Sokratis’in ‘Anytos’ Diyaloğundaki Birkaç Kavram

Bu yazıyı kaleme almamdaki temel sebeb şu; Eski Yunanca’dan veya modern Yunanca’dan Türkçe’ye veya diğer dillere yapılan tercümelerde bâzen kelimenin çıplak (klasik) mânâsı veriliyor ve işin edebî, felsefî veyâ mecâzî mânâsı bilerek ya da bilmeyerek es geçiliyor. Metaforlar, göndermeler vs. boşa gidebiliyor. Hele ki, Platon, Aristoteles, Xenon (Zinon) gibi oldukça teknik bir dil kullananlar için bu durum daha da bir mühim hâl alıyor. Çok sayıda olan bu ‘es geçmeler’in hepsine değinebilmek ya da hepsini tesbit edebilmek mümkün değil, bir paradigma olarak birkaç misal vermek istedim. Bu arada, özel isimleri bilerek orijinalleri gibi yazdım. Okurların, «daha ‘Platon’un ismini doğru dürüst yazamıyor bir de kalkmış mütalaa yapmaya çalışıyor, öküz herif» demelerinin baştan önüne geçmek için bu notu da düşelim.

«Bu Anytos, herşeyden evvel, zengin ve usta bir babadan doğdu»

Diyalogun çevirisinde kullanılan ve bâzen «usta», bâzen de «bilge» biçiminde çevirilen kavramın orijinal metindeki karşılığı «Sofos»tur. «Sofos»un birinci mânâsı «becerikli», «istidatlı» olup daha ziyâde, «san’atsal» veya «teknik-zanaatsal» bir ustalığa işâret eder. Bu mânâ, «Sofos»un, «bilge» veya «âlim» veyahut «hikmetli adam» mânâlarından evvel gelir ve yoğunlukla kullanılır. Anytos’un babasını tanımlama bağlamında Sokratis’in ona yüklediği «Sof^ıa», bir «hikmet» nitelemesi değil ve fakat bir «teknik ustalık», «teknik beceri» nitelemesidir. Batı dillerinde, özellikle Fransızca’da «compétence» (Kompêtans) kelimesiyle karşılanmaktadır ki, uygun tercüme de böyle olmalıdır.

Anytos’un babasının ismi olarak zikredilen «Anthêmıon», «Küçük çiçek» mânâsını taşır ve kuvvetle muhtemelen, «zanaatkârlık ustalığı»nı yakalamış ve «kâmil mânâda hikmetliliğe» doğru yelken açmış ferdi tanımlamak için bu isimle tesmiye edilmiştir. Eski Yunan’da «Anthos» (Çiçek) kavramı çok önemli addedildiğinden bu ismi almak isteyenlerin sayısı da öyledir. «Antoloji» kelimesi de «Anthos» ve «Logos» kelimelerinin terkibinden meydana gelmiş olup, en güzel çiçek demeti mânâsına gelir ki, aşk şiirleri o devirde bu şekilde tanımlanıyordu. Anthêmıon da «gelişmeye açık» bir küçük çiçek olarak tanıtılıyor.

