Büyük Doğu Anayasası Taslağı
BAŞLANGIÇ
Büyük Doğu Anayasası Taslağı, diğer adı, “İslâm Birleşik Devletleri Anayasası Taslağı” olan bir hazırlık metnidir. Bir başlangıç, 11 bölüm ve 99 kanun maddesinden oluşan bu çalışma, bir taraftan, bugüne kadar kamuoyunun en çok merak ettiği ve sorduğu hususları açıklayıcı, diğer taraftan ise gündemi meşgul eden “yeni anayasa” tartışmalarına katkı ve katılım sadedinde olmak itibariyle şöyledir:
İslâm Birleşik Devletleri Anayasası Taslağı, Başyücelik Devleti Anayasası için hem bir hazırlık çalışması, hem de kamuoyuna onun hakkında fikir verici, ondan haberdar edici, halk ve aydınlar nezdinde onun hakkında tartışma başlatıcı bir metindir.
Bu tamamen entellektüel amaç dışında hiçbir realitesi, gizli emeli, resmî veya gayrıresmî bağlayıcılığı yoktur.
Bilhassa nihaî bir metin ve karar olmayıp, başta Büyük Doğu – İBDA bağlıları olmak üzere, halktan ve aydınlardan dileyen herkesin katılmasıyla, fikir sunmasıyla gelişecek, zenginleşecek ve sonunda umulur ki, ferd ve toplum plânında tüm insan meselelerinin çözümü için şuurlara yepyeni bir alternatif sunacaktır.
Bu anayasa taslağının ilhâm kaynağı ve muradı Başyücelik Devleti olduğuna göre, burada yer alan hiçbir hüküm, vazedilmiş hiçbir ayrıntısında, Başyücelik Devleti esaslarına mugayir olamaz. O esaslar ise, Büyük Doğu Mimarı Necib Fazıl’ın kaleme aldığı Büyük Doğu İdeolocyası (İdeolocya Örgüsü) ile İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun kaleme aldığı Başyücelik Devleti (Yeni Dünya Düzeni) eserlerinde mevcudtur. Buradaki çalışma, ancak sözkonusu eserlerde yer alan esasların şerhi ve izdüşümü mesâbesinde bir “zan” olabilir.
İslâm Birleşik Devletleri Anayasası Taslağı, başta Anadolu insanı olmak üzere, 100 yıldır esaret altında ve parça parça vaziyette bulunan tüm İslâm âlemine ve nihayet tüm mazlum milletlere ve tüm insanlığa yapılmış bir kurtuluş çağrısı niteliğini hâizdir. Ve bu niteliğiyle, Anadolu İslâm İnkılâbına ve Dünya İslâm Birliği’ne atılmış bir adım hüviyeti taşır.
İşbu anayasa taslağı, İslâm Birleşik Devletleri’nin, tarihî İslâm devletleri (Hilâfet devleti) çizgisinin tek vârisi ve son temsilcisi olmasını hedefler. Bu itibarla, yeryüzünde ve Müslümanlar üzerindeki, başta Batı emperyalizmi olmak üzere, tüm İslâm dışı hâkimiyetlere yönelik bir reddiyedir. İsterse o İslâm dışı hâkimiyet, sözde Müslümanlar eliyle temin edilmiş olsun…
Bununla beraber, ister Müslümanlar tarafından meydana getirilmiş olsun, ister Müslüman olmayanlar tarafından, insanlığın olanca medeniyet, kültür, fikir, ilim ve sanat birikiminin de mirasçısı, muhasebecisi, iştirakçisi ve tamamlayıcısı olmanın rehberidir.
BİR AÇIKLAMA
Bu çalışmayı bundan 10 yıl önce toplumdaki yeni anayasa tartışmaları sürerken arkadaşlardan gelen taleb üzerine yapmıştım. Çalışma, 10 yıl boyunca çeşitli eleştirilerin, tartışmaların, araştırmaların ve düşüncelerin içinden geçerek bugünlere geldi. Bugün onu bazı yönleriyle revize edilmiş olarak ikinci defa yayınlama ihtiyacı duyuyorum. Tevafuka bakın ki, bugün de aynı anayasa tartışmaları Cumhurbaşkanının talebiyle başlamış durumda.
Ama bu seferki çalışma için bir başka güçlü sebeb var, o da şu: Benim bir hevesle bir yaştan sonra yüksek lisans yapmak istemem, yüksek lisansımı felsefe tarihi üzerine yapmam ve bu sırada Eflatun’un –son eserlerinden biri olan- Kanunlar (Nomoi) kitabı üzerinde ayrıntılı çalışma imkânı bulmam, Eflatun’un bu eserde ideal toplum ve yönetim modelini aradığı Devlet (Politeia) kitabını bir nevi revize etmesi ve bu fikirlerin zamanımız ve mânâmız yönünden bana ilham verici olması, beni yeni bir çalışmaya teşvik etmesi…
Bu özel âmil bir yana, sadece Büyük Doğu – İBDA’ya inananların değil, tüm inanç, ideoloji ve felsefe bağlılarının, kendi dâvâları yönünden hayatı nasıl mânâlandırdıklarını, hayata dair genel düşüncelerini teferruatın sonsuzluğu içinde nasıl hükümlendirdiklerini göstermeleri yerinde olurdu. Çeşitli dâvâ mensublarının Türkiye ve dünya hakkında ne düşündüklerini, en büyük siyasî meselelerden en basit insan ilişkilerine kadar neyi ne şekilde tasavvur ettiklerini yarıştırmaları, fikir dünyamıza bir zenginlik getirir. Bunun için anayasa profesörü olmaya gerek yoktur. Bir dâvâya inanmak, inanana bu hakkı verir.
Nihayetinde bu alınıp kullanılacak bir proje değil, İslâm inkılâbı hakkında bazı karanlıkları ağartıcı bir fikir, bir tartışma fırsatıdır. Şurası eksik olmuştur, burası fazla olmuştur, o iş benim düşündüğüm gibi olmaz da başka türlü olur… Bunu hazırlarken bazı yerlerde bir anayasa metniymiş gibi değil, bir makaleymiş gibi fikirler ileri sürdüysem, bu sebebtendir. Yine bazı yönlerde kışkırtıcı ifadeler kullandıysam, o da bu sebebtendir.
Umarım güzel güzel düşünür, tartışır, olgunlaştırır, ülkemizin ve dünyanın fikir üretimine bir katkıda bulunuruz.
ÖZ
Başlangıç kısmının ardından gelen 11 bölüm şunlardır:
- Genel Esaslar
- Yönetim Şekli
- Siyasî Yapı
- İçtimaî Düzen
- Adalet Ölçüsü
- İktisadî Düstur
- Eğitim Sistemi
- Kültürel Doku
- Askerî Disiplin
- Haricî Siyaset
- Diğer Hükümler
Bu 11 bölümün herbirinde, 9’ar madde halinde anayasa taslağı hükümleri yer almaktadır.
[Bu metinde geçen “İslâm Birleşik Devletleri” tabiri, Başyücelik Devleti temel esprisine saygı, onun üzerinde tahakküm kurucu hoyratlıktan uzak ve sadece ona dair bir yorum olmak bakımından tercih edilmiş bir ifadedir.]
I. GENEL ESASLAR
MADDE 1: İslâm Birleşik Devletleri’nin şekli ve muhtevâsı, Başyücelik Devleti esaslarına dayanır.
MADDE 2: İslâm Birleşik Devletleri, Türkiye’de ve dünyada İslâm birliğini temel alır ve var oluş gayesini “İslâm birliği” teşkil eder.
MADDE 3: İslâm Birleşik Devletleri, yeryüzündeki yegâne meşrû İslâm devletidir. Bu meşrûiyetini de, Büyük Doğu – İBDA ideolojik çerçevesine uygunluğundan ve bu uygunluğa bağlı tarihî ve manevî veraset hakkından alır.
MADDE 4: İslâm, Sünnet ve Cemaat Ehli’nin bildirdiği ve Sünnet ve Cemaat Ehli, Büyük Doğu – İBDA’nın gösterdiğidir. Bu hakikat dışında hiçbir İslâm anlayışı, görüşü ve arayışının anayasa çerçevesinde bağlayıcılığı olamaz.
MADDE 5: İslâm Birleşik Devletleri, İslâm dışı kuvvetlerin yeryüzü ve insanlık ve bilhassa İslâm âlemi üzerindeki haksız ve zâlimâne hegemonyasına son vermeyi hedefler ve bu hedefine engel olarak gördüğü hiçbir topluluğu, kuruluşu ve antlaşmayı benimsemez.
MADDE 6: İslâm Birleşik Devletleri; fikirde, sanatta, ilimde, medeniyette, hâsılı ne kadar dindışı insanî verim şûbesi varsa her birinde, tüm beşerî eser tablosunun mirasçısı, iştirakçisi, muhasebeci ve tamamlayıcısı olarak, yeryüzündeki en ileri anlayışı temsil etmek ve bütün yolların hakikatinin İslâm’da olduğunu göstermek borcundadır.
MADDE 7: İslâm Birleşik Devletleri’nin esasî dili Türkçe’dir. Bunun yanında, Türkçe olan her şey, İslâm Birleşik Devletleri Anayasası’nda tarif edilen ne kadar kavim hakkı varsa, o kadar kavmin kendi ana dilince teksir edilir ve yankılandırılır.
MADDE 8: İslâm Birleşik Devletleri’nin bayrağı, ölçüleri ve renk tonu kanunla tâyin edilmek üzere, gök mavi zemin üzerine beyaz üç hilâl ve tek yıldızdan oluşan İBDA Bayrağı’dır.
Başkenti, İstanbul’dur.
Para birimi, kanunla tayin edilecek olan millî paradır.
MADDE 9: İslâm Birleşik Devletleri’nin resmî ideolojisi Büyük Doğu – İBDA, ana kanun kitabı Büyük Doğu İdeolocyası ve insan ve topluma bakışta temel prensipleri şunlardır:
– Ruhçuluk, Keyfiyetçilik, Şahsiyetçilik, Ahlâkçılık, Milliyetçilik, Sermaye ve Mülkiyette Tedbircilik, Cemiyetçilik, Nizamcılık, Müdahalecilik…
II. YÖNETİM ŞEKLİ
MADDE 10: İslâm Birleşik Devletleri’nin yönetim şekli, Aydınlar Aristokrasisi’dir. İslâm Birleşik Devletleri, dünya İslâm inkılâbını, ancak ve ancak aydınlar sınıfının taşıyabileceği, bunun dışında hiçbir sınıf, zümre, kişi ve soy ayrıcalığına yer verilmeyeceği fikrine dayanır.
MADDE 11: İslâm Birleşik Devletleri meclisinin duvarında “Hâkimiyet Hakkındır” düsturu yer alır. Hakk’tan başka hiçbir hâkimiyet kaynağı ve ölçüsü kabul edilemez ve Hakk, halkın en zayıf, en korunaksız ferdine kadar ulaştırılmadan, Hakkın Hâkimiyetinden söz edilemez.
