Rothschild Ailesi – The Jewish Octopus, It Feeds on Nothing But Gold

Yani “Yahudi Ahtapotu, sâdece Altın’la beslenir”. Evet, böyle adlandırılıyor “Rothschild” Ailesi. Dünyanın en büyük kapitalist-yahudi ailesi (sülâlesi) olarak kabul ediliyor. Bu aileyi çok kısaca mercek altına alalım.

1-Bütün detaylarıyla “Rothschild Şeceresi” (7 Nesil):

Mayer Amschel (1744-1812). 1770 yılında Gutie Schnapper (1753-1849) ile evlendi. Stem (Kök) bu şahıstır. Bu çiftin çocukları:

Birinci Nesil:

1-Jeanette (1771-1859). 1795 yılında Benedikt Moses Worms’la evlendi. Yaptığı bu evlilik aile meclisi tarafından onaylanmadığı için aileden atıldı (reddedildi).

2-Amschel (1773-1855). 1796 yılında bir Alman olan Eva Hanau ile evlendi.

3-Solomon (1774-1855). 1800 yılında, Alman-İngiliz melezi Caroline Stern ile evlendi.

4-Nathan (1777-1836). 1806 yılında Hannah Barent Cohen isimli İngiliz yahudisiyle evlendi.

5-İsabella (1781-1861, esas ismi Lizbeth’tir). 1802 yılında Bernard Judah Sichel isimli bir Alman-İngiliz kırması yahudiyle evlendi.

6-Babette (1784-1869). 1808 yılında Sigmund Beyfus isimli bir Avusturya yahudisiyle evlendi.

7-Carl (1788-1855). 1818 yılında Adelheid Herz isimli bir Alman’la evlendi.

8-Julie (1789-1815). Meyer Beyfus isimli bir Avusturya yahudisi ile evlendi.

9-Henrietta (1791-1866). 1815 yılında Abraham Montefiore isimli bir İtalyan yahudisi asille evlendi.

İkinci Nesil:

Solomon-Caroline Stern evliliğinden:

1-Anselm (1803-74). 1826’da amcasının kızı Charlotte ile evlendi.

2-Betty (1805-86). 1824’te James isimli bir İngiliz’le evlendi.

Nathan-Hannah Barent Cohen evliliğinden:

1-Charlotte (1807-59). Amcasının oğlu Anselm ile evlendi.

2-Lionel (1808-79). Amca kızı Charline ile evlendi.

3-Anthony (1810-76). 1840 yılında Louisa Montefiore isimli bir İtalyan yahudisi asille evlendi.

İsabella-Bernard Judah Sichel evliliğinden:

1-Nathaniel (1812-70). 1842’de Charla isimli bir kadınla evlendi.

Babette-Sıgmund Beyfus evliliğinden:

1-Hannah Mayer (1815-64). 1839’da Henri Fitzroy’la evlendi, aileden reddedildi.

2-Mayer (1818-1874). 1850’de Juliana Cohen’le evlendi.

3-Louise (1820-94). 1842’de Mayer Carl’la evlendi.

Carl-Adelheide Herz evliliğinden:

1-Charline (1819-84). 1836’da amcasının oğlu Lionel’le evlendi.

Julie-Meyer Beyfus evliliğinden:

1-Mayer Carl (1820-86). 1842’de amca kızı Louise’le evlendi.

Henrietta-Abraham Montefiore evliliğinden:

Adolph (1823-1900). 1850’de Julie isimli bir kadınla evlendi.

Üçüncü Nesil

Anselm-Charlotte evliliğinden:

1-Mayer Anselm Léon (1827-28). 1 yaşındayken menenjitten ölüyor.

2-Julie (1830-1907). 1850’de amcası Adolph’le evleniyor.

3-Hannah Mathilde (1832-1924). 1849’da Wilhelm Carl’la evleniyor.

4-Sarah Louise (1834-1924). İtalyan soylusu Raimondo Franchetti ile evleniyor.

5-Nathaniel (1836-1905).

6-Ferdinand (1839-1898). 1865’de amca kızı Evelina’yla evleniyor.

7-Solomon Albert (1844-1911). 1876’da Bettina isimli bir kadınla evleniyor.

8-Alice (1847-1922).

Lionel-Charline evliliğinden:

1-Leonora (1837-1911). 1857’de Alphonse’la evleniyor.

2-Evelina (1839-1866). 1865’de amcaoğlu Ferdinand’la evleniyor.

3-Nathaniel (1840-1915). 1867’de Emma ile evleniyor.

4-Alfred (1842-1918).

5-Leopold (1845-1917). 1881’de bir İtalyan asili olan Maria Perugia ile evleniyor.

Anthony-Louisa Montefiore evliliğinden:

1-Constance (1843-1931). 1877’de Battersea Lord’u Cyrill Flower ile evleniyor.

2-Annie (1844-1926). 1873’de Eliot Yorke ile evlendi.

Nathaniel-Charla evliliğinden:

1-Nathalie

2-James Edouard (1844-81). 1871’de amca kızı Laura Thérese ile evleniyor.

3-Mayer Albert (1846-50).