«Thebeli İsminîas»tan kimin kastedildiği çok net değildir. Genel kanaat, Peloponisos (Moria-Mora yarımadası) Harbi sonunda Thebe şehrinde, İsminîas isimli bir demokrat parti lideri olduğudur ki bu, Anytos taraftarı olan Atinalı demokratlara yardım etmiştir. Fakat bu yardımın karşılığında yüklü bir ekonomik kazanç elde etmiştir. Aynı İsminîas, Sokratis’in ölümünden 4 yıl sonra, Yunanistan’da Sparta’ya karşı ayaklanmaları örgütlemesi için Persler tarafından angaje edilmiş olan Timokratis tarafından da satın alınmıştır. Aynı cümlede geçen «çok kudretli (mutlak kudretli) kişinin bir hazinesi» deyiminin orijinali «ta polikratos hrîmata»dır. Buradaki «Polikratos» kavramının, «Polîkratis» isimli isimli bir kişiye denk düştüğü iddiası vardır. İrodotis’in (Herodot) bahsettiği, Samos tiranı olan bir «Polîkratis» mevcuttur ve bu İ.Ö. 4. yy’da yaşamıştır. Bu nedenle, İsminîas’la «maddî-kronolojik» bir ilişkisi olması beklenemez. Bazı yazarlar, «Polikratîs»in «Timokratis» biçiminde okunması (algılanması) gerektiğini teklif ederler. Ancak bu da, Platonas (Aristokles) tarafından öngörülmüş bir anakronizm’i (zamandışılık) düşündürecektir. Burada Sokratis’in, Anytos’un büyük geliriyle ilgili bir mecâza başvurduğu söylenebilir mi? Bu servet babasından miras kalmış ve İsminîas’ın satın alınmasında büyük ölçüde kullanılmıştır, böylece «çok kudretli adam» olarak tanımlanmıştır. Sokratis’in «tarih bilmeceleri»ni tam olarak idrâk edebilmek pek kolay değil. Genel kanaat odur ki, Anytos’un babasını onunla biraz daha zıdlaştırmak için kullanmıştır.

«Kendi öz ustalığından ve uygulamasından» cümlesindeki «uygulama» kelimesinin orijinali «Epimelia»dır ki, «itinâ göstermek, alâkadâr olmak, gözetmek, kollamak, uygulanmak» mânâlarını üstlenen «epimelisthe» fiili tarafından tasvir edilen aksiyonun maddî belirteçidir. Bu bakımdan «Epimelia», ‘birşeye, özellikle de hususî ve kamusal işlerle ilgili birşeye itinâ gösterme’ anlamına gelir. Bunun yanısıra ‘gözetim’ ve ‘idâre’ mânâsına da gelmektedir. O hâlde Sokratis’in burada vurgulamak istediği, Anytos’un babası zenginleşti çünkü çevresinde ustalığıyla bilindi ve işlerine itinâ gösterdi, oğlu Anytos gibi, ‘usta’ olmadığı (siyâset) gibi şeylere bulaşmadığıdır. Sokratis’in Site’deki (devletteki) adâleti, herkesin kendisini usta olduğu aktiviteye adaması ve sâdece onunla uğraşması olarak tanımlar. Sahaların (iş türlerinin) birbirine karışması hâlinde, örneğin bir zanaatkârın Site’yi yönetmek isteyerek siyâsallaşması, Sokratis’e göre ‘adâletsizlik’tir. Aynı Anytos’un, ‘Savunma’da «zanaatkârların ve politikacıların temsilcisi» olarak takdim edilmesi gibi. Denebilir ki, Anthêmion, en azından zanaatkârlı makamında kalarak konumuna has bir «bilgelik» göstermiştir.

«Mağrur bir yurttaş olarak» cümlesindeki «mağrur» kelimesinin orijinal metindeki karşılığı «İperîfanos» olup, «kibirli, mağrur, müftehir» mânâlarını taşır. Bu kavram genelde ‘menfî bir mecâz’ ifâde eder. Daha müsbet bir mânâ olarak ise bâzen «müdhiş, göz kamaştırıcı» demektir. «Kibirden şişinen-böbürlenen» deyişinin orijinali ise, «Ogkôdîs»tir. Bu sıfat, «hacim, kütle» anlamına gelen ‘Ogkos’dan türemiştir. Kelimenin bir diğer anlamı ‘şişlik, ağırlık, ehemmiyet’ veya menfî olarak ‘şübheli iddia’ veya ‘gösterişli davranış’tır. ‘Majeste tarzı’ anlamına da gelir. ‘Ogkôdîs’ sıfatının soneki olan ‘-odis’, ‘ozin’ fiilinden menşe alır ki, bu fiilin anlamı ‘hissetmek, koku almak, koku yaymak’ olup, ‘koku olarak birşeye benzemek’ mânâsına işâret eder. O hâlde, bu kelimeyi mot a mo çevirirsek, ‘şişliğin rayihâsı’ veya ’ağırlığın kokusu’ ya da ‘kütlenin yaydığı koku’ demek lâzımdır. Bilim (Tabâbet) dilinde ise ‘Ogkos’, ‘tümör, ur, şişlik’ mânâlarına gelip, tümörleri ve kanserleri inceleyen bilim dalına bugün ‘Onkoloji’ adı verilmektedir.

