Bir kitab yazıldı, adı ‘Telegram’. Yazarı: Salih Mirzabeyoğlu. Τελεγραμ κελιμεσινιν κλασικ μâνâσı, Τελγραφ. Εωετ, bildiğimiz telgraf. Yunanca; Tile: Uzak ve Gramma: Harf, Yazım mânâsına. Yani uzağa yazmak veya yazıyı uzağa göndermek. Yeni Türkçe’de bir aralar ‘Uza-yazım’ diye bir kelime uydurulduydu fakat zannediyorum tutmadı, kullanılmıyor. Mütefekkir’in yazdığı bu kitab, dar anlamıyla bir telgraf, insanlığa, Müslümanlar’a ve bizlere çekilmiş bir telgraf. F-Tipi zindanlarından dışarıya telgraf çekmek yasak. Mütefekkir bir mucize gerçekleştirerek zindandan telgraf göndermiş. Bu yönüyle mucize değil sâdece, muhtevâsı ve başına getirilenlerin ve getirilmeye çalışılanların üstesinden gelebilmesiyle de yani insanüstü varlığıyla da bir mucize. Geçmişte yaşanan mucizelerden bahsetmiyoruz, El’an yaşanan bir mucizeden söz ediyoruz. İnşaallah, başta İngilizce olmak üzere bütün dillere tercüme edilir de, dünya Anadolu’da neler olup bittiğini anlama fırsatı bulur.
Dar anlamı bu. Bir de geniş anlamı var ki, üzerine kitab yazılması gerekir. Neler yok ki; eskiden bildiğimiz isimler, kurumlar, örgütler, eskiden duyup da bilmediklerimiz ve yeni duyup öğrendiklerimiz. Bunların hepsine birden bir makâle sığasında değinmek mümkün değil. Değinebildiğimiz kadar değinelim…
Dost Tarikatı… Tarikat yerine örgüt demek daha doğru. ‘Barışçıl!!!’ bir şiddet örgütü. Yeteri kadar anlatılıyor kitabda, bozmamak lâzım.
Sene 84... Hekim olan bir arkadaşım bir çevreden bahsediyor; ‘Bilgi muhibleri’ veya ‘Bilgiciler’ diyorlar. Teyzesi de kurucuları arasında, Kendi aralarında, bir mühim şahsın etrafında toplanıp ‘vahiy’ alıyorlar. Vahiy lafı sonraları ‘Göksel bilgi’ ve ‘Göksel haber’ kavramıyla yumuşatıldı ki, es kaza Müslüman hassasiyeti olan birileri huylanıp uzaklaşmasın diye. Merkez şahıs Bostancı da mukîm bir medyum ve kendisine sürekli bir kitab yazdırılıyor. Yani (haşâ huzurdan), vahy indiriliyor ve o da hâliyle bu yeni dinin (Bilgi Dini) rasûlü oluyor. Yaşlı bir kadın bu, sonraları meşhur olacak biri… Örgütlenmenin iki merkezinden biri kadının Bostancı’daki evi, diğeri ise, sırasıyla Etiler (Akadlar) ve Ulus çevresi. Arkadaşımın teyzesi Etiler ekibini örgütlüyor. Bu insan daha sonra yapıdan ayrıldığı için kimliğini vermiyorum. Aynı ânda, kadının talimatıyla Antalya ili ikinci merkez seçiliyor ve burada bir otel alınıyor: Ufo Oteli! Bu otel şimdi var mı, yok mu bilmiyorum. O zamanlar bu örgütün İstanbul dışındaki ikinci merkezi konumunda, mühim toplantılar burada yapılıyor. Zaman içinde sırasıyla, Bursa, İzmir ve Ankara’ya yayılıyor. Daha öteye gitmiyor yani metropolleri tercih ediyor. Burada kısa bir parantez açarak bir iki kelâm edelim: Antalya önemli bir merkez; turistik olması ve bu tip şeylerin sempatiyle karşılanması açısından… Hâl-i hazırda Boston’da yaşayan Ahmed Hulusî Akten’in de ana karagâhı oradaydı. Diğer karargâh ise-hâlâ duruyor mu bilemiyorum-Cağaloğlu’ndaki Ulus gazetesidir (ilân gazetesi) ve örgütün İstanbul temsilcilerinden biri bu gazetenin görünür sahibi Adnan’dır. Antalya aynı zamanda Satanizm’in de 90’lı yılların başında uç verdiği bir şehir. Belki başkaları da vardır…
Bu kadın daha sonraları medyatize olan Vedia Bülend Çorak’tır ve anadan Ermenî’dir. Cinnî etki altında olup sık sık Can’ın etkisi altına girmekte ve kendisine ‘el verilip’ yazı yazdırılmaktadır. Yani ilmî dille söylemek gerekirse ‘Possédé’dir (Ele geçirilmiştir). Bu kadına yazdırılan ‘kitab’a, çevresinde bulunanlar ‘Altın Çağ Bilgi Kitabı’ adını vermişler ve yayınlamaya başlamışlardır. Kitab, fasiküller hâlinde 92 senesinde Yeni Günaydın isimli gazetede tefrika edilmiş ve aynı gazete Ahmed Hulusî Akten’in cevabî nitelikteki değerlendirmelerini de yayınlamıştır. Ahmed Hulusî Akten, bu örgütün cinnî possesion neticesi kaleme alındığını ve kadının da cinnî etki altında olduğunu söylemiştir. Ayrıca, toplantılarında da bunu dile getirmiştir.
Şimdi bu, Altın Çağ Bilgi Kitabı’ndan misâller verelim:
Altın Çağ Bilgi Kitabı
Kitabın üzerinde temsilî bir güneş mevcud olub bu güneşin 18 ışını bulunmaktadır. Güneşi temsil eden dairenin ortasında Bir üçgen yer almakta ve kenarlarının üstünde, ‘Dünya Kardeşlik Birliği’ yazısı okunmaktadır. Üçgenin köşelerinde ise ‘K’, ‘O’ ve ‘M’ harfleri mevcuddur. Üçgenin ortasında ise bir daire daha mevcud olub onun da içinde bir ikinci üçgen görülmektedir.
Örgütün amblemi ise;
Bir daire, onun içinde bir ikinci daire; ikinci daireden birinciye doğru yönelen ve ışınları temsil eden 18 adet sarı renkli yapraksı figür, ikinci dairenin ortasında bir üçgen ve onun içinde de bir ikinci üçgen bulunmaktadır.
Örgütün resmî ismi;
DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ EVRENSEL BİRLEŞİM MERKEZİ DERNEĞİ
DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ MEVLÂNÂ YÜCE VAKFI’dır.
Örgüt’ün referans (mukaddes) kitab olarak lanse bilgi kitabı şöyle tanıtılmaktadır:
Bilgi Kitabı-Alfa Kanalı-Altın Çağ hakkında açıklayıcı bilgidir.
“Dostlarımız,
Şu an maddi manevi ve doğal yönden birçok niteliğini kaybetmiş olan planetimiz, tekrar restore edilmektedir. Bugüne kadar yaşanmış ve yaşanacak olan olaylar, çok kısa bir zamanda insanlığı hakikat bilincine ulaştırarak bir bütünlükte birleştirecektir. Yaşadığımız dönemde tüm planetimizde Birleşim, Barış ve Dostluk Şuurunu oluşturmaya çalışan birçok Spiritik Odaklar mevcuttur. Ve bu Odakları 20. yüzyılın başında ve bilhassa son yarısında, 10. Boyuttan verilen kozmik tesirler ile uyanan insanlar, görevli kadrolar olarak devreye almışlardır. Ve herkes aldığı tesirleri ya bilinçli, ya da bilinçsiz olarak tatbik etmiştir ve etmektedir.
Bu son çağda aynı gaye ve düşünce doğrultusunda hareket eden odaklar, bugüne kadar bir hazırlanış dönemi yaşamıştır. Ancak şimdi artık el ele vererek birleşme ve TEK’e hizmet zamanıdır. Bu neden ile herkes yapmış olduğu çalışmaların ışığında birleşebilir ise, Dünyamız çok şey kazanacaktır.
Altın Çağ masalı asırlara matuf bir yatırımdır. Aslında her reformik düzen bir Altın Çağdır. Ancak bu 26.000 yıllık son siklus geçiş programının, diğer dönemlerden daha değişik bir hazırlanış programı vardır. Bu hazırlanış programı, sistematik bir şekilde asrımıza kadar gelmiştir. Önce Kutsal Kitaplar ile bildirilen göksel öneriler, insanlığı bir Hakikat Bütünlüğünde toplayarak, planetimizi Tek Tanrı bilincinde birleştirmiştir. Geçen zaman süreçlerinde tüm hakikatler ve göksel bildiriler, planetimizdeki insanlara bugüne kadar ışık tutmuştur.
Medyamik bir çağ olarak değerlendirdiğimiz bu özel çağda, artık hakikatler, kazanılan bilinçler doğrultusunda gözler önüne serilmektedir. Yapılan bunca çaba ve birleşim çağrıları, sadece planetimize ait bir olgu değildir. Bu son çağ sistemi tüm Evrensel Bütünlüğün Kâinatlar Nizamları ile bir bütünde birleşimidir ki, işte bu gelecek çağa Altın Çağ denilmektedir.
Altın Çağ yarınlarda Tek Tanrı, Tek Düzen, Tek Sistem ve Tek Kitap doğrultusunda bizlere ışık tutan ve kardeş dünya bütünlüğünde mutlu insanların yaşayacakları bir ortamın müjdecisidir. Ancak özlenen Altın Çağ’a gelininceye kadar planetimizin daha aşacağı eşikler vardır. Altın Çağın bu hazırlık dönemine 3 Kozmik Çağ tanınmıştır.
Biliyoruz ki (bir Kozmik Çağ bir asrı kapsamaktadır). Birinci Kozmik Çağımız, 1900 Hızlı Evrim Programı ile devreye girerek, programını tamamlamak üzeredir. İkinci Kozmik Çağ, 21. yüzyılı kapsamakta, Üçüncü Kozmik Çağ ise, 22. yüzyılı içine almaktadır.
Yukarıda bahsettiğimiz özlenen ve arzu edilen Altın Çağın başlangıç tarihi 23. asırdan itibaren başlayarak 7 asırlık bir Dönemi içine alacaktır. Şu an bu dönemin hazırlık programlarını bir bir sıralar isek, Altın Çağ’a hiç de kolay yollardan kavuşulamayacağı idrakine varırız.
Altın Çağ’ın Hazırlık Programında (5) skala vardır. Her bir skala bir Çağı kapsamaktadır. bunu sırası ile yazarsak:
1. Bu bir Hazırlık Çağıdır ki, Kutsal Kitaplar Dönemini kapsar.
2. Uyanış Çağı: Bu, yaşamış olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir.
3. Yeni Çağ: Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma – Çalışma – Araştırma – İdrake varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi yaşayacaktır.
4. Altın Çağ: 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin yaşamını kapsar. Burada Birlik – Bütünlük Bilinci doğrultusunda, Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak, Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız bir Mekanizmanın – Sistemin – Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır.
Işık Çağı: Altın Çağ’dan sonra başlayacak olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı‘nın Düzeni devrededir.
5. Uyanış Çağı: Bu, yaşamış olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir.
6. Yeni Çağ: Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma – Çalışma – Araştırma – İdrake varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi yaşayacaktır.
7. Uyanış Çağı: Bu, yaşamış olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir.
8. Yeni Çağ: Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma – Çalışma – Araştırma – İdrake varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi yaşayacaktır.
