Entellektüel deyince benim aklıma ‘Tel, Tel, Tel, Entellektüel’ diye bir ezgi geliyor. Zannedersem, ya Fikret Kızılok’undu ya da Bülent Ortaçgil’in, tam hatırlayamıyorum.
Entellektüel: Kelimenin orijinal (Fransızca) yazılışı ‘Intellectuel’ (masculin-eril) ve ‘Intellectuelle’ (féminin-dişil). Aşağı Latince’de ‘Intellectualis’. Buradan fransızca’ya geçiyor. 1265 senesinden beri kullanımda. Yani, 738 senedir ‘entellektüeller’ kendi orijinal isimleriyle (entellektüel) olarak mevcudlar bu âlemde. Kelime, fransızca ‘Intelligence’ kelimesine bağlanıyor (bilme, zekâ, akıl, haber, istihbarat, ahlâk, ruhî mânâ, zihin, fikir). Entellektüel için, “Eşyâ ve hâdisatı anlama ve tarif etme açısından, özel bir zevki olan, toplumun zihnî hayatındaki gelişmelere öncülük eden şahsiyet” tanımı bana en hoş gelen tanım, gerisi hikâye. ‘Facultés intellectuelles’ dediğimiz zaman ‘Zihnî melekeler’ mânâsını yüklüyoruz cümleye. ‘La vie intellectuelle’ dersek, ‘Mânevî-zihnî hayat’a vurgu yapıyoruz. ‘Fatigue İntellectuelle’ deyince, ‘zihnî yorgunluk’ akla geliyor. Entelijansiya (Intelligentsia-Münevverler) ise, entellektüel eliti, entellektüeller zümresini ifâde ediyor. Valéry, ‘Oturan bir entellektüel, yürüyen bir sersemden evlâdır’ diyor.
Filozof: Kelimenin aslı Yunanca, ‘Filosofos’ yani ‘Hikmet-sever’. 1160 senesinde Latince’ye, ‘Philosophus’ olarak giriyor. Osmanlı, Feylesof diyor. Filozof’un tanımı, ‘Kendini, tabiatın ve ahlâkın mantık-akıl yoluyla incelenmesine veren-adayan kişi’. Voltaire, ‘Filozof, bilgeliğin ve hakikatin amatörüdür (sevgiyle yapanıdır)’ der. Yeni Türkçe’de ‘Düşünür’ deniyor ve tabiî ki, filosofos’u karşılayamıyor, her neyse.
Ha, bir de ‘Aydın’ adı verilen bir kategori var; çalıntı bir kelime bu da. Fransızca ‘Illuminé’ (İllümine-Aydınlanmış) kelimesinden aparılıp evrilmiş. İllümine kelimesi, ‘Vizyon sahibi şahsiyet’ veya ‘dînî mânâda’, ‘İç aydınlanmaya imân etmiş mistik’ veya ‘Aydınlığı dışına yansımış şahsiyet’ mânâlarında. İşte bu, ‘aydılanma’, bizi de etkilemiş ve ‘Aydın’ı benimsemişiz. Aydın’ın kelimesini bulanların etkilendiği bir başka kelime de, Osmanlıca-Arabca, ‘Münevver’ kelimesi. Münevver kelimesi Arabca, ‘Nur’ kelimesinden mülhem yani ‘Mukaddes Ziyâ’dan. Envar, Nayyir vs. kelimeler de aynı kökten. Fakat, bu ‘Münevver’, Arabca olduğundan ve İslâmî bir mânâ taşıdığından, birileri huylanmış ve ‘Aydın’ kelimesini tercih etmişler.
Filozofla Entellektüel arasındaki farkı kabul etmeme rağmen ben, en son tecridde ikisi arasında bir fark görmemekte ısrarlıyım. O hâlde, benim gibi bir câhil için, feylesof ile entellektüel arasındaki fark ‘negligeable’dir (neglijabl-ihmâl edilebilir).
Avrupa ve Dünya filozoflarının doğup yetiştikleri iklimlere şöyle bir bakalım:
Abélard (yahudî kökenli), Emile Chartier (Alain), Alembert (Jean le Rond d’), Anselme de Cantorberry, Raymond Aron (yahudî kökenli), Antoine Arnauld, Gaston Bachelard, Georges Bataille, Abbé Batteux, Jean Baurillard, Pierre Bayle, Simone de Beauvoir, Bede, Henri Bergson (yahudî asıllı), Pierre de Bérulle, Xavier Bichat, Maine de Biran, Maurice Blondel, Jean Bodin, Jacques-Bénigne Bossuet, Raymon Boudon, Pierre Bourdieu, Emile Boutroux, Jacques Bouveresse, Jean Buridian, Victor Brochard, Jean-Pierre Georges Cabanais, Albert Camus, Ernest Cassirer, Sébastien-Roch-Nicolas de Chamfort, Auguste Comte, Alexis Carrel, Condillac, Condorcet, Binyamin Constant (yahudî asıllı), Antoine-Augustin Cournot, Victor Cousin, Guy Debord, Jacques Derrida, Jean-Toussain Desanti, René Descartes, Gilles Deleuze, Antoine-Louis-Claude Destutt de Tracy, Denis Diderot, Pierre Duhem, Emile Durkheim (yahudî asıllı), Saint-Evremond, Fénelon, Jean-Henri Samuel Formey (yahudî asıllı), Michel Foucault, Alfred Fouillée, Nicolas Fréret, Galien, Gibieuf, René Girard, Paul Henri Thiery (Baron d’Holbach), Claude Adrien Helvetius, Paul Janet, Jules Lachelier, Jacques Lacan, Paul Lafargue, François Lamy, Pierre Simon Laplace, François Laruelle, Antoine-Laurent de Lavoisier, Pierre Lombard, Raymond de Lulle, Joseph de Maîstre, Nicolas de Malebranche, Jacques Maritain, Montaigne, Montesquıeu, Blaise Pascal, Henri Poincaré, Pierre-Joseph Proudhon, Félix Ravaisson, Ernest Renan, Charles Renouvier, Paul Ricoeur, Jean Jacques Rousseau, Marquis de Sade, Saint-Augustin d’Hippone, Claude Henri, Saint-Simon, Jean-Paul Sartre (yahudî asıllı), Madame de Stael, Claude Levi-Strauss (yahudî asıllı), Voltaire, Michel Henry-Levi (yahudî asıllıdır) gibi entellektüeller-filozoflar Fransa ikliminin ürünleridir.
Anaksagoras, Anaksimandres, Aleksandros Afrodisia, Aristotelis, Diogenis, Dimokritos, Empedoklis, Epiktetos, Epikuros, Efklidis (Euclides), Efnapis (Eunape), Filon (yahudî asıllı), Heraklitos, (H)ieroklis, (H)ipatia Aleksandia, (H)ippokratis, Platonas (Eflatun-Aristokles), Parmenidis, Plotinos, Porfirios, Pithagoras, Proklis, Sokratis, Thalis, Theofrastis, Ksenofon, Tarsuslu Zinon, Elealı (Zeytinci) Zinon, Kıbrıslı Zinon gibi isimler Eski Yunan ikliminin,
İbn-i Sinâ (Avicenna), İbn-i Rüşd (Averroes), İslâm Âlemi’nin Batıcı feylesofları.
Francis Bacon, Roger Bacon, Bentham, Cudworth, Charles Darwin (yahudî asıllı), Friedrich Engels, Erich Fromm (yahudî asıllı), Thomas Hobbes, David Hume (yahudî asıllı), David Peat, David Bohm, James Joyce, John Locke, Isaac Newton (yahudî asıllı), Roger Penrose, Stephen Hawking, Karl Popper, Bertrand Russel, Shaftesburry, William James, Britanya ikliminin,
Jacob Boehme, Eckhart, Fayeraband, Ludwig Feuerbach, Fichte, Sigmund Freud (yahudî asıllı), Goethe, Friedrich Hegel, Martin Heidegger, Hans Jonas, Carl-Gustave Jung, İmmanuel Kant, Leibniz, Martin Luther, Karl Marx, Friedrich Nietszche, Wilhelm Reich, Schilling, Arthur Schopenhauer, Thomas Aquino, Simone Weil (yahudî asıllı), Herman Cohen (yahudî asıllı), Hans-Georg Gadamer, Jürgen Habermas, Johann Gottfried Herder, Edmund Husserl, Carl von Linne, Albertus Magnus (St. Albert le Grand), Karl Jaspers, Alman ikliminin,
Nicolas Machiavelli, Umberto Eco, Unamuno, Bede Venerabile, Cesare Beccaria, San Bonaventure Bagnoreggio, Giordano Bruno, Marsilio Ficino, Antonio Gramsci, İtalyan ikliminin,
José Ortega Y Gasset, İspanyol ikliminin,
Francesco Petrarque, Plutarque, Seneca, Simplicius, Spinoza, Chalcidius, Çiçero, Galenus, Galilei Galileo, İamblicus, Jansenius, Lucretius, Marcus Aurelius, Erasmus Latin ikliminin mahsulleri…
Tabiî ki başkaları da var, hepsini burada zikretmemiz olanaklı değil…
İster entellektüel deyin ister filozof, hepsi de dünya fikir tarihine mührünü vurmayı becermiş insanlar.
Başkaları da var; ABD’den Noam Chomsky, Larry Laudan (her ikisi de musevî asıllı), Rusya’dan Leo Tolstoy, Piotr Kropotkin, Bakhounin, Lenin, Hindistan’dan Rabindranaht Tagor gibi.
Yukarıda zikredilenlerin hepsi, Tagor haric, Batı’nın diğerleri. Peki Şark? Orada yok mu? Var tabiî fakat hemen hepsi Garb’ın çizgisinde gidiyor, orijinalite yok. Ben, Şark deyince İslâm Âlemi’ni kasdediyorum. Çin, Japon vs. ile bir işim yok. Daha da trajik olan şey ve Müslüman dünyanın bugünkü durumuna ışık tutan gerçeklik aşağıda birkaç misâlle veriliyor:
Adı, Nasr Abu Zeid. Avrupalılar ona ‘İslâm’ın Descartes’ı diyorlar. O da tutup ‘SİDA culturel’ (Kültürel AİDS) adlı kitabını yazıyor. Bu kitabda, İslâm’ı, ‘Modernite karşıtı gerici bir dîn’ olarak gösteriyor. Buna mukâbil, ödül alıyor. 2002’de, Frankiln Roosevelt Vakfı tarafından, ‘İnanç Özgürlüğü’ madalyası verilen ilk Müslüman! Unvanını alıyor. Kitabında ilginç tanımlar var: ‘Yaratılmamış Kur’an’, ‘Dokunulmaz Şeri’ât’, ‘Altın Çağ’ın (Asr-ı Saadet’i kasdediyor) travesti tarihi’, ‘Kur’an Allah’ın sözü müdür?… Zeid, Müslümanlar’dan ‘Les Fous d’Allah-Allah’ın delileri’ diye bahsediyor… Zeid ve eşi, Hollanda’da Leyde Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ve İslâm’da rasyonaliteye yönelinmesi gerektiğini söylüyorlar. Zeyd, aslen Mısırlı yani Müslüman!..
Abdu Filâlî-Ansarî Faslı bir entellektüel. Yani Müslüman! Avrupalılar onu da seviyorlar ve ‘İslâm’ın Spinoza’sı’ adını veriyorlar. O da, İslâm halifelerinin (Hailfelik kurumunun) siyâsî bir model oluşturmaktan uzak olduklarını söylüyor. ‘Yeni bir İslâm, dünyanın ana rahmine düştü’ diyor…
Yukarıdakiler’in benzerleri de var: Sudan’da Taha, İran’da Soruş, Pakistan’da Rahman, Tunus’ta Şarfî, Fransa’da Saddıq ve Arkun gibi. Daha başkaları da… Salman Ruşdî ile Teslime Nesrin İslâm’a doğrudan sövüyorlar ve yukarıdaki mezkûr Müslümanlar’dan! Daha dürüstler.
Türkiye’de de böyle Müslüman Entellektüeller var mı? Eşek yüküyle… YNÖ, İsmail Nacar, Beyzâ Bilgin, Bahriye Üçok (öldü) ve daha sayısız entellektüel. İşte bunlar ‘Aydın’! sınıfına giriyorlar, yani ‘Türkiye Tipi İllümine’ ve Garb’ın ölçülerinden başka ölçüleri yok…
Evvelki iki makâlede, Anna Lindh’in tasfiyesinden başlayıp Lustiger’in yahudî papalık çizgisine, Nordik milliyetçilikten Fransa laisizmi ve Kuzey sosyal demokrasisine kadar geniş bir ilişkiler ağına şöyle bir dokunup geçtik. ‘Dünyanın ana rahmine düşürülmek istenen yeni İslâm’ yani yahudî-Protestan İslâm’ı! Yukarıdaki genel çerçevenin İslâm’a dayattığı rol bu, Yeni İslâm!
Yeni İslâm! retoriğinden dem uran herkes, istisnasız herkes, bilin ki, ya yahudîdir, ya Protestan’dır ya da onların işbirlikçisi yani İslâm düşmanı, yani HAİN. Ölçü budur, karşınızdaki şahsın veya kurumun bu mevzudaki duruşu, pozisyonu size onun ahlâk, namus ve karakter seviyesini ve tarafını gösterecektir. Açık ve net olarak. Burada ‘münâfıklık’ kurumu da otomatikman boşa düşecektir: Tek bir soruyla; İslâm’da reformdan yana mısın? sorusunun cevabını ‘Evet’ veya ‘hayır ama…’, ‘şurası iyi de…’ gibi cevablar veren şahıs Lustiger’le, Ricard’la, Şaron’la, Bush’la, Peres’le, kral Abdullah’la, Berlusconi’yle, Muammer al Kaddafî’yle, Hüsnî Mubaraq’la, Zeynel Abidin bin Alî’yle, Huari Boumedien ile aynı saftadır. Yani Anti-İslâm cebhededir. Herkes tavrını buna göre belirlemek zorundadır…Türkiye’nin geleceği de, bu çizgiler savaşının dışında değildir. Tel tel dökülen Türkiye entellektüelinin de bu mevzua eğilmesinde büyük faideler vardır…
Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)