MADDE 12: İslâm Birleşik Devletleri’nin devlet reisi, Başyüce’dir. Başyüce, Yüceler Kurultayı üyeleri arasından 5 yıllığına seçilir. Yüceler Kurultayı (Bkz. Madde 13) tarafından, gerekli şartlar oluşursa, düşürülebilir veya 5 yıl sonunda tekrar seçilebilir. Başyüce ise, Yüceler Kurultayı’nı doğrudan feshedemez; ancak, gerekli hâllerde, Kurultay üyelerinin yüzde 40 desteğini almak kaydıyla, halkı hakem tâyin edebilir. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
Başyücelik emri: Başyüce tarafından “Başyücelik emri” üst yazısıyla resmî gazetede yayınlandığı ândan itibaren tüm vatandaşlar ve kurumlar tarafından uyulması zorunlu kanun hükmüdür.
MADDE 13: İslâm Birleşik Devletleri’nin yasama (kanun koyma) organı, Yüceler Kurultayı’dır. Her sahada, milleti en ileri düşünenlerin ve en iyi yapanların kadrosunda özleştirmek vazifesinde Yüceler Kurultayı, 101 üyeden oluşur. Kurultay üyeleri halk tarafından seçilmez ve kanunla belirtilecek şartlar dışında yasama yetkisini kaybetmez. Yüceler, bölgeleri değil, herbiri bütün yurdu temsil ederler. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
Yüceler Kurultayı Kararı: Yüceler Kurultayı’nın mutlak ekseriyeti ile alınan ve “Yüceler Kurultayı Karar Taslağı” olarak Başyüce’nin tasdikine sunulan, Başyüce tarafından reddedilmemesi halinde “Yüceler Kurultayı Kararı” üst başlığıyla resmî gazetede yayınlanan kanun hükmüdür.
MADDE 14: İslâm Birleşik Devletleri’nin yürütme organı, Başyücelik Hükümeti’dir. Başyücelik Hükümeti, doğrudan doğruya Başyüce tarafından ve Yüceler Kurultayı kadrosu dışından seçilir ve göreve getirilir. Başyücelik Hükümeti, bir başvekâlet (başbakanlık), 11 vekâlet (bakanlık) ve 33 müsteşarlıktan oluşur. Bu vekâlet ve müsteşarlıklar şunlardır:
- Maarif Vekâleti: İlim ve Güzel Sanatlar, Halk Terbiyesi ve Evleri, Umumî Öğretim müsteşarlıkları…
- Savaş Vekâleti: Kara, Deniz, Hava müsteşarlıkları…
- İktisad Vekâleti: Sanayi, Ticaret, Ziraat müsteşarlıkları…
- Mâliye Vekâleti: Bütçe ve Umumî Muvazene, Vergiler ve Resimler, Bankalar ve İnhisarlar (tekeller) müsteşarlıkları…
- Sağlık ve Bakım Vekâleti: İyileştirme, Güzelleştirme, Çoğaltma müsteşarlıkları…
- Adliye Vekâleti: Mahkemeler, Islahhaneler, Kanunlar müsteşarlıkları…
- Matbuat ve Propaganda Vekâleti: Matbuat, Propaganda, Turizm müsteşarlıkları…
- Dahiliye Vekâleti: Mülki Teşkilat, Belediyeler, Umumî İnzibat müsteşarlıkları…
- Nâfia (Bayındırlık) Vekâleti: Tesisler, Yollar, Münâkale (Ulaşım) Vasıtaları müsteşarlıkları…
- Düzenleme Vekâleti: Teşkilat Düzeni, İş Düzeni, Sigorta ve Tekaüd (Emekli) Sandığı müsteşarlıkları…
- Hariciye Vekâleti: Doğu, Batı ve Haber Alma Müsteşarlıkları… (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
Vekâletlerin bütünlüğü ve âhengini “Vekiller Heyeti”, müsteşarlıkların bütünlüğü ve âhengini ise “Müsteşarlar Heyeti” temsil eder.
Müsteşalıkların altında Umum Müdürlükler, Umum Müdürlüklerin altında Şube Müdürlükleri yer alır. (Tüm daire başkanlıkları mülgadır.)
MADDE 15: İslâm Birleşik Devletleri’nde “kuvvetler birliği” ruhta, “kuvvetler ayrılığı” ise varlıkta ve yürürlüktedir. Bu anlayışın bir gereği olarak, yargı bağımsızdır. Onun başı ise, hükümet üstü ve hükümetten müstakil biçimde teşkilatlanan Temyiz Mahkemesi, Devlet Şûrâsı ve Muhasebat Divanı müesseseleridir.
Bu müesseselere yönelik tayin ve terfiler, Adliye Vekâleti ve Hükümetin nüfuzu dışında, adalet camiasının kendi bünyesinde kurulacak heyetlerce düzenlenir ve Başyücenin tasdikine sunulur. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
MADDE 16: İslâm Birleşik Devletleri’nin siyasî düzeninin başlıca denetim mekanizmalarından biri, Yüce Din Dairesi’dir. Yüce Din Dairesi, Başyücelik Hükümeti ile eşit seviyede ve ondan bağımsızdır. Yüce Din Dairesi Reisi, Yüce Din Dairesi kurulları tarafından seçilir ve Başyüce’nin tasdikine sunulur; ve Başyüce’ye karşı, gerektiğinde Yüceler Kurultayı’nı hakem tutabilir. Devlet ve toplum adına yapılan işlerin dine uygunluğu ve dinî uzmanlık, bu uzmanlık sahasını dolduracak kadrolar yetiştirme işine Yüce Din Dairesi bakar. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
MADDE 17: İslâm Birleşik Devletleri’nde devlet mekanizması, Başyüce’den en düşük rütbeli memuruna kadar, tüm yaptıkları ve ettikleriyle, Hakk’a karşı olduğu gibi, halka karşı da sorumludur. Halk Divanı, halkın devletten hesab sorma organıdır. Halk divanı senenin muayyen günlerinde toplanır; ona isteyen her vatandaş katılabilir ve tüm dâvâlarını serbestçe dile getirebilir. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
İhtiyaç hâlinde, Hazret-i Ömer dönemindeki “vefd” uygulaması örnek alınarak, ülke topraklarına âid her vilayette Halk Divanı kurulur ve halkın hakları muhafaza altına alınır. (Bkz. Hukuk Edebiyatı)
MADDE 18: İslâm Birleşik Devletleri’nin Yüce Din Dairesi ve Halk Divanı’ndan başka üçüncü denetim mekanizması, Aydınlar Akademyası’dır. Aydınlar Akademyası, belli bir sayıyla kayıdlı olmayarak, memleket aydınları arasından, siyasî iradeden bağımsız bir şekilde kurulur. Üç şûbe hâlinde çalışır:
– İlim ve Tefekkür kolu,
– Fen ve Keşifler kolu,
– Edebiyat ve Güzel Sanatlar kolu,
Başyücelik Akademyası’nın bu üç şûbesinde faaliyet gösterecek aydınlar, devletin tam bir himâyesi altında ve en rahat yaşama şartları içinde, sadece ve sadece eser vermek ve fikir üretmek mükellefiyeti altındadır. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
III. SİYASÎ YAPI
MADDE 19: İslâm Birleşik Devletlerinin ahalisi, Büyük Doğu Milletini teşkil eder. Her İslâm Birleşik Devletleri vatandaşı, Büyük Doğu Milletindendir.
Buna göre;
Büyük Doğu Milleti, Türk kavmî ve siyasî geleneği ile sünnî İslâm pratiğinin yegâne meşrû vârisi olmanın ve bu verasetinden doğan tarih kültürünü temel unsur hâlinde muhafaza etmenin yanısıra, anayasa zemininde alenen tarif edilmiş muhtelif kavim ve zümre haklarından oluşur.
Şerh: Kavim, kendine mahsus bir lisanı ve mazisi olan; zümre, kendine mahsus inançları ve töreleri olan topluluktur:
– Türk kavmi, Kürd kavmi, Arab kavmi, Çerkez kavmi vs.
– Sünnî zümresi, Alevi zümresi, Nusayrî zümresi, Caferi zümresi vs
Dinsizler (deist), Allahsızlar (ateist) ve herhangi bir geleneğe aid zümre içinde bulunmayan bilumum inançsızlar da ayrı ve tek bir zümre kabul edilir.
MADDE 20: İslâm Birleşik Devletleri teşkilat düzeni, işleyiş itibariyle basitten mürekkebe, ruh ve mânâ itibariyle mürekkebten basite doğrudur.
İslâm Birleşik Devletleri’nin basit yapısı, Anadolu Kıt’ası üzerinde kurulu teşkilat düzenidir.
Şerh: Anadolu tabiriyle İstanbul’un doğusu (ve güneyi), Rumeli tabiriyle batısı (ve kuzeyi) kasdolunur. Ancak Osmanlı sonrası Rumeli Kıt’ası ortadan kalktığı için, Anadolu Kıt’ası tabiriyle, Rumeli bakiyesi Trakya bölgesi de dahil olmak üzere “tüm Türkiye Cumhuriyeti sınırları” kasdolunur.
Anadolu Kıt’ası üzerindeki teşkilat düzeninin temel vahidi, eyaletlerdir. Eyaletler, Başyücelik Hükümeti Dahiliye Vekâleti’ne bağlı olarak çeşitli coğrafî bölgeler ve idarelerdir. Her eyaletin kendine mahsus bir hükümeti, meclisi ve kanunları vardır. Eyalet meclisi ve hükümeti, eyalet sınırları içinde serbest halk oylamasıyla oluşturulur. Eyalet yönetimlerinin temel görevi, eyalet sınırları içindeki iktisadî yatırımları, belediye hizmetlerini ve diğer hizmetleri koordine etmektir.
Sözkonusu eyaletler, -fikir verici ve örneklik teşkil edici olmak bakımından- bugünkü coğrafî bölgeler dikkate alınarak oluşturulmuşlardır:
– İstanbul Eyaleti: Marmara bölgesinin tamamı
– Ankara Eyaleti: İç Anadolu bölgesinin tamamı
– İzmir Eyaleti: Ege bölgesinin tamamı
– Adana Eyaleti: Akdeniz bölgesinin tamamı
– Erzurum Eyaleti: Doğu Anadolu bölgesi, Malatya ve Hakkâri hariç
– Diyarbekir Eyaleti: Güneydoğu Anadolu bölgesi, Malatya ve Hakkâri dahil
– Samsun Eyaleti: Karadeniz bölgesinin tamamı
Eyaletlerin oluşumu kanunla düzenlenecek, gerekli hâllerde idarî ve siyasî değişiklikler yapılabilecektir.
Eyaletler, Başyücelik Hükümeti Dahiliye Vekâletinin hükmü altındadır.
MADDE 21: İslâm Birleşik Devletleri’nin merkezî hâkimiyet sahası olan Anadolu Kıt’ası, Türkiye ve Kürdiye sancaklarından oluşur. Bu sancaklar, kesin hududları tâyin edilmeksizin, mevcud eyalet yapıları içinde nüfusça Türkler’in ve Kürdler’in çoğunluğunu teşkil ettiği sahalardır. Kürdiye sancağına giren eyaletlerde, bütün resmî ve gayrıresmî dairelerde her iki dil (Türkçe ve Kürdçe) kullanılır. Her iki sancaktaki nüfusça az unsurlara, kendi ana dillerini kullanabilmede gereken kolaylık sağlanır.
Sancaklar, Başyücelik Hükümeti Düzenleme Vekâletinin hükmü altındadır.
Geçici Fıkra: Geçmişte literatürde yer alan Lazistan sancağının bugün hâlen var olup olmadığı, eski Lazistan sınırları içinde gerekli resmî tetkikler yapıldıktan sonra ve ihtiyaç halinde yapılacak serbest halk oylamasıyla belirlenecek, bu belirlendiği takdirde Kürdiye sancağında Kürdler’in yararlandığı bütün haklardan, Laz sancağında Lazlar da yararlanabilecektir.
MADDE 22: Anadolu Kıt’ası hududları dahilinde yer alan Türk ve Kürd’ten başka, Laz, Zaza, Çerkez, Boşnak, Arnavut, Pomak, Makedon, Abaza, Gürcü, Arab, Tatar, Çingene vs tüm kavmî unsurların kendi dil, kültür ve kimliklerini koruma ve yaşatma ile İslâm hurufuna bağlı kendi alfabe ve edebiyatını geliştirme hakkı vardır.
Kavimler, Başyücelik Hükümeti Matbuat ve Propaganda Vekâletinin hükmü altındadır.
MADDE 23: İslâm Birleşik Devletleri’nin basit yapısı içerisinde var olan tüm zümreler, kendi kimliğini korumak ve yaşatmak hakkına sahibtir. Bu koruma ve yaşatma hakkı, mabedler yapmak, oralarda ibadet ve toplantılara katılmak, günlük hayatta çeşitli töreleri ve âdetleri yaşatmak, öldüklerinde kendi zümrelerine aid mezarlıklarda gömülmek ve kısaca siyasî ve adlî suç teşkil etmeyecek her türlü kültürel motif altında sözkonusu olabilir. Dilerlerse kendi alışılagelmiş kimliklerini veya toplantılarını terketmek hakları da mahfuz olup, bundan dolayı kınanamazlar.
İnançsızlar zümresi için mabed ve ibadet sözkonusu değildir. Ancak diledikleri takdirde kendilerine mahsus mezarlıkları, krematoryumları vs inançlarına uygun müesseseleri, âlâyiş ve vâveylâdan kaçınmak şartıyla kendilerine sunulabilir.
Zümreler, Başyücelik Hükümeti Matbuat ve Propaganda Vekâletinin hükmü altındadır.
MADDE 24: Yüceler Kurultayı, Başyücelik Hükümeti ve diğer merkezî yönetim organlarında, ne eyalet, ne sancak idareleri, ne de kavim ve zümreler yönünden nüfus nisbetlerine göre temsil esası yoktur. Merkezî yönetim organlarında sadece liyakat ölçüsüne göre temsil esası vardır ki, bu ölçü karşısında da tüm eyaletler, sancaklar, kavimler ve zümreler eşit haklara sahibtir.
Bunun yanında, her zümre ve kavim kendi içinde cemaat veya cemaatler oluşturabilir.
MADDE 25: İslâm Birleşik Devletleri hududları dahilinde yaşayan gayrımüslim unsurlardan, Hristiyanlar, tüm maddî ve manevî varlıkları teminat altında olarak, diledikleri takdirde seçecekleri bir ülkeye gitme haklarını elinde bulundururlar.
Yahudi ve Dönme (Sabetayist) olduğu kesinlikle bilinenler, hakkında şübhe bulunmadığı ve karışık evlilikler yoluyla bu özelliklerini kaybetmedikleri takdirde, tüm varlıkları kendinde kalmak üzere, İslâm Birleşik Devletleri hududlarını terke icbar edilirler.
Lions, Rotaryen, Mason Locası, Soros Vakfı gibi bilumum emperyalist ve siyonist teşekküller içinde kurucu ve yönetici seviyesinde yer alanlar ile aileleri ve Müslüman bir ailede doğduğu halde irtidad etmiş olanlar da bu hükme tâbidir.
Büyük Doğu milleti içinde yaşayan gayrımüslimler, geçmiş İslâm toplumları tarafından kendilerine tanınan “zımnî” hakları ve ayrıcalıklarından faydalanır. Ancak siyasî haklar ve yükümlülüklerden muaftırlar.
MADDE 26: İslâm Birleşik Devletleri’nin idarî birimleri, mülkî teşkilâtı kanunla tâyin edilmek üzere, şunlardır:
– Eyaletler
– Şehirler
– Kasabalar
– Beldeler
– Köyler
– Mahalleler
Ülke ekonomisinin gerektirdiği sınaî, ziraî ve ticarî kalkınma programlarına göre, bu idarî birimlerde gerekli görülen değişiklikler, ekleme ve çıkarmalar yapılabilir.
Köy ve mahallelerde muhtarlık seçimlerine, şehir, kasaba ve beldelerde belediye seçimlerine, kanunda belirtilecek şartları hâiz olan tüm vatandaşlar katılabilir ve seçilecek kimse ile görev süresi ve yetkileri kezâ kanunla belirlenir.
MADDE 27: “Anadolu mânâsının ulaştığı her yer Anadolu’dur” hikmeti gereğince, İslâm Birleşik Devletleri’nin basit yapısı dışında kalan ve İslâm Birleşik Devletleri çatısı altında toplanan tüm ülke ve bölgeler de Anadolu Kıt’asına aid düzenlemelerin hükmü içinde eyalet veya sancak statüsünde bulunur.
Ancak bu eyalet ve sancaklar, Başyücelik Hükümeti ile ilgili hükümet veya idareler arasında yapılacak ikili antlaşmalara bağlıdır. Bu ikili antlaşmalar, Başyücelik Devleti eserinde tarif edilen çeşitli birleşik ve toplanmış devlet ile himaye ve tâbilik antlaşmalarıdır.
Sözkonusu antlaşmalar sonucunda, muhtelif İslâm ülkeleri ve bölgeleri, İslâm Birleşik Devletlerinin basit teşkilât düzenine, geçerli antlaşmaların gerektirdiği çeşitli seviyelerde iştirak ederler.
IV. İÇTİMAÎ DÜZEN
MADDE 28: İslâm Birleşik Devletleri’ne vatandaşlık hukukuyla bağlı olan herkesin, maddî ve manevî varlığını koruma, ücretsiz olarak temel eğitim ve sağlık hizmetlerinden, sosyal güvenlik ve emeklilik imkânlarından yararlanma hakkı vardır.
MADDE 29: İslâm Birleşik Devletleri’ne vatandaşlık hukukuyla bağlı olan hiç kimse, isbatı mümkün olmadıkça, ne imâ ile, ne de alenen, ne kişiler, ne de resmî merciler ve mahkemeler tarafından suçlanamaz, toplum önünde küçük düşürülemez, masumiyeti ve mahremiyeti zedelenecek şekilde teşhir edilemez.
MADDE 30: Kişi mahremiyeti, aile hayatı ve mesken dokunulmazdır. Bunlara yönelik her türlü saldırı ve tahkir anlamına gelebilecek fiil ile tecessüs ve izleme yasaktır.
MADDE 31: Hiç kimseye ne resmî görevliler, ne de gayrıresmî kişi ve oluşumlar tarafından işkence yapılamaz, insan haysiyetiyle bağdaşmaz davranışlarda bulunulamaz; yetişkin hiç kimse –başka herhangi bir meşrû işle meşgûl olması kaydıyla- rızası dışında çalıştırılamaz, zor ve tehdid yoluyla bir hâl ve davranış içine sokulamaz, bir imzâ ve yetki devrine zorlanamaz.
Bu hüküm aile içinde ve eşler arasında da geçerlidir.
MADDE 32: Hiç kimse, İslâm ahlâkının izin vermediği bir yoldan geçim ve kazanç temin edemez, temin edilmesine yardım edemez.
Bu hüküm, geçim ve kazancın maddî veya manevî olmasına bakılmaksızın, din istismarı ve inanç sömürüsü sayılabilecek hâller ve fiiller için de geçerlidir.
MADDE 33: Sokaklar, meydanlar, parklar, toplu taşıma araçları ve bilumum kamu alanlarında, ister tükürmek, çöp atmak vs yollarla, ister gürültü ve şamata yoluyla, ister öteberi satıcılığı ve işgal yoluyla, isterse bir başkasına rahatsızlık vermek ve serkeşlik yoluyla olsun, her türlü kirletme ve çirkinleştirme teşebbüsü, kamu adına takib edilir ve kanunda tarif edilecek terbiye cezalarına çarptırılır.
MADDE 34: Kamu alanlarında ve topluma açık yerlerde, ister İslâm kıyafeti ister başka bir geleneğe âid kıyafet içinde olsun, hiç kimse umumî âdâba aykırı bir kılıkta dolaşamaz, bulunamaz; toplumun cinsî duygularını tahrik veya bediî duygularını rencide edici bir hâl ve davranış içine giremez.
Bu hüküm, ülkede bulunan yabancılar ve turistler için de geçerlidir.
MADDE 35: Hiç kimse, ilgili kanunlar ve yetkili merciler nezdinde geçerli bir gerekçesi olmaksızın, bir beldeden başka bir beldeye taşınamaz, orada resmî mercilerin izni dışında imar ve iskân faaliyetinde bulunamaz.
MADDE 36: “Yeni Aile Kanunu”, aileye, ailenin oluşumu, korunması ve gerektiğinde dağılmasına ilişkin tüm hak ve mükellefiyetlerin çerçevesini tayin eder.
Buna göre;
– Kızlar ve erkekler için evlilik yaşı alt sınırı, örfe uygun kanunî düzenlemeye tabidir.
Örf: toplumun alışkın ve yatkın olduğu hal ve davranış çizgisidir.
– Erkekler en fazla 4 kadınla, kadınlar en fazla 1 erkekle evlenebilirler.
Ancak şer’î şartların oluşmadığı veya sağlanamadığı değerlendirilen durumlarda, bu kanuna uygun evlilikler Yüceler Kurultayı kararıyla sınırlandırılabilir.
– Evlenme müftülük delâletiyle, boşanma ise mahkeme kararıyla resmiyet kazanır.
– Evliliklerde taraflar arasında kararlaştırılan mehir miktarı kayd altına alınır.
– Çiftlerden herhangi birinin boşanmak için ilgili mahkemeye müracaatıyla boşanma dâvâsı açılır. Boşanma dâvâsı, tarafların hazır bulunmasıyla tek celsede karara bağlanır.
– Boşanma halinde erkek, kararlaştırılmış mehri 1 ay içinde ödemekle mükelleftir. Erkeğin gereken sürede ödeyemediği mehir devlet tarafından ödenir ve erkeğe mahkemenin belirteceği bir işte öngörülen süre boyunca kamu yararına çalışma cezası verilir.
Mahkeme erkeğe ayrıca üç aya kadar nafaka ve çocuklarına şer’î süre zarfınca bakma yükümlülüğü yükleyebilir.
Şer’î süre: Erkek çocuk için büluğ yaşına, kız çocuk için evleninceye kadardır.
– Geçici ve aldatıcı nikâh ile, eşler arasında veya danışıklı olarak her türlü hile ve sahtekârlık cezaya tabidir.
– Taraflar arasında zinâ isnadı, ya hukukî delil, yahut Kur’an üzerine yeminle yapılabilir. Zinâ isnadı kesin boşanma gerekçesidir.
Zinâ isnadıyla zinâ dâvâsı re’sen açılmış olur. Dâvâda sözkonusu isnadın isbatı halinde, hakkında zina isbat edilen tarafa kanunla öngörülen ağır ceza hükmü tatbik olunur.
Kesin zinâ hükmü dışında zinâ benzeri hâller kanunla tarif edilir ve boşanma ve cezâ gerekçesi olup olmayacağı mahkemece değerlendirilir.
– Evliliğe engel hâller, yüce dinin kesin buyruğuyla yasaklanmış hâllerdir. Bunun dışında bir engel konulamaz.
Bu kanunun istisnası, geçerli mazeretin beyanı ile ilgili din hükmüne nisbet edilerek belirlenir.
– Kavimler ve zümreler arası evlilikler “denklik işlemi”ne tâbidir. Denklik işlemi, nikâh memurunun “evlenmenizde şer’an (veya örfen) beis görülür” şeklindeki hatırlatması ve tarafların da kararlı biçimde “kabulümüzdür” beyanıyla tamamlanır. Taraflardan birinin tereddüdü halinde denklik işlemi tamamlanmaz ve nikâh akdi gerçekleşmez. Denklik işlemi yapılmamış kavim ve zümreler arası nikâhlar geçersiz sayılır.
Evlilik sonucunda kurulan ailelerin zümre ve kavim özelliği, erkeğin zümre ve kavim özelliğidir. Çocuklar eğer isterlerse bu özelliği rüşde erdiklerinde kendileri yönünden değiştirebilirler.
V. ADALET ÖLÇÜSÜ
MADDE 37: İslâm Birleşik Devletleri’nde yargı organı, bağımsız mahkemelerdir. Bu mahkemelerin hâkimleri, sadece Başyüce adına hüküm verdikleri hâlde, gerektiğinde Başyüce’yi bile en zayıf ferd gibi karşılarına alıp yargılamak yetkisindedirler. Büyük Doğu hâkimlerine, vicdanî ve ilmî ehliyetleri haricinde hiçbir güç müdahale ve tesirde bulunamaz.
Devlet, hâkimlere belli miktarda bir maaş tâyin etmek yerine, devlet kasasından dilediği miktarda ve hiç kimseye hesab vermeksizin istedikleri kadar para çekme hakkını verir. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
Büyük Doğu savcıları ise, eski usûl hâkimlerin yanında değil, hâkimlere, davacı ve davalı avukatlarıyla eşit uzaklıkta ve karşısında görev ifa ederler.
MADDE 38: İslâm Birleşik Devletleri’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes, kanun önünde eşittir. Hangi makam ve mevkîde bulunursa bulunsun, suçlanma şartları meydana geldiğinde suçlanabilir, dâvâ edilebilir; ve yine hangi imkân ve şartlar içinde olursa olsun, kendini serbestçe savunma hakkına sahibtir.
Buna bağlı olarak;
Gözaltına alınma şartları kanunla düzenlenir ve aile huzuru ile kişi haysiyetini rencide edici nitelikte olamaz.
Hiç kimseye gözaltında kötü muamele yapılamaz ve rızâsı dışında ifade imzalatılamaz.
Şübheli, aleyhindeki delillerle birlikte mahkemeye sevkedildiğinde, avukatı olmadan ve savunması alınmadan sorgulanamaz ve tutuklanamaz.
MADDE 39: “Büyük Doğu Mahkemesinde hiçbir dâvâ sürüncemede kalamaz, bir mevsimden öbürüne geçemez, en hızlı prosedür içinde ve her delili tamam olarak hak ve adalete kavuşturulur.” (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
“Beraatle neticelenen haksız takibten manevî zarar ve ziyanı devlet öder ve sebeb olanları cezalandırır.” (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
MADDE 40: Büyük Doğu Mahkemesinin gayesi, hasbelkader suça düşmüş birini içeri tıkmak değil, suç fiilini toplum içinde kökünden kazımaktır.
Buna göre,
– Büyük Doğu mahkemesinin her seviyesinde, af ve merhamet esastır.
– Büyük Doğu toplumunda hapishanelerin az sayıda ve “ıslahhane” keyfiyetinde olması muradtır.
– Bir insana tüm ömründe toplam 10 yılı geçmeyecek hapis cezasından başka, topluma teşhir etme, kamu yararına çalıştırma ve kanunla belirtilecek muhtelif terbiye cezaları vardır.
Bununla beraber, halkın büyük ölçüde öfkesini kabartmış ve infialine sebebiyet vermiş idamı gerektiren suçlarda, halk, belli bir sayıda olmak üzere mahkemeye katılabilir ve hâkimden suçluyu “linç” talebinde bulunabilir.
MADDE 41: İslâm Birleşik Devletleri’nde idam hükmünü gerektiren cezalar şunlardır:
– Devletin hükümranlığına ve milletin huzuruna karşı terör, sabotaj, kundakçılık, ayaklanma ve bu kapsamda bir fiile tam teşebbüs, tam teşebbüs için emir verme ve zorlama, bu teşebbüsün oluşması için gereken miktarda kasden yardımda bulunma ve örgütlü hâlde eksik teşebbüs fiillerinden birinde sübut,
Niyet ve fikirden dolayı bu ceza uygulanmaz.
– Silahlı soygun, gasb, haraç, şantaj ve baskı fiilinde bulunma, bu fiillerin icrâsı için şebeke oluşturma, icrâ edilmesi için emir verme ve icrâ edilmesi için gereken miktarda kasden yardımda bulunma fiillerinden birinde sübut,
– Büyük çaplı fuhuş, uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık, yolsuzluk, sahtekârlık ve halkın maddî ve manevî zararına yol açacak bilumum suçlar için şebeke oluşturma ve bu şebekeyi yönetme fiillerinden birinde sübut…
– Kasden adam öldürme veya öldürülmesi için emir verme, şantaj yapma ve zorlama fiillerinden birinde sübut…
– Tecavüz, çocuk istismarı ve ileri derecede cinsî sapkınlık fiilerinden birinde sübut…
– Vatana ihanet kapsamına giren suçlar ve yabancı bir devlet adına casusluk fiilinde sübut…
– Allah’a, Resulü’ne, İslâm dini ve hükümlerine veya İslâm büyüklerine, hangi vasıtayla olursa olsun, kasden ve alenen küfür fiilinde sübut…
MADDE 42: İslâm Birleşik Devletleri’nde, hırsıza kol kesme ve kolunun hırsızlıktan dolayı kesildiğini belirtici bir alâmeti bir ömür üstünde taşıma cezası verilir. Hırsızlık fiiline uyan her türlü suistimal, zimmet, irtikab ve rüşvet fiiline de aynı ceza tatbik edilir.
Açlık, muhtaçlık gibi ihtiyaç belirttiği anlaşılan durumlarda, bu hüküm tatbik edilemez.
MADDE 43: İslâm Birleşik Devletleri’nde fahişeler, homoseksüeller, tedavisi mümkün olmayan alkol ve uyuşturucu mübtelâları, berduşlar ve topluma zarar verecek derecede aklî ve ruhî melekelerini yitirmiş olanlar ile kimsesiz olarak dünyaya gelen çocuklar, mahkeme kararıyla kamu gözetimi altına alınır.
MADDE 44: Avukatlık ve arabuluculuk, Adlî Vekâlet Kanunu’na tabidir. Avukatlık ve arabuluculuk ücretleri, sözkonusu kanunda tarif edilecek ölçüleri aşamaz ve serbest bırakılamaz.
Avukat ve arabulucu, müvekkili olduğu taraf lehine adaleti şaşırtıcı ve hakikati tahrif edici bir tutum içinde bulunamaz.
Adlî Vekâlet Kanunu’nca yetkilendirilen kişi ve kurumlar dışında mahkeme tarafları ile hâkim ve savcılar arasında yahut yetkili kişi ve kurumlar da dahil olmak üzere olması gereken hukukî çerçevesi dışında, her türlü aracılık, baskı ve iltimas girişimi yasak ve ağır ceza gerektiren suçtur.
MADDE 45: İşbu anayasa yürürlüğe girdiği günden itibaren, ilk ve son defa olmak üzere genel af ilan edilir, hapishanelerdeki bütün mahkûmlar tahliye edilir ve bir daha bu anayasa yürürlükten kaldırılmadan, böyle bir husus gündeme getirilemez.
VI. İKTİSADÎ DÜSTUR
MADDE 46: İslâm Birleşik Devletleri’nin ekonomi modeli, “sermaye ve mülkiyette tedbircilik” temel prensibine bağlı olarak İktisat ve Ahlâk isimli eserde özleştirilmiş olan İslâm ekonomi modelidir.
Bu model ve onun ruhuna aykırı olarak, resmî veya gayrıresmî, ihtiyarî veya gayrıihtiyarî, hukuk çiğnenerek veya hukuk kılıfına uydurularak hiçbir iktisadî oluşuma müsaade edilemez.
MADDE 47: Başyücelik Hükümeti, tek tek bütün ferdlerinin yeme, içme, barınma, çalışma ve kazanma, mülkiyet edinme, iş teşebbüsünde bulunma ve ticaret yapma haklarını kefâlet altına alır.
İslâm Birleşik Devletleri hududları dahilinde bir tek aç, açıkta, işsiz ve barınaksız kimse bulunamaz.
MADDE 48: Başyücelik Hükümeti, yeni iş sahaları açmak, sermaye hareketlerini yönlendirmek ve zorunlu hâllerde istimlâk ve istirdad politikası uygulamakta en yüksek yetkili organdır. Bilhassa geçmişte kurulmuş olan din ve ahlâk dışı iş sahalarının kapatılması ve onlara paralel olarak yeni iş sahalarının açılması, sermaye ve iş sahiblerinin bu alanlara yönlendirilmesi, hükümetin görevleri arasındadır. Buna bağlı olarak;
Anayasanın yürürlüğe girmesinden önce açılmış din ve ahlâk dışı iş kollarını, Başyücelik Hükümeti, alternatif yatırım ve çalışma sahaları göstererek kapatabilir. Eski hukuka göre de haksız kazanç olduğu mahkemelerce tesbit edilen veya anayasanın yürürlüğe girmesinden sonra din ve ahlâk dışı olarak bulunulan teşebbüsler ise, tüm menkul ve gayrımenkulleri için sözkonusu olmak üzere, Vekiller Heyeti kararıyla istimlâk ve istirdad edilir.
MADDE 49: Sermayenin birkaç elde birikmesi suretiyle bir sınıf teşekkülü ve ardı sıra sınıf tahakkümüne müsaade edilemez. “Mülkiyet hakkına bağlı cemiyet sermayedarlığı” anlayışına göre, sermaye ve emek, birbirine ortak olucu ve birbirini bütünleyici yönde sevk ve idare edilir. Buna bağlı olarak;
– Ne resmî, ne de gayrıresmî surette, faiz uygulanamaz. Faizle eş anlama gelen emeksiz ve üretimsiz, sermayenin kendi kendini şişkinleştirmesinden ibaret kazanç şekilleri bulunamaz. Faiz ve haksız kazanç yolları kanunla tarif edilir.
– Vekiller Heyeti kararı dışında hiçbir iş sahasında tekelleşme ile haksız ve sınırsız rekabetin varlığına müsamaha edilemez.
İlaveten, bir kişi veya bir ailenin, birçok iş sahasında aynı anda boy göstermesi anlamına gelen “holding”, group” vs adlar altında bir iktisadî yayılmacılığa müsaade edilemez.
MADDE 50: Vergi sistemi, zekât şartına bağlı olarak yeni bir düzenlemeye tâbi tutulur. Zekât kapsamına giren ve girmeyen mallar, İslâmî esaslara uygun modern bir anlayışa bağlanarak kanunla tarif edilir. Zekâtta hile yollarına müsaade edilemez. Buna bağlı olarak;
Her işverenin zekâtı, sermaye ve gelirinden ayrı ayrı hesablanıp toplanarak, o işyerinin çalışanları arasında eşit ölçülerde ve senede bir defa “ikramiye” olarak dağıtılır.
MADDE 51: Yabancı sermaye, yabancı yatırımcı, yabancı ortak ve borç verici şirket ve kurumların varlığına izin verilemez. Var olanlar, tüm mevcudiyetlerini alarak, yerlerini millî sermayeye terkederler. Buna bağlı olarak;
İthalat, ihracat ve dış yatırım devlet güdümünde ve ilgili kanunlara tâbidir.
MADDE 52: “İşçinin hakkını alnının teri kurumadan ödeyiniz” ölçüsü esastır. Buna bağlı olarak;
– Her kişi ve kuruluş, çalıştırdığı işçinin, gündelikçinin, anlaşmalı olduğu kişinin alacağı ücreti ve hakedişi öngörülen tarihte ödemekle mükelleftir. Ödenmeyen hakedişi, bildirilmesi hâlinde, bildirildiği aynı gün içinde devlet öder ve ödemesi gerekeni cezalandırır.
– İşçi, memur ve diğer ücretli kesim için aslolan en az mesai müddeti içinde geçimini sağlamak, geri kalan vaktini dinî ve kültürel faaliyetlere ayırmaktır. Mesai müddeti kanunla belirlenir. Buna göre; işçi, memur ve diğer ücretli kesimin mesai müddeti, haftada 40 saati (5 tam gün) aşamaz.
Şerh: Milli zaruret hasıl olduğu takdirde, Yüceler Kurultayı Kararı ile mesai müddeti, insanî şartları aşmayacak ölçüde ve belli bir süre ile kayıdlı olarak uzatılabilir ve çalışılan her fazladan saatin mesai ücreti ödenir.
– Perşembe ve Cuma günleri ile Ramazan, Kurban ve Kurtuluş Bayramları resmî tatildir. Resmî tatillerde zorunlu meslek grupları haricinde kimse çalıştırılamaz.
– Tüm eyalet, şehir, kasaba ve köylerde tüm ücretliler için 10 tam mesai günü senelik izin kullandırılması zorunludur.
– Tüm işçi, memur ve ücretliler (belli bir süreyle kayıdlı geçici ücretliler dahil) sosyal güvenlik ve emeklilik haklarından yararlanır.
– Kadınlar, erkek işleri denecek ağır işlerde çalıştırılamaz. Kadın işyerlerinde erkek görevli ve hizmetli bulunamaz. Doğum iznini, kadının taleb ettiği süre kadar vermek işyeri için zorunludur. Bu izin müddetinde maaş kesilir ve sosyal sigorta ile ek devlet desteği uygulanır.
MADDE 53: Başyücelik Hükümeti, denk bütçe yapar ve onu aşamaz.
Karşılıksız para basamaz.
Fiyat istikrarını ve ürün kalitesini kontrol altında tutar.
Enflasyona müsaade edemez.
Yüceler Kurultayı kararı olmadan dış borç alamaz.
Vatandaşını kendisine acımasızca borçlandıramaz. Sadece iş teşebbüsüne kredi sağlar ve onu takib eder.
İşçi ve memur maaşlarını yoksulluk seviyesinin altına düşüremez.
Her işçi ve memur, bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısınca ve bu kişi sayısınca hesaplanacak olağan geçim şartları dikkate alınarak, maaş desteği alır.
Köy ve şehirlerde üretim ve tüketim dengesini, kooperatifler ve meslek birlikleri aracılığıyla kontrol altında tutar.
– Madenler, ormanlar, üzerinde tarla, bağ, bahçe ve arsa tapusu bulunmayan araziler ve sahiller Başyücelik Devleti adına Vekiller Heyetinin tasarrufu altındadır.
MADDE 54: Vakıf başta olmak üzere, miras, hibe, borç alma ve verme, alışveriş gibi tüm bahislerde, İslâm hukukunun tâyin ettiği temel şekillerin hâkim kılınması, sahte ve uydurma usûllerin ayıklanması, Yeni İktisadî Kanunun ana görevidir.
VII. EĞİTİM SİSTEMİ
MADDE 55: İslâm Birleşik Devletleri’nde eğitim “Büyük Doğu – İBDA eğitimi”dir. Bu eğitimin hedefi, insanı dünya kavgasına ve ahiret yolculuğuna en donanımlı şekilde hazırlamaktır. Büyük Doğu – İBDA eğitimi beşikten mezara kadar sürer ve onun safhaları ve her safhada müfredatı, Yeni Maarif Kanunu’nda tarif edilir.
MADDE 56: Öğretim sisteminin hiçbir kademesinde, eğitim ücretli olamaz. Özel okul, kolej, yabancı okul ve dershane nâmı altında, öğrencilerden ücret taleb eden hiçbir teşekkül oluşturulamaz. Eğitim hayatı, her unsuruyla devletin sağladığı imkânlar içinde ve fırsat eşitliği kaidesine uygun biçimde yapılabilir. Hiçbir vatandaşın, ekonomik imkânsızlıktan dolayı çocuğunu okutamaması düşünülemez.
Öğrenciye yurt ve barınma sağlama görevi bütünüyle devlete aittir. Özel oluşumlara müsaade edilemez.
Öğrencilere burs veren ve onları eğitim hayatında destekleyen veya çeşitli iş sahalarına yönlendiren vakıfların kuruluş ve işlevleri, Yeni Maarif Kanunu’nda tarif edilir.
MADDE 57: İslâm Birleşik Devletleri’nde eğitimin temeli okul eğitimi, okul eğitiminin temeli ise ilk öğretimdir. İlk öğretim bütün İslâm Birleşik Devletleri vatandaşları için mecburidir. 7 yaşında başlayacak olan ilk öğretim devresi 5 yıl sürer, bu devrede kız ve erkek öğrenciler karışık okur.
İlk öğretim okulları, bütün mahallelerde ve köylerde, en uzaktaki çocuğa ulaşacak sayıda, devlet tarafından yapılır. Spor salonu, kütübhanesi, mescidi, laboratuvarı ve öğretmeni olmayan ilk öğretim okulu bulunamaz.
MADDE 58: İlk öğretimden sonra öğrencilerin gideceği yer, ya orta öğretim okulu veya çıraklık ve meslekî eğitim kurumlarıdır. Bunun dışında hiçbir öğrencinin gidecek hiçbir yeri yoktur.
– Orta öğretim, yine 5 yıl sürer, bu öğretim mecburi olmamakla birlikte, mümkün mertebe bütün gençlerin ondan yararlanması sağlanır. Orta öğretimde, kız ve erkek öğrenciler ayrı ayrı okullarda veya okulların ayrı ayrı kısımlarında okutulur.
– İlk öğretimden farklı şekilde, orta öğretimde, çeşitli meslek ve istidad farklılıkları dikkate alınarak, birbirinden farklı konseptlerde okullar açılabilir. İhtiyaca nisbetle orta öğretim kurumuna 1 yıl ilave ders konulabilir.
– Orta öğretim seviyesinde, öğrenciler istikbalin yüceleri, aydınları ve memurları olacak şekilde eğitimden geçirilir; mükerrer haylazlık ve serkeşlik hâllerinde öğrencinin orta öğretim hakkı elinden alınmaya dek varacak tedbirlere başvurulur ve eğitim kalitesi illâ en üst seviyeye çıkarılıp, okumak istemeyen hiçbir genç zorla veya müsamaha ile okutulamaz.
– Çıraklık ve meslekî eğitim 3 yıl sürer. Bu eğitimi tamamlayan her öğrenci, ilgisine ve yaşına uygun bir alanda istihdam edilir. İstihdam edildiği andan itibaren kendisine çıraklık maaşı (yarım asgarî ücret) bağlanır.
– Çıraklık maaşı çıraklık yaşı içinde geçerlidir. Bu süre, 15 yaşından askerliğe kadardır.
– Çıraklık ve meslek eğitimi almayan hiçbir çocuk ve genç, hiçbir işde çalıştırılamaz. Babasının bakkal dükkânında bile tutulamaz.
MADDE 59: İslâm Birleşik Devletleri’nde okul öncesi eğitim, hafızlık eğitimi, anaokulu ve yuva eğitimidir. Bu eğitim şekillerinin tümü devlet tarafından sağlanır. Özel kişilerin bu türden eğitim faaliyetlerinde bulunmalarına izin verilemez.
Aynı şekilde engelli eğitimi, tüm yurtta ihtiyaç kadar ve devlet hizmeti şeklinde, her yaş için gereken özelliklerde sağlanır.
MADDE 60: İslâm Birleşik Devletleri’nde yüksek öğretim, erkek öğrenciler için, 1 yılı geçmeyecek olan temel askerlik eğitiminden sonra, “külliye” adı verilecek olan Büyük Doğu Üniversiteleri’nde yapılır. Kız öğrenciler için temel askerlik eğitimi olmadığından, onlar orta öğretimden sonra yüksek öğretime başlayabilir ve kızlar için açılan ayrı külliyelerde tahsil görürler.
– Külliye sayısı ve öğrenci adedi, yurt içi ve gerektiğinde yurtdışı ihtiyacı karşılayacak miktarı geçmeyip, böylece yüksek öğretimini tamamlayan her gencin, tahsilini gördüğü sahada, iş ve meslek sahibi olması sağlanır. (Bkz. İdeolocya Örgüsü) İslâm Birleşik Devletleri’nde vakit kaybından ibaret âtıl külliyeler bulunamaz.
– Büyük Doğu külliyelerinin herbiri, çeşitli ilim, sanat ve fen alanlarının gerektirdiği ilim, sanat ve fen eğitiminin dünyada en ileri seviyede yapıldığı birer ilim, sanat ve fen merkezi durumunda ve bunun için gerekli araç gereç donanımı ve imkânlara sahib olmak zorundadırlar.
– Büyük Doğu külliyelerine girmek, bir orta öğretim kurumundan gerekli notu alarak mezun olan her öğrenciye bir hak olarak sunulur. Ancak öğrenci, istediği ve yönlendiği alana girmek için, o alana alımda uygulanacak elemeyi geçmek zorundadır.
– Büyük Doğu külliyeleri özerk kurumlar olduğundan, onlarda görev yapacak hiçbir yönetici ve öğretim üyesi dışarıdan tayin edilemez. Kendi teamülleri ve göreve kabul şartları içinde makamına gelebilir ve Maarif Vekili’nin tasdikinden geçer. Maarif Vekili bir öğretim görevlisi ve külliye yöneticisinin göreve kabulünü reddedemez. Ancak şerh düşebilir. Vekilin şerh düştüğü öğretim üyesi ve külliye yöneticisi hakkında son karar mercii Başyüce’dir.
– Büyük Doğu külliyelerinde yönetici ve öğretim görevlisi için, dışarıdan gelme “rektör”, “dekan”, “profesör”, “doçent”, “asistan” gibi akademik ünvanların hiçbiri kullanılamaz. Ünvan ve dereceler Yüksek Öğretim Kanunu tarafından yeniden belirlenir.
– Büyük Doğu külliyelerinde mastır ve doktora eğitimine karşılık gelen akademik eğitim alanlarının hiçbirinde mülakat usûlüyle öğrenci alınamaz. Öğrenci gereken puan ve istenen şartları uygun olarak başvurusunu yapar ve bu başvuru en âdil kıstaslar içinde sonuca bağlanır.
MADDE 61: Kürdiye sancağında ilk öğretim Kürdçe yapılır. Bunun yanında, ana dili Kürdçe olan her çocuğa Türkçe de öğretilir. Bu kanun tüm sancaklarda geçerlidir.
– İslâm Birleşik Devletleri’nde orta öğretim Anadolu Kıtasında Türkçe, Anadolu dışındaki sancaklarda o sancakta konuşulan ana dili ve Türkçe olarak yapılır.
– Orta öğretim seviyesinde tüm sancaklarda öğrenim gören öğrencilere Arabça ve bir geçerli Batı dili eğitimi verilir ve bu dillerde okur yazar seviyesine erişmeleri sağlanır.
– Yüksek öğretim dili Anadolu Kıt’asında Türkçe, Anadolu dışındaki sancaklarda o sancakta konuşulan ana dilde ve Türkçe yapılır.
– Büyük Doğu külliyesinde, bütün sancaklarda geçerli olmak üzere, yüksek öğretim derslerinin yüzde 30’undan fazlası bir yabancı dilde verilemez.
MADDE 62: İslâm Birleşik Devletleri’nde din eğitimi ilk öğretim seviyesinden başlayacak ve yüksek öğretimin son safhasına kadar devam eder. Ehl-i Sünnet dışındaki zümrelere mensub ailelerin çocukları, bu eğitimi almak istememeleri halinde, bir dilekçe ile din derslerinden muaf tutulur.
Bunun yanında, orta öğretim seviyesinden başlayarak, yurt içi ve yurt dışı ihtiyaç nisbetinde, dinî eğitimin daha yoğun, Yüce Din Dairesi’ne kadrolarının yetiştirildiği okullar açılabilir.
MADDE 63: İslâm Birleşik Devletleri’nin tüm bölgelerinde eğitim İslâm hurufuna bağlı “Yeni Millî Alfabe” ile verilir ve her kavim kendi lisanına bu alfabeyi uygular.
VIII. KÜLTÜREL DOKU
MADDE 64: İslâm Birleşik Devletleri’nde varsa tek imtiyazlı sınıf aydınlar sınıfı olacağından, eser veren ve fikir üreten aydın kadrolar, bilhassa Başyücelik Akademyası mensubları, devletin maddî ve manevî himâyesi altındadır. Başyücelik Akademyası başkentte kurulur, Akademya mensubları hangi coğrafyadan olurlarsa olsunlar başkentte yaşar, bununla beraber çalışmak, araştırmak, konferans vermek vs her fırsatta tüm yurdu dolaşmaları ve gerekli imkânlara mâlik olmaları sağlanır.
Aydınlar tarafından işlenecek fikrî kabahatler, Başyücelik Akademyası tarafından muhakeme edilip, 65’inci maddede tarif edilen ölçüleri zedeleleyici özellikte görülmedikleri takdirde, hukukî takibata uğrayamaz. Aydınların işleyeceği fikrî olmayan suçlar ise, herhangi bir vatandaşın işleyeceği suçlar gibi, bağımsız mahkemelerde işlem görür.
MADDE 65: Olanca sanat ve edebiyat hayatı, saf sanatı gaye edinmiş çilekeş sanatkârlar eliyle tesis edilir. Şiir, resim, müzik, sinema, tiyatro, mimarî gibi modern sanat dalları yanında, hat, minyatür, ebru, süslemecilik, oymacılık gibi eski sanatlarımız da teşvik ve himâye altındadır. Bununla beraber bütün sanatçılarımızdan verecekleri eserlerde üç sınırı aşmamaları beklenir:
– Alenen veya imâ yoluyla, İslâm’a ve İslâm büyüklerine hakaret ve küfür,
– Umumî ahlâkı ve bediî zevki incitici kabalık yanında bilhassa gaî ve alenî müstehcenlik,
– Halkın bütününün veya bir kısmının haysiyetini kırıcı ve infiâline sebeb olucu, yahut bilinen meşhur veya meşhur olmayan kişilerin, muhalefet ve eleştiri sınırını aşacak şekilde küçük düşmesine yol açıcı, ifade ve üslûb.
Karikatüristler, mizahçılar ve komedyenler de, fiillerinde bu esasları dikkate almak kaydıyla, sanat erbabı arasındadır.
MADDE 66: 65’inci maddede zikredilen ölçüler dışında, basın hürdür. Gazeteler, dergiler ve kitablar, fikir, haber, yorum, eleştiri özellikleri içinde serbestçe yayınlanabilir; isterse yayınlayacakları haber skandal niteliğinde ve resmî kişi ve kurumlara dair olsun. Ancak kişilerin mahremiyetine dair yorum ve görüntü yayınlayamaz, bilhassa iftirâ atamaz ve mesnedsiz suçlamalarda bulunamazlar.
Dileyen herkes, ilgili idarî ve mâlî başvurularını yapmak ve 65’inci maddede zikredilen ölçüleri aşmamak şartıyla, gazete, kitab ve dergi çıkarabilir.
MADDE 67: Ülke hududları dahilinde, miskinlik, sefahet ve çirkef ihtivâ eden gazino, pavyon, disko, bar, kulüb, kumarhane, umumhane, randevuevi, meyhane, birahane türünden tüm müesseseler yasak kapsamındadır. Bunların eskiden açılmış olanları kapatılır, sahiblerine, işletmecilerine, türkücülerine, dansözlerine, kabadayılarına ve diğer çalışanlarına tanınan tüm maddî ve manevî imtiyazlar ellerinden alınır. Bir emekçinin yıllarca çalışarak kazandığı parayı birkaç gecede elde eden, üstelik toplumun şöhretleri arasına girerek saygı gören hiçbir eğlendirici ve uyuşturucu meslek erbabının varlığına müsaade edilemez.
MADDE 68: Modacılarımızın millî bir kılık kıyafet ölçüsü ve zevki tâyin etmeleri, ürünlerinin tanıtımında canlı manken kullanmamaları, “defile” türünden azınlıklara hitab eden Avrupaî tertibler yerine, ürünlerini umumun beğenisine sunucu şekiller altında görünmeleri gerekir. Manken, fotomodel, reklâm yıldızı türünden tüm meslekler kanun dışı ve bilvesile reklâm sektöründe ürün markası, kalitesi ve fiyatının tanıtımından başka tüm abartı ve gösterişler yasaktır.
MADDE 69: Spor, nesillerin sağlık, dinçlik ve güzelliği yararına, ilk öğretim çağından başlayarak tüm eğitim hayatında devlet teşvik ve himâyesindedir. Eğitim hayatı dışındaki halkın da spor imkânlarından yararlanması için büyük işyerlerine ve halkın ulaşabileceği yerlere, kadın ve erkek için ayrı ayrı olmak üzere spor salonları ve tesisleri açmak, gerekli görülen işletmelerde haftalık spor programları uygulatmak, devletin görevleri arasındadır.
Meslekî olabilecek ve olamayacak spor dalları kanunla tarif edilir. Millî bünyeye uymayan ve zarar veren spor dallarında meslekî eğitim ve oluşuma izin verilemez, geçmişte kurulan bu türden kulübler, federasyonlar, tesisler, bunların düzenledikleri müsabakalar ve bunlar üzerinde tertiblenen bahisler tümden tatil ve ibtal edilir; bu alanda büyük kazançlar sağlamaya veya taraftarlık adı altında sosyal hastalıklara yol açmaya göz yumulamaz.
MADDE 70: Millî müzik ve kültürün geliştirilmesi, bunların yozlaşmış ve yozlaştırıcı türlerinin toplum plânından silinmesi hedeftir. Bu kapsamda olmak üzere; dans ve bale türünden kültür emperyalizminin topluma kazandırmaya çalıştığı hastalıklar bütünüyle kaldırılır. Yine bu kapsamda olmak üzere; müzikte “star” düzeni, bu düzene bağlı haksız kazanç ve şöhret şekilleri ile bu düzenin ürünü olucu nitelikte organizasyonlara izin verilemez.
Sinema ve tiyatroda takip edilecek usûl de bu kanuna nisbet edilecek şekilde teşvik kapsamındadır.
MADDE 71: Bilinen ve bilinmeyen kişilerin, hattâ hayvanların kaba suretini çıkarmaya dayanan türde heykelcilik yasaktır; geçmişte yapılmış tüm eserler, antik ve arkeolojik değeri olmamak kaydıyla, tahrib edilir ve bu sahada sadece mücerrede kıvrılan saf sanat çalışmaları ve kitâbelere izin verilir.
MADDE 72: Radyo, televizyon, internet, telefon gibi haberleşmeye yönelik hizmetler devletin kefaleti altında, eğitici ve eğlendirici nitelikte faaliyet yürütebilir. Özel kişilerin ve dış merkezli oluşumların bu türden yayınlar yapmalarına yahut yapılan yayınları denetlemelerine, müdahalelerine izin verilemez.
IX. ASKERÎ NİZAM
MADDE 73: İslâm Birleşik Devletleri’nin ordusunun ismi, “Yeni Altun Ordu”dur. Bu ordu, dünyanın en bilgili, asil ve kahraman subaylarıyla, dünyanın en itaatli erlerinin ve gerektiğinde dünyanın en itaatli milletinin harmanı olup, dünyanın en muhteşem ordusu olmak mükellefiyeti altındadır. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
MADDE 74: Yeni Altun Ordu’nun, geçmişte, hattâ geçmiş yüzyıllarda olduğu cinsten, halkına, hükümetine veya meclisine karşı, kısacası içe doğru bir görevi ve hareketi yoktur. Sadece Başyüce’nin emri veya Yüceler Kurultayı’nın kararıyla, emir ve kararda belirtilecek süre içinde, kendisine âid olmayan bir görevi üstüne alabilir.
MADDE 75: İslâm Birleşik Devletleri vatandaşı tüm erkekler, Yeni Askerlik Kanununda belirtilecek ruhî ve fizikî arazları taşımamak kaydıyla, temel askerlik görevlerini yapmakla mükelleftir. Bunun için tahsil görmek, yurt dışında olmak, maddî şartları iyi olmak, sporla uğraşmak, kolluk kuvveti olmak türünden ayrıcalıklar tanınamaz. Orta öğretimi bitiren yahut 19 yaşından gün alan her erkek, askere alınır ve 1 seneyi geçmeyecek temel askerlik eğitimine tâbi tutulur.
Şerh: Temel askerlik eğitimi almakta olan hiç kimse, sıcak çatışma ve operasyon bölgelerine gönderilemez.
MADDE 76: Yeni Altun Ordu kurmay kadrosu, İslâm Birleşik Devletleri’ne bağlı bütün eyaletler ve sancakların halkını temsil liyakatinde ve herbirinin iştirak ve destekleriyle oluşmuş, “profesyonel ordu” özelliğine sahib subayların kadrosudur.
Temel askerlik eğitimi almak üzere Yeni Altun Ordu’ya teslim edilmiş ve temel askerlik hizmetinden sonra askerlik mesleğini seçmiş tüm eyalet ve sancaklardaki vatandaşlar da, kezâ “profesyonel ordu” erat kadrosudur.
MADDE 77: Yeni Altun Ordu Başkurmayı, seferberlik hâlinde Başbuğ ünvanını alır ve harekâtın tam yetkilisi olarak başına geçer. Seferberlik hâlinde İBDA Hareketi, halk ve gençlik arasından oluşturacağı milis kuvvetleriyle onun emrine girer. (Bkz. Madde 99) Bundan başka, sıkıyönetim ve olağanüstü hâl ihtiyaçlarında, ancak Yüceler Kurultayı kararıyla, gerektiği kadar Yeni Altun Ordu subay ve eri uygulamalara katılabilir.
MADDE 78: Yeni Altun Ordu’nun, yurt içinde bir âsâyiş görevi olmadığı için, müstakil bir “jandarma” sınıfına da ihtiyacı yoktur. Köylerde, şehirlerde, yollarda ve açık arazide âsâyiş görevi, Umumî İnzibat Müsteşarlığı ve Emniyet Teşkilâtına âidtir. Buna göre Yeni Altun Ordu, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri sınıflarından oluşur.
MADDE 79: Yeni Altun Ordu, Haber Alma Teşkilâtı içinde kanunla gerekli görüldüğü kadar personel bulundurma yetkisine sahibtir. Bunun dışında bir istihbarat birimi oluşturmak, bilgi toplamak, izleme yapmak ve değerlendirmek görevi yoktur. Ancak kendi içinde ve kendi disiplini için yapacağı çalışmalar, bu hükmün dışındadır.
MADDE 80: Yeni Altun Ordu subay ve kurmayları, hükümet yetkilileri ve Başyüce ile kapalı kapılar ardında yapacağı fikir alışverişi müstesnâ, iç ve dış siyasete dair görüş beyan edemez, kişi ve kurumlar nezdinde yönlendirme yapamaz, kendi emir komuta zinciri dışında bir mercie veya vatandaşa emir veremez ve bilhassa dış ülkelerde resmen görevlendirilmediği siyasî temaslarda bulunamaz.
MADDE 81: Yeni Altun Ordu subay ve kurmayları, ordu yararına veya şahsî olarak şirket kuramaz, ticaretle uğraşamaz, bu türlü uğraşlara ortak veya danışman olamaz, askerlik mesleği haricinde bir işde çalışamaz ve Harbiye Nezareti’nin izni dışında ordu ihtiyaçları adına ihale düzenleyemez.
Bu hüküm, emekli subay ve kurmaylar için de geçerli olup, emeklilik süresi dolmadan askerlik mesleğinden şu veya bu sebeble ayrılmış olanlar için geçerli değildir.
X. HARİCÎ SİYASET
MADDE 82: İslâm Birleşik Devletleri milletlerarası hukuka, bu hukuktan doğan tabiî haklara, yeryüzündeki tüm ülkelerin birbiriyle karşılıklı iyi ilişkiler geliştirmesine ve barış içinde yaşama isteğine saygılıdır. Diğer ülkelerle işbu saygı çerçevesinde iyi ilişkiler kurulması, karşılıklılık ilkesine bağlı antlaşmalar ve ortak teşebbüsler yapılması tabiîdir. Fakat insanın insana kulluğu, bir milletin diğerini sömürmesi, insan sağlığına ve tabiat hayatına tehdid anlamına gelebilecek siyasî, kültürel, sınaî ve teknolojik çalışmalar ve antlaşmalar içinde yer alınamaz.
MADDE 83: İslâm Birleşik Devletleri toprakları üzerinde, geçmişte NATO ve ABD markasıyla yerleştirilmiş hiçbir askerî üs ve bu anlama gelecek silah ve mühimmat ile onların sivil destekleri var olamaz.
İster siyasî ve askerî olsun, ister ekonomik ve kültürel, NATO ve AB başta olmak üzere, emperyalizme hizmet anlamına gelecek bütün milletlerarası antlaşma ve birliklerden çıkılması esastır.
Geçmişte Türkiye ile bir başka ülke veya ülkeler arasında imzalanmış, hangi sahada olursa olsun, tüm ikili veya çoklu antlaşmalar, yeniden değerlendirilmek ve gerekirse yeniden müzakereye açılmak üzere, askıdadır.
Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nın İslâm âlemini dışlayan ve zayıf milletlere hak tanımayan yapısının değiştirilmesi, bu mümkün olmazsa Müslüman ülkeler ve diğer mazlum ülkelerle yeni bir Birleşmiş Milletler Teşkilâtının vücuda getirilmesi, İslâm Birleşik Devletleri haricî siyasetinin hedefleri arasındadır.
MADDE 84: Ülkede bulunan tüm yabancı okullar, misyoner faaliyetleri, yabancılara âid veya yabancı ortaklı şirketler ve bilumum yabancı kuruluşların faaliyetleri durdurulur, yabancılara verilen ihaleler ibtal edilir, yabancılara satılan, ister toprak ve diğer ticarî işletmeler bedeli ödenerek geri alınır; ülke varlıkları üzerinde hiçbir yabancı sermaye, güç ve eser bulunmasına izin verilemez. Buna bağlı olarak;
Bilhassa Masonluk, Lionluk, Roteryenlik, Sorosçuluk türünden dış merkezli bütün kulüblerin kapatılması ve bu gibi kulüblerle ilişki içinde veya onların misyonlarını üstlenmiş yerli bir oluşuma izin verilmemesi şarttır.
MADDE 85: İsrail, Ortadoğu’da hükümran ve meşrû bir devlet olarak tanınmayacak, İsrail’le yapılan tüm ikili antlaşmalar ibtal edilecek, İsrail’le kök alâkası içinde ilişkili olduğu anlaşılan tüm kişi ve kuruluşlarla olan ilişkiler kesilecektir.
MADDE 86: İslâm Birleşik Devletleri’nin olanca dış politikasından Hariciye Vekâleti sorumludur. Bunun dışında hiçbir resmî ve gayrıresmî irade, eyalet ve sancak idareleri ile toplanmış veya himâye edilen devlet, yabancı bir devletin resmî veya gayrıresmî yetkilileriyle gizli ve açık temas yürütemez, ikili antlaşma yapamaz veya harb ve sulh ilân edemez.
MADDE 87: İslâm Birleşik Devletleri dışında, yeryüzünde bir İslâm devleti yok, ancak birçok İslâm ülkesi vardır. Bu İslâm ülkelerinin tümüyle iyi ilişkiler geliştirmek, onları emperyalist boyunduruk ve sömürüden kurtulmaları ve kendi içinde İslâm inkılâbını başarmaları yolunda teşvik etmek ve nihayet Büyük İslâm Birliği’nin siyasî ve dinî gölgesinde toplanmalarına yol açmak ana hedefler arasındadır. Buna bağlı olarak;
Büyük İslâm Birliği (Başyücelik Devleti), kendi içinde İslâm inkılâbını başarmış tüm Müslüman ülkeleri, her biriyle imzalanacak birleşmiş veya toplanmış devlet antlaşmaları gereğince çatısı altında toplar.
Kendi içinde İslâm inkılâbını başarmamış veya Müslüman olmayan ülkelerin İslâm Birleşik Devletleri’nin dostluğundan faydalanması ise, himâye ve ittifak antlaşmaları yoluyla olur.
MADDE 88: Yeryüzünün tüm mazlumlarına, Müslüman olsunlar veya olmasınlar, ister tabiî bir felâketle karşı karşıya olsunlar ister beşerî ve siyasî bir zulümle karşı karşıya bulunsunlar, başta İslâm Birleşik Devletleri’nden yardım isteyenler ve onun himâyesine sığınanlar olmak üzere, imkânları elverdiğince, gücünün yettiğince el uzatmak, İslâm Birleşik Devletleri ve onun necib milletinin en temel görevleri arasındadır.
İslâm Birleşik Devletleri’ne sığınan ve kaçtığı ülkede adî bir suç işlediği hükme bağlanmamış olan hiç kimse, kaçtığı ülkeye iade edilemez.
MADDE 89: Dış ülkelerde çalışmakta ve yaşamakta olan gurbetçilerimize, İslâm Birleşik Devletleri topraklarında ikamet etmedikleri için, İslâm Birleşik Devletleri vatandaşlığı verilemez. Bununla beraber, eski vatandaşlık haklarını saklı tutucu bir “gurbetçilik” pâyesi verilir ve ülkeye girişte ve çıkışta eski haklarından aynı şekilde yararlanmaları sağlanır, onların dahilde ve hariçte hukuklarını korumak da İslâm Birleşik Devletleri’nin görevleri arasında yer alır.
MADDE 90: Başyücelik Akademyası dışında siyasî ve askerî alanda rol üstlenecek münevverlerin yetiştirilmesi, korunması ve bunların çeşitli milletlerarası politikalar, stratejiler ve emeller itibariyle fikir ve tahlillerinden yararlanılması, Hariciye Vekaleti’nin tasarrufu dairesindedir.
XI. DİĞER HÜKÜMLER
MADDE 91: İstanbul’un, yeni ve ileri Büyük Doğu mimarî anlayışı ve estetiğinin prototipi hâlinde, gerekirse 1923’ten bu yana yapılan bütün müdahalelerine varıncaya kadar yıkılarak yeniden yapılması gerekmektedir. 80 milyonu aşan Anadolu nüfusunun neredeyse 4’te 1’inin İstanbul’da üst üste, alt alta yaşamaya mahkûm edilmesi gibi bir anlayışı, İslâm inkılâbı benimseyemez. İster gecekondu ve fakirhane, ister yalı ve malikâne olsun, istisnâsız tüm semtlerin böylesi yapıları, İslâm inkılâbının ruhuna aykırıdır. Bütün şehri kademeli olarak elden geçirmek, nüfusunu kademeli olarak azaltmak ve bunu yaparken tek bir vatandaşımızın bile en küçük hakkının zâyi olmamasına ve istikbâl kaygusunun oluşmamasına dikkat etmek, İslâm Birleşik Devletleri’nin görevidir. İstanbul, baştanbaşa yenilenecek, yeşillendirilecek, her karışından, yapısı ve köşesinden İslâm inkılâbının ruhu tüter bir vaziyete getirilecektir.
İstanbul mânâsına bitişik olarak bir Dersaadet Kanunu ile Dersaadet (suriçi) düzensizlik ve kargaşadan arındırılacak, çarpık şehirleşme izale edilerek sadece yaşayan tarihî mirasının yanında devlet dairelerinin, üniversitelerin, parkların ve bahçelerin egemen olduğu bir nizama kavuşturulacaktır.
– Ayasofya Camii kıyamete dek Müslümanlarındır ve orada Müslümanların ibadetine engel olacak hiçbir maddî ve manevî güç tasavvur olunamaz.
MADDE 92: Başta Anadolu Kıt’ası olmak üzere, İslâm Birleşik Devletleri’nin tüm şehirlerinin, İstanbul’un yenilenmesine paralel şekilde ve onunla eşzamanlı, uyum ve âhenk içinde yenilenmesi, geliştirilmesi ve öz şahsiyetlerine kavuşturulması da Büyük Doğu Nizamcılığının bir gereğidir. Buna bağlı olarak;
Tüm eyaletlerde, yatırım ve kalkınma hamlesinin eşgüdüm içinde olması, gelir seviyesi ve hayat standartları arasında dengesizlikler bulunmaması, millî refahtan tüm bölgelerin en âdil şekilde yararlanması ve birbiriyle rekabet edebilir hâle getirilmesi, devletin öncelikli görevleri arasındadır.
MADDE 93: İslâm Birleşik Devletleri’nin köylerinin, beldelerinin ve kasabalarının, insanların işsizlik ve miskinlikten çürüdüğü, kaçıp kurtulmak için can attığı, solgun ve renksiz bir hayatın hüküm sürdüğü yerler olmaktan çıkarılması bir zarurettir.
İslâm Birleşik Devletleri’nin kalkınma hamlesi içinde, köyün ve köylünün korunması dâvâsı başta gelir. Buna bağlı olarak;
Ekilebilir arazi mülkiyet ve kullanımı, Yeni Ziraat Kanununun hükmünce baştan düzenlenecek, toprak işçiliği, başıboşluk ve ırgatlıktan çıkarılıp, şehir işçiliği seviyesinde canlandırılacak, hayvancılık, ormancılık, arıcılık, balıkçılık ve diğer köy kaynakları, kezâ emek hakkının başa alınacağı düzenlemeler eşliğinde yükseltilecektir. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)
Geçmişte yaşanan ataleti ve şehirlerde insan istifi olmayı önlemek için, geçmişte sadece adı geçen “köy kent” gibi projelerin hayata geçirilmesi ve mutlaka köylünün ekonomik, sosyal ve kültürel donanım bakımından şehirlinin özeneceği bir seviyeye gelmesi şarttır.
Köyler ve yakınlarında her türlü sınaî faaliyet ve madencilik, köy kaynaklarının ve tabiî dokusunun örselenmemesi şartına bağlı olarak planlanacaktır.
MADDE 94: Geçmişte daha çok yabancı turistlerin ve yerli varlıklı bir zümrenin yararlandığı sahil, tabiat ve tarihî güzelliklerimiz içinde tatil yapma hakkı, fabrikalar ve tarlalarda çalışan işçilerimize kadar bütün vatandaşlarımıza şâmildir.
Bununla beraber, yabancı turistlerin bilhassa sahil beldelerimize verdiği kültürel zararların önü alınması kaydıyla yararlanabilecekleri haklar, yeni turizm mevzuatında tarif edilecektir.
MADDE 95: Havayı, suyu, toprağı, ormanı, tarlayı ve bahçeyi kirletmeye ve tahrib etmeye yol açacak, bu surette insan ve hayvan sağlığını veya tabiî güzellikler ve zenginlikleri tehlikeye atacak, gerektiğinde bir ağacın dalını kırmaya ve bir hayvanın yuvasını bozmaya varacak her türlü resmî veya gayrıresmî tasarruf, teşebbüs ve düzenleme yasaktır. Bu hususta hükümetin ve özel kişilerin projeleri, yeni çevre kanununda belirtilecek mercîlerin izni alınmadan yürürlüğe konulamaz. Buna bağlı olarak;
Hayvanlara yönelik her türlü zulüm, eziyet ve bir zaruret olmadıkça hayvan öldürme ile balıkçılık dışındaki avcılık faaliyetleri cezaya tabidir.
MADDE 96: Ağır sanayi ve teknoloji hamlesinin, millî sermaye ve emek merkezinde yeni baştan şekillendirilmesi, Başyücelik Hükümetinin ana dâvâlarındandır. Buna göre;
Ağır sanayi ve teknolojinin zararlı etkilerinden bilhassa çocukların ve nesillerin korunması, çocuklar ve gençlerin tabiî gelişimi ve eğitimine zarar verebilecek özellikteki teknolojik araçların ülkeye sokulmaması, bu alanda sadece millî yararın gözetilmesi zaruridir.
Bilhassa otomotiv sektöründeki fuhşun, dışa bağımlılıkla beraber gelen kontrolsüz imalat ve arzın önüne geçilmesi, bu hususta gerekli düzenlemelerin millî sermaye ve plânlamaya bağlı olarak yürütülmesi, toplu taşıma araçları ve özel araçlar arasındaki muvazenenin yeni baştan yapılması bir ihtiyaçtır.
MADDE 97: İslâm Birleşik Devletleri’ne vatandaşlık hukukuyla bağlı olan herkes, fikir ve vicdan hürriyetine sahibtir. Kanun denetimine açık olmak ve İslâm ahlâkı ve hükümlerini alenen ihlâl ve tahkir etmemek şartıyla; fikir ve kanaatlerini açıklaması, yayması, basın yayın faaliyetinde bulunması, kendi gibi düşünenlerle bir araya gelmesi, örgütlenmesi, toplantılar düzenlemesi, gerektiğinde, tatbik edilen herhangi bir politikaya muhalefet etmesi, mitingler tertiblemesi ve tertiblenen mitinglere katılması, hiçbir vatandaşa yasaklanamaz.
Ancak, kavim, zümre, bölge ve sınıf asabiyetini esas alan oluşumlar ile sokaklara taşmaya ve şehirleri tahrib etmeye dönük gösteri ve yürüyüşler bu hükmün dışındadır.
MADDE 98: İslâm Birleşik Devletleri sınırları içinde siyasî partiler ve particilik bulunamaz, bu tür bir yolla siyasî idareye dönük bir hareket tasavvur olunamaz.
Ancak belli başlı siyasî eğilimler çevresinde belli başlı öbekleşmelerin oluşması ve bunların “dernek” çatısı altında bir araya gelmesi ve dernekler kanunu çerçevesinde görüşlerini açıklaması engellenemez.
Merkezî fikrin cebhesi hüviyetindeki İBDA Hareketi de nihayetinde bir parti değil, dernek statüsündedir. Resmî dernektir.
MADDE 99: İBDA Hareketi’nin görev ve yetkileri şunlardır:
– İBDA Hareketi’nin, askerî ve sivil hiçbir resmî makama ve memura emir verme ve fikir dayatma yetkisi yoktur.
– İBDA Hareketi’nin hiçbir askerî, polisiye ve istihbarî görev ve yetkisi yoktur,
– İBDA Hareketi; gençlik ve halk arasında ideolojik aydınlanmayı sağlayıcı kitab, gazete ve dergiler çıkarır, toplantılar düzenler, kendisi dışında çıkarılan kitab, gazete ve dergilerdeki ideolojik yanlışlarla fikir yoluyla mücadele eder,
– İBDA Hareketi, halkın sıkıntı ve ihtiyaçlarını giderici vakıflar ve yardım dernekleri kurar veya kurulmasını sağlar, âfetlerde resmî yetkililere gönüllü yardım görevi yürütür,
– İBDA Hareketi, öğrencilerin ihtiyaçlarını takib eder, giderir, öğrenci birlikleri kurar, seminerler ve kongreler düzenler,
– İBDA Hareketi, dış ülkelerde benzer ideolojik ve insanî faaliyetler yürütür, öğrenci ve gençlik birlikleri kurar, seminerler ve kongreler düzenler,
– İBDA Hareketi, eyalet, şehir ve kasabalarda resmî bir adres ve tabela altında faaliyet gösterir,
– İBDA Hareketi, eyalet seçimleri için aday belirler ve şehir, kasaba ve beldelerde aydın yetiştirme faaliyeti yürütür,
– İBDA Hareketi, seferberlik hâlinde milis kuvveti oluşturarak Yeni Altun Ordu’nun emrine girer.
28 Mayıs 2012
BAŞYÜCELİK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
© 2021 – Tüm Hakları Saklıdır; Kaynak Gösterilmeden Kullanılamaz.
Salih Mirzabeyoğlu’nun “BAŞYÜCELİK DEVLETİ – Yeni Dünya Düzeni” Eserinin Takdim’i ve İçindekiler
Ve, BAŞYÜCELİK DEVLETİ ile ilgili olarak, gerek Büyük Doğu-İBDA Mimarları ve gerekse çeşitli araştırmacılar tarafından kaleme alınmış daha birçok yazı için:
https://akademyadergisi.com/yazilar/basyucelik-devleti/