9. Altın Çağ: 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin yaşamını kapsar. Burada Birlik – Bütünlük Bilinci doğrultusunda, Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak, Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız bir Mekanizmanın – Sistemin – Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır.
10. Işık Çağı: Altın Çağ’dan sonra başlayacak olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı‘nın Düzeni devrededir.
Bu yolda hazırlanan İnsanlık, artık bu Sistemin direkt Öz Elemanı olacaktır. İşte bu Evrensel Işık yoluna Altın Çağ diyoruz. Yarınların güzel günlerinin son hazırlık dönemlerine, şu an yaşadığımız ortamda hızlı bir şekilde girilmiştir.
Artık hepimiz biliyoruz ki yaşayacağımız Çağlar yaşadığımız Çağlardan çok farklı olacaktır. Ancak bu farklılık ve değişim planetimizin her kesiminde birçok sancılara neden olmaktadır ve değişen zaman ile insanlar da değişmektedir. Bu şekilde şuursal bir kaosu yaşayan insanlık, yarınların Altın Çağına hazırlık yapmaktadır.
Bu bir geçiş dönemidir. Bu dönemde, planetimizin her kesiminde beşeriyeti Altın Çağa hazırlamak ve insani Bütünlüklerde kitlevi Şuurlanma, Uyanma ve Arınma aşamalarını hızlandırmak gayesi ile, birçok Odaklar ve Dernekler kurulmaktadır.Bizler, Dünya Kardeşlik Birliği Evrensel Birleşim Merkezi olarak, bu Evrensel Yolda 30 yıldır hizmet veren bir ekolüz.
Bizim Bilgi Kitabı adını taşıyan bir Kitabımız vardır. Bu Kitabı fasiküller halinde seminer çalışmaları ile topluma açmaktayız. Bu Evrensel programları tüm dünya boyutuna anlatıp tanıtmak, bizim Misyonumuzun Görevidir.
Dünyada resmen Dernekleşip Vakıf kurmamız, 1993 yılında devreye alınmıştır. Ancak 30 yıldır tüm dünya ile irtibattayız. Ve bu Bilgi Kitabını tüm dünya, 1950 yılından beri beklemektedir.
Şimdi sizlere Bilgi Kitabının bazı özellikleri hakkında daha detaylı ve açıklayıcı bir bilgi vermek istiyoruz. (BİLGİ KİTABI) 1.11.1981 yılında Birleşik İnsanlık Realitesi Kozmos Federal Meclisi tarafından Anadolu Türkiyesine, ALFA Kanalından yazdırılmaya başlandı.
Ancak henüz Toplumun hazır olmadığı gerekçesi ile Bilgi Kitabı 3 yıl insanlığa açılmadı, 1984 yılında tüm Dünyada Birleşim ve Realite yolunda Spiritik Odaklar oluşturuldu ve Kitabı topluma açma ve tanıtma emri aldık. Bilgi Kitabı halen 12 senede tamamlanarak Kitap haline getirilmiş ve ingilizceye de çevrilmiştir.
11. Uyanış Çağı: Bu, yaşamış olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir.
12. Uyanış Çağı: Bu, yaşamış olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir.
13. Yeni Çağ: Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma – Çalışma – Araştırma – İdrake varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi yaşayacaktır.
14. Altın Çağ: 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin yaşamını kapsar. Burada Birlik – Bütünlük Bilinci doğrultusunda, Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak, Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız bir Mekanizmanın – Sistemin – Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır.
15. Işık Çağı: Altın Çağ’dan sonra başlayacak olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı‘nın Düzeni devrededir.
16. Uyanış Çağı: Bu, yaşamış olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir.
17. Yeni Çağ: Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma – Çalışma – Araştırma – İdrake varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi yaşayacaktır.
18. Uyanış Çağı: Bu, yaşamış olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir.
19. Yeni Çağ: Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma – Çalışma – Araştırma – İdrake varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi yaşayacaktır.
20. Altın Çağ: 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin yaşamını kapsar. Burada Birlik – Bütünlük Bilinci doğrultusunda, Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak, Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız bir Mekanizmanın – Sistemin – Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır.
21. Işık Çağı: Altın Çağ’dan sonra başlayacak olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı‘nın Düzeni devrededir.
Merkezi Güneşler Birliği – Evrensel Nizam Konseyi – Birleşik Nizam Konseyi, üçlü olarak müşterek çalışma yapan Evrensel bir kadrodur. Buna Rahman Boyutu yani Sistem denir. Bu boyuta direkt Tanrı’nın yansıma Mekanizması olan Alfa Kanalı bağlıdır. Ve bugüne kadar Planetimize hediye edilen tüm Kutsal Kitaplar yani (Tevrat – Zebur – İncil – Kuran) bu Kanaldan Planetimize indirilmiştir.
Bu Kitaplar İnsanı eğitici, Yetiştirici, Bilinçlendirici ve Bütünleştirici Kutsal Kitaplardır. Bilgi Kitabı da aynı Kanaldan yazdırılmış olmasına rağmen, tapılacak bir Kitap değildir. O, Planetimize tüm sırları ve Hakikatleri açan, İnsanlığa bugüne kadar yürüdüğü yolların nedenini açıklayan bir Rehber Kitaptır. Bilgi Kitabı aynı zamanda bugüne kadar bilinen tüm Kutsal Kitapların frekanslarını da bünyesinde toplayan bir Hakikat ve Birleşim Kitabıdır.