4-Arthur (1851-1903).

Mayer-Juliana Cohen evliliğinden:

1-Hannah (1851-90). 1878’de Rosebery Markisi Philip Archibald Primrose ile evleniyor.

Mayer Carl-Louise evliliğinden:

1-Adele (1843-1922). 1862’de Salomon James’le evleniyor.

2-Emma (1844-1935). 1867’de halaoğlu Nathaniel’le evleniyor.

3-Clementine (1845-65).

4-Laura Thérese (1847-1931). 1871’de Amcaoğlu James Edouard ile evleniyor.

5-Hannah Louise (1850-92).

6-Margaretha (1855-1905). 1878’de Gramont dükü Agénor’la evleniyor.

7-Bertha Clara (1862-1903). 1882’de Wagram prensi Alexanrdre’la evleniyor.

Dördüncü Nesil

Solomon Albert-Bettina evliliğinden:

1-Georg (1877-1934).

2-Alphonse (1878-1942). 1911’de İtalyan asili Clarice Sebag Montefiore ile evleniyor.

3-Louis (1882-1955). 1946’da Hildegard kontesi Auersperg’le evleniyor.

4-Eugene (1884-1976). 1925’de Schoenborn-Bucheim kontesi Kitty ile evleniyor.

5-Charlotte Ester

6-Valentina (1886-1969). 1911’de Springer baronu Sigismund’la evleniyor.

7-Oscar (1888-1909).

Nathaniel-Emma evliliğinden:

1-Walter (1868-1937).

2-Evelina (1873-1947). 1899’da Clive Behrens isimli Hollandalı bir asille evleniyor.

3-Charles (1871-1935). 1907’de Rozsika von Werheimstein isimli bir asille evleniyor.

Leopold-Maria Perugia evliliğinden:

1-Lionel (1882-1842). 1912’de Marie-Louise Beer’le evleniyor.

2-Evelyn Achille (1886-1917).

3-Anthony (1887-1961). 1926’da Yvonne Cahen d’Anvers isimli bir Belçikalı asille evleniyor.

James Edouard-Laura Thérese evliliğinden:

1-Henri (1872-1947). 1895’de Mathilde Weisweiller’le evleniyor.

2-Jeanne (1874-1929). 1896’da David Leonino ile evleniyor.

Beşinci Nesil

Alphonse-Clarice Sebag Montefiore evliliğinden:

1-Albert (1922-38).

2-Bettina (1924-?). 1943’de Matthew Looram isimli bir İngiliz yahudisiyle evleniyor.

3-Gwendoline (1927-72). 1948’de Fransız yahudisi Roland Hoguet ile evleniyor.

Charles-Rozsika von Wertheimstein evliliğinden:

1-Miriam (1908-?). 1943’de George Lane’le evleniyor.

2-Elizabeth (1909-1988).

3-Victor (1910-90). 1933’de Barbara Hutchinson’la, 1946’da Theresa Mayor’la evleniyor.

4-Kathleen (1913-1988). 1935’de Jules de Koenigswarter isimli bir Alman asiliyle evleniyor.

Lionel-Marie-Louise Beer evliliğinden:

1-Rosemary (1913-hayatta). 1934’de Denis Gomer Berry’le evleniyor.

2-Edmund (1916-hayatta). 1948’de Elizabeth Lentner’le evleniyor.

3-Naomi (1920-hayatta). 1941’de Jean-Pierre Reinach isimli bir asille, 1947’de bir diğer büyük İngiliz yahudi sülâlesi mensubu olan Bertrand Goldsmith ile evleniyor.

4-Leopold (1927-?).

Anthony-Yvonne Cahen d’Anvers evliliğinden:

1-Renée (1927-hayatta). 1955’de Peter Robeson isimli bir İngiliz yahudisiyle evleniyor.

2-Anne (1930-71).

3-Evelyn (1931-hayatta).

Henri-Mathild Weisweiller evliliğinden:

1-James (1896-1984). 1923’de Claudia Dupont’la evleniyor (Fransa’nın en büyük ailelerinden Dupontlar).

2-Nadine (1898-1958). 1919’da Fransız asili Adrien Thierry ile evleniyor.

3-Philippe (1902-88). 1935’te Elisabeth de Chambure isimli Fransız asili, 1954’de Pauline Fairfax Potter isimli İngiliz asiliyle evleniyor.

Altıncı Nesil

Victor-Barbara Hutchinson evliliğinden:

1-Sarah (1934-hayatta).

2-Jacob (1936-hayatta). 1961’de Serena Dunn’la evlendi.

3-Miranda (1940-hayatta). 1962’de Boudjemâa Boumaza isimli bir Arap asiliyle evleniyor.

Victor-Theresa Mayor evliliğinden:

1-Emma (1948). 1991’de Amartya Sen isimli bir Uzak Asya asiliyle evleniyor.

2-Benjamin (1952).

3-Victoria (1953). 1997’de Simon Gray’le evleniyor.

4-Amschel (1955-96). 1981’de ünlü Anita Guiness’le evleniyor (ünlü Guiness ailesi).

Edmund-Elizabeth Lentner evliliğinden:

1-Katherine (1949). 1971’de Marcus Agius’la evleniyor.

2-Nicholas (1951). 1985’de Caroline Darvall’la evleniyor.

3-Charlotte (1955). 1990’da Nigel Brown’la evleniyor (ünlü Brown ailesi).

4-Lionel (1956). 1991’de Louise Williams’la evleniyor.

James-Claudia Dupont evliliğinden:

1-Nicole (1924).

2-Monique (1925). 1945’de Jean-François Drach ile evleniyor.

Philippe-Elisabeth de Chambure evliliğinden:

1-Philippine (1935). 1961’de Jacques Sereys isimli Belçikalı bir asille evleniyor.

2-Charles (1937).

Yedinci Nesil

Jacob-Serena Dunn evliliğinden:

1-Hannah (1962). 1994’de William Brookfield isimli bir İngiliz asiliyle.

2-Beth (1964). 1991’de ünlü İtalyan ailesi mensubu Antonio Tomassini ile evleniyor.

3-Emily (1967). 1998’de Julian Freeman-Attwood isimli İngiliz asiliyle evleniyor.

4-Nat (1971). 1995’de Annabel Neilson isimli bir Norveç asiliyle evleniyor.

Amschel-Anita Guiness evliliğinden:

1-Kate (1982)

2-Alice (1983)

3-James (1985)

Nicholas-Caroline Darvall evliliğinden:

1-Chloé (1990).

Lionel-Louise Williams evliliğinden:

1-Elizabeth (1992)

2-Leopold (1994)

3-Amschel (1995)

Evet, şimdi bu Rothschild efsânesine bir giriş yapalım. 1789 (Fransiz İhtilâli) ile 1848 (Komünist Manifesto) dönemini “Devrim Çağı” olarak ele alacak olursak, bu çağın en kârlı karşıt ideolojik-politik-ekonomik (Kapitalist) gücünü Rothschildlar olarak ifâde edebiliriz. Gerek bu periyodu, gerekse de 1860-1914 arasındaki büyük ekonomik krizleri en az zararla (hemen hemen sıfır zararla) atlatmayı başaran tek büyük ticârî şirketler topluluğu Rothschildlar olmuştur.

1789 Fransız İhtilâli’nden evvel tarımla, hububat ve şarap ticâretiyle, silah üretim ve ticâretiyle uğraşmaları yasak olan Yahudiler’in şehirlere girişleri de, Pazar geceleri ve Hristiyan festivalleri hariç yasaktı. Yani Avrupa, yahudiler’in ensesinde boza pişiriyordu. İşte bu dönemlerde Mayer Amschel de, hayatını sıradan bir emekçi olarak sürdüren bir yahudiydi ve çok çalışıyordu. Önceleri akça dağıtıcılığı (bir tür mutemetlik), sonraları para acentalığı (günümüzün brokerları-başkaları için hisse alıp satan kişi, aracı) yapan Mayer Amschel, soydaşlarının büyük oranda örgütlediği Fransız ihtilâlinden sonra “yürümeye” başladı ve ticârî bankerliğe terfi etti. Bütün bu gelişmelerin altında, Fransız ihtilâlinin kısa bir sürede Güney Almanya’ya ihracı yatıyordu. Özellikle Frankfurt yahudileri üzerindeki yasal kısıtlamalar büyük ölçüde kaldırıldı. Mayer, Napoleon’un Rhineland’deki kayyumu Karl von Dalberg’i ciddi biçimde etkilemeyi başardı. İş bununla da kalmadı ve Rothschildlar hayal edilemeyecek imtiyazlar kazandılar, çünkü tamâmen Napoléon’un desteği altındaydılar (Napoléon’un bir filosemit-yahudisever olup olmadığı hep tartışılmıştır). Napoléon’un ikinci ekonomo-politik adımı, Hesse-Kassel Elektorat (nitelikli seçmenler) kurumunun liderini sürgüne göndermesi oldu. Bunun Mayer’e sağladığı avantaj şudur: Mayer, 1769 yılından beri bu kurumun “adlî ajanlığı”nı yürütüyordu. Bu gelişmeden sonra bu görevi Mayer üstlendi ve kurum mülklerinden gelen kârları ve Fransız yatırım sermâyesini idâre makâmına geldi. Kısaca denilebilir ki, Mayer artık Güney Almanya ve Fransa aristokrasisi ve kısmen de burjuvazisinin mülklerini, akâretlerini ve yatırımlarını kontrol ediyordu.

