332/ (26.8.2021)
14 https://www.biyografi.info/kisi/sezai-karakoc (26.8.2021)
15 http://www.tesav.org.tr/wp-content/uploads/2017/03/3.1923ten_Bu_Yana_Kurulan_ve_Kapatilan_Siyasi_Partiler.pdf (26.8.2021)
16 https://tr.wikipedia.org/wiki/Dirili%C5%9F_Partisi (26.8.2021)
17 https://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCce_Dirili%C5%9F_Partisi (26.8.2021)
18 https://www.yargitaycb.gov.tr/icerik/1191 (26.8.2021)
19 https://web.archive.org/web/20160123060947/http://www.haberler.com/yuce-dirilis-partisi-genel-baskani-karakoc-5178719-haberi (26.8.2021)
20 http://yucedirilis.org.tr/dirilis-cagrisi/15/02/ (27.8.2021)
21 http://dirilisisigi.gen.tr/dirilisisigi.pdf (27.8.2021)
22 https://www.cumhuriyet.edu.tr/haber/8556-universitemizden-sezai-karakoca-fahri-bilim-doktoru-unvani-verildi (27.8.2021)
23 https://www.dunyabizim.com/havadis/sair-ve-mutefekkir-sezai-karakoca-fahri-doktora-unvani-verildi-h39770.html (27.8.2021)
24 https://www.haber7.com/guncel/haber/2930641-sair-ve-mutefekkir-sezai-karakoca-fahri-doktora-unvani-verildi (27.8.2021)
25 https://www.milligazete.com.tr/haber/3448875/sair-ve-mutefekkir-sezai-karakoca-fahri-doktora-unvani-verildi (27.8.2021)
26 https://www.haberturk.com/sivas-haberleri/74453908-cumhuriyet-universitesinden-sezai-karakoca-fahri-bilim-doktoru-unvani (27.8.2021)
27 http://yucedirilis.org.tr/parti-kuruculari/ (27.8.2021)
28 http://www.dirilisyayinlari.gen.tr/ (28.8.2021)
29 Sezai Karakoç, İnsanlığın Dirilişi, Diriliş Yayınları 26. Baskı, İstanbul 2018, s. 10
30 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 11
31 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 15
32 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 16
33 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 18
34 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 19
35 Sezai Karakoç, a.g.e. s .22
36 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 23
37 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 25
38 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 26
39 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 27
40 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 29
41 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 40
42 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 53
43 Sezai Karakoç, a.g.e. s. 80
Detaylı bir içerik olmuş. Üstelik de akıcı. Teşekkürler