Bu Kitap Planetimizin halen bilmediği ve (Işık – Foton – Siklon) tekniği denilen değişik bir Teknik ile yazdırılmıştır. Bu tekniğe göre zaman enerjisi harf frekanslarına yüklenmektedir. Bu neden ile Kitabı okuduğunuz zaman anlarsınız ve kendinize göre bir Bilgi edinirsiniz. Sonra hafızalardan silinir. Ancak kaba Bilgisi kalır. Diğer Kutsal Kitapları ezberleyebilirsiniz. Ancak bu Kitabın bir sayfasını bile ezberleyemezsiniz. Çünkü zaman enerjisine bağlı olduğu için, zaman kaymakta ve Bilgiler de hafızadan kaymaktadır. Bu Özel bir tekniktir.
Bize bu Kitabın 19 Asırlık bir hükmü olduğu söylenmiş ve yarınların Tek Kitabı olarak tanıtılarak yazdırılmıştır. Bilgi Kitabına bu son Çağın Kozmik Kitabı da denilmektedir. Ve bu Kitabın kendine özgü değişik fonksiyonları da okundukça devreye girmektedir.
Bu Kitabı okuyanlar direkt Birleşik İnsanlık Realitesinin Merkezi Sistemine bağlanır ve mikro arşivlerde bulunan Evrensel dosyalarınızın açılmasını sağlar. Realite bu yol ile Bireyleri tanır. Ve herkesin ihtiyacına göre teker teker onları yetiştirir. Ve kapasitelerine göre görev taksimi yapar. Bu neden ile bizlerden bu kitabın fasiküllerinin en ücra yerlere kadar dağıtılması istenmiştir.
Ve 30 yıldan beri fasiküller ile tüm dünyanın değişik kesimleri tanışmıştır ve tanışmaktadır. Bilgi Kitabını devamlı okuduğunuz taktirde, kazandığınız Bilinç nisbetinde içindeki Bilgilere değişik yorumlar getirerek, bir sayfanın içinden en az 10 mesaj çıkartabilirsiniz ve o zamana kadar göremediğiniz Bilgileri zaman süreçlerinde görürsünüz.
1996 yılında Bilgi Kitabı adı ile basılan bu Kitabın, Planetimizde aynı görüşü paylaşan dostlara ulaştırılması istenmiştir. Ve onların Bilgileri ile de birleşerek müşterek birşeyler yapmak ve Birleşmek Bizlerin ve Evrensel Dostlarımızın tek arzusudur. Bizlere verilen bilgiye göre bu Kitap 7.000.000.000 İnsan Bilincine göre hazırlanmış bir Kitaptır. Ve herkes tüm sorularının cevaplarını bu Kitabı derinlemesine okuduğu zaman almaktadır.
Şayet siz bir görevli iseniz, sizin gen programınızdaki şifre ile Kitabın içinde bulunan milyonlarca gizli şifre içinden size ait olan şifre birleşir ise direkt bağlantı kurulur ve siz Sistem ile bağlantıyı kendi kendinize yaparsınız. Önce açılan kanalınız sizi yetiştirici bir görevi üstlenir daha sonra hakiki görevinize atanırsınız. Kitabın özelliği budur.
22. Uyanış Çağı: Bu, yaşamış olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir.
Kozmik akımları direkt kendi Bilinçleri ile çekemeyen insanlar, Bilgi Kitabı yolu ile uyandırılmaktadır. Ve bu Sistem direkt Kozmozun programıdır. Ve dünyamız 10. Boyuttan verilen ve Evrim enerjileri taşıyan Kozmik tesirler ile 1960 yılından beri hazırlanmaktadır. Bu şekilde Planetimizde birçok birleştirici Kozmik Odaklar devreye alınmıştır. Ancak artık şimdi Birleşme zamanı gelmiştir.
Her güneş sistemi kendi boyutunun Evrimini yapmak ile mükelleftir. Bizim Evrim ve Çıkış Boyutumuz SATÜRN’dür. Omega’ya buradan geçilir. 6. Boyut Nirvana Ölümsüzlük Boyutudur. 7. Boyut İnsanlığın son Evrim sınırıdır ve burası Satürn’dür. Yani buraya ulaşabilmiş İnsan Bilinci, Hakiki İnsan olarak Ruhsal Enerjisine sahip çıkar ve Omega’dan çıkış hakkı kazanır.
Bilgi Kitabı sizleri bu Evrensel Boyutların frekanslarına tedrici alıştırarak bu Boyutlara rahatlıkla girebilmenizi sağlayacak yegane kitaptır. Bu son geçiş programında İnsanlığın kurtuluşu için Planetimize 3 Kozmik Çağ tanınmıştır ( her Kozmik Çağ 1 Asırdır ). 1900 yılından itibaren çok hızlı bir Evrim programına alınan Planetimiz, ilk Kozmik Çağını 2000 yılında tamamlamaktadır. Bu 20. Yüzyıldır.
21. ve 22. yüzyıllar Dünyamızın değişik imtihan yılları olacaktır. 23.Yüzyılda arzu edilen ALTIN ÇAĞ’ın hakiki temeli atılacaktır. 30.Yüzyıla kadar Altın Çağ
Her güneş sistemi kendi boyutunun Evrimini yapmak ile mükelleftir. Bizim Evrim ve Çıkış Boyutumuz SATÜRN’dür. Omega’ya buradan geçilir. 6. Boyut Nirvana Ölümsüzlük Boyutudur. 7. Boyut İnsanlığın son Evrim sınırıdır ve burası Satürn’dür. Yani buraya ulaşabilmiş İnsan Bilinci, Hakiki İnsan olarak Ruhsal Enerjisine sahip çıkar ve Omega’dan çıkış hakkı kazanır.
Bilgi Kitabı sizleri bu Evrensel Boyutların frekanslarına tedrici alıştırarak bu Boyutlara rahatlıkla girebilmenizi sağlayacak yegane kitaptır. Bu son geçiş programında İnsanlığın kurtuluşu için Planetimize 3 Kozmik Çağ tanınmıştır (her Kozmik Çağ 1 Asırdır). 1900 yılından itibaren çok hızlı bir Evrim programına alınan Planetimiz, ilk Kozmik Çağını 2000 yılında tamamlamaktadır. Bu 20. Yüzyıldır.