Ailenin öne çıkan oğlu Nathan, bu devrim sonrası ve savaş ortamını yüksek kâra tahvil etmenin yollarını geliştirmeye başladı. İlk iş olarak, Britanya tekstil ürünlerini ihraç etmeye ve bu işin getrisiyle İngiltere’de savaşı örgütlemeye girişti. [Bunun nedeni şudur; 1806 yılında Napoléon, Britanya tekstil ürünlerinin Kıta Avrupası’na ihracını yasaklamıştı. Ancak, öte yandan Rothschildlar’a, illegal yoldan İngiliz tekstil ürünlerinin Avrupa’ya girişini yürütebileceğini de fısıldamakta gecikmedi. Bu, Rotshschildlar’ın monopolleşmesini (tekelleşmesini) sağlıyordu ve tabiî ki, Napoléon’un buradan büyük bir komisyonu vardı]. Yani hem ekonomik, hem siyâsî hem de askerî alanda at koşturuyordu ki bu, tipik Yahudi tarzı siyâsettir. İngiltere iç piyasasında kumaş ticâreti işine de el attı. Amacı fiyat kırmak ve sürümden kazanmaktı. Kazanma hırsı, enerjisi âdeta vazgeçilemez bir tutku hâline dönüşen Nathan bu işi de başardı ve Britanya kumaş piyasasında hızla yükseldi. Kardeşlerine şöyle diyordu: “Kitap okumayın!” ve devam ediyordu: “Ben kâğıt oynamam, tiyatroya gitmem, tek zevkim işimdir“. O nedenle, kendisine, ‘Workaholic’ (İşkolik) ismi takılmıştı. 1810 yılında, Nathan Britanya’da bir numaraydı ve hem iç piyasayı hem de yasadışı ihracat tekelini elinde tutuyor, istediği zaman büyük manipülasyonlar yapıp piyasaları altüst ediyor ve akılalmaz miktarları kasasına (ve tabiî Napoléeon ve ekibine) aktarıyordu. Aynı yıl Britanya hükümetiyle iş yapmaya başladı. Bunun anlamı, Napoléon’la düşmanını birlikte idâre ediyor olmasıydı. Britanya hükümeti, birçok asilin ve üst düzey bürokratın aynî ve nakdî varlığını, Frankfurt’â, baba Rotshschild’ın emin! ellerine teslim etti. Mayer’in şu sözü çocuklarına bir “ilke” olarak kaldı: “Kendinizi sevimli kılamıyorsanız, korkunç kılın!” ve yine Mayer şöyle diyordu: “Eğer üst düzey bir şahsiyet, bir yahudiyle finansal ortaklığa girerse, Yahudileşir!“. Mayer’in oğullarına yaptığı bir başka nasihat te şuydu: “Rothschildlar asla bölünmemeli, tek bir marka olarak kalmalıBöyle olursa, Almanya’nın en zengin ailesi siz olursunuz!“. Aynı ilkeler 30 yıl kadar sonra oğulları tarafından bir sonraki nesle âdeta bir “şart” olarak aktarıldı. Üstelik, baba Rothschild’ın kehâneti doğru çıkmış olarak; yani Rotschildlar, Mayer’in 1812’deki ölümünü takip eden 10 yıl içinde Almanya’nın, 25 yıl içinde de babalarının hedefini çok daha ileriye götürerek dünyanın en zengin ailesi oldular. Hattâ bazı iddialara göre tarihin en zengin ailesiydiler!

1814-15 yıllarında Rotschildlar, altın ve gümüş işinden inanılmaz paralar kazandılar. Zaman zaman, emlâk gelirlerinin büyük çoğunluğunu bu işe yatıracak kadar riske girdiler ama hep kazandılar zira arkalarında Avrupa’nın 3 büyük devleti-hükümeti vardı: Britanya-Fransa-Almanya. Aynı dönemde kumar ve şans oyunları sektörü Rothschildlar’ın eline geçti. 1815 tarihinde, sâdece Nathan’ın maddî serveti 10 milyon sterlinin üzerindeydi. Rothschild kardeşler Almanya’da şöyle anılıyorlardı: Finanzbonaparten (Bonapart finansı). Fransa’nın Waterloo hezimetinden bile büyük paralar kazanmıştı Rothschildlar, Britanya ordusuna askerî malzeme satarak! [Evet, siyâsette, ekonomide ve diplomaside vefâsızlığın, minnetsizliğin, vicdansızlığın ve ilkesizlik ilkesinin en iyi örnekleri tüm dünyaya yahudiler tarafından profesyonelce veriliyordu]. Bu işten Rothschildlar 120.000 sterlin kazandılar.

Prens Matternich’in liderliğiyle birlikte yeni bir siyâsî ve mâlî restorasyon süreci başladı. Bu süreçte Rothschildlar’ın görevlerinden biri Avusturya, Prusya ve Rusya’yı (kutsal ittifak) ve Fransa’da da Bourbon hânedanını hem mâlî hem de siyâsî açıdan âtıl kılmak, buna karşılık Britanya ve Hollanda’yı parlatmaktı. Dönem itibârıyla Rothschildlar’ın çıkarı bundaydı. Böylece Prens Matternich Avrupa’nın yeni siyâsetini belirleyecek, Fransa ve Avusturya’nın, İspanya ve Napoli’deki Bourbon rejimlerini restore etme girişimleri de boşa düşecekti. Rothschildlar için «Dehşetin baş rahibi» sıfatı kullanılıyordu. Kral 4. George’un ve oğlu Leopold of Saxe-Coburg’un (Bulgaristan’ın mevcut başbakanı Simeon Saxe-Coburgowsky- Simeon de Saxe-Coburg da bu aileye mensuptur), Prens Matternich’in, Belçika kralının ve daha sayısız siyâsî-ekonomik gücün malını mülkünü onlar kontrol ediyorlardı ve bu çok büyük bir maddî değerdi. O nedenle, onlara hem güveniliyor hem de korkuyla karışık bir kuşkuyla bakılıyordu. Rothschild ismini duyanlar hayranlıkla ya da korkuyla irkiliyorlardı. Rothschildlar sâdece üst-düzey siyâsetle uğraşmakla kalmıyor aynı zamanda sıradan halkla da ilişkiler geliştiriyorlar, büyük hayır işleri yapıyorlar, onları kendilerine bağlıyorlar, âdeta bir sivil ordunun (halk ordusu) da nüvelerini oluşturuyorlardı. Bu, basit bir ekonomik destek seviyesinde kalmayıp, ideolojik-politik propagandayı da içinde barındırıyordu. Hürriyet, yurtseverlik, onur gibi mühim insanlık değerleri konusunda halka toplu eğitimler verdiriliyor ve geliştiriliyordu. Bir yandan yahudi ideolojisi canlı tutulup dinî değerler öne çıkarılıyor diğer yandan Kilise kurumuyla sıkı ilişkiler geliştiriliyordu. Aynı bağlamda, özellikle Almanya’da muhafazakâr elitin de sırtı sıvazlanıyordu. Bunun amacı onları ikitdara taşımaktı.

Aynı Rothschildlar, bir dönem muhalif oldukları «Kutsal İttifak»la da sıkı ilişkiler geliştirmeye başladılar. Bunun altındaki neden ise, İspanya ve İtalya’daki devrimci hareketlerdi ve bu durum «iş» için hiç de iyi değildi ve karşı-devrimcilik iyi prim yapacaktı. Yine, İspanya, Brezilya ve Yunanistan’daki yeni rejimler potansiyel yeni müşteriler anlamına geliyordu. Görülüyordu ki, parlamenter monarşiler, mutlakîyetçi rejimlere göre çok daha iyi «besiyerleri» oluşturuyorlardı ve desteklenmeliydiler. Bu doğrultuda, İspanya’da liberaller desteklenirken Ferdinand 7’nin finans kaynakları kurutulmaya ve arkasındaki siyâsî destek çekilmeye başlandı. Çünkü Ferdinand 7, bir mutlakiyetçiydi. Rothschildlar’ın stratejisi şuydu: Bir toprak üzerinde, bir devletin hâkimiyetinin mutlaklaşmasına asla izin vermemek ve böylelikle o ülkenin mutlak iktidarların (güçlerin) elinde bulunmasına engel olmak. Kullandığı teknik ise, o ülkedeki kendi maddî varlığını ülke dışına çıkarmak ve yatırımlarını durdurmak. Aynı zamanda, ülkenin müstakbel imtiyaz sahiplerine çok büyük maddî destekler sunup onların elini güçlendirmek. Meselâ, baba Rothschild’ın Robespierre’in yanında yer almasının nedeni budur.

Yahudi Heine şöyle der: «Para zamanımızın ilâhıdır ve Rothschild da onun peygamberidir!».

Rothschildlar, hiçbir ekonomik sıkıntıdan etkilenmediler. Almanya, Fransa ve Britanya başta olmak üzere bütün Avrupa piyasalarını istedikleri gibi speküle ettiler. 1830’da Paris krizini sâdece Rothschildlar çok yüksek bir kârla aştılar. Dönemin en büyük ikinci sermâye grubu olan Baring Kardeşler’in sermâye birikimi, Rothschildlar’ın 1/10’u seviyesindedir. İşte bu devâsa sermâye birikimi Rothschildlar’a “Statü”yü de getirdi. Bu bağlamda, Rothschildlar’ın yeni ilgi alanı “elitist gelecekçiler” (elitiste arrivistes) oldu. Picadilly, Laffitte, Gunnersbury gibi “yasak bölgeler”i ele geçirip buraları 17. Yüzyıl Dutch resimleri ve 18. Yy. Fransız iç mimarisiyle donattılar. Batı Avrupa’nın aristokratik-elitist tarihinde böyle bir şey görülmemişti. Jacob Rothschild, “le Baron James de Rothschild” unvânını alarak, Fransa’nın en yüksek nişanı olan “Légion d’Honneur” sahibi ve Avusturya’nın Paris’teki konsolosu oldu. Avrupa’nın en büyük güzel san’atlar koleksiyonu, en pahalı atları ve aristokratlarla avlanma, ghetto için çok ama çok yabancı şeylerdi. 30-40 yıl içinde ulaşılan bu seviye aslında Avrupa’nın siyâsî-iktisâdî tarihindeki en önemli dönüm noktasıdır. Rothschildlar’ın çocukları piyano derslerini Frederic Chopin’den, edebiyat derslerini Benjamin D’Israeli, Heinrich Heine ve Honoré de Balzac’tan alıyorlardı.

Rothschildlar’ın bu sosyal yükselişi, “Kinik” bir yükseliştir. Onlar, diğer bazı yahudi sermâyedarların yaptığı gibi ‘hristiyanlaşmak’ yerine atalarının dinine yani yahudiliğe sıkı sıkı sarılmayı tercih ettiler. James Rothschild, “Din herşeydir, servetimiz ve mutluluğumuz ona bağlıdır” diyor, 1839 yılında Henry Fitzroy ile evlenip hristiyanlığa geçen kızkardeş Hannah Mayer, aileden dışlanıyordu. Rothscildlar’ın bu tutum ve tavırları Avrupa’daki yahudi toplumunda çok olumlu tepkilere yol açtı. Bunun önemli neticelerinden biri “Yahudi Bağımsızlığı” fikrinin ortaya çıkmasıydı ve Rothschildlar bu işin de öncülüğüne soyunuyorlardı. Napolyon döneminde, “Yahudiler’in Güvenliği” için çok büyük meblâlar kraliyet kasalarına aktı. 1840’ta Şam Yahudileri’nin idama mahküm olmaları karşısında en büyük kampanyayı da yine Rothschildlar yürüttü. Endogami’ye (Sülâle içi evlilik) çok önem veren Rothschildlar için, “Yahudiler’in kralları” veya “Krallar’ın yahudileri” yakıştırması yapılıyordu. 1830 devriminde, Louis Philippe’in “Burjuva Monarşi”sini destekledi. Aynı biçimde, özellikle de bir Alman prensini kendi ‘monarkı” olarak kabul eden Belçika devletine ve yeni kurulan Yunanistan devletine de destek verdi. Aynı dönemde Avusturyalı ünlü diplomat Kont Prokesch von Osten şöyle diyordu: “Rothschildlar’ın söylediği belirleyicidir ve (sanırım) savaşa yatırım yapmayacaklar“.

Avrupa sınırlarını aşan Rothschildlar, Rusya’da St. Petersburg (Leningrad)-Gasse ve ABD’de New York-Belmont piyasalarına girdiler. Amerikan finans ve basın çevreleri Rothschildlar’ı şöyle tanımlıyorlardı: “Krallardan daha asil, imparatorlardan daha yüksekler. Bütün kıtayı avuçlarının içinde tutuyorlar. Rothschildlar hristiyan dünyaya hükmediyorlar. Onların tavsiyeleri olmadan hareket edebilen hiç bir hükümet yok, onlar barış ve savaşın anahtarlarını ellerinde tutuyorlar“. Bu değerlendirmelerin yapıldığı sıralarda, Avusturya, Almanya, Fransa ve Bitanya demiryollarının hemen bütün hisseleri Rothschildlar’ın eline geçiyordu. Yine İspanya’da madenciliğe özellikle de civa işine giren Rothschildlar, İspanya hükümetine yön veriyorlardı. Dünya’nın en büyüğü olan Almadén madenleri onların elindeydi. 1848’de yaşanan kriz de onlar için bir fırsat oldu. Vergi gelirleri düşen hükümetlere yüksek faizlerle borç verdiler ve daha sonraları, buradan büyük mâlî ve siyâsî rant elde ettiler. Devlet bürokrasilerini büyük ölçüde ele geçirdiler ve ‘stoklama” siyâseti işte bu 1848-49 sürecinde ortaya çıktı. Herkes bu dönemi, sosyalist bir aşama olarak görür ancak, kazanan yine yahudi kapitalizmi olmuştur. Mayıs 1848’de Charlotte de Rothschild şöyle diyordu: “Avrupa’nın ve Rothschildlar’ın geleceği parlaktır“.

Bu gelişmeleri Lionel Rothscild şöyle değerlendiriyordu:

Yahudilik, Tabiat aristokrasisinin (asâletinin) en üst sırasında yeralır. Bir yahudi için ‘örgütlenme’ olmazsa olmaz bir gerçek ve ödevdir. Bu nedenledir ki, onlarca asırdır süren bir gerileme vetiresine rağmen bu mükemmel ırk ortadan kalkmadı, dejenere olmadı. Bu realite, Avrupa’nın zihninde çok derin bir etki oluşturdu. Sâdece onların kanunlarından bahsetmiyorum, edebiyatlarında- ki, zihinlerimiz bununla yeterince doyuruldu-da, Yahudi mantığı hâkim oldu. Birkaç yıl önce bu etkinin Rusya’yı sardığını tesbit ettik. Meselâ benim Saint Petersbourg asilzâdeleriyle pek bir ilişkim yoktu, onların Dutch (Hollanda) aristokrasisiyle ilişkisi olduğunu öğrendim. Çok değerli bir toplum olan Polonya yahudileri mes’elesini konuşmak istiyordum ama Çar’ın bu topluluğa pek de sıcak bakmadığını gördüm. Ama gelişen olaylar, Romanofflar’la yakınlaşmama ve mevzuyu gündeme getirmeme yol açtı. Rusya Finans bakanı Kont Cancrin’le görüştüm. Kapsamlı bir ekonomik konuyu görüştük, İspanya ile Rusya arasında ortaya çıkan ve kâr paylaşımı ile ilgili bir konuydu. İspanyol bakan Mendizabel de oradaydı, onunla da görüştüm ve Arragonlu bir yahudi aristokrat ta bize katıldı. Daha sonra Paris’e gittim ve Fransa devlet başkanıyla konuşup onun yardımıyla bu ‘ekonomik’ sorunu çözdüm. Gördüğünüz gibi dostlarım, dünya bilinen-görülen yönetimlerin dışında, bilinmeyenler tarafından yönetiliyor!”.