«Çekilmez, tahammül edilmez» olarak verilen deyişin orijinali ‘Epahthis’tir. Bu kelime, «Epi» yani ‘üst, üzerinde’ öneki ve «Ahthos» yani ‘yük, vazife, hammallık’ kelimelerinin terkibinden müteşekkildir. Andırımsal mânâda ise ‘Ağırlık fikri, mânevî yük, mânevî azâb’dır. O bakımdan, ‘Epahthis’i, ‘ağırlığıyla üstüne çöken, yüklenmiş olan’ veya ‘taşınamaz, çekilmez’ olarak tercüme etmek mümkündür.

«Ilımlı, iyi, sevimli» olarak çevrilen kelimenin orijinali ‘Kosmıos’tur. Kelime ‘Kosmos’tan mülhem olup birinci anlamı ‘düzen-nizâm veya iyi nizâm’dır. (Hem maddî hem de mânevî mânâda). Bir kişi için ‘Kosmios’ sıfatı kullanıldığında, onun maddî-mânevî mânâda düzenli bir hayat sürdüğünü belirtmek isteriz.

«Doğru» olarak tercüme edilen kelimenin orijinali ‘Efstalis’tir. Bu sıfat, ‘hazırlamak, donatmak, giydirmek, silahlandırmak, altını yapmak, altyapısını kurmak, sevketmek’ gibi mânâlara gelen ‘Stelo’ fiilinden türemiştir. «Ev-Ef» öneki, ‘güzel, hoş, iyi’ mânâsına geldiğinden, ‘Efstalis olmak’ demek ‘iyi donanımlı, iyi hazırlanmış’ anlamını yüklenir yani sâdece ‘doğru’ değil de ‘doğru bir duruş’ biçiminde tercüme etmek lâzımdır.

«Bunu iyi eğitti ve yetiştirdi» cümlesinin orijinali «Ef ethrepsen ke epedefsen» şeklindedir. ‘Ethrepsen’, ‘Trefo’ (beslemek, geçindirmek, nemâlandırmak, kendine tâbî kılmak, bağlamak) fiilinin ‘di’li geçmişidir. Fiilin bir diğer ve nadir olarak kullanılan anlamı ise ‘yağlandırmak, yağlı kılmak, semirtmek»tir ve daha ziyâde ‘besi domuzları’nı kasden bâzen de mecâzen kullanılır. ‘Epedefsen’ ise ‘Pedevo’ (Eğitmek) fiilinin ‘di’li geçmişidir ve maddî eğitimden ziyâde ‘Ruh’un şekillendirilmesi’ mânasınadır. Yani bedenen yetiştirirken (semirtip beslerken) ruhen eğitmek. Burada tam net olmayan, Sokratis’in Anytos’u mu yoksa Anthêmion’u mu kastettiğidir. Sokratis cümlesine şöyle başlar: «Prôton men» (Evvelâ, öncelikle) ki, girişte Anytos’un babası üzerine söylecekleri vardır bilâhare «Epita» (daha sonra) diyerek Anytos üzerindeki değerlendirmelere geçtiği varsayılır. Fakat cümlenin bu son parçası yani «Ef ethrepsen ke epedefsen» kısmı ki, ikinci bir «Epita» (daha sonra) ile başlar, Anytos’un babasına tekâbül etme ihtimali yüksektir.

