1- “Kargadan Başka Kuş Tanımam” körlüğüne düşüp kendi görüş ve kanaatini putlaştıran herkesi ve her şeyi tartışmaya açarken kendisini ve tercihlerini dokunulmaz ve tartışılmaz ilan edenler,
2- “Kendi His ve Kanaatini” dünyanın merkezi kabul ederek bunun dışındaki herkesi ve herşeyi aşağılayan kendisini kurtulmuş kendisinin dışındakileri zavallı görenler,
3- Kendisinin (sözüm ona) iyiliklerini başkalarının ise kötülüklerini konuşmaktan şeytani bir zevk alan SEVEN (Kul) ile SEVİLEN (Allah) arasına girip laf taşıyarak kendine kazanç ve itibar devşirebileceğini sananlar,
4- Bunlardan başka; kendini hiç bir inanç ve değere bağlı görmeyip herkesin inanç ve değerine hakaret etmeyi kendisine hak gören inançsızlığı inanç haline getirmekle kendi nefsini ilahlaştıran nefsinin her istediğini yaparak yaşamayı hürriyet sananlar…
Yukarıda 4 maddede sayılan kişilere bu kitabın söyleyecek bir tek satırlık SÖZÜ yoktur!
Bu 4 maddede sayılanların dışında olanlarla ise bir çay içimi süre kadar bile olsa paylaşacağı bir hissiyat olabilir. Bakmak isteyenler buyursun…

“Ölüm Odası”nda ne yapmaya çalışıyoruz?.. Aslında sadece bu esere mahsus değil, bütün eserlerimizi de içine katarak söyleyebilirim; bir bakıma kendi rönesansımızı başlatmanın heyecanını duyurmaya çalışıyoruz… Bu da kendi değerlerimizi yenilemek anlamına gelir… Beş yüz yıllık çöküş ve çürümeyi tersine çevirmek gibi, zorların zoru bir iş… En genel anlamda, Batı karşısında “Doğu” diye anlayın. Mücadeleyi, dava ahlâkını, hep verici olmayı, başını bir gayeye adamayı, ilme, fikre, ideolojiye dayalı bir hareket tarzını yaşamak, yaşatmak, aşılamak… “Olması gerekeni” hayâl ettirebilmek, hissettirebilmek… Batı’nın Rönesans’ta yakaladığı ışığı, aşkı, şevki, kendi tarih ve değerlerimiz içinde yakalamak… Bunu yapmaya çalışıyor, yapılması gerekenin bu olduğunu göstermeye uğraşıyoruz. İşte aydınların, sanatçıların, ilim adamı, fikir adamı, akademisyenlerin temel alması gereken zemin bu… Bu da ancak bir ideolocya-sistem temelinde gerçekleştirilebilecek bir şey. Büyük Doğu-İbda Külliyâtı bunun için… Dünyada bugünkü ruhî, fikrî, siyasî çöküşü bütün sebeb ve sonuçlarıyla tartarak, tarayarak, anlayarak… Kendi nefs muhasebemizi dibine kadar yapmış, bütün zaaf ve kuvvetlerimizi tesbit etmiş olarak, yepyeni bir ruh ve nizâm yekpâreliği içinde yeniden doğmak…

Salih Mirzabeyoğlu