Rothshildlar’ın Britanya başbakanlığına kadar yükselttiği Benjamin Disraeli (Binyamin İzraël) de şöyle diyor:

Gazetelerde savaş veya barış haberlerini okurum ve bunlar beni alarma geçirmez, beni paniğe sevkeden tek şey, hükümranların daha fazla servet hırsıdır!”

Aynı Disraeli’nin şu değerlendirmeleri de kaydadeğerdir:

İnanıyorum ki, Allah, Horeb tepesinde Musa’ya İbrânîce hitab etti, yine Calvary tepesinde çarmıha gerilen de İsa’nın şahsında Musa’ydı. En nihâyetinde her ikisi de İsrail’in çocuklarıdır. Yahudiler’e kendi dillerinde (İbrânîce) hitâb ediyorlardı. Peygamberler yalnızca Yahudiler’in arasından seçiliyorlardı, havariler de öyle, Asya Kilisesi Yahudi kökenliler tarafından kuruldu, Roma Kilisesi (Vatikan) de öyle. Yahudiler, fatihleriyle (kendilerini fethedenlerle) asla harmanlanmadılar, karışmadılar, kızlarını onlara vermediler. O nedenle hiçbir zaman Hristiyan olmayacağım

Eva Rothschild da Disraeli’yi şöyle konuşturur:

Avrupa’nın en büyük şehri hangisidir? Hiç şübhesiz ülkemin başşehri Londra. En onurlu ve en zengin adam orada yaşıyor olmalıdır! Söyle bana, o Hristiyan mıdır?”

Disraeli-İnanıyorum ki, o sizin soyunuzdan ve inancınızdan birisidir.

Peki Paris’te; Paris’in en zengin adamı kimdir?

Disraeli-Erkek kardeş, sanıyorum Londra’nın en zengininin erkek kardeşi.

Viyana’da da ne olup bittiğini çok iyi biliyorum. Oranın Sezarları da biziz!”

Evet, heryerin Sezarları onlar! Fakir Yahudileri Muhafaza Kurumu’nun, Jewish Chronicle gazetesinin (1907’ye kadar, 1907’de gazete ünlü siyonist Leopold Greenberg tarafından satın alındı), United Synangogue, Sinagoglar Federasyonu, Hür Yahudi Okulu, İngiliz-Yahudi Birliği, Hint-Yahudi Birliği, Pakistan Yahudiler Birliği, Laos Yahudiler Birliği, Britanya Hıfzısıhha Kurumu, Britanya Kayyumlar Komitesi, Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya, Britanya, İspanya, Portekiz, Norveç ve Yunanistan’da bulunan 30’u aşkın sinagog, Köylü Ütopizmi’nin (Teutonizm) hayalperesti Bismarck’ın beyninin ‘tapusu’, ünlü natüralist edebiyatçı Emile Zola ve özellikle de ‘L’Argent-Para’ isimli eserin finansı ve garantisi, Honoré de Balzac, Frederic Chopin, ‘Antisemitismus’ (Yahudi karşıtlığı) kavramını Almanya siyâsetine sokan meşhur entelektüel Wilhelm Marr, Dünya Hammadeler Piyasası’nın Rothschildlar’ın eline geçtiğini iddia eden ünlü yazar Friedrich Von Scherb, Hristiyan Sosyal Gücü’nün liderlerinden ve Viyana belediye başkanlarından meşhur ‘Anti-Semit, yahudi karşıtı!!!’ Karl Lueger, aslen bir yahudi olan ‘muhafazakâr!’ Karl Kraus, Avusturya, Almanya, Fransa ve Britanya sosyal demokratları, Alfred Dreyfus ve ‘Dreyfusards’ (Dreyfusçular), Keren Heseyod (Filistin Vakfı), Ürdün’ün mevcut kralı Abdullah bin Hussein’in dedesi kral Abdullah, dönemin (1910-48) Kudüs Müftülüğü ve daha sayısız kurum-kuruluş ve şahıs da Rothschildlar’ın malı ve mülkü konumundaydılar.