21. ve 22. yüzyıllar Dünyamızın değişik imtihan yılları olacaktır. 23.Yüzyılda arzu edilen ALTIN ÇAĞ’ın hakiki temeli atılacaktır. 30.Yüzyıla kadar Altın Çağ kurulacak ve Birleşik İnsanlık Realitesi bu tarihten sonra görevini tamamlayarak platformdan çekilecektir. Bilgi Kitabı direkt RABBİN Kitabıdır. Bu neden ile ALFA Kanalından yazdırılmıştır.
Birleşik İnsanlık Realitesi Bilgi Kitabını 30. Yüzyılda ( Hakiki Kaynağına ), yani RABSAL Düzene devredecektir. Rabsal Düzen de bu Kitabı 9 Asır daha zaman enerjisini çekme gerekçesi ile kullanacaktır. Bu Dönemden sonra Kitaplar Dönemi kapanarak arşive alınacaktır.Bundan sonra daha değişik Teknolojiler devreye girecektir.
Burada Sizlere Bilgi Kitabı’nın kısa bir tarihçesini açıkladık. Ancak bu Kitabın Kaynağından indirildiği Zamandan beri, kendine özgü değişik Çalışma Nizamları da vardır. Şimdi size biraz da ALFA Kanalından bahsetmek isteriz.
1. ALFA Kanalı Direkt Rabbin yani Allah’ın Kanalıdır. Ve bu kanal Sabit değişmez bir Kanaldır.Ancak Dünyamızın 23 derece ekseni etrafında dönüşü nedeni bu kanal Kuzeye doğru kaymaktadır. Bugün tüm Planetimizin Kozmik Tesirler ile uyandırılma projesi 6000 yıllık bir programın son tatbikatıdır.
2. Birinci 2000 yıl, Musa’dan önceki dönemdir. Bu dönemde tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik Tesirler ile Evrim akımları verilmiştir. Bu akımları alanlar bir bir tesbit edilerek, ikinci enkarnelerinde hepsi (yakın plandan, İnsandan İnsana yansıma programı gerekçesi ile) Uzakşark’ta bir arada beden kazanmışlardır. Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır. Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni denir.
3. Musa’nın programına ise Allah’ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü Mısır’da piramitlerin ve Nil’in üzerine düştüğü için Musa Mısır’da bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini, Tevrat’ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar sürmüştür.
4. Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir, İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur. O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak Kudüs ALFA Kanalı Direkt Rabbin yani Allah’ın Kanalıdır. Ve bu kanal Sabit değişmez bir Kanaldır. Ancak Dünyamızın 23 derece ekseni etrafında dönüşü nedeni bu kanal Kuzeye doğru kaymaktadır. Bugün tüm Planetimizin Kozmik Tesirler ile uyandırılma projesi 6000 yıllık bir programın son tatbikatıdır.
5. Birinci 2000 yıl, Musa’dan önceki dönemdir. Bu dönemde tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik Tesirler ile Evrim akımları verilmiştir. Bu akımları alanlar bir bir tesbit edilerek, ikinci enkarnelerinde hepsi (yakın plandan, İnsandan İnsana yansıma programı gerekçesi ile) Uzakşark’ta bir arada beden kazanmışlardır. Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır. Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni denir.
6. Musa’nın programına ise Allah’ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü Mısır’da piramitlerin ve Nil’in üzerine düştüğü için Musa Mısır’da bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini, Tevrat’ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar sürmüştür.
7. Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir, İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur. O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak Kudüs -Mekke ve Medine üzerinde olduğu için İsa ve Muhammet programı Allah’ın üçüncü Düzeni olarak devreye girmiştir. Muhammet Dönemi ile Kutsal Kitaplar ve Peygamberlik dönemi sona ermiştir. Bundan sonra İnsanlık 1500 sene kendi Kitapları ile baş başa bırakılarak Hakikatlerin Kavranılması beklenilmiştir.
8. Birinci 2000 yıl, Musa’dan önceki dönemdir. Bu dönemde tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik Tesirler ile Evrim akımları verilmiştir. Bu akımları alanlar bir bir tesbit edilerek, ikinci enkarnelerinde hepsi (yakın plandan, İnsandan İnsana yansıma programı gerekçesi ile) Uzakşark’ta bir arada beden kazanmışlardır. Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır. Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni denir.
9. Musa’nın programına ise Allah’ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü Mısır’da piramitlerin ve Nil’in üzerine düştüğü için Musa Mısır’da bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini, Tevrat’ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar sürmüştür.
10. Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir, İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur. O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak Kudüs -Mekke ve Medine üzerinde olduğu için İsa ve Muhammet programı Allah’ın üçüncü Düzeni olarak devreye girmiştir. Muhammet Dönemi ile Kutsal Kitaplar ve Peygamberlik dönemi sona ermiştir. Bundan sonra İnsanlık 1500 sene kendi Kitapları ile baş başa bırakılarak Hakikatlerin Kavranılması beklenilmiştir.
11. Şimdi 2000 yılında 6000 yıllık program bitmekte ve insanlara herşey tüm açıklığı ile anlatılmaktadır. Şu an Alfa Kanalı Anadolu Türkİye’sinin üstünde olduğu için Bilgi Kitabı Türkiye’den devreye alınmıştır.Ve artık Bilgi Kitabı ile İnsanlığa herşey çok açık bir şekilde anlatılarak yarınların Dünya Devletinin Temelleri atılmaktadır. Ve bu Düzene de ALLAH’ın Dördüncü Düzeni denilmektedir. Yine tekrarlayalım Alfa Giriş Omega çıkış projesine göre hazırlanmış olan Bilgi Kitabına Kurtuluş Kitabı da denilmektedir. Ancak asla tapılacak Kutsal bir Din Kitabı değildir. O bir Rehber Kitaptır.
12. Bu son çağın yoğun programının içinde Bunalan İnsanlığa, Bilgi Kitabı bunalımlarının nedenini açıklayarak İnsanlığı mantıklı bir Düşünceye çekmekte ve rahatlatmaktadır. Bizlerin Çalışmaları bu yolda olduğu için sizlere herşeyi açıkladık. bu bir Birleşim Programıdır.
Altın Çağ’ın bu hazırlık programında, insanlığa tutulan ışıkları görebilen dostlarla el ele Gönül Bütünlüğü ve Barış ile müştereken bir işbirliğine gidilmektedir. Bugüne kadar Altın Çağ’a yapılan yatırımlar, artık tüm planetimizde filiz vermeye başlamıştır. Şu an Kurtuluş ortamına hazırlanan dünyamız, imtihanını kendi kendine vermektedir. Bu bir programdır. Anlayış, Sevgi, Hoşgörü, Makul vicdan ve Güzelliklerle kurulması arzu edilen Altın Çağ, ileri yıllarda planetimize Harpsiz, Çiçekli Mutlu yarınlar getirecektir. Bu görüşten yola çıkarak el ele Işık Yolunda beraberce bir dünya halkası oluşturmak en büyük dileğimizdir. Işık Yolunda buluşmak üzere tüm Sevgimiz sizleredir”.
Evet, birkaç dakikanızı boşa geçireceksiniz amma, Bilgi Kitâbı’nı da öğrenmiş olacaksınız. Örgüt, kendini 23. asra göre projelendiriyor ve şimdiden kolları sıvamış. Işık deyip duruyor. Ne ki? Yani İllüminasyon, yani Lucifer, yani Eosferos yani Şeytan, yani Kabbalah… Ne kadar Masonik-Yahudî örgütlenme varsa bu dünya üzerinde hepsinin merkezinde ‘Işık-Güneş ve Aydınlık’ vardır. Ben, sırf bu ibnelerin yüzünden ‘Aydınlık’ mefhumundan (ALLAH afvetsin) nefret ediyorum ve ‘Zulmet’ kelimesine de bayılıyorum.
İşte, buyurun Bilgi örgütü bu. Mütefekkir’in İ.G diye bahsettiği İ. Güven de, hem emekli asker hem de Bilgi Örgütü’nün eski üyesi sonra da ‘Dost Örgütü’nün kurucularından… Bu Biligi’ciler, Beyti Dost, Mustafa Molla, Güzel Dost vs. gibi kavramlar kullanıyorlar ve bu kavramların karşılıkları da oynak. Yani, meselâ, ‘Beyti Dost’ (Beyt-i Dost: Dostun Evi) kimi zaman (sümme hâşâ!) Hz. Peygamber’in ‘Alfa Boyutu’ndaki kod adı! Kimi zaman da M. Kemal’in. Mustafa Molla da öyle… Her ikisi içun da kullanılıyor, işlerine nasıl gelirse. Yine Dost Mewlana deyince de Mewlânâ Celâl Ed Dîn hazretleri de akla geliyor, Allah Râsûlü de. İsâ (A.S) da, Musa (A.S) da bu pisliklere âlet ediliyorlar. Gûya hepsi bu kahpe medyuma ‘Uzay’dan bilgi gönderiyorlar. Bunlara ‘Spiritik Odaklar’ deniyor işte. Kaltak da oturup bunları yazıyor, diğer deyyuslar da bunları basıyorlar. Mütefekkir’in bahsettiği kaşar da onların eski-yeni arkadaşı, aynı alçak soyu. Hepsi (ve kasden) Yahudî-Siyonist ideolojinin değirmenine su taşıyan Kabbala müsveddeleri. Sûret-i Haq’dan görünmeye çalışan bazıları da netice itibârıyla aynı lâşeler merkezine kova kova irin taşıyorlar. Ve, akılalmaz mâlî gelirleri var. Nereden geliyor? Bir kısmı zengin mürîdlerden, diğeri kısmı ise muhtemelen örtülü ödenekten, psikolojik savaş departmanından vs. Yani devletten!!! Devlet, İslâm olmasında isterse Beelzebul yani Lâîn olsun, ben o Lâîn’e ve taifesine elimden gelen her türlü yardımı yapacağım diyor. Zengin’in, züppenin, mankenin, hamam ve şamar oğlanlarının, hadımağalarının, sapıkların, sosyete müslümanlarının, çağdaş! gençliğin çok hoşuna gidiyor bu hikâyeler: Namaz yok, niyaz yok, siyâset yok, ideoloji yok, karı-erkek kucak kucağa, ekonomik sorun da yok, oooh ne âlâ; Gönül dostunun, bir gönüldaşa atfen, söylediği bir lâf var: Nefs hem mollalık ister hem hovardalık! Müthiş bir tarif. Midesi, tenâsül uzvu ve cebi mutmain olmuş kişiler, mânevî ihtiyaçlarını da bu tür hovardahânelerde tatmin ediyorlar ve huzura eriyorlar. Bunlar, meyhânede Şeri’at konuşuyorlar, yatakta cimâ hâlinde iken, Hz. İysâ’nın nasıl doğmuş olabileceğine ilişkin tıbbî mekanizmaları tartışıyorlar, orgazm hâlinde evrimin Âdem (A.S)dan sonra mı evvel mi olduğu konusunda fikir teâtisinde bulunuyorlar… Ne güzel değil mi? Mes’ûliyyet yok, ağzından çıkanı kulağının duyması ihtiyacı yok, hesab soran yok. Aksine, aman ne iyi, kimse memlekette dönen binbir dolabı düşünmesin, düzüşsün, yeni ve modern ilâhlar edinsinler, Lucifer’in testislerinde dolaşsınlar amma sakın ola ki, İSLÂM’ın, Şeri’atın çizgisine gelmesinler. YNÖ’sünden Hıyânet-Cinâyet İşleri Bşk.lığı’na, Nacar’dan Beyaz’a, AHC’dan Bayraktar’a kadar ne kadar çevre varsa hepsinin tek korkusu bu! Vampir’in sâlibden ürpermesi gibi bu vampirler de İSLÂM’dan o kadar tırsıyorlar. O nedenle, Anadolu İslâm İnqilâbı’nın öncü gücü İBDA ve Mütefekkir’e nefretle bakıyorlar. UFO’lar, Altın Çağ zırvaları, 10. Boyut bok yemeleri ve daha neler neler, siyonist devletin bayıldığı işler ve destekliyor hepsini. Şimdi, bu Bilgiciler kendilerinin deyişiyle 50 senedir örgütlüler. Yani demek ki, 1950’lerden beri bunlar faal, icraat yapıyorlar, kitab basıp satıyorlar, propaganda yapıyorlar ve devletle kolkolalar. DGM savcılarının gözleri önünde oluyor bunlar. Niye hiçbiri tutuklanmıyor veya hakkında dava açılmıyor, ve yahut, açılan davalar hiçbir işe yaramıyor? Onun faaliyeti ‘yasadışı örgüt’ faaliyetleri arasına girmiyor mu? Bal gibi giriyor hattâ normalde ‘İrticâ’dan yargılanmaları gerekiyor zira adamlar Federasyon’dan, Baş Nizâm’dan vs. bahsediyorlar. Yani, heriflerin devleti hazır, federe olmuşlar bile ve Anadolu Türkiye’sinde de örgütlüyüz diyorlar. Adresleri belli. Gidemezler, kendi koltuğunun altında oturttuğu örgütü tasfiye eder mi hiç devlet? Etmez tabiî ki! Bir de bu örgütlerin yalakalık düzeyi çok yüksektir; çarşaf çarşaf M. Kemal posteri basıp yayınlarlar, M. Kemal rozeti dağıtırlar ve onun peygamber, mehdî, uzay federasyonu üyesi veya yüce ruh olduğunu söylerler. Mâlûm Türkiye’de bir şey yapmak istiyorsan evvelâ, M.Kemal’e imân edeceksin: Tanıklık ederim ki, M. Kemal’den başka ilâh yoktur diyeceksin.
Telegram’da bazı simâlar var;
Ç.E kim ola ki?
Çelik Erişçi, 1966 yılında Istanbul´da doğdu. Istanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi´nden mezun oldu. Müzik yaşamına Istanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikîsi Devlet Konservatuarı´nda başladı. 1991 senesinde Ercan Saatçi ve İzel (Yidel) Çeliköz´le biraraya gelerek ‘İzel, Çelik, Ercan’ adını verdikleri toplulukla ‘Özledim’ adlı bir albüm çıkardılar.
Müzik otoriteleri tarafından dünyanın en kötü şarkıcısı olarak tanımlanıyor. Peki nasıl oluyor da ünleniyor? Aynı yoldan; koluna bir yahudî (Yidel) takıyor, arkasına İ.G isimli ilâhı (güzeller güzelini) alıyor, gittiği her yerde M. Kemal’den bahsedip kutsuyor ve onun adını duyunca esriyor, uyuşuyor.
Ayrıca, çeşitli sivil! güçlerle askerî çevreler arasında ‘haber’ taşıyor. Yani muhbirlik yapıyor.
Çelik Erişçi ile alâkalı ilginç bir bilgi daha verelim: Merkezi İzrael’de bulunan ‘Elina Electronic Engineering Ltd.’ şirketinin sahibi Yasef Arie’nin de yakın dostu ve iş ortağı. Bu Yasef de, İzrael devletinin dış ülkelerde aldığı ihâlelerde pay sahibi oluyor. Türkiye’de de acep bu nev’î işlere bulaşmış mı? Bence (b)ulaşmış. Ne güzel değil mi? Sanatkâr-kemalist-dost tarikatçısı Çelik’in bir meziyetini daha öğreniyoruz: yahudîler’le iktisadî irtibat. Hattâ, ihâle tâkibciliği… Bu arada Çelik sık sık barbekü partileri verip, dostlarına İzrael’in ne kadar mühim bir güç olduğunu anlatıyormuş. Bunu da, o partilere katılan ve Çelik’le fingirdeyen bir kahpe yayıyormuş sağa sola… İşte modern sanatkâr dediğin böyle olmalı, tarikatı da, ticârî-siyâsî ilişkileri de modern… Çağdaş Türkiye’nin en çağdaş ve ilerici sanatkârını kutluyoruz…
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim diye bir veciz söz vardır… Çelik’in arkadaşlarından ve berâber müzik grubu kurduğu kişilerden biri yahudî kızı İzel Çeliköz ve asıl ismi de Yidel Çeliköz. Yidel ne mene bir kelimedir? Yid-El: Yuda-El’den mülhem. İlâh’ın Yuda’sı mânâsına. Batı lisanlarına ise Yudith, Judith, Judeeth olarak geçmiş. İzel de şarkıcı ve san’atını tenini göstererek pekiştiriyor. Yani, kötü bir sanatçı… eski partneri Çelik gibi.
Diğer şerik Ercan Saatçi. O da diğer ikisi gibi dünya şarkıcılar klasmanında son 3’e aday. Bunun yanısıra yahudîlerin gazetesi (Türkiye’nin en çok küfredilen gazetesi) Hürriyet’te köşesi var, orada futbol yazıyor. Nasıl gelmiş oraya? Eh, tabiî ki, Ertuğrul Özkök’ün damadı olursanız gelirsiniz…
Güzeller güzeli Çelik’in hikâyesi böyle…
Başka?
Bir N. T var, profesör. Kim o?
