Sizden Gelenler: Kıyametin Kopuşu

Yasin Kendirci

* “Ne zaman gelip çatacak?” diye sana kıyamet saatini sorarlar. De ki: “Onun hakkındaki bilgi sadece rabbimin katındadır. Vakti geldiğinde onu açığa çıkaracak olan ancak Allah’tır. O (kıyamet), göklere de yere de ağır gelecektir! Sizi ansızın yakalayacaktır!” Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi Allah katındadır, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Araf 187, Diyanet)

* Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. Kıyamet bir göz kırpması kadar yahut daha da kısa olacaktır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. (Nahl 77, Diyanet)

* O gün (kıyamet günü) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; sûra da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir. (Kehf 99, Diyanet)

* Bilâkis onlara kıyamet ansızın gelecek ve onları şaşkına çevirecek. Artık ne onu geri çevirebilecekler ne de kendilerine süre verilecektir! (Enbiya 40, Diyanet)

* Sonra da kıyamet gününde rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.(Zümer 31, Diyanet)

Yukarıdaki beş ayette anlatılan, kıyametin kopuş şeklidir:

1- Âni olacaktır.

2- Tarih bilgisini Allah bildirmemiştir.

3- Vakti geldiğinde açığa çıkacaktır.

4- Göklere ve yere ağır gelecektir.

5- Kıyamet günü biz onları birbirine çarparak çalkalanır halde bırakmışızdır.

6- Sûra üfürülür.

7- Böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.

8- Kıyamet gününde hesaba çekileceğiz.

Kıyamet için iki ana unsurdan sözkonusudur:

1- Tüm kainattaki hayatın sonlandırılması.

2- ‘Yeniden diriliş’.

Kainatın yok olması da, diriltilip hesap gününün yapılması da kıyametin konusudur. Bu yazıda kainatın sonlanmasından öncesine ve hesap günü dirilişten sonrasına bakmayacağız. Asıl konumuz, kopuşun nasıl olacağı ve tekrar nasıl dirileceğimiz. Yukarıdaki beş ayet, kıyametin bu iki unsurdan meydana geldiğini gösteriyor.

Peki bu kopuş ne şekilde olacak? Asıl can alıcı nokta şimdi başlıyor. Bunun ne şekilde olacağını anlatabilmek adına, Kur’ân’ın kainata nasıl baktığını aktarmalıyız. Kur’ân birçok âyette örnekler verirken, ‘iman edenler için onda Allah’ın ayetleri vardır’ (“le âyeten” kelimesi, hicr 77, Diyanet) gibi, kainatın da Allah’ın bir ayeti olduğunu söyler. Hakikaten öyle. Kainatı ‘OL’ demesiyle yaratan Allah değil midir? Tıpkı Kur’ân gibi, kainat da Allah’ın kelâmıdır.

‘Kün fe yekûn’, üç safha olarak karşımıza çıkıyor: Kün, emrin kendisi. Fe, aracı (ses, düşünce, ışık, hareket vesâirenin, bilumum enerjinin yâni gücün açığa çıkma hâlleri olduğunu hatırlayalım). Yekûn ise emrin yerine getirilmesi; o şeyin emredildiği gibi ‘OL’ması.

Maddenin oluşabilmesi için, evvelâ o maddenin sığabileceği ‘BOŞLUK’un olması gerekmez mi? İlk yaratılıştaki boşluktan kasıt, bizce saf boşluktur. Bizim tabiatta gördüğümüz, çeşitli gaz veya katı veya sıvı bulunduran bir nevi plazma şeklindeki atmosferik boşluğu kastetmiyoruz. Saf boşluk, buraya dikkat, ‘enerjisiz ve kütlesizdir’. Yâni toplu iğne ucu kadar saf boşluğa tüm kainatı sığdırabilirsiniz. Kütlesi olmadığı için, istediğiniz kadar büyütebilirsiniz. Kainat büyüdükçe büyür. Oluşum süreci bizce işte böyledir. İlk emri Allah vermiştir. Saf boşluğun içindeki ilk maddenin Allah’ın emri olduğunu söyleyebilir miyiz? Ne şekilde olursa olsun, ister ses, ister düşünce, ister hareket, ister görüntü olsun, hepsi de enerji mahsulüdür, güç mahsulüdür. Kainat, bizim nazarımızda, Allah’ın gücüyle oluşmuş ‘KUDRET HELVASIDIR’.

Emrin gereği olarak, bir bakıma kainatın kendisi de, bir bakıma bizler de, birer maddeyiz. Enerji yoğrulmuş, maddeye dönüşmüştür. Madde hâline gelene kadar çok safhalar geçirmiş, son hâlde bizler %99.99…. boşluk (plazma şeklindeki) + %0,00…..1 de enerjiden oluşmuş olduk. O trilyonlarca DNA’dan oluşmuş farklı karakterler bizleriz. Ve çeşitli madde ve mahlûkat. Peki ilk ândaki saf boşluğu dolduran %100 saf güç nereye gitti? Bizce hiç bir yere gitmedi ve her maddenin atomlarında bizce en iç noktada duruyor. Matruşka gibi. Her zerre Allah’ın emrini taşıyor. ‘Tanrı Parçacığı’ adı altında aradıkları madde de bizce işte bu: Enerjinin en saf hâli. Saf güç; %100 Kudret.

(…)

Kıyametin kopuşuna gelince… Allah’ın emri, vakti geldiğinde açığa çıkacaktır. (Araf 187, Diyanet). İsrafil’in Sûr’a üflemesi, Allah’ın emrinin açığa çıkmasıdır. Nasıl ki ölüm Allah’ın emri olup Azrail tarafından ‘tabiî bir şekilde, kainata uygun olarak’ yerine getiriliyorsa, nasıl ki Mikail vazifesini tabiat şartlarına uygun olarak yerine getiriyorsa, İsrafil de bizce aynı şekilde kainata uygun olarak vazifesini yerine getirecektir. Kıyamet de belki diğer her hâdise gibi sebebler dairesine uygun şekilde kopacaktır. Atom parçalanalı neredeyse bir asır oldu. Atomaltı maddelere ulaşılmış olsa da henüz enerji altına yâni saf enerjiye ulaşılamadı. Fakat ulaşılması bizce uzak değildir. Cern’de bayağı yol katedildi. Bizce, bir asrı geçecek, iki asrı geçmeyecek; belki de Tanrı parçacığı dedikleri % 100 saf enerjiye ulaşıldığında, kainatla temas ettiğinde kıyamet kopacaktır. Kimbilir. Vesselâm…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR