Madem bir dil kitabı hazırlıyorum, şu ana kadar lafını çok ettiğim, kapalı muhabbetlerde gündeme çok getirdiğim etimoloji kelimesini burada açmak istiyorum, yani önsözün içinde. Evet, etimoloji aslında önsözün tâ kendisidir diyorum. Bu sefer böyle, en azından.
Latin lisanına 1175 senesinde, hatta biraz daha evvel Etymologiae biçiminde giriyor, Isidore de Séville’in eserinde, bilahare Eski Fransızca’ya ve ne hikmetse fazladan bir harf alarak –h– ethimologie olarak geçiyor. 1170-1190 arası bir yerlerdeyiz. Latin diline sokan kişi Varron ve bu kelimeyi Eski Yunanca ἐτυμολογία (êtimologîa) kelimesinden alıyor, aslında ödünç alıyor, niyeti bu, ancak bir kere ödünç aldığın zaman, artık o senin bir parçana dönüşüyor.
Mürekkep bir kelime: ἔτυμος (êtimos): Hakikî, gerçek, gerçeğe çok uygun, anlamları var ve bu kelimeden türeyen birkaç kelime vermemde sakınca yok: êtâzo fiili kanıtlamak, test etmek; êteôn kelimesi “aslında, gerçekte” anlamında. Logos kelimesine ise aşağıda geleceğiz ancak dar anlamını burada verebiliriz: Kelâm, söz. Etimoloji kelimesini birebir çevirirsek “hakikatin incelenmesi” anlamına gelir.
Ἐτεός à Latince ens, entis kelimeleri olarak anlamındadır ve Yunanca vn (ôn), ontoV (on) ve onta (ónta) kelimelerine denk düşer: Mevcut olan, olan, gerçek olan eşya, ousia (usía) kelimesi ise öz, varlık, gerçeklik anlamlarına gelir. Etéós formunun eski bir önek olduğu var sayılabilir: se– ve “kendinde olarak, kendi öz varlığında” anlamındadır. Buradan yola çıkıldığında “inkâr edilemez olan, gerçek, hakikat” anlamındadır. Aynı temelde Sanskritçe satya kelimesi “hakiki, gerçek”, Latince sons, sontis “sebebi olarak”; sonticus sıfatı “hakikî, gerçek, ciddi sebep – évidence.”
Etimoloji kelimesi, dilbilimde kelimelerin ve kavramların kökenini ve tarihini inceleyen bilim dalı diye kısaltılarak açıklanabilir. Birazdan etimoloji kelimesinin ikinci bölümüne (parça da denebilir) geleceḡim. Orada çok büyüleniyorum ve derine inmek istiyorum ancak bu bir önsöz ve kısa tutmam gerektiğini kendime ihtar ediyorum. Öyle de yapıyorum.
Kelimelerin bir zekâları (ruhlarından başka) vardır nev’inden sert bir ikinci giriş yapsam olur mu? Yunanca “logos” kelimesinin neredeyse her anlamda kullanılabildiğini iddia edebilirim. Örneklendirme ihtiyacım var:
Ἐν ἀρχῇ ἦν ὁ λόγος, καὶ ὁ λόγος ἦν πρὸς τὸν θεόν, καὶ θεὸς ἦν ὁ λόγος.
“Başlangıçta kelâm vardı ve kelâm Allah’la beraberdi ve Kelam Allah’tı.” (Yuhanna İncili 1).
Bu biblik metinde (Yuhanna’nın İncili) logos kelimesi, “Kelâm” (Allah Kelâmı da diyebilirsiniz) yani söz, laf, parola, kelime vs. anlamlarında.
Bu giriş, ikinci asrın iyi tahsilli ve kültürlü Yunanlar’ı için anlamlı ve anlaşılır bir ifadeydi. Lôgos’un oraya çok yakıştıḡını gördüler ve sevdiler.
Καὶ ὁ λόγος σὰρξ ἐγένετο, καὶ ἐσκήνωσεν ἐν ἡμῖν – καὶ ἐθεασάμεθα τὴν δόξαν αὐτοῦ, δόξαν ὡς μονογενοῦς παρὰ πατρός – πλήρης χάριτος καὶ ἀληθείας.
Yuhanna 14’te ise “Ve Kelâm, et (kas; beden) oldu ve aramızda ikâmet etti (ve zaferinde istiğrak ettik (dalınç hâli yaşadık), tek Oğul’un babasından gelen zaferinde olduğu gibi)” deniyor. Burada “Kelâm” bedene hulûl ediyor, yani sızıyor.
Heraklitos’tan itibaren, logos, “ilâhî düşünce” (la pensée divine) anlamını üstlendi. Yani insanın anlamlar dünyasını aydınlatan ilâhî düşünce: İşte bu anlamdır ki, lôgos’u kanatlandırdı, uçurdu ve kavramların şâhı ve karun’u hâline getirdi.
Antik Yunan düşüncesinde lôgos (λόγος); kelâm, söz, laf, mantık, akıl, bilinç, söylev, ilişki gibi anlamları hemen üstleniverdi. İlk zamanlar yazılı veya sözlü metindi ya, sonraları daha ziyade discours’a (söylev, konuşma, deme, söyleme, anlatma) meyletti. Bu logos, anlam genişlemesiyle akıl oldu, mantık oldu, düşünce biçimi, bir dili kullanma kabiliyeti ve nihayet “dil”in bizzât kendisi oldu. (γλῶσσα / glossa, γλῶττα / glotta).
Bu lôgos fikrinden Fransızca logique (lojik; modern matematik lojiğine hilafen ve daha geniş anlamda bir lojik hâkim olmaya başladı) ve bilahare İngilizce logic kavramı her tarafa sızdı.
Latin dünyasındaki en sevilen ve yaygın mânâsı hem rasyonalite (la rationalité) yani doğru düşünme sanatı, hem de rasyonel (rationel) yani mantıklı, akla uygun anlamında bir sıfat olarak logique (logic; lojik).
Aslında, Yunanca lôgos kelimesinin hiç bir dilde tam karşılığı yoktur: lôgos’un yukarıda zikrettiğim anlamları dışında, ifade, vicdan, tanım ve daha başka anlamları da vardır.
Lôgos kelimesinden muhtelif kavramlar türemiştir: -logue (log) soneki, ihtisas ve bilim sahibi şahsa tekabül eder. Misal; jineko-log, kardio-log, zoo-log, farmako-log vs. Yine -logie (loji) soneki de, belli bir ihtisasa tekabül eder. Misal: tekno-loji, patho-loji, mito-loji vs. Bundan başka -logiste (lojist), mesela metodo-lojist.
Lucretius şöyle der :
Quin etiam passim nostris in versibus ipsis
Multa elementa vides multis communia verbis
Cum tamen inter se versus ac verba necessest
Confiteare est re et sonitu distare sonanti
tantum elementa queunt permutato ordine solo
Meâlen şöyle:
Emin olmak için, mısralarımda, birçok kelimeye ortak birçok harf (elementa) görüyorsunuz; İştirak etmelisiniz ki, bu mısralar ve bu kelimeler, mânâ ve ses bakımından birbirlerinden ayrıdırlar. Harflerin yalnızca düzenlerini değiştirmek suretiyle birçok şey mümkündür.
M.Ö. 4. asırda yaşayan heccav-şair Νικοχαρης’e (Nikokhares-Nikoharis) göre, “Alfa-Vita”sı (Alfabesi) olmayan adam, yani “Αναλφαβητος” (Analfavitos – analphabeth) kişi boş bir adamdır. O, iyi konuşuyor olsa dahi yetersizdir. Yani, Alfabe’siz “Söz-Konuşma” çok mânâlı değildir.
Kritias şöyle der:
‘Φοίνικες δ’εϋρον γράμματ’ άλεξιλογα’; yani, “Fenikeliler, Kelâm’ı muhafaza eden hurufatı buldular.”
Yunan Alfabesi’ni bulanın kim olduğu konusunda muhtelif görüşler var; kimilerine göre, Yunan Alfabesi’ni bulan Nafplios’un oğlu Palamadis’tir. Hekateos’a göre ise, Yunan Alfabesi’ni Danaos Mısır’dan getirmiştir. Eşil’e göre, ilk alfabe kâşifi Prometheos’tur. Seyyah ve Vak’ânüvis Herodotos’a (İrodotos) nazaran, kızkardeşi Evropi’yi (Evropa-Avrupa) aramaya çıkan Kadmos, alfabeye Thebes şehrinde ulaşır.
Kadmos’un bulduğu (Thebes’den getirdiği) bu alfabe, İonia bölgesinde ‘Φοινήκια’ (Finîkia-Finikeli şeyler) olarak adlandırılır.
Aristotelis, Eforos ve Diadoros da, alfabeyi Kadmos’un bulduğunu kabul etmektedirler.
Dünya üzerinde hiçbir dil saf değildir, bu anlamda bütün diller birbirleriyle şu ya da bu düzeyde etkileşmişler, alışverişte bulunmuşlardır. Bu çalışmada, Türkçe’de gerek halk arasında gerekse entelektüeller arasında kullanılan Yunanca kökenli kelimelerin bir bölümü, orijinal yazılışlarıyla ve bazıları da etimolojik kaynaklarıyla veya tarihî öyküleriyle birlikte verilmiştir. Burada, Tıp, Mühendislik gibi konularla ilgili özel terimlerin çok az bir bölümüne değinilmiştir. Bu eserde geçen Yunanca kökenli kelimeler, Türkçe’ye Yunanca’dan geçmiş kelimelerin sadece bir bölümüdür. Ayrıca, içlerinde tartışmalı olan etimolojik kökenlerin epeyce bir bölümüne de değinilmiştir.
Saygılarımla
Dr. Hakkı Açıkalın, Türkçe’deki Yunanca Kelimeler, Akademya Yayınları, İstanbul 2022, s. 5-9
Akademya Yayınları Eserlerini Temin: