Bir Yazar Olarak Yahya Sinvar

Mustafa Özel, Muhit Dergisi 59. Sayı, Kasım 2024

İnsanların bazı özellikleri, baskın özelliklerinin arasında kalır. Bu, şartlar oluştuğunda ortaya çıkar. Bu özelliklerle karşılaştığımızda bunların baskın olanlardan daha az önemli olmadığı kanaatine ulaşırız. HAMAS’ın (İslâmi Direniş Hareketi) önde gelen isimlerinden olan ve 16 Ekim 2024 Çarşamba günü Siyonistlerle çarpışarak şehit düşen Yahya Sinvar böyle bir isimdir. Herkes onu meydanlardaki gür sesiyle yaptığı konuşmalarıyla, elindeki silahlarla çekilen fotoğraflarıyla biliyordu. Ancak nisan ayında Ekin Yayınları tarafından Diken ve Karanfil adıyla tercüme edilen eş-Şevk ve’l-Karanfül’le onun yazarlık yönünü de öğrenmiş olduk.

Filistinlilerin eğitim seviyesinin dünyanın üst sıralarında olduğu mâlûmdur. İmkânsızlıklar, yoksulluklar, yoksunluklar içinde okula gitmeyi, eğitim almayı başaran bir halktır onlar. Bu eğitim tabii olarak akademiye, edebiyata, sanata da aksediyor. Arap dünyasının kültür ve sanat alanında Filistinlilerin kayda değer bir yeri vardır. Bu konuda Gassân Kenefânî’den Mahmûd Dervîş’e, Nâci el-Alî’den Alâ Lakta’ya birçok isim sayabiliriz. O topraklarda sanatın, edebiyatın, kültürün ortaya çıkmasında Filistinlilerin yaşadığı şartların etkisi inkâr edilemez.

HAMAS mensupları içinde yazdığı eserle öne çıkan isim pek yoktur. Bunlar içinde en bilineni Yoldaki Mühendis I-II, Özgürlüğün Fecri, Filistin gibi kitapları Türkçe’ye tercüme edilen Abdullah Galib Bergusi’dir. Yazar, kitaplarını İsrail hapishanesinde yazmıştır. Şehit Yahya Sinvar da adı geçen eserini hapiste kaleme almıştır. Filistin’de vatanı için ön saflarda mücadele edip de hapse düşmeyen kimse yok gibidir. Hapishanede kitap yazmak, Filistinlilere mahsus bir durum değil. Bu bağlamda Mevdudi’nin tefsiri Tefhimü’l-Kur’an’ı ve Seyyid Kutub’un da tefsiri Fî Zilâli’l-Kur’an’ı hapiste yazdıklarını hatırlatalım. Her iki müfessirin eserlerini, baştan sona hapiste yazdığını söylemiyoruz elbette.

Sinvar’ın bu kitabına geçmeden önce diğer eserlerine temas edelim. 1-) eş-Şâbâk beyne’l-Eşlâi. Yazarın bu kitabı, İsrail iç güvenlik teşkilatı Şâbâk’ın (Şin Bet) 1995-1996 yıllarında başkanlığını yapan Carmi Gilon’dan tercümedir. 2-) Diğer bir tercüme kitabı ise el-Ahzâbü’s-Siyâsiyye -Âm 1992-‘dir. Eserde 1992 yılında İsrail’deki siyasi partiler, bunların programları, yaklaşımları vb. meseleler ele alınmaktadır. 3-) HAMÂS: êt-Tecribe ve’l-Hata’, Sinvar’ın HAMAS’ı, teşkilatın doğuşunu, zaman içinde meydana gelişim sürecini anlattığı eserdir. 4-) Başka bir eseri de El-Mecd’dir. 2010 yılında yayınlanan kitapta yazar, Siyonistlerin iç istihbarat örgütü Şin Bet’in bilgi toplama, kendisine uşaklar bulma, vahşice yapılan fiziki ve psikolojik sorgulama yöntemlerini anlatmaktadır.

Şimdi eş-Şevk ve’l-Karanfül’e gelelim. Kitabın baskı tarihi yok; bu en azından elimdeki baskıda böyle. Ancak Yahya Sinvar, kitabına yazdığı ön sözde 2004 notunu düşmüş. Burada kitabın yazıldığı yerin Bi’ru’s-Seb Hapishanesi olduğunu da görmekteyiz. Kitabın kapağında yazar ismi, Te’lîfü’l-Esîr Yahya es-Sinvar (Ebû İbrahim) [Esir Ebû İbrahim Yahya Sinvar’ın kitabıdır] şeklinde yazılmıştır. Aslında bu ifade, kitabın adıyla doğrudan alakalıdır. İç sayfada yazar hakkında şu not düşülmüş: Yahya İbrâhim es-Sinvar, 1948 yılında Askalan şehrinden Gazze Şeridi’ne tehcire maruz bırakılmış aileye mensup Filistinli. (notta 1948 yerine sehven 1048 yazılmış) 338 sayfa olan eser, otuz bölümden meydana gelmekte. Bölümlerde başlık bulunmamaktadır. Yayıncı kitabı tanıtırken romanın “Filistin’deki işgalcilerin zindanlarında esaretin karanlığında yazıldığına” dikkat çekmektedir. Sinvar, kitaba yazdığı kısa ön sözde anlatılan olayların hepsinin gerçek olduğunu, ancak bunların sadece kendisinin veya başka birinin değil, bir bütün olarak Filistinlilerin yaşadıkları olduğuna işaret etmektedir. Romanda kurgu olan tek şeyin, eserin belli kişilerin çevresinde dönmesi olduğunu da işaret ettiği diğer bir konudur. Sözünü şöyle devam ettirmektedir: “Bunun dışında her şey gerçektir. Bunlar ya benim bizzat yaşadıklarımdır ya da bunları sevgili Filistin toprakları üzerinde on yıllardır yaşayanların, onların ailelerinin, komşularının ağzından dinlediklerimdir.” Ön sözü şu kelimelerle bitirmiştir Yahya Sinvar: “Bu eseri, okyanustan körfeze, hatta okyanustan okyanusa kadar kalpleri İsra’nın ve Miraç’ın gerçekleştiği topraklara bağlı olanlara ithaf ediyorum.”

Evet, yazarın ve yayıncının gözünden roman böyledir. Yazarın da üzerine basa basa ifade ettiği gibi eş-Şevk ve’l-Karanfül, kurgudan neredeyse tamamen uzaktır. Kitap roman olarak adlandırılmış olsa bile geniş bir perspektifle bakıldığında o bir anlatı, bir hatırat, bir günlük gibi görülebilir. Çünkü romandan fazla bir şeydir. Lisans ve yüksek lisansta Arap Dili ve Edebiyatı okumuş olan Sinvar, hepimizin kolayca tahmin edebileceği gibi kitabını, edebi kaygılar güderek kaleme almamıştır. O nasıl elinde silahıyla Siyonistlerle ve onların iş birlikçileriyle mücadele ediyorduysa bu kez eline kalemi alarak bu mücadeleyi yazarak kalıcı hâle getirmiştir.

eş-Şevk ve’l-Karanfül, okuyucuya hem edebi zevk hem duygu hem heyecan hem umut hem de enerji veren bir eserdir. Bütün bu özellikleri ve burada sayamadığımız diğerlerini yazarın samimiyetinden, ihlasından almaktadır. Kitabın yakın dönem Filistin tarihine ışık tuttuğuna dikkat çekerken Yahya İbrahim Sinvar’a Hak Teâlâ’dan rahmet ve mağfiret niyaz ederim.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!

İlginizi Çekebilir