Peki başka neler oldu? Bir yandan Bolşevik devrimi’nin kadroları üretilirken diğer yandan Menşevik stok hazır tutuldu, Bolşevik devrim’in antagonisti olan Nasyonal Sosyalizm (Nazizm eşdeyişle Nasyonal Siyonizm-Nazi(yoni)zm örgütlendi. Ortalığı, Teutonistler, Ütopik Anarşistler, Kuzeyli Mesihçiler, liberaller, sosyal demokratlar sardı. Ortada yalnızca kurgulayanların anlayabildiği bir kargaşa vardı. İşte bütün bu kargaşa içinde, Freemasonary (Farmasonluk), Illuminati (Aydınlananlar örgütü), Thuli, Kızıl Orkestra, Knights Templar (Tapınak Şövalyeleri), Gül-Haçlar vs. gibi ‘İllüzyon Kuverturaları’ (Yanılsama Örtüleri) ‘İdeolojik-Siyâsî örgünün kaymak kısmını meydana getirdi. Bunların modern uzantıları ise, Bilderberg toplantıları, İskoç âyinleri, Skull and Bones (Kafatası ve Kemikler), Mukaddes Türbe örgütü, Moon tarikatı vs. gibi örtü örgütlerdir ve Judaizm’i dünyada pâyidâr ve üstün kılmak için türlü tuluatlara başvurup barış kerizlerini uyandırmamayı ve beşeriyeti İslâm’ın hakikatinden uzak tutmayı hedef alırlar. Kanada’da Benfranklar, Yunanistan’da Bembenaki ve Benfredolar, ABD’de Rockfeller’lar, Davidson’lar, Britanya’da Goldsmith’ler, Guiness’ler, Uzakdoğu’da Sasoon’lar, Bulgaristan’da Abraham’lar ve Saxe-Coburg’lar, Fransa’da LaFayette’ler, İtalya’da Montefiori’ler, Latin Amerika’da Davidoff’lar, Arjantin’de Raul’lar, Sırbistan’da Markovich’ler ve Türkiye’de herkesçe malûm olanlar, Rothschildlar’ın akrabalarıdırlar. Bilderberg’e dâvet edilen parlak ‘Müslümanlar’a verilen görev de judaizm’in ihyâsından başka birşey değildir, aynı Pakistan’da modern ‘Müslüman’ İmran Han’a 1988’de Ziya ül Haq’ın katlinden sonra Goldsmithler tarafından verilen ‘Modern Pakistan’ın inşaı rolü’ gibi, Siyonist Globalizm’in Afganistanı işgâli ve Müslüman katliamının arkasında 10 yıllık bir ex-zionisation (siyonistleştirme) vetiresi vardır. Kemalizm tedrisli Pervez Müşerref de İmran Han’ın adamıdır ve tarihî olarak sistemdeki rolünü oynamıştır. Bulgaristan’da Simeon Saxe-Coburgosky’nin ve dışişleri bakanı Solomon’un iktidara getirilmesi gibi, aynen Yunanistan’da yahudi Yorgos Papandreu’nun müstakbel başbakan olarak hazırlanması gibi, aynı Selânik dönmesi Kemal Dervish ve karısı Polonya yahudisi Catherine Stacniak Dervish’e ekonominin teslim edilmesi gibi…

İşte dünyanın hattâ belki de tarihin en zengin sülâlesi olarak kabul edilen Rothschildlar İmparatorluğu’nun vardığı nokta bu. Onun için ‘Ahtapot’ olarak tanınıyorlar, her tarafı kollarıyla sardıkları için. Onun için İsrail, Kürtler’in yahudi soyundan geldiğini, aslında yahudi olduklarını, Hz. İbrahim’in de Har(r)an’da [Kürdistan’da] doğduğunu, Kürtler’in ve yahudiler’in atasının aynı olduğunu ileri sürüyor. Onun için 30 yıldır Harran ovası parsel parsel yahudi sermâyesine satıldı. İşte bu kol, Rothschild Ahtapotu’nun koludur. Pakistan’ı, Bulgaristan’ı, Arjantin’i, Brezilya’yı, Hindistan’ı, Hong-Kong’u, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı, Sırbistan’ı saran kollar bu Ahtapot’un tarihin içinden gelip beşeriyete musallat olan kollarıdır. Pasifik salaklar ya bunun farkında değil ya umurlarında değil veyahut onların şerikliğini yapıyorlar. Yumuşak ‘Müslümanlar’ ideolojisiz ve ruhsuz oldukları için olaya lakayt ve nemelâzımcı bir tavır içinde yaklaşıyorlar ve ahtapotun kucağında kendilerini rahat hissediyorlar. Ayrıca para da tatlı geliyor, insanı ‘hümanist’ kılıyor. Postu ABD’ye, Britanya’ya serip dünya taamlarının tadına varıyorlar. İşte onların mukîm oldukları yuvalar ahtapotun ‘nestlé’leridir. Üstad ve Mütefekkir’in uğradığı bunca zulmün altında onların bu mevzudaki şuurları vardır. Rothschild ideolojisi yıkıldığı gün ahtapot da ortadan kalkacaktır.

Kaynak: H.A. “Akademya’ya Doğru Sitesi”, 2001-2005 (2010 öncesi arşiv makalelerimizde yazarlarımızın adları, açık isimleriyle yayınlandıklarında makalelerini yeniden tashih ihtiyacı duyabilecekleri ihtimaline nazaran, yazarlarımızın talebi olmadıkça sadece isimlerinin baş harfleriyle paylaşılmakta, böylece bu önemli ve değerli arşivimizden kamuoyunun istifadesi amaçlanmaktadır.)

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi giriniz!