«Onu kendilerine tercih ettiler» cümlesinde kullanılan vasıtanın fikrî (zihnî) karakterini hassas kılmak için böyle tercüme ediliyor. Orijinali ise, ‘kendilerini onunla memnun ettiler’ şeklindedir. Atinalılar onu (Anytos) ‘kanun icracısı’ olarak seçtiler demek istenmiştir. Anytos’un bu takdimini, müteâkip tartışmanın ışığında yeniden okumak gerekir ki, orada Atina’nın büyük politikacılarının ‘faziletleri’ni kendi öz evlatlarına tevârüs ettiremedikleri (beceriksizlikleri) mes’elesi ortaya çıkacaktır. aslında burada Anytos, yerinde kalmayı bilmiş bir zanaatkârın oğlu olarak takdim edilmektedir fakat oğluna bu ‘bilgeliği’ aktarmayı becerememiştir. Bu durum, Anytos’un, babasının parasının ‘siyâsî mutlak iktidar’ı (kudreti) satın almaya yeteceği yanılgısına düşmesine yol açmıştır. Menon’u kabul etmeye gerek görmeyen Anytos, Sokratis’ten çekinir.

«Ya eğer iyi ayakkabıcı olmasını isteseydik ne olacaktı?» cümlesindeki «ayakkabıcı»nın orijinal metindeki karşılığı «Skitotomos»tur. Etimolojik olarak, ‘Tomi’ (Kesi, kesme, kesim, kesit) ve ‘Skitos’ (Deri) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelir. Mecâzî olarak ele alındığında bedeninin en alt (aşağı, yere yakın) kısmına itinâ gösteren mânâsı yüklenirken, ‘Epithimie’ (ihtiraslar, tutkular) bağlamında da ‘Devletin 3 parçalı ruhu’na bir atıftan bahsedilebilir. Öte yandan, bize hareket fırsatı ve niteliği veren Ruh’un, ayakları birer ‘kımıldama’ vasıtası olarak bize bahşetmesi şeklinde yorumlayanlar da vardır. Veyahut, ayakkabıcıya yüklenen ‘sembolik’ bir rol de, tabiattan gelen derinin (ayak derisi), ikinci bir (ölü) deriyle (hayvan derisi) saklanıp örtülmesi ve bu bağlamda hayvanata göre insanın bir yanıyla ‘zaafiyeti’ diğer yanıyla ise insanın ‘örtülülüğü-sırrı’ vurgulanmıştır. Ayakkabıcıyı doğru okumak gerekir!

«Sağduyu» kelimesinin orijinal metindeki karşılığı «Sôfronimen» olup kelime «Sôfrono»dur, o da «Sôfrôn» yani ‘Zihnî Sıhhat’tir. Eşdeyişle, ‘Hissiyatı yüksek, bilge ve itiyatlı kişi». «Sağduyu» yetmiyor.

«Flüt oyunu». Eski Yunan’da ‘Musa’lar (güzel san’at perileri) sâdece müzikle değil bütün san’at disiplinleriyle Ruh’u şekillendirmeye adanmışlardır. ‘Musikos Aner’ deyimi ise ‘Kültür imbiğinden geçirilmiş insan’ı ifâde eder. Fakat Sokratis burada ‘Avlos’u (Flüt) seçerek, müziğin en bayağı ve en az asil tarafından bir giriş yapmaktadır zira bu enstrumanı o devirde Atina’da düşük karakterli kadınlar ve köleler çalmaktaydılar ve san’atlarından ziyâde ‘etleriyle’ hayatlarını kazananlar arasında revaçta olan bir enstrümandı.

Bir not olarak Gürselgil ustanın ‘Putperestler’ makâlesini okudum ve yeniden mitolojiyle ilgili bazı şeyler yazma arzusu geldi. İleride yazmayı düşünüyorum, inşallah.

 

Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR