‘Carlos’ kısmı, ‘Çakal’ nam Müslümandan mülhem, Mavroleon ise Yunanca ‘Kara Aslan’ manasına geliyor. Kim(di) bu adam? Hangimiz onu-ve ne kadar-tanıyoruz? Bu hikayeyi yazmamın sebebi şu; Şu anda dünyanın bir yerinde birileri yargılanıyor, onlar toplam 1,5 düzine, nerede olduklarını, neyle yargılandıklarını, onları zor durumda bırakmamak için söylemiyoruz. Sadece şu bilinsin ki, onlardan iki tanesi Müslüman ve bu malum bir şey değil, onlar için hepinizin dua etmesini istiyorum, buna ihtiyaçları var, “kime edelim?” diye sorarsanız, ‘onlar’ deyin yeter, doğru adrese ulaşacağından kimsenin şübhesi olmasın…
1998 senesinin Ağustos ayında, Pak(istan)-Afgan sınırına yakın Peshawer kasabasında bir otel odasında bir erkek cesedi bulundu, Pakistan yetkilileri ölen şahsın overdose (yüksek doz) eroinden öldüğünü açıkladılar.
Etrafındakiler, örgütü ve ailesi bu ölümün şübheli olduğunu ve şahsın öldürülmüş olma ihtimalinin yüksek olduğunu söylediler. Ve Leslie Cockburn isimli gazeteci Peshawar’e gitti ve Pakistan’ın resmi açıklamasını boşa düşüren bilgilere ulaştı. Carlos Mavroleon öldürülmüştü, işkenceli sorgudan sonra konuşturulamadığı için, yüksek doz eroin verilerek öldürülmüştü, fail her zaman olduğu gibi meçhul yani malum’du, ‘devlet’(ler) yani Pakistan-ABD ortak yapımı bir cinayet. Peki niçin diye soracaksınız, bu sorunuza “kim bu insan” sorusunun cevabıyla yaklaşırsak daha açıklayıcı olabilir.
Carlos Mavroleon bir Yunan armatörün oğlu olarak dünyaya geldi. Harvard üniversitesinden üstün dereceyle (cum laude) mezun oldu. Wall Street’te aranan bir isim oldu. Bir Che Guevera hayranıydı ve Shakespeare okuyordu. Harvard’daki hocaları onu deha olarak tanımlıyorlardı. Lady Diana’nın bir dönem sevgilisi oldu ve Buckingham sarayının müdavimleri arasında yer aldı. Yakışıklılığıyla İngiliz magazin gazetelerinin köşelerini süsledi. Peki sonra? Londra’da Müslümanlar’la tanışma ve ver elini Afganistan; para, pul, Diana, magazin basını, iş, güç, kariyer hepsini bir kalemde silme ve dağlara gel dağlara, seni saklar vermez ele misali… MÜCÂHİDÎN’e katılım ve Sovyet işgal güçlerine karşı sırtında RPG-7 Talikan dağlarında, O artık bir Mücahid, bir Müslüman, bir Kara Aslan… Artık ismi KERİMULLAH ve iki Sovyet helikopterini düşürerek İslam tarihine adını yazdırıyor. Bir dönem Afrika’ya gidiyor ve Çad’daki, Somali’deki ve Moritanya’daki gerillalarla eğitim-işbirliği içinde.
Sayısız kahramanlık hikayesi…
Carlos Mavroleon’u yani Kerimullah’ı kim ve niçin öldürmek istedi? ABD, olayın cinayet olduğunun anlaşılmasından sonra suçu Taliban ve Bin Ladin’in üzerine yıkmaya çalıştı ve birkaç senaryo uydurdu. Hesapta Ladin’le Kerimullah çelişkiye düşmüş ve Ladin onun öldürülmesi için talimat vermişti. Altı boş bir Amerikan düzmecesi…
Olayın aslı ise farklıydı… Pakistan’la ABD, Peşawer yakınlarında ortak bir işkence ve katliam merkezi kurmuş ve Müslümanlar’a karşı buradan psikolojik savaş yürütüyorlardı. Bu kampın kontrolünü Pakistan Askeri İstihbaratı elinde bulunduruyordu. Yine aynı alanda, Pakistan derin devletinin paramiliter güçleri eğitiliyor ve Afganistan’da ve Hindistan’da Müslümanlar’a karşı provokasyon eylemlerine gönderiliyorlardı. Kerimullah Peshawer’e geldi ve bu kamp hakkında değerli bilgiler edindi, bir sonraki hedef bu kamp olacaktı.
Fakat, bir iç hainin ihbarı sonucu ele geçti. İşkenceli sorgudan geçirildi ve yüksek doz eroin verilerek katledildi. Sonra otel odasında bırakıldı ve eroinmanın biri yüksek dozdan ölmüş izlenimi verilmek istendi. Pakistan Polisi otopsi yaptırmadı ve cesedi hiçkimseye göstermedi. İngiltere’deki doktoru Kerimullah’ın 10 yıldır (Müslüman olduğundan bu yana) uyuşturucuyu terkettiğini ve bir daha kullanmadığını söyledi.
İşte bir Aslan parçasının Londra’nın lüks ve parıltılı mekanlarında başlayan, Harvard’da üstün başarıyla devam eden, Afganistan dağlarında İslam sancağıyla zirveye çıkan ve kahpe ABD ve kemalist Pakistan rejiminin alçaklığıyla nihayetlenen bir hayat, bir şehadet.
Kara Aslan Kerimullah 98’de şehid düştü, Allah rahmet eylesin, intikamı bâkidir. Diğerleri hayatta, onlar için de bâki dua…
Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)