Kulelî Askerî Lisesi’ni 1969’da, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni 75’de bitiriyor. GATA’da psikiyatri ihtisası yapıyor. GATA-Haydarpaşa Hastahânesi’inde psikiyatri kliniğinin direktörlüğünü yapıyor. Van 100. Yıl Üniversitesi’nde de görev ifâ ediyor. 1990’da doçent, 93’de albay, 96’da profesör oluyor. 3 sene Adlî Tıp kurumunda çalışıyor. 99’da emekli oluyor ve S-TV’de program yapıyor.
91 senesinde Hollanda’da ‘Destructive Drives and Impulse Control—Tahribkâr sürükle(n)meler ve sevk kontrolü’ sempozyumunda ‘En iyi araştırma’ ödülü alıyor.
Hâlen, ‘Memory Centers of America’ Nöropsikiyatri merkezi Türkiye direktörlüğünü yürütüyor.
Yani adam ‘Sevk-kontrol-sürükleme’ işlerine oldum olası meraklı ve ‘Uluslararası!!!’ ajan kurumlarının da Türkiye temsilcisi.
Nedir bu, ‘Memory Centers of America’ yani ‘Amerika Hafıza Merkezleri’.
Asıl adı ‘Leeza Gibbons’ (Lizabeth Gibbons) Memory Centers’ olan bir teşkilât. Yahudîliğe ve siyonizm ideolojisine hizmet veren ‘bilimsel’ kurumlardan biri. Hafıza ve ileri-düşünce (forward-thinking) üzerine araştırmalar yapıyor. Mr. N.T de bu örgütün Türkiye şubesinin direktörü yani ajanı. Örgütün merkezinin Florida-Miami olduğunu hatırlatalım. Bu Florida ne mühim bir yermiş!..
Başka?
Asker-eczâcı HHI var (Işık’sız olmuyor anlaşılan) Işıkçılar’ın kurucusu, damadı ve Türkiye pavyonunun sahibi eşekçi nâm zoofil E.Ö var (oğlu ABD’de keriz Müslümanlar’ın parasını yemekle meşgul), M.A (DYP genel başkanı, işkenceci, uyuşturucu kaçakçısı, adâlet ve içişleri eski bakanı, Elazığ milletvekili, İzrael ajanı ve belki de müstaqbel başbakan), İ.E var (Bunun kim olduğunu bilmiyorum, gönüldaşlar ilgilenirlerse memnun olurum), benzetme olarak K.P isimli aktör var (Kenan Pars: Ermenî asıllı ünlü aktörümüz, ben onu çok beğenirim). Şu âna kadar okuduğum bölümlerdeki karakterler bunlar.
Mütefekkirin değindiği bir kavram var:
Limbic Lob (Lobus Lymbicus):
Beyinde bulunan ve faaliyeti henüz tam olarak belirlenememiş olan bir bölüm. Amygdala (Bâdem), Fornix (Kamara, Apsis), Hippocampus (Deniz atı), Gyrus Cinguli Anterior (Ön Kemersi Çevrem), Gyrus Cingıli Posterior (Ard Kemersi Çevrem) isimli yapılardan müteşekkildir.
Limbik Sistem’deki Nöron Şebekesi’nin Enformasyon Süreçlerinin İşlevi:
Limbik Sistem’in temel fonksiyonunun genel olarak ‘Emosyonel’ (Heyecan, coşku, yüksek duygular vs) olduğu sanılıyor. Fakat kaynak net olarak bilinmiyor. Limbik Sistem’deki Nöron Şebekeleri’nin heyecanı ürettiği tahmin ediliyor.
Hissî Tanıma ve Epizodik (Hadisevî) Hafıza Teşkil Etme İşlevi:
Hippocampus adlı oluşumun (Hippocampal Formation) mekânî tanıma ve rotalandırmada rol oynadığı düşünülüyor.
Sözlü Olmayan (Non-Verbal) İletişimlerin Nöral İşlevleri:
Hissî iletişim, hareketler, sayısız bedenî form ifâdeleri, sözlü iletişimimizden çok daha fazla rol oynamaktadır hayatımızda. Fakat, sözlü olmayan bilginin, iletişime nasıl aktarıldığı konusu hâlâ karanlıktır. Çözüme kavuştuğu takdirde, özellikle Otistler’in ve Shizofrenler’in (Şizofren) iletişim tarzı da anlaşılabilecektir.
Tevalî Öğrenme’nin ve Tanıma’nın Nöral İşlevi, Ard Kemersi Çevrim’deki Nöronal hususiyyetlerin his, hareket, heyecan ve öğrenme üzerine etkileri: Bu işi PCCx adı verilen nöronlar yürütmektedir.
Limbik Sistem’e aid bazı oluşumların NMRI (Nuclear Magnetic Resonance Imaging) görüntüleri aşağıda verilmiştir.
Telegram Türkiye’yi sarsacak olan bir eser. İlk baskısının tükendiğini öğrendim. Çok kısa sürede büyük bir satış değerine ulaşması Türkiye’nin ilgisinin yoğunluğunu gösteriyor. Her geçen gün, yahudî-siyonist varlığın (canxwar-canavar) memleketi ahtapot gibi kollarının arasına alıp nasıl sömürdüğü ve posalaştırdığı ve ‘İllumination’cu şeytanların nasıl devleti ele geçirdiği meydana çıkıyor. Eğer, Müslüman halkın sesi olduklarını iddia geden, Vakit, Millî Gazete, Yeni Şafak, Cuma, Kanal-7 vs. gibi basın organları bu, yüzyılın en büyük skandalını ve Mütefekkir tarafından ortaya çıkarılışını bilerek es geçerlerse ben onların Müslümanlığından da, insanlığından da, namusundan da şübhe ederim. Aldığım haberler müsbet yönde gelişmelerin olduğunu gösteriyor. Göreceğiz.
Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)